Emas ve ” ii ; A © Sayfa İngilterenin uzakşarkta en mühim ileri karakolu SON POSTA İNGAPUR Geniş bir cephe gerisine malik olan Singapurun başlıca hususiyetleri Singapur adası, Büyük Britanya İm - paratorluğunun Uzakşarkda en mühim bir ileri karakoludur. Singapur adası, Hindi - Çini'nın en ce- mubunda uzayıp giden Malakka yarıma - dasının cenubunda olup, mesahası 570 kilometre murabbaıdır. Singapurun şimalinde ve şimali şar - kisinde, onu Malakka yarımâdasından 9- yırmakta olan küçük bir körfez bulun - maktadır. Cenubunda ise, gene Malakka| körfezi çevrilidir. Bu coğrati vaziyet, Singapur adasının bilhassa denizden ge- Jecek hücumlara karşı müdafaasını fev- kalâde kolaylaştırmaktladır. Singapur adası, Singapurdan müâda Penang, Labuan ve daha diğer ik: adayı ihtiva eden ve «Streyts Settimenis. ta - bir edilen manzumeye dahil (bir İngiliz müstemlekesidir. Bu manzumenin içine, Malakka yarımadasının. garbındaki Ma - Jakka adını taşıyan meskün nokta da da- hildir. «Sireyis Settlmentse tabir edilen bu müstemleke manzumesınin idari merke - zi Singapur şehridir. Singapur adasının nüfusu 590 bindir. Bu nüfusun 400 binden fazlası Çinli, 70 Singapurun kuş lâkka yarımadası ve o havalideki bütün ticareti kendi eline topladı. Bundan ma. bakışı görünüzü betti. Çünkü 1914 . 1918 Dünya Harbin - den sonra Uzakşarktaki müvazene bo - bin kadarı Malay, 50 bin kadarı da Hind- Ndir. Singapurdaki Avrupsuların nüfusu ada Singapur, İngilizlerin o havalideki zulmuş, sahneye Amerika ve Japonya gi- in sonra yapacakları işgaller için bi iki büyük kuvvet dahil olmuştu. Hele bir istinad noktası vazifesini ogörmeğe bilhassa bu iki büyük deniz devletinin ancak 9 bin kadardır. Tabii bu rakamın başladı içine, o havalinin âsayişi ile alâkadar o - 2 i lan ve Singapur müstemleke (mevkiini! XX 7ci'yüz yılda Singapur, deniz*ti- srühafizm eden” dd dibi döğdE, careti bakımından dünyanın sekizinci il Singapur adasındaki nüfusun büyük manı oldu. 1914 - 1918 Dünya Harbinden bir kısmı Singapur şehrinde toplanmış . |$oPTa ise bir derece daha ileri (o giderek tır. (450 binden fazla). dünyanın yedinci lima a'ini aldı, İngilizler Singapur adasınm bir kıs - mını, Ost - Hindiya kumpanyasıma men- sub Tomas Stenforâ ismindeki - ajanları vasıtasile, 1819 yılında, Cohora sulta- nından satın almışlardı. O tarihlerde A. danın nüfusu ancak 150 bin kadardı. İn - gilizler 1834 tarihinde bütün adayı hâki - miyetleri altına aldılar. 1837 tarihinde ise adada İngiliz müstemleke idaresi te- sis edildi. Çok geçmeden Singapur, Siya: er. mühim stratejik noktalarından biri - cont Pagar adlı hususi bir kumpanyadan İ Singapur şehrindeki man tesisatını ve dokları 4,400,000 İngiliz lirasına satın al.! dı. O tarihten itibaren İngiltere hüküme- ti Singapur limanını hiç durmadan tah - kim etmektedir. Singapur limanının bu tahkim işi, bilhassa 1914-1918 Dünya Har Ma -İbinden sonra daha fazla ehemmiyet k Garson geliyor: «Son Posta» nın tefrikası: 12 — Ne emredersiniz efendim?. — Ne söyliyelim Lizbet?. İki romstek.. — Evet, evet... — İki bira?, — Evet, evet... — Siyah mı, beyaz mı?. — Evet, evet... Garson, bize sezdirmek istemiyerek, gülüyor. Ben, Lizbetin buhran içinde ol duğunu anlıyarak üzülüyorum. — Bize lütfen iki romstek, iki siyah bir Türk genci olmak haysiyetile yalana bira... — Yavol... asla tenezzül etmem. garson gider, gitmez sözüme devam in z — — Müsaadenizi istirharı ederim. İçeri- Iye girdikten sonra siz de; pek haklı ola- rak, anneniz gibi düşündünüz. Kendi ken dinize: «Ben ne yaptım? Kim o'duğunu zerre kadar kusurum olmıyacaktır, Bilmediğim bir abo geneln koluna ta. — Bana «siz» diyorsun. İkılarak buralara geldim. Bu hareket cide) — Vaziyetiniz karşısında öyle icab €-İdgi pir kıza yakışmıyor. dediniz ve mü *| diyor frolayn!, Ben mektebden yeni çık- çeessir oldunuz. Fakat frolayn bir nok. mış bir musllimim. Henüz evlenmedim. #ada yanıldınız: Sizin seçeceğiniz hiç bir Memleketimde yüksek sayılan bir âilenin arkadaş benim kadar terbiyeli, (benim tek çocuğuyum. Terbiyem, mecabetim;, dar ürmetkâr, benim kadar itantli milliyetim benim sie ve mera olmıyacaktı, Sizi sevmesine gelince: Yer e lal a ser ” yüzünde Alman, Fransız, İtalyan, İrgi - seniz yemeği müteakıb hemen sizi evi -İliz. Yunanlı, Amerikalı, hangi mületten ve milliyetten olursa olsun, sizi hiç bir , ferd benim kadar şiddet'e, benim kadir merbutiyetle, benim kadar hararetle se - İvemiyecektir. Maamafih ben bu ateşli aş- kımla şu andan itibaren başbaşa kalma- — Ben bir Türküm frolavn ve her Türk gibi namuslu bir genelm. Size hürmette rize götürmeğe amadeyim. — Fakat Güneşi. — Hayır frolâyn Zaydel!, Sizi görür görmez yıldırımla çarpılmışa döndüm, Benim bütün benliğimi bir göz açıp ka - N paracak müddet içinde gözelliğinizin te. | ğe ve ölünceye kadar hicran içinde ağla- siri altına aldınız. Bu amansız ve zamar-|TMAğa razıyım, Buyurun, sizi evinite gö- sız günü! akışını anlıyabilmek için Türk | türeyim. vatanını ısıtan ve ışıklandıren güneşin | Garson romstekleri ve biraları geti-| altında orada büyümek lüzimdır. Şimdi) rerek masamıza biraktı. Orkestra neş'eii| ne söylesem size yalan gelecektir. Her|bir hava çalıyor. Zaten bu gazinoda klâ- şeyden evvel inanmanızı rica ederim kilsik parçalar dinleyemezsiniz; her şey ve' Çindeki yayılma siyasetleri inkişaf ettiği nisbette Singapur imanının İngilizlerin nazarındaki kıymet ve ehemmiyeti de artmıştı, v Hong - Kong'u tahkin etmemek husu- sunda 1922 senesinde Vaşingtonda imza Singapur adası, Büyük Britanyanın |edilen mukavele, Singapura şamli değil . Halen de görülemez... İcnb eyledikçe di. 1928 yılında Singapurdaki beş büyük dir, İngiltere hükümeti 1906 yılında Tan'kara doku, İngilterelen getirilen sabih| doklarla tamam'andı, Singapur dokları, #on sistem büyük harb gemilerini istlab edebilecek bir büyüklükte, ve mükemme- Byette yapılmışlardır. Seletarda, 285 metre uzunluğunda bir dokla, mükemmel limanlar, iskele - ler, kara ve deniz tayyareleri için mey - (Devamı 11 inci sayfada) © meyanda da müzik Zevke ve De bizmet için arganize e Garsonun gelip gidiş bilistifadö biraz susuyoruz. Lizbet Zaydel hiç bir ce vab vermeden yemeğe başlıyor; Len de onu taklid ediyorum. Kızarmış et parça- larını haşlanmış patatesle yiyerek bira - larımızı içiyoruz. — Başka ne yiyecek irolayn? ye miştir. inden eraredeceksiniz. Uzun, uzun yüzüme bâktıktan sonra cevab veriyor: — Akşamdır; başka bir şey yiyecek değilim. Yalnız bira İstiyorum. O, yönüden düşüncelerine dalarken ben zili basarak gelen garsona iki bira daha ısmarlıyorum, Biralar geliyor ve Lizbet Zavde!, uykudan uyamır gibi birdenbire silkinerek: — Yadââ, ya; güneşşin; diyor, prozit! Derhal bardağı yakalıyarak cevab ve - riyorum: — Prozit!. Bundan sonra o başlıyor" — Sana itimad ediyorum; Güneş, te - reddüdümü mazur gör — Ne münasebet frolayn; gayet bak J Jisınız.... — Frolayn lâfım da ortadan kaldır. en geç çıkan adamdı İngiliz kabinesinin ziyadesile şaya dikkat bir siması vardır. Bn, nezaretsiz; inazır olan Lord Hankeydir. | İ Lord Hankey bugün İngilterenin en him simalarından biridir. Kısa boylu, ufak tefek, saçsız bir adaradır. Hiç görünüşü yoktur. Ona «Meşhur sekreter» sıfatı veril - miştir. Bu sıfat da ona cidden uygun-| dur, Çünkü bu Lord Hankey otuz sene-| İden fazle bir zamandanberi İngiltere - nin İstisnasız, bütün sırlarına vakıt bu-| lunmaktadır. | | Busırlar öyle sırlardır ki İngilterenin ve diğer bazı devletlerin hayatları| bunlara dâyanmaktadırlar. | 1912 senesinden evvel «Naval İntel İligence Servicerde vazife almıştı. Ayn! sene İngilizlerin en meşhur a.| mirallerinden Lord Fisher onu yakın. İdan tanır, zekâsına, ahlâkına meftun kalır. Onu «İmparatorluk müdafaa ko. mitesiz kâtibliğine tayin ettirir... 1916 senesinde Lord Hankey kabine başkâtibliğine tayin edildi. 1923 sene. sine kadar bu vazifeyi rmuhafaza etti. 1923 de bu vazifesine inzimamen hu- susi nazırlar meclisinin kütibliğini de deruhte etmiştir. 1938 senesine kadar bu vazifeyi muhafaza ettikten sonra 1938 senesi içinde Süveyş kanalı mü- dürlüğüne tayin edildi. Bu onun için bir nevi tekaüdlük gibi bir şey idi. Fakat şark memleketleti ahval ve âdetlerine vukufu dolayısile onun bu vazifede dahi memleketi lehi- m hakka addediliyordu. Onsuz kabinede iş görülemezdi... ons müracaat edilir ve onun tecrübele- rinden kıymetli bir surette istifade edi- lir. Lord Hankey, yukarıda saydığımız memuriyetlerden maada, 1921, 1923 1926, 1930 ve 1937 senelerinde toplan- riiş olan krallık konferanslarının kâtibi umumiliğini; 1919 daki sulh konferan- srmn İngiliz başkâtibliğini; 1921 deki Vaşington konferansının İngiliz başkâ- Yazan: Zeynel Besim Sun Benim, sence, adım Lizbetşindir. Senin arkadaşlığınla gurur duyacağım, — Teşekkür ederim. — Bir şey değil. yalnız bir nokta? — Hazırım! — Şu dakikadan itibaren seninle beş isenelik bir arkadaş gibiyim. İçimde o ke- dar büyük, o derece derin bir emniyet ve samimiyet var. İtiraf etmeliyim ki beni sempatize ettin. Fakat aşk?. Beni sevdi - ğini söylemiştin zannediyorum. — Evet: hem de bütün kalbimle... — Darılma; çok çabuk değil mi? — Evvelâ bir sual sorayım: Yalar söy- lemediğime emin misiniz? — Oooof, hâlâ siz, hâlâ siz — Lütfen covab.. — Kât'iyen eminim... — O halde inanınız frolayn Zaydel; #izi bir çılgın gibi, bir meciib gibi, bir deli gibi seviyorum, — Oh Allahım! Fakat ben seni sade. İce beğeniyorum, sempatik buluyorum; İo kadar... Belki seveceğim; belki değil İmuhakkak seveceğim; fakat kim büir ne zaman?. — Bu kadarı bâna kâfidir matmazel... — Şimdi barışmalıyız Güneşşin; hay- di bana «sen, di. İ — Peki güzelim; seni seviyorum! İngillerenin esrarını taşıyan aram; Lord Hankey iLord Hankey iştirak ettiği bütün konferanslarda" müsvedde, ve kurutma kâğıdlarını yakar ne çok mühim hizmetler göreceği mu- i r ve çıkarken de nof, Lord Hankey tibliğini; 1922 deki Cenova konferaf”” nin İngiliz başkâtibliğini; 1924 de © mirat konferansınd# İngiliz başk&bi ini yapmıştır. 1929 . 1930 senelerinde Laheyde i7 lanmış olan sulh konferansının umu kâtibliğinde bulunmuştur. 1930 senesinde Londra bahri konf€ ransında ve 1932 senesindeki Lausf” he konferansında gene kâtibi umu” olmuştur. Lord Hankey münasebattar oldüğü şahsiyetlerin en ince teferrüatları meşgul olmuş. onların her harek€ ini, iç yüzlerini hafızasına yeri 7 e miştir... Lord Hankey'in « İngilizlerin zeki adamız sıfatını almış oldu! söyler isek İngilizlerin bizzat ona şevlemiş oldukları kudreti lâyıkile de etmiş oluruz. Çok titiz bir adamdır. İştirak eylediği bilcümle ietimalard” konferanslarda, salondan en sonra yi kar. Not, müsvedde kâğıdlarını, böl kurutma kâğtdlarını bile yakar, (Devamı 8 inci sayfada) Lizbet Zaydelin neşesi avdet ediyor” — Bira söyle Güneş. Dedikten sonra birdenbire soruyo” — Peki amma sen gideceksin? — Nereye?, — Memleketine, Türkiyeye... Hakikaten de böyle... Ben ise bu GÜ ti aklıma bile getirmemiştim. — Ne olacak; dedim, beraber gidi — Nasil? Ben de Türkiyeye?. Ya şaf, harem, peçe?. — Lizbetşin!. Bu söylediklerin dın elli sene evvel tarihe karişmişlardı; e inkılâblarla hatıraları bile yok oldu. ?”. kiyede kadın, şimdi bir Alman kadını dan çok üstün mevkidedir. Kadınlsrdi” hâkimlerimiz, avukatlarımız, doktor”. muz, memurlarımız, meb'uslarımız Sk tur, Türkiyede birden fazla kadın ai yasaktır. Kadınlarımız, herhalde Aim kadınlarından, çok duha serbest, çok ha mevki sahibi, çok daha şıktırlar. — Allahım! Neler işitiyorum?. — Hakkın var Lizbetşin; bizi tarifi yorsunu: g — Hayır; siz kendinizi tanıtmıyor” DUZ. — Bunda daha ziyade haklısın. — Memleketiniz güzel mi Güneş? — Ah Lizbetşin; sana hasıl w yım? Bir defa tabiat bakımından b. memleketimizin güzelliği size hayal Si / lir. O kader güzelliği rüyanızda bile remezsiniz. Fakat hendesi bakımdan * #elâ Berlin gibi ileri bir şehrimiz. Y' tur, En modern şehrimiz Ankara, bugü inşa halindedir. Bir taraftar yıkılıyf bir taraftan yapılıyor. Sizin mele #inizdeki güzellikler sırat ve sun'i, Pİ. kiler ise tabildir. Bizde güneş sabah iy ğar, akşam batar. Siz güneşe hasret Cürkası var) 8 anlat i |