7 İkinciteşrin SON POST | Resimle Tarih | STRATONİÇA çıkıyordum: Yürüdüm. ün Mahmudpaşa YENİ TABİRLER yokuşundan — Majino bunlar bayım. Başımı çevirip baktım: İşportalı sa - tıcırın işportasında çoraplar vardı: — Sağlam bayım hiç merak etme! Küfeciler, eli çıkmıılara sokuluyom Jardı: — Motörlüyüm bayım.. Dalmıştım, düşünüyordum: — Merhaba beğim, bu ne dalgınlıkl Bir dükkânın önünde duran sshibi eski bir tarıdıktı: — Haniys Zigirid yok mu gelen? — Demek buradasınız. Bu da bir başka türlüsüydü. Yolun) — Evet. Biz de bir hamle yapalım kenarma dizdiği ayakkabıları satıyor.|dedik. du: — Nasıl işler? — Sükünet berdevam. Birkaç keşif kolu dükkâna uğruyorlar. — Anlamadım. — Yani birkaç kişi gelip, mallara bas kıyorlar. çıkıyorlar. Ben onunla konuşurken keskin bir çığlık duyuldu. İşportadakiler, han kas pılarma, sokak aralarına daldılar. Yağmurda, çamurda bir şey ol - senelerce kullan! Güldüm, geçtim. — Lehistan şehirleri gibi kapanın € linde kalıyor. İki târafından tutulan dört ayaklı bir kerevet, tuzlukla dolu idi. — Beğim ser de gel, sen de al! ötede fanila satan adam bir kadınla pazarlığa girişmişti, Kadın u-) liye pen — Ffendim? — Alarm! — Bu kadar paraya da olur mu? — Ya neye olsun bayan, bedava ve- recek değiliz- — Sen de çok istedin... — İstedim ya, mal benim değil mi? | — Mal senin amma, ben de alıcıyım. Pi satan kızmıştı: | Fazla konuştun hanım, ben bu - irada satıcıyım, siyasi değilim ki senin. e daha uzun boylu konuşayım. Vaz « geç git işine! Yokuşun başma yaklaşıvordum. Bir mağazanın kapısmdaki çığırtkan man- zunı ve mükaffa bir şiiri, bestelemiş o- kuyordu: «Yaya gelin yaya» «Gelin ablukaya» — Bir şey anlıyamıyorum. — Sığınağı kaçmak işareti! — Sığmağa kaçmak mı? — Geliyorlar da. — Geliyorlar mı? — Zannederim, şimdi görürüğ Ben havaya bakarken, eski tanıdık, elile yokuşun başını gösterdi. İki po » lis yanyana yürüvorlardı: Sağa sola ba'larak, önümüzden geçtiler; Bir ikinci çığlık koptu: —EBu da nedir? — Tehlikenin geçtiğine isaret! İşportalılar, sığındıkları han kapı » larından, sokak aralarından birer iki. E şer caddeye çıkıyorlardı. «Bitmez bu dükkânda» «Mallar saya saya» ya İlulüst | Bunları biliyor mu idiniz? | Sinekler nerelere konmaktan kurtarmak için büyük bir iedakârlık yaptı. Genç ve güzel karısını boşadı ve Antiyohos ile Si evlenmesine izin verdi. Bu larihi vak'adan ilham alan on dokuzuncu asrın büyük Fransiz ressamlarından İngres, gördüğünüz tabloyu yapmış- Ur. Hastâ prens; kendisini ziyarete gelen güzel üvey anasını görmek istemiyor ve kolile yüzünü kapıyor. O sıradu baş ucunda bulunan doktor Erasistratos ta prensin sırrını keşfet- miş bulunuyör. Bu tablo Chantillyde Cond& müzesindeğir. Stratoniça, milâddan evvel, Antakya (Hatay) kralların- Gan üçüneğ Selefkus Nikatorun karısı idi, Fevkalâde güzelli- Bi ile meşhurdu. Bu genç ve güzel kada, üvey oğlu genç Prens Antiyohos Soter âşık olmuştu, Fakat, üvey anasına karşı beslediği sevgiyi hiç kimseye açmağa cesaret edemiyen delikanlı, bir gün, bir aşk hastası olarak yatağa düştü. Hiçbir hekim derdine deva bulamadı. Nihayet, Erasistratos adında bir doktor, hastanın sırrını keşfetti ve ihtiyar babasına 2 Yolunu bularak, prensinderdini açlı. İhtiyar kral, oğj MEDÜSÜN SALI Renkli şişelerde sut geç bozulur hoşlanırlar ? | Renkli şişeler - Sineklerin her de süt, şeffaf şişe. yere konduklarını / lerde olduğundan zannederiz. Hal - ZN daha çok zaman dayanır, tazeliği - ni geç kaybeder. En mükemmelle « il ve buki sinekler her / dukları yerin yeşil ri. sarı V olmasını tercih ederler, açık mavi yer « kırmızı olanları » lerden de hoşlanırlar. İnsanlar arasında idir. konmak istedikleri ve tercihan kanduk « * ları yer burundur. * Tuğladan elektrik direkleri Elektrik direkleri, ekseriyetle Ka « sok in yın odunlardan yapılır. Fakat Hindis iştirir. Ve ta - tanda elektrik yapıldığı zaman toğla - bii renkle birlikte ber mevkide adı da|dan örülmüş direkler yapmışlardır. Bun- ai bilâhare aa Rent ve ad değiştiren balık Şimal denizinde bir cins ide -| yaşıyan | baki değişmektedir. hasta yüzleri etüd etmiş ve nihayet meşhur tablosunu yap- | G5 N Ü L GONULİSŞLERİ5> E R Geçen asrın büyük Fransiz ressamlarından Cericaultun #aheseri olan bu tablonun mevzuu bir fatladan alınmıştı. 1816 da, Medüs isminde bir gemi, Afrikanın garbında Se- Megambiya sahillerinde parçalanmıştı. Geminin bir salına can a işi tam on iki ik ve susuzlukla'bö; imgeyi gemiye He Kazazedelerl€ ei olmuştu: fakat, büyük san'atkâr, asıl kıymetlerini göstere- Şen ressam, uzun yaman-haştenelere devam ederek ölü ve aç o meden, 1024 de henüz 33 yaşında iken ölmüştü. - Garb a ilk kurbanları mişit, 1819 salonunda eserini teşhir emiş, bu realist - dra- | matik şaheser, klâsik an'aneleri yıkan ilk büyük san'at hâ- | disesi olmuştu. Ziya ve gölge tezadları; vücudlerin inceden #heeye etüdü ile, zamanında yeni bir san'atın ilk müjdecisi demez misin Sualö: — Hay hay, cevabı ile mukabele et- tim, fakat bilâhare içime bir sıkıntıdır çöktü, acaba bu aileyi yanlış mı iânı mıştım? Acaba kızımdan ziyade kızt mun getirebileceği servete mi bakıyor- Jardı? Ve sizinle bir haşbıhal yapmak istedim.» Böyle bir taleb karşısında memle- ketimizde yüzde doksan beş kişinin ayni şekilde düşüneceğinden şüphe et- mem. Bununla beruber bu taleb tama- men normaldir ve memleketimizin â- detleri arasına girmeye de başlamış- tır. Bir vakitler kız âilesi erkekten sağırlık» isterdi, aldığı para ile kıza haz yapardı, sonraları bu talebden sazgeçti, olhazı kendi ya başladı. Şimö: vava; yavaş beynek milel âdetlere d.iru gidiyor, bereket yersin ki ağır ağır gidiyor, fazla sar- sını, ürküntü vermeden gidiyor. Okuyucum için alınmakta sebeb görmüyorum, mesele bir bardak suda çıkmış fırtınadır. Bir bardak suda Fırtına Bir erkek okuyucum derd yanıyor, şikâyeti kendi dilinden birkaç cümle Ne hülâse edilebilir: 4— Yakıki tarıdıklardan bir aile oğ- lu için kızamı istedi, çocuğu bilirim, zekidir, parlek bir istikbale namzed- dir. Bilhassa terbiyeli ve namusludur, kızımla aralarında samimiyet olduğu- nu da bilirim, annesinin ve kızımın fi- kirlerini aldıktan sonra muvafakat ot- tim. . «Nişanı ve nikâhı ayni zamanda, hemi de gayet kısa bir zaman içinde yapacağız. Yalnız dün gece yeni bir hâdise vukna geldi Delikanlının ba- düm ile komaşuyorduk. İşin maddi kıs- mu dzerindeydik, takriben şöyle bir cümle söyledi: «— Yeni bir şirleet kuruluyor, orta- ğin biri oğlum, diğeri kızım. Ben oğ- lama ticareti için mühim bir sermaye veriyorum, sen de şirketin diğer uzvu olan kızın namına bir miktar ilâve 6- Yukardaki resim garb cephesindeki çar pışmalarda ilk ölen 9 Fransız askerinin mezarlarını göstermektedir. Bu mezarlar Alsasın küçük bir köyündedir ve her gün yüzlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. TEYZE