10 Sayfa Esfon Posta» nın tefrikası: 16 RA BİR CASUS KADIN | HATIRALAR e Kibar bir casus — Hayır, diye cevab verdim. Eski r dostluk hikâyesini anlatıyor. * Bir defa daha casusluğa temas edi « Yordum. Bu Belçikada oldu. “Ostende gazinosunda otururken bir tabancı adam benimle konuşmuştu. yet kibar tavırlı ve gok güzel gi- bir adamdı. Fakat ben ilk na a bu adamın en fazla para veren. n hesabına çalışan bir casus oldu. ii anlamıştım. Bu adam bana ismi- baron Felzengrau olduğunu ve eski » Avusturyalı zabit olduğunu söyl mi * Eskiden Harbiye mektebinde mual. ilik etmiş, gözündeki monokl ile, iş ornuzları, sözlerinin yalan olma. ii gösteriyordu. Benimle konuşmı” m başladıktan sonra bazı askeri ma. mat almak istiyeceğini zannetmiş « Halbuki baron Felzengrau çok daha| işi #urnaz bir adamdı. Benden bir şey öğ. enmek istemiyor gibi göründü ve ba ü Brükselde bir iş ajansını idare etti- söyledi. Bu ajansın ne gibi işlerle esgul olduğunu sordum. Ber türlü işle. bın: verdi. Hattâ $ilm. işlerile meşgul oluyormuş. Brükselde kaldığım birkaç gün için.| İs bu film işleri için bana ziyaretler ve müteaddid mektublar yazdı. Marthe Richarde İsimli bir #lm apmak istiyordu. Bu film Fransada ipilacaktı. Çünkü beşinci büroda ça - işmiş olanların bu filme nezaret ve irdım etmeleri lâzım gelecekti. Film- e tarihi vak'alara gayet sadık kalın « ve en küçük teferrünta itina dilmesine dikkat edilecekti. Böyle İlmin harikulâde bir siiksesi olacak, bu film yüzünden milyonlar kaza- Baron Fon Felzengrau ile görüştü « İm günlerde, her yerde, her adımda (ib edilmekte olduğumu hissetmiş - dürmüştü. Onâ imzalı bir resmimi he- diye ettim. Pek merak ediyorum, aca. ba şefine bu resmimi de gösterdi mi? Fakat bu türlü hareketlerim işe ya. ramıştı. Daha o akşam Von Felzengrau bana karşı olan muamelesini büsbütün değiştirdi. Beni evine çaya davet etmişti. Salo- na girer girmez düvara asılmış olan Avrupa baritası nazarı dikkatimi celb etti. Madrid'de Alman deniz ataşesine gelen bütün malümatı harita üzerinde tetkik etmeği âdet edinmiştim. O za” mandanberi hâdiseleri takib etmek için e etmek usulünü ün bile elime bir ha- bir atlastan ittihaz ettim. Bu etmekliğim pek zordur. işmekte olan bir iş adamının evinde masa üzerinde yı halinde duran bu erkânıharbiye hari talarının burada ne için durdukların. da izah etmiye kalkmadı, o esasen harbden evvel sevkulceyş hocası değil mi idi? — Görüyor musunuz, diyordu, eski deliliklerimi büsbütün unutamadım. İnsan bir kere sevkulceyş öşlerile onu aşmıya başladı mı ömrünün sonuna kadar kendini bu illetten kurtaramaz. Bakın, bu son derece eğlenceli ve zevk. li bir iştir... m. Bir dükkânın camekânı önünde lâbza dursam, beni takib eden ada- in da bir iki adım ötede durduğunu irüyordum, bir otomobile atlasam o i derhal bir diğerine atlıyarak beni başlıyordu. şeyi yakmdan görmek ve anla. istedim. Acaba beni takib ettiren, Fon Felzengrau'ın kendisi mi ? Yoksa onunla orada burada görün- üğüm için mi beni takib ediyorlardı? “Bir gün Gare du Nord'da bir otomo- 8 atlamak üzere iken, beni takib e iin de diğer bir otomobile girmiye zırlandığını gördüm. “O zaman arkamı çevirerek bilâ te. it ona yaklaştım: - Mösyö, dedim. Görüyorum ki &ni fwkib etmiye karar vermişsiniz n mmuktesid bir kadınım, iki masrafa i hacet? Sizin otomobile binmiye ka- verdim. Böyle daha iyi olacak. leni takib eden delikanlı adamakıllı ıştı. O, genç bir Belçikalı idi. mütevazi bir surette giyinmişti. k ki o bir başkası hesabına lişıyordu. Otomobilde beraber gittiğimiz müd- .ona israrla sorduğum halde, ki. in hesabına çalıştığını bir türlü söy. medim. Firsattan istifade ederek, onun he- işliyen taksi ile, o gün yapacak “kadar işim varsa yaptım, öyle ki bi- 6 delikanlıyı müthiş surette mâsra. en onu korkutmak maksadile - Eğer sizi polise teslim etsem, 0. la nü hesabına beni takib ettiği. mecburiyetinde kalaca-| SUNUZ? /çiskanlı titriyor, ve mâna. “maz bir şeyler söylüyordu. iriğem.. Oh hayır... Emin olu. ki. Madam... Çok rica ederim. li pek hoşuma gitmiş beni gül 1 — Levha- bir nevi baston, 3 — Çabuk olarak hatırlama. 3 — Bırakmak mastarından dahi, 4 — Göz rengi odatm cem'i, 8 — Bir kumaşa bir damla yağ dökülse kumaşın üzerinde hasil olan-başında bir «Zsolsn fazla sarhoş-rabt edatı, 8 — Küçük Asya, 7 — geret, haysiyet. 8 — Kamar,gok iyi, 9 — Badık. 10 — Adet kelimesi mefulübih şeklinde, Geçen bulmacanın halledilmiş şekli: Soldan sağa: 1 — Palârmut-Sa. 4 — Azami-idman, 3 — Lahana-Ada. 4 — Âmalar-Lar, 3 — Minsre-Aka, - U-Arena-Ak, Tu-âdi. « Hâlâ-ilân. Sadaka- Ami, Anarak-nar, | 4 7 : 9 0 1 M. V. Deniz Merkez Satınalma Komisyonundan 1 — Telin edilen bedeli «25250, Ure olan iki aded TTürbü ve bir ded de Dizel Cenereytörün kapalı zerfla münakasası 13/Eylül/938 tarihine rastlıyan Çarşam- ba günü saat 15 de Ankerada Vekâlet bi- ra edilecektir. 2 — Fenni ve idari şartnameleri 126 ku- | Bohemyay rita aldığım zaman müşkülâta tesadüf! İrada Alman Çeviren: Hatice Hatib Almanya ile Çekoslovakya arasın « daki hududu en bir erkâmharbi- Ve haritasını açarak tam bir vukufla bena Prağ istikametinde yapılabilecek bir hücum plânını anlatt — On beş fırka Egror ile Avusturya hududu arasından Bohemyaya girer. Bu ilk dalgadır. Her dalganın kendi noktası bulunur. Birinci dalganın Eg. ror-Teplitz ve Avssig-Tetsdendir. İkin. G dalga yirmi fırkadan müteşekkildir. Çünkü ikinci günü Prağı ve o akşam da Brümm'ü ele geçirmek icab eder. Umumi gaye: Memleketin başı olan gü vücudden ayırmaktır. Hayretle bakıyordum. Bu bir oyun mu idi? Anlattığı mevzuun: heyecanile kendinden geçen eski Viyana Harbiye mektebi profesörü eski konuşuş tarzı. mı bulmuştu. O, harb oyununu anlat makta devam ediyordu: e vadisinde Dresde ve Torgan özcü postaları sun'i bulutlarla bırakılmışlardır. Bu sı. va kuvvetleri harekâta iştirak ederler. Ağır bombardıman tay-! yare filolarının hedefleri ayrı ayrıdır ve bunlar çok “yüksekten bulutların arasında uçmak suretile görülmeden fbedeflerini bulurlar. Bu müddet zarfın | İda Elbe nehri üzerinde yirmi köprü berhava edilir. Hücum fırkaları nehri Belgern, Streb ve Riesa mıntakaların. İdan geçerler... (Arkası var) RADYO Ankara Radyosu DALGA UZUNLUĞU — 1043 m. 187 Kos. 120 Kw. TAG 1974 m. 15199 Ko. 29 Kw. TAP. 3170 m 8465 Kes, 20 Kw. PAZARTESİ 11/9/29 1230: Program. 1235: Türk müziği - Pİ 13: Memleket saat âyar, ajans ve meteoro- loji haberleri 13.15 - 14: Müzik (Karışık program « PI) 19: Program. 1905: Müzik (Operet Seleksyonları - PL) 19,30: Türk mü- siği (Fesil beyeti) 2045: Konuşma. 2030: Memleket sant üyarı, ajana ve meteoroloji haberleri. 2050: Türk müziği: (o Okuyanlar: Mustafa Çağlar, Safiye Tokay. o Çalanlar; Reşad Erer, Ruşen Kam, Cevdet Kozan. 1 — Tanburi Cemil - Ferahfeza peşrevi. 2 — İs- mali Hakkı bey - Ferahfeza beste: (Çağla - yan cuyi sirişkile) $ — İzmali Hakki bey - Ferahfeza şarkı: (Ateşi aşkınlle) 4 — İshak Varan - Ferahfeza şarkı: (Seyretmek için) - Ruşen Kam - Kemençe taksimi 8 — İsmail Hakkı bey - Perahfeza şarkı: (Meh- tabrta güzel olur.) 7 — Nasibin o Mehmed - Kürâllihicazkâr şarkı: (Derdin ne İse) 8 — Nasibin Mehmed - Hicazkâr şarkı: (Gör - memsem eğer) 9 — Şemnetiin Ziya - Hicez şarkı: (Olalı ben sana bende.) 10 — Refik Fersan - Hicaz şarkı: iGeçdi rüya gibi) 213): Konuşma (Doktorun saati.) 2145; Mü İzik (Melodiler) 22: Müzik (Küçük orkes - ira - Şef: Necib Aşkın) 1 — Emile Waldte- ufel « İki kere iki - Vals 2 — Frans Lehar- Eva operetinden potpuri, 3 — Drlgo - Arle- kenin milyonları No. 4. 4 — Hans Löhr - Memleketten memlekete, (Muhtelif memle- ketlerin melodileri üzerine (o Tapsodl) 5 — Meh İtalya şarkıları - Potpurl 23: Son ajans haberleri, sirasl, - esham, (o tahvilât, kambiyo - nukut borsası (fiat) 2820: Mü - xik (Cazband - PL) 2355 - 24: Yarınki prog- ş muka Bnabilir. & 0 2490 sayılı kanunun emrettiği ve komis- yoncu olmadıkları hukdandaki vesaik ve |1893.75 Biralık ilk teminatlarını havi ka-! rgün komisyondan 4 kasaya girmek isteyenlerin | İpalı teklif zarfların belli günde müng- kasa saatinden bir saat evvel makbüz tada olacak gecikmeler kabul edilmez. «3345, «5626, “İm “Son Posta,, nı TİME, Çeviren ibi Mösyö Prosper elin. deki gâzete! buruşturup bir köşeye fırlatarak söylerdi: — Gene bu otomobilli haydudlar bah. si.. Artık bu kadarı da mübalâğı yani, Kilisenin saati dokuzu vurmuştu, Cad. deler yavaş kalabalıklaşmağa, a - rabâlar, kamyonlar birbiri arkasına ga. ş#inorun ek geçmeğe başlamıştı. Garson Sipriyen sabah hazırlıklarına ko. yulmuş. masaların mermerlerini sikyor. du. Bu aralık içeri iki del'kanlı gırdi ve Gazironun sa İsokağı seyretmek için olâcak, pencere - nin kenarında bir masaya yerleştiler; ve hemen garsona seslendiler: — Bir ile birer kremalı kahve. Biraz sonra gazinoda garsonun âyak sesi ile tewla gürültüsünden başka bir ses duyulmuyordu. Mösyö Prosperin 0. tomobilli haydudlardan bahseden gaze - i geçmiş ve yapacak için gazetenin baş. itle okumağa koyul- ç sayılabilecek kibar esnada gazinodan içeri girip patronu selâmlayınca, Mösyö Prosper elin gazeteyi bırakmıyardk den kalktı; — O, siz misiniz Mösyö Finduaz, afi . tesiniz inşallah. — Teşekkür ederim dostum, sen na « sılsın? Bugün de hava pek güzel. — Evel, kasabamızın havasına, m böyle? — Dün geç vakte kadar çalıştım.. — Hep yazı mi yazıyorsunuz? — Tabif, ne yapıyım başka. Yeni ro- mapa başlamıştım, onu bitirmek üzere. yim, — Vallahi size gıpta ediyorum Mösyö Findusz. Böyıe güzel şeyler yazmak her. kese nasib olmaz. — Yazmak belki nasib olmaz ammâ şöhret denilen nankör de, benden pek değersizlere ve kabiliyetsizlere nasib 0. Tuyor. Bu işe başlıyal: on beş sene olduğu halde na kitablarımı basacak bir tabi.| ne de piyeslerimi oynıyacak bir tiyatro buldum. — Öyleyse ne diye bu işe devam etti- niz? — Kim bilir. İnsan bir hadde kadar gidip, ağdr muvaffakiyete oulaşamazsa geri dönmelidir; fakat mukadderat, sor. madan sizi sürüklüyor. Biraz da şan, şöh. rel sahibi olmak hissi insanı, yürüdüğü yoldan geriye çevirmiyor. Ümidin de te. siri var. Bugün muvaffak olamadımsa belki yarın şansım döner düşüncesi yok mu, işte bu yüzden buğünün yarınları birbirini takiben göz kapayıp açıncıya kadar da seneler gelip geçiyor. Akıl, mantık, yol yakınken bu işten vazgeç de-! diği halde, gazetelerin, mecmmusların bi. sayfalarında resmin bulunmak, ga. lere mülâkat vermek hevesi insan. da ne mantık ve ne de akıl bırakıyor. Ne yaparsın Mi ik, beyliktir. Ben de bir gün için o saa. dete kavuşsam şimdiye kadar çektiğim sıkıntıları üzüntüleri unutacağım. — Olur, inşaâllak olur Mösyö Finduaz. Muharrir bir sandalye çekip oturduk. tan sonra patron hemen sözü gazetelerin yazdığı otomobilli hırsızlara getirdi, — Bilmem siz de okudunuz mu? İşi a. zıtmışlar herifler, Güpe gündüz şehir or- sında hırsızlık. Galiba kül renginde bir ileri varmış. Kül yehginde mi dediniz? Bu renk. te bir otomobil gördümdü.. Evvelki gün hem de sizin gazinonun önünde duruyor. du. — Burada mı dım. Saan on bir buçuğa doğru idi. Toz| e kalmış bir otomobildi. Sipriyen| değil mi? Garson da bü sözleri tasdik atron dayanamadı artık, masaya mrük savurap. ahı... şimdi bir duruyoruz kuzum? Bu sırada tavayı yarıda birakan iki delikaniz olanı biteni anlamak üzere yak laştılar, biri: Ağtedersiniz, dedi, biz gazeteciyiz, nasılda müteşekkil komisyonumuzda İc-| mukabilinde komisyona vermeleri. Pos-İburaya bilhassa bu haydudlar meselesi! için geldik. Sözleriniz bizi alâkadar etti. Patroa: ö Prosper, bir günlük bey-| edince Hay Allâh müstahakını versin, ne) Eylğl 41 n Hikâyesi “uu Meşhur olmak hu!. Faik Bercmen ll — Tanıştığımıza memhün oldum, dedi ne yapmamı istiyorsunuz? — Keyfiyetten derhal polisi haberdak etmelisiniz! Fakat evvelâ bize bir mü « Jâkat verin! — Yani. — Soracağımız suallere lütfen cevab verin! — Pekâli... Gazetecilerden biri cebinden bir blok. not çıkarıp yazmağa başladı: — Evvelki gün sizin kahvenin önünde bir otomobil durdu.. Kül renginde idi de. ğil mi? Güzel.. On bir buçuğa doğru idi değil mi? — Evet.. On bir buçuğa doğru idi. Patron durmadan. nefes almadan epey anlattı, Öyle ki hayal meyai hatırladığı kül vengi otomöbiü da bilinmez hangi günlük bir tefrika olacak uzun bir hikâ- ye anlattı. Ertesi gün yerli ve Paris gazetelerinin birinci sayfalarında birer resmi çıkan, hattâ bir tanesinde gazinonun fotoğrafımı görmek Mösyö Prosperi nail olduğu bu parasız reklâmdan son derece keyiflen » dirmişti, O gün Pazar da olduğu için gazino a. dam almıyor, zavallı Sipriyen, o yanında bir yardımcı olduğu halde nereye yetişa, ceğini bilemiyordu. Tabii, bahis dönüp dolaşıp otomobili haydudlara geliyordu, bir evvel anlat - tığının yanıma on katarak vak'ayı çişire şişire yeni müşterilerine de anlatan pat. von hikâye sona gelince hemen Sipriyen? seslenip: — Oğlum buraya bak, sor” bakalım baylar ne emrediyorlar, diyor, tecessür ve meraklarını gidereceği yeni müşteri Jerin yanına koşuyordu. 'Tam dış kapıya gelince içeriye gire Mösyö Findusza rastlayınca sevinçle haykırdı: — Bonjur üstadım, nastisınız bu sa bah? — Hiç iyi değilim. gene kâbuslu bi gece geçirdim. — Romanınızın yüzünden mi acabaf Yoksa şan ve şöhret hülyasından mı? Belki,. artık tahlil edecek vaziyette İ değilim. — Böyle üzülmekte haksızsınız dos - tum. Bu sabahki ga eri görmediniz mi? Birinci sayfalarında hem de büyük çapta resimlerim çıktı. Çok mahcubum, ben vazifemden başka bir şey yapmadı . ğım halde beni âdeta kahraman merte . besine çıkarıyorlar. İşte, herkesin ölüp İbittiği, can verdiği şan, şöhret va zafer İboruları benim için çalındı. Emelime nail Jolmuş bulunuyorum. Maamafih bu şöh. rete ulaşma işi sizin dediğiniz gibi pek te zor bir şey değil. Sadece bir otomo - bilin kapınızın önünde durması kâfi ge. Jliyor. İçim öyle bir sevinç ile titriyor, ki. anlatamam size. Hakkınız varmış doğru İsu Mösyö Pinduaz, meşhur olmak pek zevkli, pek keyifli bir şey. Ne emreder. İ Son Posta Yezmi, Biyasl, Havadis ve Halk gamiek Yerebatan, Çatalçeşme sokak, 39 İSTANBUL Gazetemizde çıkan yan ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize alddir. ABONE FIATLARI hatırla .İİ TÜR İİ yunANISTAN Abone bedeli DEE Adres değiştirmek 25 kuruştur, İlânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevab için mektublara 10 kuruşluk Pul ilâvesi Mame / İ Telgraf : Son Posta İ Telefon : 20203 saresenranananenanaaasas Meseesanenenrenemesene esen san Posta kutusu : 741 İstanbul