Ve nihayet: — İşte, meclis. işte, siz... Eğer ar-| Zu buyurursanız, meclisin kararını siz de dinleyiniz. Âsileri yatıştırmak için, hemen nizamı cedidin ilgasından gayri Şâre kalmamıştır... Amma, bizler âciz birer kuluz. Mülk ve milletin sahibi İse, şevketlü efendimiz hazretleridir.. fermanı hümayun ne suretle şeref sü. huh buyurulursa, hikmet ve isabet, o cihettedir. Deyip, sözünü kesti. Ahmed Faiz efendi de bütün kalbi ile nizamı cedid taraftarı idi. Musa pa- #anın bu kat'i ifadesi karşısında, sanki 0 meclisten meded umuyormuş gibi göz lerini etrafa gezdirdi... Herkes başını önüne eğmiş. sanki orada bulunanla. “Mın hepsi, birer taş kesilmişti. Yalnız, sadaret kethüdası İbrahim Nesim efendinin başı, dimdik duruyor. du. Ve, öfkeli nazarları Musa paşanın Üzerinde temerküz ediyordu. Ahmed Faiz efendi, onunla göz gö. e geldi. İbrahim Nesim elendi, kendi. 8i ile aynı fikirde ve aynı histe bulu. han Alimed Faiz efendinin şu anda Çektiği ıztırabı tamamile anim:ş gibi: — Canım, biraderi. Ne gam çeker. 8in?.. Bu devleti aliye ihdas olundu. İu gündenberi, nice ihanetler vukua gelmiştir. Amma, cenabı hak, daima hainlerin cezasım vermiştir. Mesele; ko paşanın dediği gibi halledilsin. Al lah büyüktür. Ve, ahret vardır... İyi. lik veyahud kötülük edenler, yarın rus Zu mahşerde hesabını versin. Dedi. Ve derhal yerinden fırlıyarak Meclisi terketti. * 3 üncü Selim, büyük bir merak ve “dişe içinde idi. Hiçbir yerde, durup dinlenemiyor. du: Topkapı sarayının üzerine kanat geren meş'um bir sükünet içinde, (Re- Van odası) na çekilerek tehdidkâr hâ- disatın ne şekil alacağını bekliyordu. Padişaha son derecede sadık olan Bostancıbaşı Hasan Şakir bey, Etmey- danına gönderdiği tebdil kıyafetli bostancılar vasıtasile aldığı malümatı 8k sık hünkâra arzediyor. gelen ha- berler, 3 ncü Selim'in endişe ve izti- Tablarını bir kat daha artırıyordu. Padişah, asilerin Etmeydanındaki Vaziyetlerini, tamamile öğrenmişti. İs. Yanın başladığı zaman hâdiseyi pek €- bemmiyetsiz gösteren Musa paşanın Hösterdiği kayıdsızlığa, derin hayret. ler içinde dei. Saray erkânından bazıları ve Bilhas. 8a sır kâtibi Ahmed Faiz efendi, haki. kati padişaha arzederek: — Ah, şevketlü efendimiz. o Musa Pasa denilen köse herif, ne kalleş bir Adamdır, bilmezsiniz. Kaç defalar, 2a- İı hümayununuza ihsas etmek istedim. Tâkin, ehemmiyetle telâkki buyurma- dinız. Eğer o makamda başka bir vezir ©lsaydı ahval bu güna olmazdı. Diye, vaziyetin nezaketini anlatmak İstiyorlardı, Fakat Üçüncü Selim, daha hâlâ gaf. İet uykusundan uyanamıyor. bükü. metin en büyük makamma getirdiği bir Vezirin kendisine Ihanet edeceğini ak. Mindan geçiremiyordu. Fakat yamaklar İstanbula © geçip de Yençeriler onlara #tihak ettiği zaman, artık padişahın kalbinde bazı şüpheler Belirmişti. Babyilide bir meclis topla- Harak dsilerin hemen dağıtılmasını em Yetmişti. Biraz sonra da, meclisin yap- İığı işleri öğrenmek için, Ahmed Fuiz #fendiyi Babılliye göndermişti. İşte şimdi 3 üncü Selim, büyük bir ©ndişe ve merak içinde, Faiz efendiyi bekliyor. bir yerde durup dinlenemi. Yerek, harem dairesinden, Revan oda. #ına.. oradan Bağdad kasrına.. Bad. kasrından, Kara Mustafapaşa köşkü. »e. oradan da Has odaya geçerek bü » Yük bir sabırsızlıkla gelecek habere İn. tzar ediyordu. Ahmed Fatz efendi, 3 üncü Selim'i YAZAN: Nizamı cedidin ilgası içinde, kendisini Yekliyen padişahın huzuruna çıktığı zaman, ağlamaktan gö kıpkırmızı kesilmişti, 3 üncü Selim, bu sadık bendesinin yüzüne bakar bşkmaz, ahval ve vaziye tin vahametini keşfetti. Rengi, sapsarı kesildi. Sesi, aşikâr bir suretle titri - yerek: — Ne haber, Faiz?.. Dedi. Şimdiye kadar saray erkân mühim ve vahim hâdiseleri padişahtan gizle. meyi âdet edinmişlerdi. Buna sebeb de, Valide Sultanın emirleri idi... Bu saf ve cahil kadın, hükümdarlığın| mes'uliyetini bir türlü idrak edeme. mişti. Buna binden saray erkânını sık sık huzuruna çağırır: — Aman, kat! dikkat edin. Olur ol- maz sözlerle, aslanımın hatırını yenci. de etmeyin. Hükümet umurunu göre. cek, bunca vezir var. Aslanımı zinhar bu işlerle meşgul etmeyin. Zevku se.| fasına mâni olup, üzmeyin. Diye, emirler verirdi. şimdi, vaziyet bu vahamet şeklini alın- ca, artık sabredtmemiş.. hakikati ol. duğu gibi söylemek znecburiyetini his. sederek; — Ah, efendimiz. bu mel'un köse. ye itimad buyurmamanızı kaç defa arzeylemiştim. Diye, söze girişmiş.. Babıâlideki va- ziyeti aynen nakletmişti. Padişah, bunları dinledikçe şaşır. mış,. dehşet içinde kalmıştı. Hele, Fa. iz efendi hıçkıra hıçkıra ağlıyarak: — Meclis, nizamı cedidin ilgasmdan başka çare bulamıyor. Dediği zaman, 3 üncü Selim de el. lerini yüzüne kapıyarak ağlamıya baş- Yamıştı. Fakat.. ağlamak meseleyi hal. letmiye kâfi değildi. Faiz efendi, yazi. yetin daha vahim neticelere yürüdüğü nü hissettiği için: — Ne yapalım, şevketlim.. kaza ve kadere riza göstermekten gayri çare kalmadı. İmdi, ağlamayı bırakalım da görülecek işlere bakalım. Dedi, Ahmed Falz efendi de, şimdiye ka- dar bu emirlere itast işti. Fakat nhisarlar U. Müdürlüğünde (Arkası var) I — Keşif ve şartnamesi mucibince İzmürde Çamaltı tuzlasını Çığlıya bağla. yan şosenin tamiratı işi kapalı zarf usulile eksiltmeye konmuştur. II — Keşif bedeli 80198.14 lira muvakkat teminatı 5259.90 liradır. TI — Eksiltme 18/(X/939 Çarşambe günü saat 14 de Kabataşta Levazım ve Mübayaat Şubesindeki Alım Komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartnameler hergün Levazım şubesi veznesinden ve İzmir, Ankara Baş. müdürlüklerinden 200 kuruş muksbilind: alınabilir, V — Münakasaya iştirak edecekler mühürlü teklif mektublarını kanuni ve. saikle e 7,5 güvenme parası makbuzu veya banka tetminat mektubunu ve şart. namenin (F) fıkrasında yazılı vesaiki ihtiva edecek kapalı zarfların eksiltme sa- atinden bir saat evvel mezkür komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde ver. meleri lâzımdır. o (6714) r.. 1 — Keşif şariname ve plânı mucibince 3/V111/939 tarihinde ihale olunamı. yan Kayseri ve Sıvas Başmüdürlükleri silmeye konmuştur. kalorifer tesisatı pazarlıkla yeniden ek. TI — Her iki işin keşif bedeli 10.982,66 lira muvakkat teminatı 823.68 liradır. II — Pâzarlık 2/1X/939 Cumartesi günü saat Il de Kabataşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartnameler hergün Kayseri, Sıvas Başmüdürlüklerinden ve İstanbulda Levarnım şubesi veznesinden 55 kuruş mukabilinde alınabilir. V — İsteklilerin eksiltme için tayin olunan gün ve saatte 95 7,5 güvenme pa. rasile birlikte mezkfr komisyona gelmeleri, «6028» Gene bu esnalarda idi ki, dindaşla - rmıdın, Macaristanda Türklere karşı büyük bir zafer kazandıklarına, düş - mandan binlercesinin kılıçtan geçiril miş bulunduğuna dair haberler bizim kulaklarımıza da ulaşmıştı. (1) Bu haberler bizleri için içim sevindirmiş olmakla bersber gene içimize büyük korkular da salmıştı. Çünkü o sıralarda! mnuhafızlarımız bize ekşi bir çehre, hu. şunet ifade eden gözlerle bakıyor ve bazıları dişlerini gıcırdatarak bizleri kazıklara vuracakları tehdidini savu- ruyorlardı. Hatta bir aralık zindan kâhyası gel miş, hepimizi dışarı çıkartarak burun ve kulaklarımızın kesilmesi lâzım gel- diğini, çünkü dostlarımızın, kardeşleri mizin ve kuzenlerimizin binlerce müs- lüman kesmiş bulunduklarını söyledi. Bu korkunç sözler üzerine, bu işler- de bizim hiç bir suçumuz olmadığını, bevan, gücümüz yettiği ve dilimiz dön. düğü kadar, bu kanlı hâdiseler hesabı. nın bizden sorulamıyacağını anlatmı - ya çalışmıştık. Kâhya gittikten sonra kimseler gelmişler, dile ve yeminlerle temin ederek, haki. daha başka mesine karar verilmiş olduğunu sövle. lerimizi derin ve acı bir teessür istilâ kulak ve burunlarımızın kesi. leceği korkusu bize ne yapacağımızı şa içten ve dıştan bizi bir hayli Hakikaten bu dediklerini yaparlar, yani kulak ve burunlarımızı keserler. se ve cenabı hak bir gün olur da bizi (1) Sinan paşa Belgradda kışlamak üzere yerleştiği sırada Kamorn'da Zerini, Pajfi, Na dasdi Hardek'in kumandaları altında bir Al- man ordusu toplandı; Stololsenburg (9) üze- rator askerle, bu mevklin müdafaasına şi- tab etmiş olan Budin Talisi Hasan paşa ara- sında bir cenk vukua geldi; Osmanlılar mey. dar: muharebede altı bin kişi ve kirk dört top biraktılar, Hammer, eli 7; sayfa 181. (9) Osmanlı tahrihlerinin Ustoni Belgrad diyo kaydettikleri kele, Oütercim). Türkiye Cümhuriyet Merkez Bankası 26 - Ağustos - 1939 Vaziyeti AKTİF Kasa : Altın: Sefi kilogram 16500355 BANKNOT UFAKLIK Dahildeki Muhabirler £ İhtiyat Akçesi : Adi ve terkalâde 3248150720 Yrysnat Tedavüldeki Banknotlar : PABİR 4211719425 8.000.000, — Bi Altın: Safi kilogram 68111 063.316, ley üye EO — EMİ 1am300i kanının 6 - & imei maddeleri vi Hariçteki Mı : De tevfikan basina tarafından Sefi kilogram (10.069.765 (1414006496 vüki tediyat 17228021.— tahvili kabli sethest Deruhde edilen evrakı nakdiye 11.085,71 141530. Karşılığı tamamen altın olarak 355091002 | armınsoszo Hâveten tedartle vazedilen 19.000.000,— Kİ Reeskont mukabili Uâveten tada. yea 89 000.000, — 15AAS, 563, — Kanunun 6 - & inel maddele- a mt 3 Fine tevfikan hasins tarafından il : vüki tediyat 1722902107 İ 141520598,— Altına tahvili kab dövizler 2081 Diğer dövizler ve alacaklı kürioğ gece ie 130233 Moyyana 346m8 TİCARİ SENEDAT EN İ 15920836371 Muhtelif; ——— Esham ve Tahvilât Cüzdanı ; (Deruhde edilen evrakı mak- A — (diyenin karşılığı Esham ve CTahvilât itibari kiymetle) MABB.MANI B — Serbest esham ve tahvilâş 155076856 | 5201861853 Avanslar : Hazineye ka vadeli avans 1.020. 000,— Altan ve Dövin üzerine 12.004716 Tahvüdt üzerine, 108.722, İÜ ş4nc1 30078 PHissedarlar : 4500000, — Muhtelif ; 16.B56.807.51 Meküm | son sasesı0i Yok 4 Temmuz 1938 tarihinden itibaren: 18 ncı asırda İstanbula gelen Bohamyalı Baron Wratislaw'ın hatıraları: 56 Türkçeye çeviren: Süreyya Dilmen Dehşet veren bir haber mahremane kays| katen burun ve kulaklarımızın kesil -| mişlerdi. Bunun üzerinedir ki gönül.|! rine yürüdü. 'Teşrinisaninin üçünde impa -. Öz yurdumuza kavuşturursa, ölünciye kadar Türklere karşı savaşacağımıza, bunlardan elimize geçeceklere aynı muameleyi yapmıya, zuvlarını kesmiye, mıza bu propagandayı yapmıya ari, mızda karar veriyor ve bu kararımızı yeminlerle takviye ediyorduk. Nihayet (Gardiyan paşa) geldi ve beraberinde iki de berber getirerek bizleri dışarı çıkarttı. Mahpesten dışa. n çıkınca verilen ilk emir hepimizin yere oturması idi. Artık şüphe etmiye yer yoktu, bize ev velce verdikleri ve teyid ettikleri kor. kunç haber, işte şimdi tahâkkuk edi. yordu. Binaenaleyh acı aci ağlıyor ve aynı zamanda içimizden hiçbir kimse ilkin oturmayı istemediği için biribik rimize afal afal bakmıyorduk. Fakat sırtlarda şaklıyan kırbaç ses « leri bu tereddüdden bizi vazgeçirdi ve hir anda kendimizi yerde oturmuş bul. duk. Bu anda geçirdiğimiz korkunun derinliğini, o duygularımızın acin her insanın tahayyül edebileceğini sa. nirıme Bu sırada betimizde, benzimizde kan kalmamış ve her birimizin çehreleri kâind gibi beyazlaşmıştı. Bizim bu ha. gören ve ölüm korkuları geçir. mekte bulunduğumuzu anlıyan ber. berler ise bize kahkahalarla gülüyor. ardı. Onlarm bu alaylı gülüşleri ise bizim midelerimizi ağritıyordu. Artık her şey bitmişti ve işte berberler işe başlıyorlardı.. Faket, hayret! Bunlar bizim kulak ve burunlarımızi değil ve fakat saç ve sakallarımızı kesiyorlar ve kazıyorlar. di. Cidden birçoklarımızın buna ihti - yaçları da vardı. Zira bazılarımızın saç İve sakalları son derece uzamış bulunu. yordu. Bu iki berberin usturaları, o sırada etrafırmzda bulunanların kahkahaları arasında, işliyerek (okaflarınmzda saç. tan ve sakaldan eser bırakmadılar. Bu iş bittikten sonra da mahpesimize dön- mek emrini aldık. İşte korkuyu böylece atlattıktan ve aklımız da başlarımıza geldikten son- ra biribirimize bakınmıya başladık ve buzağı kelleleri gibi hepimizin cascav. lak edilmiş olmamıza bir hayli dük. Bu tıraş, aynı zamanda bizi br birimizi taniyabilmek güçlüğüle de kır. İşılaştırmıştı da diyebilirim. Anlaşılan bizi şöyle böyle kellest'-. miş ve boşu boşuna büyük korku'r geçirtmiş olmakla düşmanlarımız kon. dilerini tatmin etmişlerdi. Sonra da, sözlerine daha çok inanı- lr Türklerden, işittiğimize göre Sad. razam gerçekten burun ve kulakları. mızın kesilerek kendimizin böylece memleketimize iademizi emretmiş ise de bunu İştten (Müftü — Şeyhislâm), vezirazamın bu emrine itiraz etmiş ve bir elçinin malyeti olmaktan başka hiçbir suçları bulunmıyan ve harb meydanlarında #ilen kendilerine kılıç çekmemiş olan. bizlere bu şekilde bir musmele yapılmış olmasının en büyük günahlardan biri olacağını beyan ey « Yemişti. Sadrazam, Şeyhislâmın bu itiraz ve ısrarı karşısında bizden istediği gibi in tikam almıya muvaffak olamamış ve fakat saç ve sakallarımızın tıraş edil. idikten sonra donanma gemilerinde kü. reğe vurulmamızı emrelmişti. * Filbakika tıraş hâdisesinin ertesi gil. nü, Ahmed Reis namında, doğum itiba. rile bir İtalyan olan, fakat © esnada müslümen dininde bulunan, bir kapta. nm kumandasındaki büyük bir kadina © ya getirmişlerdi. , (Arkası var)