29 Ağustm. SON POSTA , (— SEYAHAT MEKTUBLARI | 26 Ağustos taarruzu nasıl hazırlandı, nasıl yapıldı ? Zürihteki 33 üncü sulh konferansı gülünç bir toplantı oldu Harb taraftarı devletler milyon dökseler sulh fikrinin iflâs ettiğini daha parlak Sure'te isbat edemezlerdi “Yazan: Ercümend Ekrem Talu Zürihte göl kenarında kurulan sergiden bir görünüş Zürich 22/8/939 Ayni hizada fakat uzakta rahmetli Davetiyelerin üzerinde «Belediye sa. Çekoslovakyanın Paris sefiri olup her tayı» toplantı yeri olarak gösterilmişti. !şeye rağmen sıfatını muhafuzada israr Akşam yemeğini sergideki Nümune ote. Bnin harikulâde lokantasında yedikten Sonra, muayyen vakit olan sekiz»buçuğa on kala, civarda bekliyen otomobilimize bindik, — Belediye sarayına! Her gezintinin gayri müfariki lâzım- larından olan yağmur çiselemeğe başla. Miştı. İki sokak dolaştık; üç köprü geç- tik. Sabahtan donanmış gördüğümüz Be. İediye sarayının önüne geldiğimizde önü. Mü bomboş bulduk. Bayraklar kaldırıl Mış, pencerelerden ışık namına bir şey az yordu, — Acaba yanlış mı gel&ik? Şoför! Be. lediye burası değil mi idi? — Burası, — O halde?! Şofür: «Bilmem! Ben de anlamıyo. Mun..» demeğe gelen bir jest yaptı. — Şu polise soruver bari de, geç kai, Meyalım, Adamcağız gitti. Binanın yanı başın. daki karakolda nokta bekliyen polisi bul «du. Onunla mükâlemeye girişti; ve ne. den sonra döndü. z p — Ne ser? — O da bilmiyor. — Ne dedi? — Bu şehirde sergi kurulaldanberi © kadar çok kongre toplanıyor ki artık İngisi nenin hesidir, nerede toplanıyor, farkında değiliz diyor. erşeniz Berne dönelim. Zâten yağmur başladı Burada kalsanız Bereye gider, nerede vaki: geçirirsiniz? Arkadaşımla biribirimizin yüzümüze bükiştik. İki yüz şa kadar kilometrelik bir mesafe aşarak, sabahleyin İsviçreni hükümet merkezinden tâ bu beldeye ka- dar gelmiştik. Şimdi, Şu sulh kongresi. hin berhaide pek enteresan açılış töre. Gini görmeden gerisin geriye dönmek 0- lur mu? Meydanda etrafa bakınıp dururken gözümüz belediyenin kapı tokfnağına ka. nca bir sicimle asılmış kaba bir mu. kavva parçasına ilişti. Üzerinde mavi kurşun kalemile itinasız yazılmış bir ya zı vardı. Sokulup baktık.. — Burada toplanması evvelce mukar. ter sulh kongresi bazı sebeblerden dola- Yı Politeknikumda içtima edecektir. Dea. etkilerin oraya gelmeleri rica olunur. Arkadaşım, bu tesadüf eserine borçlu bulunduğumuz malümatı sevabına, nok. ta bekliyen polise de verdikten sonra ta. Fif edilen yere gittik. Orada dehşetli bir kalabalıkla karşı Jaşacağımızı tahmin ediyorduk. Ne ge- ünde ancak on kadar ©. — Sulhcüler demokrat oluyor. belki e çoğu yayan gelmişlerdir. dedik. Kongre yukarı kattaki konferans sa. İonurda toplanıyordu. Çıktık ve bize güs- terilen yetlere oturmadan evvel, sayısı Yüz elliyi geçmiyen hazırunu bir gözden Geçirdik, Ön sırada Türkiye, Polonya, Romanya Ye Yunanistan elçileri oturuyorlardu. eyliyen Mösyö Osusky'i gördük. Arka s1. talarda Fransanın Cenevre başkonsolo- su, Danimarka ve Belçika maslahatzü. zarları göze çarpıyordu. Bir köşeye de Çin selaret başkâtibi büzülmüştü. Kalabalığın üst tarafını çoluk çocuk, ihtiyar koca karılar ve mekteb talebesi teşkil etmekte idi, Kapi önlerinde yerli gazetelerin foto muhabirleri ile muhbir. leri dolaşıyor, yabancı gâzeteci olarak ta benden başka Romanda Rador ajansının kıymetli mümessili, sabık Rumen Mat. buat Müdürü dostum Raul Anastasiu bulunuyordu. Devletlerinin sulh idealine bağlılığını bir &ere daha teyid eylemeğe gelmiş o. lan. saydığım diplomatlar hessbdan Ççi- kanlacak olunca pek zayıf kalacak bu kalabalık hiç birimizin üzerinde müsaid bir tesir yapmadı. Sekizi kırk geçerek, kongreyi tertib eyliyen komitenin reisi, Zürich kantonu mili müşavirlerinden Dr. Alber Maag, çiçeklerle süslenmiş kürsüye çıkarak a1. manca bir nutukla celseyi actı, Arkasın. dan bir nutuk daha. Üçüncü olarak ta Fransız sabık meb'uslarından yaşlı bir *İzat hararetli bir hitabede bulunarak har. bi telin ve sulhü methüsena etti. Bu zat bir aralık, — Ben burada hazır bulunamıyan Mösyö Lafonteni temsil ediyorum! Deyinea, aklımız meşhur masalcı La. fontene gitti ve muhterem sabik meb'u- sun, zemin ve zamana münasib, meselâ «Kurd ile kuzu masalıni anlatacağı zannına düştük. Meğer bu Lafnoten baş. ka Lafonten imiş! O beklediğimiz masa. m. yerine, bay meb'us bize başka ma. sallar okudu, Müteâkıben - ne münasebet? diyecek- siniz amma, vallahi hilâfım yok . salona giren bir bayanla bir bay piyano ve ke- manla Bethovenden bir sonat çaldılar. Dinledik.. alikışladık, Bunlardan sonra, programda. İngiliz sulh cemiyetleri na. mma bir söylev verileceği yazılı idi, Lâ, kin İngiltereden gelen olmadığı için re. is, benim yanumda oturan İsveçli bir pro. testan papazına söz verdi, İri yarı, kıpkırmızı yüzlü adamcağız kolunda koskocaman bir çanta ile kalktı. Ayağındaki postaları parkelerin üzerine varyoz gibi indire indire yürüdü, piys- nonun yanı başına dikildi. Meğer, adam. cağız güftesi de kendinin, bir sulh marşı ianzim etmiş te bize onu dinletecekmiş! Önce almanca tercümesini okudu; arka, sından da, piyanoya oturup İsveç isa. nındaki güfteyi teganni etti, Bu şahese. ri, hepimiz ayı kaval dinler gibi dinledik ve nezaket icabı, hararetle (!) alkışladık, Toplantı gittikçe hem gülünç, hem de acmacak bir hal alıyordu. Sulhün hiç bu derece düşkünlüğünü, zavallılığını tah- min-ve tasavvur edemezdim. O mükaddes şey, o yüce ideal, bunak. ların, koca karıların, mekteb çocukları. nın ve papazların eğlencesi olmuştu. Hati neticeye doğru 29 Ağustosta icra edilen harekâta bir bakış esemememmemaesansnmasanamessenemse sen saranearen errare Üç gündenberi devam eden harekât ve bilhassa dördüncü kolordu ile ikinci kolordumun üçüncü fınkasının demiryolu boyunca ve Dumlupınar istikametinde tâ Başkimse ve Akçasar mevkilerine ka. dar ilerliyerek, demiryolunun şimalinde kalmış bulunan düşmanın başkumanda- İnile birinci ve ikinci kolordu kumandan. larının dahil bulündukları 4.5 fırkasının İzmir istikametindeki rie'at hatlarını kesmiş bulunmaları hasmın âkıbetini ar. tık tayin etmişti. Filvaki 28 Ağustosta düşmanın Ekret ile Çatkuyu arasında bulunan 12.. 5. ve XII inci fırkalarının Dumlupınara olan mesafeleri dördüneö kolordumuzun Yu. raya olan mesafesinden fazla idi, Fakat 28 Ağustos akşamı, Hamurköyünün sar kındaki Ulucakta bulman 9. düşman fır. kasınm gece yürüyüşile ve biraz da farla azim sarfile Silkisarayı tulması ve bü suretle yalnız kendisinin değil, diğer üs düşman fırkasının da kurtulmalarını t6- min etmesi gene kabildi. Herhalde 28 Ağustos akşarı dördün. ei kolordu kumandanı (merhum Berlin sefiri Kemalettin Sami Paşa) çok ağı bir vazife karşısında bulunuyordu. Çün. kü 29 Ağustosta garba yani Dumlupına- ra doğru kendilerine yol açmak istiye, cek olsn dört düşman fırkasının sa ş larına maruz kalacak idi. 28 Ağustosta İnaz. Arablı çiftlik ve Balmahmud mın. takasında bulunan ikinci kolordu ise dördüncü kolorduya yardım edemiyecek kadar doğuda ve uzakta kalmıştı. Birinci kolordu da düşmanın 2-3 fırkasınm Dum- lapınarın şimal batısındaki dağlardan cenuba Balcıdımı ve Toklu sivrisine doğru uzanan ve bu kuvvetit noktada küvvetii bir destek bulan düşmana ta. arruz için gruplanmış bulunuyordu. Sü. vari kolordüsu gerçi (Çalköy) ün şimal batı dolaylarında düşmanı geriden vur. makla meşgul İdi, fakat bu kolordunun süvari fırkalarının ateş kuvvetleri o ka- dar zayıf idi ki bunların düşmen fırkala, rına yapabilecekleri tacizden başka bir şey değildi. Bu vaziyette, birinci ordunun 29 Ağus. tas vazifesi pek fazla bir ehemmiyet ve nezeket kazanmıştı. Onun için, 29 Ağus. tosta pek isabetli olarak, birinci kolordu. Bun 23 üncü fırkasını Tuzağaçtan Dum- Tupınar istikametinde sürdüğünü ve şim. diye kadar ikinci ordu İle birinci ordu arasında nevama-bir irtibat vazifesi gö » ren IL. kolorduyu da dördüncü kolordu. nun sol cenahına yani Dumlupnara doğ- ru yürüttüğünü görürüz. Gerçi ne 26 A- Zustosta ve ne de müteakıb günlerde endisme ciddi bir muharebe vazifesi düşmemiş olan bu yolorduya (8. Jırka müstesns) 29 ve 30 Ağustosta dahi mu. harebe etmek fırsatı düşmemiştir. Fakat 29 Ağustosta birinci ordu için tahaddüs eden nazik vaziyelie bu kolordunun yeri dördüncü ve birinci kolordularımızın â- yası idi, Birinci ordunun 29 Ağustos harekâtı 28 de verilen emirler dairesinde inkişaf etmiştir. düşmanın, şarktan garba doğ. ru, 12., 5., 13, ve 9. fırkaları, demiryolu. nu ve bilhassa Dumlupmarı tutmak için şimalden cenuba ve batıya doğru yürü- yüp taarruz ektiler. Bunların karşısında, birinci kolordunun 23 üncü frkası ile Arada bir nazarlarım diplomatlar sa.) takviye edilmiş bulunan dördüncü kolor. fına kayıyor. orada her biri, sulhün yük. |dumuz. emrindeki beş fırka (sağdan sıra s (Dovamı 10 uncu sayfada) e 5., 12., 11., 3. ve 28. fırkalar) ile Çat.i YAZAN memenin Emekli General H. Emir Erkilet | 29 Ağustos kuyudan Dumlupımara kadar takriba 22 Kın, Hk bir cephede ve demiryolunun üs. ünden şimsle doğru taarruz etti. Ger dördüncü kolordunun, karşısındaki düş. mandan bir fırka fazlası vardı. Fakat daha evvel yazmıştık ki bir düşman fır- kası, tüfek ve bilhassa makineli tüfek, top ve mühimmat itibarile bir Türk fır. kasından bir mislinden daha fazla ateş kuvvetine malikti. Yani bir düşman fir- kası takriben fki.iki buçuk Türk fırkası sayılırdı. Onun içindir ki dördüncü 'kolordumuzun, kendisine bir misli faik bulunan düşman kuvvetlerine taarruz e. derek bunları demiryolunun otamamile şimaline atmak ve Dumlupınara yaklaş- tırmamak vazifesi pek ağırdı. Her şeye rağmen bu kolordu muvaffak oldu. Birinci kolordu dahi hem 57. ve 8. fırkalarımızın güzel bir hareket birliğile düşmanın en oenubdıki Toklu sivrisi mevztini düşürdü ve hem de düşmanın tuttuğu Karaköseli, Oturak çiftlik ve Dumluiler mevzilerini zaptederek bil - hassa bu çok ehemmiyetli kilid noktasını elde etti, Şimaldeki ikinci ordumuzun 61. 16 ve 17. fırkaları, düşmanın Hamurköy mun. takasında cenubdan dördüncü ve şimal batıdan beşinci süvari o kolordularımıza vaziyetine bakış karşı muharebede bulunan 4.55 fırkalhık büyük kısmının gerisine doğru öldürücü hareketlerine devam etmişlerdi. Artık düşmanın başkumandanının ve iki kolor. du karargâhının bulundukları büyük kümesi etrafında büyük bir Türk kavsi çizilmişti. Bu kavsin iki ucu yarın biri- birine o kadar yaklaşacık k; düşmana kurtuluş inikân ancak dar bir fare de. liğinden münferid ve sekikbar firarda kalacaktı. İşte başkumandanlık muhare, besi böyle hazırlandı. 29 Ağustosta ikinci ordunun. Eskişe. hir cephesine karşı hareket eden, sağ ce. nahı yani TI. kolordusu düşmanın rica- tini gördü. Çünkü cenubdak! muvaffa. kiyetlerin Eskişehir cephesindeki düş. man kolordusu üzerinde tesir etmemesi kabil değildi. Bundan başka #kinci ordu. nun müretteb süvari fırkası emrine veri, İlen Ekretteki Büyük Millet Meclisi mu. hafız taburile birlikte Kütahyaya sürü müş ve düşmanın Eskişehir | grupunun gerisini almak üzere İnönüne (hareket etmesi. emrolunmuştu. cenubda düşmanın büyük kısmının imhasma ve birkaç gün sonra da Eskişehir grupunun ayni âkibete uğramasma artık bir mâni kalmamıştı. (Sonu ve 30 Ağustos imhg muharebesi yarına), Yarın H. E. Erkilet mmm a mm 26 Ağustosun yı.dönümünde Ankara harb malülleri Ankaradaki harb malülleri 28 Ağustos gününün yıldönümü şmünasebetile A. türk anı'ma merasimle çelenk koymuşlardır. Merasimde kahraman askerlerimiz den bir manga da hazır bulunmuştur, Resim merasimden bir intiba gösteriyor. BE... ga