SON POSTA AÇIKGOZ Birinci mevkie kurulmuş, oturuyor - du. Kontdüktör geldiği zaman cebinden ikinci biletini çıkardı. Kondüktör, ya - waş sesle: » — Biletiniz ikinci! Dedi. Açıkgöz ağzını açtı, gözünü yumdu; rkaç vagon daha taksanız olmaz ma sanki; Ikinciler tıklım tıklım dolu.. Ayakta gidecek değiliz ya; elbette bi - rinciye oturacağız. .. Kondüktüör fazla bir şy söylemedi. Bi- leti zımbaladı, başka vagona geçti. Açık göz, etrafına baktı ve sonra karşısın - dikine: « — Ben her zaman ikinei alırım. birin « cide giderim. İnsan biraz açıkgöz ol - mah! ül Dedi. * Apikgöze plâjda rasiladım. Kabine * lerden birine girdi. Ceketini astı, çıktı. Yanıridaline girdi. Orayada gömleğini ve boyunbağını astı, üçüncüye ayakka - bılarını bıraktı, ve ancak dördüncüde soyumabilmiş, mayosunu giymişti, O, işgal ettiği kabinelerin dördüncü - sünden çıkarken, kabine bulamamış plâj müşterileri de sağa sola koşuşuyorlardı. Açıkgöz, onlarla alâkadar olmadı. Plâja girdiği zaman selâmladığı tanı dağının yanına gitti: — Bir tok kabinede soyunmak iyi ol mayer, dedi. İnaanın elbisesi çamaşırına, ayakkabıları gömleğine karışıyor. Onun için ben birkaç kabineyi birden işgal e * der, öyle soyunurum. * Açıkgöze kalabalık vapurda rastla - dım: Kendi oturuyordu, yanına da kosko - caman bir peker koymuştu. Ayakta kal- mış olanlar, ons bukıyorlar. psketini kakkırıp o yeri bir kişiye bırakmasını bek- Hyorlardı. Açıkgöz ise sağ tarafındakine bir şeyler söylüyordu: Paketi yere koymak hiç hoşuma git - mez, hem beni rahatsız eder, hem de üzerine basmaları ihtimali vandır. Port- bağaja koymayı da istemiyorum. İnsan hali bu, inerken unutuveririm. * Açıkışöze iske'ede rastladım: Bilet a - Tacaktı, Bilet mahallinin giriş tarafında kadınlı erkekli peşpeşe takılmışlar, sira“ larını bekliyorlardı. Açıkgı, çıkış tara « fından girdi, bir lira uzattı: — Bana bir bilet! Dedi, bileti aldı, çekildi. — İşim yok ta, bu sıcakta bu Kadar insan srasma girip saatlerce bekliyece - gim.. diye diye yürüdü. * Âdabı muaşeret kayıdlarile - kendini bağlı addetmiyen bu açıkgöz maattees - düf aramında yaşıyan ve sık sik rastla - dığımız bir tiptir. İenizi Hulisi | Bunları biliyor mü idiniz? | Dünyanın en eski madeni Lehistanda Kze- #.h mionki köyünün — (4/04 altında dünyanın N en eski madeni- nin izlerine tesa- düf edilmiştir. Bu rada 700 kuyu bu- Yunmuştur. Bu madenin bundan beş bin sene evvel pek iptidal alet- İerte işletildiği anlaşılmıştır. Bu keşif Mimlerce çok mühim telâkki edilmekte- dir. Bundan beş bin sene evvel insanla- ın bu gili pek güç işlerde muvaffak ol- maları şeyanı kayıddır. * Birleşik Amerikada cinayetler kaça maloluyor? Birleşik Ameri- 111777, ka (o Cümhuriyeti KE vi âkhilinde bir sene — — (çinde yapılan cik oo — vi nayet, sirkat vesa- 15: öce ir zabıta vak'aları g hükümete ve hal- ka 15,000,000 do- lara malolmaktadır. Yani bizim paramız- Ja 18.750.000 Hiraya!... İçinden çıkılması Güç bir mesele Bay «H. Sa e: — Balledilmesi çok güç bir mesele karşısında bulunduğunuz inkâr edile mez. İşte dört tane yetim ki, sizden başka kimseleri yoktur. Kendileri ile alâkadar olmazsanız istikballeri ka- rarlıktır, nasıl büyüyüp nasl yeti- şecekleri tahmin edilemez. İçlerinden birini zevce olarak alsanız, ciğerleri- ni kendi çocuğunuz olarak büyütme- ye teşebbüs etseniz, zayıf bulduğunuz omuzlarınız için mühim bir yük teşkil edebilir. Yalnız bir nokta Üzerinde derhal durmak isterim; #Esasen istikbalim nedir ki?» diyor- sunuz. Beğbin görünüyorsunuz. Ken dinizi bu bedbinlik havasından der bal kurtarmanızı isterim. Yaşmız mü- sakddir. Önünüzde uzun bir istikbal var ve bu istikbalin ilk yaprağı dahi henüz açılmış değildir. Bugün küçük bir memursunuz. Yarın serbest haya- ta geçebilirsiniz. tahmin edilemiyecek Annamda timsahlar çiftliği Annamda yerli- ler timsah etini çok severler. On- larca bu ete hiç doyum olmaz. An- namlılar > bilhassa timsahların — kay- ruklarına siyadesile düşkündürler. Tim- soharm kuyrukları kesildikçe o yeniden çikar. Bu surele Annamllar boyuna timsah kuyruğu o yemekledirler. Civar memleketlere de timsah kuyruğu kon-| servesi görserilmektedir. >» Garib harb ganaimi 1615 senesinde A yanl Fransızlar ile İn- gilizler (o arasında vukua gelen mu- harebede Fransız generallerinden Al fons Kolber bir İngihz hüsar ala- yını mağlüb et (> miş. harb ganaimi | olarak ta hüsar za- “— bitlerinin | şemsi. yelerini eline ge . —> girmiştir. Ki kadar uzun mesafelere doğru ilerliye- bilirelmiz, esasen bu sizin kendi eji- nizdedir. Bedbinlik havasından silki- niniz ve derhal teşebbüse geçiniz. Asıl sorduğunuz meseleye gelince, bu dakikada hatırıma yakın tanıdık- larımdan bir erkeğin macerası gekli. Bu erkek ilk gençliğinde bir genç kızı şiddete sevmişti, onun tarafından da sevildiğini hissediyordu. kızı istese a labilecekti, Fakat tereddüd etti. Ken- diwi zengin değildi, kz da servetini köybitmiş bir aileye mensubdu. Üste lik küçük yaşla dört beş kardeşi var- dı. Ya günün birinde babaları ölüve- rirse bu çocuklara kim bakacaktı? Ta- nıdığım erkek tereddüd etti, nihayet vezgeçti. Bugün bir başka kadinla ev- Hi ve bedbahlilir. O, almadığı genç kız mes'ud mu, değil mi? Bilmiyorum, fa- kat kardeşleği arızasız O büyümüşler, hayata girmişler, mevki sahibi olmuş- lardır. Siz neye karar vereceksiniz? Tahmin edemem, fakat neticeyi bana bildirir. #eniz memnun olurum. Oo TEYZE Yaz ve siz Yazın güneşinden, rüzgürından,.yağ- murundan, meyvasmdan, sebzesinden , İhergün hattâ her saatinden faydalan - maya bakınız. Çünkü, genç, sağlam ve güzel kalmanın en tabii, en müessir i- Ye budur. Yaz aylarının. herşeyden evvel, ha - yatınızda bir değişiklik devresi olma- sına çalışınız Bütün kış az gezdiniz, çok oturdunuz ve eve kupantdınızsa ya- zın bol bol yürümek, çok çok gezmek » hattâ elinizde ise - spor yapmak ça - relerini araştırmız. Kışın çalıştınız, yo ruldunuz da vücudünüzde bir dinlen - me ihtiyacı duyuyorsanız, şimdi din - leniniz. Fazla yürümekten, yorulmak- tansa, bir müddet için olsun, uzanıp saafterle İstirahat etmeye bakınız. Ya- zn faydası yorucu bir çalışma devre. sini bir süküt zamanı olarak; uzun, ü yuşuk kış aylarını bir faaliyet ve eğ - lence devresi halinde takib etmesinde” dir. Yoksa hem kış hem yaz koşar, yo- “İrulur, hem kışı hem yazı dinlenmekle geçirirseniz tatilden ve yazdan büyük bir fayda beklemeyiniz. Cildiniz: Yazın - bilhassa yazlıkta, kırda, deniz kenarında - boyanmamıalı, yahud elinizden geldiği kadar az bo - yanmalısınız. Bütün kış güneşten mah rum kalan cildiniz serbest serbest ne- fes almalı. Bu, onun sağlığı ve tazeliği için elzemdir. > Yalnız, rüzgârlı günlerde kremsiz sokağa çikmayınız. Açık hava cile ne kadar faydah ise rüzgâr da o kadar zararIxdır. Güneş banyosu: Yapmak isterseniz berhalde bir doktora danışınız. Vakıâ güneş cildinizi kızıMaştıracak, size tat lı ve modern bir renk verecek, saçla- nnızı açacik, parlatacaktır. Amma, birçok rahatsizlıklara güneş banyosu iyi gelmez. Bir dektorun tavsiyesini al madan ne siz, ne de çocuklarınız gü - neşte kalmamalısınız. Deniz banyosu: Uzun sürmemelidir. Suda çok ve hareketsiz durmamalıdır. Soğuk suyun tesiri ancak kımıldan - mak ile hafifletilir. Bunun için eliniz- den geliyorsa yüzme öğreniniz ve Ço - cuklarmıza öğretiniz. Ve arasıra banyo saatlerinizi gez - mek, yürümekle geçiriniz. Bu değişik- Tik 'bazı asabi bünyeleri deniz banyo- sunun yorgunluğundan kurtarır. Arkadaşının ölümüne sebebiyet veren köylünün muhakemesi neticelendi Bir şaka yüzünden arkadaşının başına iskemle ile vurup ölümüne sebeb olan suçlunun tecziyesi istenildi Çatalcanın Tepecik köyünde geçen ve ölümle biten kanlı bir kavganın bir müddettenberi ajırcezada devam eden muhakemesi, dün son safhaya varmış- tır. Suçlu İbrahim oğlu Ali Aslan, ar- 'kadaşı Ramazanın vefatına sebebiyet vermekten muhakeme altına alınmış - tır. Hakkındaki idülaya nazaran, vak'a şöyle cereyan etmiştir: Ali Aslan bir gün Kâzımın kahve - sinde, bir masaya başını dayıyarak u- yuduğu sırada içeriye Ramazan girmiş ve arkadaşının yanından geçerken, şa- ka olsun diye çarparak, AK Aslanı u - yandırmıştır. Birdenbire daldığı uy - kudan fırlıyan Ali Aslan, buna fena halde sinirlenmiş ve yânmdaki sandal yeyi kaptığı gibi Ramazanın başma in dirmiştir. Ramazan, bu darbeden son- ra fenalaşarak, 10 dakika kadar sonra yere yıkılmış ve ölmüştür. Bilâhare cesed üzerinde yapılan o - topsi neticesinde, ölümünün Ramaza- nın milpteli olduğu dalak hastalığı yü zünden vukua geldiği, Morg Müdür - lüğünün raporile tesbit edilmiş, suçlu hakkında"da cezai takibata geçilmiş - tir. Dünkü celsede, mütaleasını serde - den Müddeiümümi Übeyt, vak'ayı bu şekille hülâsa ettikten sönra, tahfif sebebleri gözönünde tutulmak ve 448 inci maddedeki ahkâm nazara alınmak üzere, suçlu Ali Aslanın ceza kanunu- nun 452 nci maddesine tevfikan ceza- landırılmasını istemiştir. Muhakeme, müdafaa için, talik edil- miştir. Bomonti yağ fabrikasındaki infi.âk hâdisesi adliyeye intikal etti Bomontide İngiliz tebeasından Ni - kolaya aid yağ fabrikasından kazan patlıyarak, yangın zuhuruna sebeb o duğunu dün yazmıştık. Hüdise sıra - sında kaza mahallinde bulunan fab - Tikanın ustabaşısı Aristidi, başına dü - şen bir demir parçasile, ağır surette yaralanmıştır. Yaralı tedavi altına a - narak, hâdise etrafında adli tahkika- ta geçilmiştir. Tahkikata müddeiumumi muavinle. rinden AH Kemal el koymuş, fabrika- nın Ünyon Sigorta Şirketine 25 bin li- raya sigorta olduğu tesbit olunmuş- tur. Hâdisede, bir kasid olup olmadığı a- raştırılmaktadır. Lükkân soyarken yakalanan hırsız tevkif edildi Asliye 4 üncü ceza mahkemesi dün garib bir hırsızlık vak'asının duruşma- smı yapmıştır. Hâdisede suçlu bulunan Emin, Be- şiklaşta Nusret isminde birine aid ki. tab ve kırtasiyeci dükkânına, evveki akşam saat 8 sularında pencereden at- Emin yetişen polis memurları tara - fından “üçüstü yakalanmıştır. Dün adtiyeye sevkedilen Eminin a6 liye 4 üncü cezada muhakemesi yapıl- mış, garib tavırlı bir adamı olan maz - nun, mahkemede: — Bay reisi Bu Nusret benim ahba- bımdır. Arasıra dükkünma giderim, 0- turur, görüşürüz. Evvelki akşam da maksadım dostumu ziyaret etmekten #baretti. Fakat, kapı kifidli olduğu i çin, içeriye pencereden girdim. Demiştir. Mahkeme Fminin suçunu, teviline rağmen sabit görmüş ve kendisini 3 ay müddetle hapse mahküm ederek derhal tevkifini karar altına almış - tar. Sahte müfettiş ve gazeteci müşahede altına alınmasını istedi Başvekâlete tâbi arşiv müdürlüğünü teftişe kalkıştığı sırada yakalanan Mecdi isminde bir (sahte müfettiş, dok tor ve gazeteci) nin adliyeye verile « rek, tevkif edildiğini birkaç gün evvet yazmıştık. Suçlu genç aklen hasta olduğunu İ- leri sürerek, dün tahkikatı yapan 7 nci sorgu hâkimliğine müracaat etmiş ve Tıbbı Adiide müşahede altına alınma" sını taleb etmiştir. Sormu hâkimi suçlunun müşahede altına alınmasına lüzum olup olma - dığınn tesbiti için, adliye tabibine muayenesine karar vermiştir. Küçük Nermin tekrar baha tanıdığı adama kaçtı Dört yıl süren bir davadan sonra, 6 ncı hukuk ve Temyiz mahkemelerinin kararile öz anası Fatma İlhana teslim edilen Nermin çocuk, tekrar baba ta- nıdığı mahallebici Alinin evine kaç - miştir. Çocuğun anası Nermini almek için, bir icra memurile birlikte dün Alinin evine müracaat etmiş, fakat kendile - rine çocuğun evde olmadığı cevabı ve- rilmiştir. Bugün ayni müracaat tekrarlanacak ve maksad hüsul bulmadığı takdirde, Nermin polis vasıtasile ve zorla gh - nacaktır. Dün bir sabah gazetesinin yazdığı gibi Alinin evine kaçan küçük Nermin, anasma teslim edilmemiştir. Satiye tahkikatı devam ediyor Satiye yolsuzluğu etrafımdaki tah - kikata, Müddelumumilik ve sorgu hö- kimliği tarafından devam edilmekte - dir. Müddeiumumilikçe bazı yerler - den müzekkere ile istenen malümata aid cevablar gelmektedir. Bu cevab- lar tahkikatın tevsi ile derinleştirilen bazı cihetlerini aydınlatıcı mahiyette- dir. Müddeiumumilik, iddianamesini bir lamak suretile girmiştir. Fakat, hırsı-İkaç güne kadar hazırlıyarak, sorgu zın içeriye atladığı etraftan görülerek, hâkimliğine verecektir. Bacaksızın maskaralıkları: 4 Arılar