“amma.. ne çate ki kendime bir iş ortağı © bir misli artırmıştı. Fakat bir misli daha artırmak hevesin; kapılıp bir kere daha| « yamadığımı Vasileskuya söylediğim pe Vasileskuyu bir de düşünce almıştı. © masa iki iskemle ile halledilir. İş ortağım, - Bi 12 Sayfa IM “Son Posta, nın Hikâyesi m e Kârlı bir iş ALSAN lb. Çemizer > Arkadaşım Vasilesku zeki, zeki oldu. Zu kadar da kurnaz bir delikanlı idi. Ya. rım dilim bir ekmeği yarı yarıya paylaş. tağımız bir gün: — Ben zengin olmanın yolunu bilirim bulamadım. Diye hayıflanıyordu, (o Vasileskunun hayıflanacağı kadar vardı. Eline birkaç para geçse o birkaç parayi hemen bir mösli artırmak çeresini bilen bir iş ada. mı idi. Yazık ki ancak ömründe bir ker: göyle topluca denilecek kadar bir para bulmuş, onu da o gün kumar oyniyarak kumara oturunes, olanı olacağı kaptır. mış, eli böğründe kalmıştı. oVasilesku, bundan hiç te müteessir görünmemiş — Adam sen de demişti, haydan gelen, huya gider. 'Tramvaydan inen sarhoşun cebinden aşınmış paradan daha fazla hayır beklemek abesti. Bizim Vasilesku, ben zengin olmanın yolunu bilirim amma.. ne çare ki bir iş ortağı bulamadım, dediği zeman benim aklıma bunlar gelmişti. Ekmeğimden bir lokma kopardıktan sonra yüzüne bak. vag — İnahınm Vasilesku, sen iş adamı. sındır, param olsa,. alimallah hepsini sa. na verirdim. Birlikte iş yapar kazanırdık. — Benim bu dediğim iş pek paraya ih.| tiyacı olan bir iş değil. nihayet bir kötü| İş bilen, benim gibi çalışan bir insan ol mah kâfi — Vasileskucuğum, bana itimadın yok mu, gerçi şimdiye kadar çalışmak san'a. tını pek tecrübe etmedim amma... Tec. rübe edeceğim, gel beni yanına ortak al, bu işi birlikte yapalım. | Vasilesku kafasını kaşıdı. Beni sanki © gün ilk defa görüyormuş gibi tepeden tırmağa kadar süzdü. — Bu işte senden istifade edebilirim. Bilhassa senin dükkânın iyi bir büro olur. — Dükkân dediğin yer benim yattığım oda.. — Zarar yok, geceleri gene orada ya. tarsın. Gündüzleri yatağını bir tarafa! kaldırır. Dükkânı büro haline getiririz. | Genç kız inanmadı ve: — Se: dersi almadım! Çevabin: verdi. — Yazık... Bu kadar güzel sesi olan bir genç kız muhakkak ders almalı ... Sizin çok amma çok güzel bir sesiniz var. Halazadenize söylenildiği gibi size «Bir opera sesi'» değil.. fakat çok tatlı, çok sıcak, çok temiz bir sesiniz var. Bana inanınız Emine hanım. ben mu- sikiden iyi anlarım, çünkü onu severim. Sesiniz nadir bulunur bir ses... Genç kız inanmadığını izhar eden bir tavır takınmıştı; ihtiyar adam: — İtiraz etmeyiniz; diye me de- vam etti. Pin bulunur bir sesiniz var. Sesiniz me: nedirdir enderdir kt çok çalışmalısınız. Hem emetüiz öyle hiç de talim görmemiş bir sese benze- miyor. — Ders aldınız mi? — Evet.. ve hayır.. yani annem bana usulle şarki söylemesini öğretmiye gay ret etli. Annem çok iyi bir mus'kişi - na: Piyano hocam da ânnemdir ... asker ailesi olduğumuz için her gittiğimiz yerde iyi bir piyano ve şan hocası bulmamıza imkân yoktu.. fakat benim talihim varmış ki. annem ya - nımda idi. — Anneniz, şaysnı tebrik ve şayanı takdir bir insan olâcak! bari çok çalışı- yor musunuz? — Çok şarkı söylüyorum. Şarkı söy- lemeği piyano çalmıya tercih ediyo - rum... Fakat çalışmak hayır... bu son senelerde bana müthiş bir tembellik #17 oldu. Annem zorlamasa, elimi tuş- laro sürmiyec — Siz fevkalâde iyi akompanyıman © Yapıyorsunuz. — Evet piyanoyu solo olarak çal - maktan daha fazla akompanyıman yap- sını seviyorum. Esasen bütün musi- tlerile aram hoş değildir. — Bütün musiki aletlerile mi başka- — Ne iş göreceğiz. — Onu anlarsın. Oda kiralıyamadığım için oda gibi kul lanmak için sapa bir yerde kiraladığım dükkân kapısına Vasilesku kendi elile yazdığı: «Sipariş üzerine evlendirme ida: Desi.» Levhasını astu Büyük Harbden sonra birçok evlendirme idarehaneleri açılmış. tı. Bu idarehaneleri açanların çok para kazandıklarını duymuştum, Fakat hiç bi. rinin üzerinde bizim idarehanenin Öze Nimet se e SON POSTA wa değil mi? Şimdilik bize bir folografınızı ilkemiz Dedi; kız çantasını açtı, bir fotografı vardı, Vasilesku onu uğurladıktan sonra sevinçle haykırdı: — İşte iz iş, şimdi kim gelirse ©. nunla bu kızı evlendiririz. Vasilesku sözünü bitirmemişti. Kapı açıldı.. genç bir erkek içeri girdi.. onu da kızı karşıladığımız gibi karşıladık. Genç erkek meram'nı anlattı: — Sarışın, narin endamlı, herkesin be. ğeneceği çıtı pıtı bir kızla evlenmek isti. yordu. rindeki gibi yazılmış levha yoktu. İlevhanın altına birinci cümleyi tasrih e. decek bir ikincisini yazmak lâzım.. .İBir kadın olur. jiki büklüm duracaktım. Kız evlenmek Ben sipariş üzerine» tâbirinden bir şey anli za. Vasilesku ellerini uğuşturarak: " Talihiniz varmış, dedi. İstediğiniz gibi bir kız var.. resmini göstereyim! Ben gözümle, kaşımla Vasileskuya; ne yapıyorsun, o deminki bunun istediğile taban tabana zıd işaretleri yapıyordum. Vasilesku hiç oralı olmadı. Kızın resmini masanın gözünden çıkardı: — İşte istediğiniz gibi bir kız! Genç erkek tesme bakınca şaşırdı: — Bu mu benim istediğim kız. Bu si. yah saçlı tostop bir şey! Vasilesku (o gülümsiyerek konuşmaya Ş — Bizim idarehanenin kuruluşünun a. sl sebebi işte budur. Modeller üzerinde istenilen tadilâtı yaparak idarehanemize gelenleri memnun edeceğiz. Meselâ siz bunu beğenmediniz değil mi? Haklısınız. fakat bu model nim mamuldür. Sizin is. tediğiniz şekle koyup öyle vereceğiz.. saçları sarı istiyorsunuz.. bakın şu saç - tım. Vasi . İlara.. saçları boyamak suretile tabii sarı. şısında hürmetkâr bir reveransia eğil|dan güzel bir hale koymak elimizdedir.) mişti. Ortağımı ben de taklid ettim. Hem | Narin olmasına gelince, bu hiç te güç bir! ondan daha fazla hürmetkâr davrandım. şey değil, Bir haftalık bir rejimle bu kızı Vasileaku beni İstediğimiz kadar narin yapabiliriz. Daha Artık yeter, doğrul! İne istiyorsunuz. Dikkat edin resme. göz. ikaz etmemiş olsaydı, lere, kaşlara bakın, bunlarda da bir de ğişiklik yapmak mümkündür. Meselâ şimdi kaşları biraz fazla. İsterseniz oni > aza'talım. Hem şimdiden siz. — Hakkın var, dedi, pek sarih değil, «Beğenilecek modeller üzerinde isten. len tadilât yapılır.» — İşte şimdi oldu. Ben gene anlamamıştım. Vasilesku da fazla izahat vermoğa lüzum görmedi. Ma. saya oturdu. — Talihimiz varsa ilk gelen müşteri ba Diyordu. Talihimiz varmış. Oldukça kısa boylu, çekik gözlü, oldukça şişman. ca, siyah saçlı bir kız birkaç kere kapı. nin önünden geçtikten sonra bir cesaret le kapıyı açtı, İçeri girdi. Vasilesku hemen ayağa kalktı. O ka. dar telâşla kalkmıştı ki olurduğu iskem. le bir yana saatlerce istiyordu. Yakışıklı orta boylu bir genç erkek arıyordu. Pek parali olmasına b4kmıyordu. Amma kendisini o sevmeli idi. Vasilesku: cek değiliz. Yapacağımız masrafa yardım — Hayhay emredersiniz. İki gün son.İedecek ufak bir kaparo kâfidir. Hazır ra istediğiniz erkek emrinize amadedir.| modeller neye yarar?.. İş zevke göre 1s. İNiklihmıza artık bizi de davet edersiniz) marlama güzel hazırlamaktır. Görecek. n büyük bir şey östiş “ON PORTA, NIX TEPRİKASI: Ro larını da çalar mı - sınız? — Piyanodan başka bir musiki â- letini çalıyorum di- yemem. Fakat işte annem bana harpla kemanı da öğretmi. — Evet söyle « dim ya! Annem sa- natkârdir. — İnanılır şey değili, Herhalde çok yaşlı olmamalı. — Hayır gençtir! Ben onun en büyük çocuğuyum. Genç evlenmiş... — Gitarx da ça - lar mısınız? — Kırlara gidildiği zaman şarkı söy. — Affedersiniz... Bir daha yapmam. lenilmek istenilirse piyanoyu da bera-| Beni mazur görünüz, yaşlı insanım. ber götüremem yal. Bu kadar modern kızları anlıyamıyo » — Mükemmeli. rum... Sinirleniyorum. Bana modern — Hem herkas gitara çalar.. lik züppelik değildir gibi geliyor... — Herkes mi? Halazadeleriniz de ki-|Hlaydi şimdi bunlar: bırakalım... Size tara çalıyorlar mı? bir şey Tica edersem yapar mısınız? — Aysel mandolin çalıyor. — Ne imiş bakalım yapacağım $ey?. > Herhalde çok kötü çalıyordur. — Bugün bana gitara ile eski şarkı — Sebeb?. “İlar çalar misınız? — Eğer iyi çalsaydı. Hattâ bir parça) — Ne gibi eski şarkılar?. Herhalde çalabilseydi Kadriye hanımın piyanosu |ânneniz size onları öğretmiştir. Bütün gibi onu da hergün dinlemiyâ mecbur |bildiğiniz eski şarkılam çalardınız... olacaktık. ranızı Adaya getirmediniz mi? — Halazadelerimi sevmiyorsunuz ve| — Hayır. hem getirmiş dahi olsam daima onların aleyhinde bulunuyorsu- ine çıkar? nuz. Ben bu huyunuzu sevmiyorum. da birkaç müşteri buluruz. TER PODRASI BOROSALİINA Late vermeden keser ve ayak terlemelerini kat'iyen zarar Kokuyu giderir, BOROSALINA kullanmakla elbise ve çoraplarınızı da harabiyet- ten kurtarmış olursunuz. Eczanelerden arayınız İLETİM A Al Gi eya vi İİ Çer Kİ C.T Gümrükte eşya satılıyor. İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünden : Sarayburnu (4) numaralı ambarda 1352 sayılı mezad puslasında yalnız Z maz kalı bilânımaralı kanunt saf sıkleti 5400 Xilo ağırlığında 2592 lira değerinde hurma yine Saraybumu (4) numaralı ambarında 1353 sayılı mezad puslasmda yazılı Z markalı bilânumaralı kanuni saf sikleti 2590 kilo ağırlığında 1243 lira değerinde hurma Galata 1/3 numaralı ambarında 1318 sayılı mezad puslasın. daki yazılı 'T. K. markalı bilânumaralı gayri saf sıkleti 1955 kilo ağırlığında 891 lira değerinde Çim tohumu Satış Müdürlüğü (2) numaralı anbarında 1360 sayılı mezad puslasındaki yazılı D. G. markalı 1/85 numaralı gayri safi sıkleti 6027 ki. lo ağırlığında 280 lira değerinde çekirdek kakao 7/7/939 gününde saat on üç bu. çukta 2490 sayılı kanun gereğince Sirkecide Reşadiye caddesindeki Gümrük Sa. tış Komisyonunda açık arttırma ile dahile ve herice satılacaktır. İsteklilerden yüzde yedi buçuk pey akçesi makbuzu ile maliye ünvan tezkeresi aranır. Pey #kçelerinin saat or ikiye kadar vezneye yatırılması mecburidir. (4398) ——————————— — ————— siniz, beğeneceksiniz. herkes te beğene.| Nasıl bir kız istersiniz. Elimizdeki model. cek, iler üzerinde arzunuza göre tadilât yapıp Velhasıl Wa: söyledi, söyledi. | size istediğiniz $arzda bir kız vücude ge. Genç erkek kani olmuştu. Vasilesku ka. | tirebil paroyu cebine yerleştirdikten sonra gen.) Polis sözümü yarıda kesti; cin de bir resmini aldı, O dükkândan çık.| — Fazla lâfa lüzum yok, ruhsatiye tıktan sonra: niz. — Bu da oldu, dedi, şimdi elimizde bir) — Ne ruhsstiyesi?, de erkek var. yapacağımız tadilâtla ona) — Rühsatiye almadan, evlendirmek idarehanesi açılmıyacağını bilmiyor mu. sunuz? Ben Vasileskuya bakacak oldum. Va. sileskii çoktan aralık kapıdan kaçmıştı. Verecek cevab bulamadım. — Haydi karakola! j Ben önde, polis arkada karakolu boy. ladık. Polis mahkemesinde görülen dava aleyhimde neticelendi. Üç gön hapiste yattım. Hapisten çıktığım zaman ise > ha Me göremediğim — Birkaç müşteri mi, halbuki onu İlk gelen kızla evlendirecektik. — Sen oralara karışma, kaparo alacak bir kadın müşteri gelirse bu erkeği ona neye peşkeş çekmiyeyim.. kadının iste. diği ta ı yapmayı da tabii vödetmek suretile... Yavaş yavaş işi kavrıyordum. Hakika. ten çok para kazanacak, zengin olacak. tık. Fakat bizde hele bende talih ne ge zer; dükkâna üçüncü olarak giren bir p Hst. Bu sefer ben atılmıştım: — Evlenmek istiyorsunuz deği ”ka"iyen,o hb olmakla berdi ömür. örle uğraşmakta, 4 © kadar ola- P .n sizin yaşınız e, Sm »s ittifakla, alt- K dadır; dediler. — Nasıl olur? Ğ çen gün bana alt- mış yaşında olduğunu o söyliyen bay Hayri benim oğlum gibi görünüyol. — Hayri amcam yaşından çök genç görünür de ondan! — Hayri bey sizin amcanız mıdır? — Amca diyorum. Tam amcam de - ğil. fakat babamın ka: bir Eİ Mümkün mü ? şey... Birbirlerine bem a gi- tara İle piyano ile eski şarkıları hemen ça'ayım... Çünkü saat beşte Hayri am: am gelip beni alacak. Banyoya gitmek için! — İyi yüzüyor galiba? — Hayır yüzmüyor artık. — Ben sizi gördüm. Siz çok iyi yü - yorsumuz... Fakat yüzmek nedir bi- iyen halazadeleriniz. müthış ihti sat- sızlık ediyorlar. — Onlar suyun ne kadar zalim ola- bileceğini takdir edemiyen bütün in. - senlar gibi bareket ediyorlar. Afta da öyle değil midir? İyi binici olmıyan insorlar en büyük ihtiyatsızlıkiarı ya- parlar. ih — Gider odanız - dan alır ve bana bir iki hava dinletirdi - izl — Birisi? Bura ya günün bu saa - tinde kim gelir?. Hepsi — dolaşmıya çıktılar ... Biliyor - sunuz otelimizin sa- İonlarında bu sa - atte kimse bulun - maz. Her otelin, her paslanenin kendi - sine göre saati var- dır. Şık İnsanların geldiği saat. Şimdi herkes plâjda birazdan da klübe do - larlar.. Hem birisi gelecek olursa, önâ gitarayı yarın #kşamki müsamerenin tablo vivanları için getirdiğimizi söy- deriz... — Darılmayinız amma ... Bü gitara merakı da çok garib bir zevk. — İnsan yetmiş fki yaşına geldik - ten sonra Zzevklerinde garabet bulun- masına cevaz vardir. — Yetmiş #ki yaşında mı? Ay siz yet- miş İki yaşında mismız? — Sizi şaşırtıyor mu? — Evet, çünkü, siz o kadar görünmü- yorsunuz. — Ne kadar görünüyorum? — Altmış iki, altmış üç yaşına gö - T adam. ek rica ederim, dedı. Bana vâ « Üzerinde koşarak erpejler yaptı. Sonrs Bizet'in şarkılarından, birini çalıp söy- büyük bir vecd içinde dinliyordu. İhtiyar adamın yüzü yalnız hayran- nuniyet ve büyük bir şefkat ifade edir * yordu. (Arkası var) hulardari Ger Ş saat ız; 30. Ha X rden a yal pok ari «hayat © ei raksenize; biraz ç vu li ai 5 İnce parinaklari bir müddet tuşların lemiye başladı. İhtiyar adam onu adetâ lik değil ayni zamanda büyük bir mem- * xaas g t