8 Sayfa (ZİRAAT | Kuraklığa maruz topraklarda küçük sulamaların ehemmiyeti Orta Anadolu köylüsünün kuraklık derdine karşı iki çare gösteriliyor: Kuru ziraat, sulu ziraat... Geçenlerde, Son Postada Muhittin Bir.! genin çok mühim bir yazısı intişar etti. Sayın muharrir o yazısında Orta Ana . doluda baş gösteren kuraklığın ciddi bir tehlike olabileceğini kaydediyor ve daha gimdiden hayvanlarını yok pahasına e - Wnden çıkarmıya başlıyan köylünün en. dişesi için tedbirler alınmak lâzım geldi. ğini söylüyordu Üstadın haklı bir hassiyetle ortayâ Koy- duğu kuraklık meselesi, Anadolunun €ze. | W bir derdidir. O derece ki, (Orta Anado. lu köylüsünün bütün mükaddetatı gök | yüzünün râhmetine bağlıdır) dense mü. | bilâğa edilmemiş olur. İ Öledenberi slâkadarlandığım bu mev - günn, böyle bir vesile ile günün meselesi oluşu, beni bir kere daha bu bahse çekti: Orta Anadolu köylüsünün kuraklık der dine karşı iki çare gösteriliyor: Kuru zi. Taal, sulu Ziraat. Bunlardan birincisi bilhassa Amerikada almış yürümüş olan (Drayfarming) zi - adl vsulüdür ki, bu sayede en az yağışlı memleketlerde de bereketli mahsul al - mak mümkün olmaktadır. Ziraat Vekâ - etinin Eskişehirde bulunan (Kuru Ziraat #stasyonu) memleketimizde bu usulün ta. mümine çalışan ve orta Anadoluya cidden , pek büyük hizmetler gören bir müessese. | dir. İkinci usul. bildiğimiz geniş mikyastaki Sulamayı kasdelmiyor: Buradaki sulu zi- | Taatten maksad, bu az yağışlı ve kurak - iğa maruz yerlerde köylüye küçük sula. YAZAN : TARIMMAN düğünü henüz bilmiyoruz. Uzun tetkikler mahsulü olan bu raporda küçük sulama. İlar için deniyor ki: «Küçük mikyastaki su- lamalar, evvelâ köylü ailelerinin zati meyva ve sebze ihtiyaçlarını gidermelidir. Anadolu kuru zirâatinin bügünkü du. rumunda, köy halkının gıdası fevkelâde mahdud, bilhasea sebze ve meyva bakı . mından çok fakirdir. Bu rejimi değiştir . mek için köylerde her ailenin bir dekarlık #ulu bahçeye sahib olmasına çalışılmalı. dır. Bu suretle norma) senelerde, köylü. nün gıdası çeşitlenecektir. Az mahsul al dikları kurak senelerde dö gıdâlatını te. min hususunda bahçe mahsulünün önem. li yardımı dökunacaktır. Köylerde yapı - lacak küçük mikyastaki sulamaların ikin. ci bir vazifesi de yem tedarikidir. Bugün yem azlığı hasebile, normal senelerde bi. le kışı müteakıb çift hayvanları zayıf ve küdretsiz düşmektedir. Ekserisi zaruri 0. Jan ilkbahar işlerini yaparak tarla işle - rine girişemeden mer'ada kuvvetlenmek mecburiyetinde kalırlar. Bu yüzden na . das işleri gecikir ve bu hal ertesi sene beklenilen mahsulü otomatik “surette a. Zaltır, kuraklığın zararlarım “büsbütün artırır.» «Gayri müsald senelerde hüsule gelen yem fikdanı, köylüyü hayvanlarının bir kısmını başından defetmek meçbüriyetin. de bırakmaktadır. Ekseriya . fazla arz sebebile - bu satışlardan da çok bir şey elde etmezler. Bu itibarla Anadolu kuru mralar temin etmekten ibarettir. Bu saye. | ziraatinin daimi ve emin bir surette te - de köylünün kuraklık kötlusu bertaraf |rakkisi arzu edildiği takdirde, kâfi dere €dilmekte, yem ve yiyecek sıkıntısı gide. | cede bir yem esasının temini ihmal edile. rilmektedir. miyecek bir vazifedir. Her ailenin asgari SON POSTA zamanda Anadoluda harikulâde mektedir.» yeuş » «Yaz esnasında gereken su miktarı, va. j sati 600 mm. olarak tahmin ve takdir e dilebilir. Bahçedeki vejetasyon müddeti ile yoncanın neşvünema zamanmı 150 gün olarak hesab edersek, günde 4 mm. iska suyuna ibtiyaç var demektir. Ya. ni her dekara 4 metre mikâbı su bulun - durulmasına lüzum vardır. 1937 yılında! Ayze Jeoloji Enstitüsü tarafından Anka. ra, Çankırı ve Eskişehir vilâyetlerinin 180 köyünde su tedarik etme imkânları hak. | kında tetkikler yapılmış ve 94 80 inde ge- reken suyun elde edilebileceği neticesine varılmıştır. Bu hususta bazı ovalardaki vaziyet fevkalâde müsakidir.» «Asgari miktarda bir sulu arazinin mev | cudiyeti meselesi, Anadolu kurak bölge. lerindeki köylüler için hayati bir mesele olarak göz önünde bulundurulmalıdır. Bünum için, hali hazırda mevcud ve ileride | desile kapanan uzun Avusturya har - meydana getirilecek sulu sahaların hükü. | binde, Haçova meydan muharebesinden met tarafından istimlâk edilmesi ve her | ve Eğri kalesinin zaptından üç sene İköylü ailesinin nüfusuna göre tekrardan | sonra da Kanije kalesi zaptedilmişti. İ dağıtılması icab eder. Bugün ekseriya su | Muhafızlığına da Tiryaki Hasan Paşa menibaları tek kişinin elinde bulunmakta | tayin edilmişti (1600). İ ve köylülerden fazla para çekilmektedir.» | Tiryaki Hasan Paşa âslen Anadolu - «Kurak zamanlarda köylünün ve hay. nun Karadeniz sahili halkından idi. Ce vanlarının gıdalarının tahtı emniyete a . | sareti, kurnazlığı ve zekâsile meşhur - lınması meseleşi, erişilmesi gereken en | du. 1600 tarihinde ihtiyar bir kuman - birinci hedeftir. Bu hususta kat'i bir se . |dandı. Kanije kalesinde ancak beş bin mere elde edildiği takdirde, Türk milleti, | kâdar Türk askeri vardı. Kışa doğru, kurak senelerin fena netayicine karşı | Türk ordusu kışlağına çekildikten son emniyet altına alırmış olacaktır. Kuru |ra, Avusturyalılar askeri bakımdan fev ziraatte, tarla mahsullerinin tehlikeyi kalâde ehemmiyet verdikleri Kanije mucib bir derecede az olması muhtemel | kalesini geri almak için 50,000 kişilik bulunan zamanlarda bile, böyle bir zi - | büyük bir kudretle gelip muhasara et- raat sistemile, hiç olmazsa kısmen zaruri | tiler. İmparator Ferdin#nd, ordusunun 1593 de başlıyan ve on yıl kadar de-|hire ve mühimmat da vam ederek 1606 da Zitvatorok muahe- | di. Bu hususta geçen sene Profesör Dr. F. yem ihtiyacı beş dekarhk sulu bir yem Christiansen Weniger tarafından hazır . sahası olarak takdir ve tahmin edilebilir» lanmış olan pek şayanı dikkat bir rapor; «Yem pebatı olarak yoncayı seçmekte vardır. Ziraat Vekâletinin bu raporu nasıl | büyük issbet vardır. Yonca, yalnız yem karşıladığını ve bu bebda neler düşün . | nebatlarının şahı olmakla kalmaz, ayni ünleriri sayıh! O öldürücü ha- yata dhneceğim; inzivaya çe - kileceğim; sonu gelmiyen çilemi dol - duracağım. Yalnız. halbuki o da burada ayni e - lemle malül, ayni yoksulluğun iztıra - bı içinde kalacak, Böyle, biribirleri için yaratılmış ruh- ları kendiliğinden birleştirecek bir ulu kudret yok mu?» nim iyileştiğimi, ma neviyatımın düzel « > İN e diğini (o sanıyorsun. — Ey, Ahmedciğim! Nasılsın, baka-| Fakat ben büsbütün yım? hastayım. Sana ilk * — Şöyle, böyle! mürdeaatımda ol - — Yok; iyisin, maşallah! Hava deği -|duğumdan daha be- gikliği, sükün, istirahat yaramış. Benlterim. seni yoklayacaktım amma, çekindim.| — Hele, oturda Hekimin, apansızm gelişi, hastanın ü -İkonuşalem, Nen var? 5 zerinde ekseriya nahoş tesir yapar. Ba-|Ne duyuyorsun? © Yazan: htiyaclar temin ve mühim hayvan tele - fatına meydan vermeksizin kurak geçen senenin tesirleri hayli tahfif edilmiş olur, | Buna mukabil arzedilen bu mesele halle. (Devamı 10 uncu sayfada) başında bizzat gelmişti. Hasan Paşanın emrinde düşmanın ancak onda biri nisbetinde asker var - dı. Bundan başka kalede uzun ve şid - İdetli bir mühasaraya dayanabilecek za Yeni Edebi Romanımız: 34 KARLI DAĞA GÜNEŞ VURDU Ercümend Ekrem Talu — İlâhi, Ahmed - ciğim! dedi. Bumu derdin? Buna mı çâ- re yok zannediyor - #un? En kolay teda- vi edilecek derd bu- dur, ayol! — Benimkisi, neviden değil —Her âşıköyle #amr. . Halbuki hiç o şın dönüyor mu? — Sapanlıya dö - birinde ayrı bir hu- — Hayır. nersem (öleceğim. susiyet yoktur. An - — Semirmiş gibisin. o Tartıldın mı?| yaşayamam gibi ge- cak, sana bir şey 80- Acaba kaç kilo aldın, o biliyor musun, İliyor. rabilir miyim? Ahmed? ks — Dönme. Seni — Ne soracak - — Tartılmadım. hastaneye götüre - sn? — Neden öyle neş'esiz, yorgun gibilyim. o Arkadaşlar — Seni bu derde duruyorsun? muayene ettirip sa - salan.. kimdir? — Bilmem. Sebebsiz olacak. va bir rapor alayım. — Tanımazsın, Şe — Bazan, mutlak istirahat de adamı|Bunu bir istida ile ri. yorar. Fakat bu öleki & yorgunluklara|maarife gönder, baş- Ahmed Ercan susuyordu. Doktor Şerif ısrar etti; — Yok. Sakın, â- benzemez; çabuk zail olur. Ne zaman dönüyorsun köye? — Bu ay başı dönmem lâzım, amma.. — Amması ne? — Hiç. — Olmaz. Dilinin ucunda bir şey war, fakat söyliyemiyorsun; beli, Oraya dönmek istemiyorsun, yoksa? Ahmed Ercan susuyordu. Doktor Şe- rif ısrar etti. — Benden mi saklıyorsun, Ahmed - ciğim? Ben senir en samimi * dostun, çocukluğundanberi arkadaşın değil mi- , — Öylesin. — Peki. O halde? — Vallah, ısrar etme, Şerif! Sen be- var? — Başka yerde de ayni şey olacak. Doktor Şerif hem bir dost, hemde bir psikolog sıfatile, iskemlesini Ahmed Ercanm yanına yaklaştırdı; (gözlerini gözlerinin içine dikti, uzun uzun bak - tı. Sonra, bir kardeş şefkatile sordu: — Nedir derdin, Ahmed? Ha? Söyle, çocuğum! Muallimin nazarları hafif hafif du - manl#nyordu. Heyecanın ifade eden titrek bir sesle: — Ona sen çare bulamazsn, Şerif, , İkardeşim.. dedi. Derdim, senin ihtisa - sından haricdir. — Hekimliğim belki Ode kâr etmez, ka yere tahvilini iste. Bundan kolay ne|dediğin gibi. Lâkin, dostluğum da mı?|di bir merak salkasile sorduğuma zahib Ahmed Ercan başını salladı. Dokto -|ojma. Çare arayan bir hekim sıfatile run dostluğuna güvenmiyor (değildi. Fakat çekiniyordu. Bir müddet, bakış - İarını karşılaştırmaktan ictinab ederek, yere baktı ve sustu. Sonra, derdin! dökmek ve hafiflemek ihtiyacına da - yanamadı. — Şerifi. diye söze başladı. Fakat bir türlü arkasını getiremiyordu. Doktor, ısrarile ona yardım etti: — Ne var, kardeşim? Söyle! — Seviyorum, Başını, avuçlarınm içine almış, yü - zünü saklamak istiyor gibi idi. Doktor Şerif, ferahlamış gibi bir tavır alarak, ayağa kalktı. soruyorum. — Bir bahriye zabitinin kızı. — Aşkınız, karşılıklı mı? O da seni seviyor, hiç değilse senin kendisin! sev- diğini biliyor mu? Ahmed, menfi manada başını salla - dı. Dektor: — Ha, işte, senin yeisine sebeb bu. Marazın şimdi teşhisini koyduk. Artık, #lâcını arar, bulur, tatbik ederiz. Sen sade bana adını, hüviyetini ve adresini söyle. — Ne yapacaksın? Tiryaki Hasan Paşa, mevcud a. evvel, SÜ nın kalenin vaziyeti, içindeki pane ve zahire hakkında mamasına çalıştı. Kale kapı hafızlarına, dışarıya kimsenin maması için şiddetle emir ra, zincirleme hile ve şeyiâ! vusturyalıları serseme çev kahramanca bir hücum i nacağı parlak müdafaası! Avusturyalıların ilk den birşey anlamadılar. san Paşanın tenbihi ile: — Kalede top yok. Biz bi nli le ma hü karşı, topçubaşıya katiyyen masını emretti. Majyeti bu SX İpar leden top atılmadığını görün adam gönderip sebebini sordu kaç günlük misafiriz. Böyle de insan mı durur. Bizim böy/€ ce kalelerimiz var. dediler. Bundan cesaret alan A' (Devamı 10 uncu — Lâzım. irip ag zaferi başlad” A & yuri ez “SON POSTA,, nın Tarin Müsabakas! No. 2! Tiryaki Hasan Paş4 Türk askerinin eşsiz kahramanlığı kadar ince Z€ örnek olan büyük kumandan aski” malüsest o AT RİN A rt w Çe 5 ye dah ğe” Ahmed, istifhamkâr bir ba yi tunun yüzüne baktı. Onun, ist silâtı ne gibi:bir işe yaratacöı edemiyordu. Kelimeleri, tane dökerek: a TAKVİM FAKAT d KİN Deli kDa HER L N D > ver) si OLS İİ" e “ai 9