Hergün Arab dünyasını Unutmıyalım! Yazan: Muhittin Birgen İimde, Kahirede neşredilen Bi Hilâl mecmuasının bir nüshası var. İngiltere ve Fransada (o nümuneleri görülen edebi, içtimal ve siyasi mecmu - alara benzeyen bu aylık (mecmua, bu nüshasını İslâm ve Arab âlemindeki mü, nâsebellere tahsis etmiş. Bu iki âlemi a - lâkâdar eden her nevi meseleye dair bu metmusnın yaprakları arasında bir ba - bis var: Arab ittihadı, islâm tesanüdü, hi. lâfet meselesi, Filistin davası, Suriyenin perişanlığı, Mısır ve İran (o münascbalı, Hind kongresi, Sâdübad paktı ve ilh... © ve ilh... Hemen hemen her Arab veya İs. lim memleketine mensup, maruf kalem. ler bu mecmuada görünüyorlar. Hattâ, hükümdarlar ve devlet reisleri bile: Mı - gır Kralı, merhum Irak Kralı, — Hicaz Kralı, Suriye Cümhuzreisi vesaire... Bizim, mekteblerde okuma (yazmayı geniş bir nisbette öğrenmede ( başlayan| gençlere hava ve hevesi öğrendikleri için geniş bir tabı adedine sâhib hattalık veya! aylık neşriyatı çok geride bırakacak de. Tecede çok basılan bu mecmua, hiç bir; Şey göstermese dahi, bir şeyi çok iyi is. bat ediyor. Bütün . hududları (o birbirine > bağlı 70 milyonluk bir âlemde, bir baş. tan öbür başa kadar, yegâne dil olarak hâkim bulunan Arebca, bu mecmua sa - yesinde, birbirile tanışmekiz ve konuş» maktadır. Fakat, sade bu mecmua değil, daha bir çök mecmualar var ve hesabsız da gaze - #eler... Bütün bunlar, bu Arab memle - ketlerini birbirlerile temas halinde tutan| ve bir tarafta vukua gelen bir hâdiseden| öbür taraf; derhal haberdar adip Arabiar| rasında mütemadi surette karşılıklı bir alâka uyandıran bu neşriyat, bizim ken di milli Alemimizde mevcud olmadığı gi - bi bizzat Türkiyede de yoktur. Meselâ, El Hilâl gibi bir mecmuamuz hiç yoktur; hattâ, hiç de olmadı. - * Evet, Arablık âlemi millt ruh bakımın. ! dan çok geridir: En ileride öden Misir bile, bugünkü hâkim sınıfı itiberile koz Fransada bir öğretmen 30 yıl hizmetten sonra teksüdlü. günü istedi. Ona tem maaş, büyük bir ikramiye, şerefli bir ünvanla bir vişan verdiler. Maarif Nezareti de bu münase - betie mekteblere yolladığı bir tamimde şu cümleleri kul. Jandi: «Bü öğretmen 30 yıllık tedris hayatında talebesine bir tek ceza vermemiş, idare ettiği bütün sınıflarda da bir tek inzibatsızlık ve tembellik vak'ası görülmemiştir. Ceza öyle bir idare usulüdür ki verdiği netice daima men. fidir: İlk safta çocuğun kendi kendisine karşi itimadaz - lığa düşmesi gelir, sonra izzeti nefis kaybetmesi gelir, daha sonra da sertleşmesi, hissizleşmesi, arsızlaşması gelir. Ceza öyle bir idare usulüdür &i bir mall: satha benzer. dan, hi Onun üzerine bir defa aysk koydunuz mu artık duramaz sınız, yuvarlandıkça yuvarlanırsıniz. Çocuk cezayı tanıma. li bir mefhum olarak cezadan korkmalıdır. SÖZ ARASINDA İngilterede plâjlar Kalabalıklaşmağa Başladı Havalar ısındıkça fngilterede plâj .İksrıdaki resimde bir plâjda geçen Pa- meopolit bir terbiyenin hâkimiyeti alın . larda da kalabalık artmağs başladı. da bulunuyor, Evet, bütün bu 70 milyon. Tuk âlemin her parçası bir müstemleke veya yarı müstemleke, dörtte üç veya dörtte bir müstemleke rejimi altında ya. giyor. Evet, geçenlerde gene bir makale. de izah etmiş olduğum gibi, Arab âlemi, petrol sayesinde (1), birdenbire ozengin bir dünya oluvermek ve tedricen kozma. polit bir hayata doğru akıp gitmek hare. keti üstündedir. Bütün bunlar doğru ol - duğu gibi, bu âlem içinde, mhüstemlekeci olarak işleyen İngiltere ile Fransanin A. rab memleketlerini birbirinden ayırmak ve bunları birbirlerine rekib yapıp birini| diğeri aleyhine kullanma o siyasetlerinin kuvvetli, usullerinin çok mükemmel ol - duğu da muhakkaktır. Fakat, bütün bunlara rağmen, İlk âleminde çok kuvvetli bir fikir ve ruh ülâkası teşekkül etmekte bulunduğun - dan şüphe edilemez. Bizi çok (oyakın bir Surette alâkadar etmesi lâzım (gelen bu Arab | hareketi, ben muntazaman Arab neştiya. fi arasından takib ediyorum. Bu arada görüyorum ki yanıbaşımızda o tekevvün Ve teşekkül halinde bulunan bir âlem var ve bu âlem, sirf petrol sayesinde, on, Bihayet on beş sene sonra büsbütün yeni bir cihan olacaktır. Ne İngilterenin Filistin siyaseti, ne Fransa siyaseti sebebsiz ve boş değildir. Hattâ, Mussolininin Şimali Afrika siyase. Hi ve Beğdaddaki Alman sefiri Doktor Groba'nın Hicaz ve Yemen memleketle - rinde yaptığı son seyahatle büsbütün dik. kati celbeden siyasi faaliyeti, bir takım gayelere sakibdir. Kendisine Yarşı Japon. yâpın bile lâkayd kalmadığı bu âlem, bir kaynaşma, bir haşir ve neşir dünyasıdır. Bu kaynaşmanın, bu haşir ve neşirin ne olduğunu ve ne netice vereceğini şu da - kikada benim için kestirmeğe imkân yok. tur; fakat, gözlerimi kapayıp dört beş se. ne sonrasını düşündüğüm zaman, görü - yorum ki Cenub hudüdlarımızın ölesi çok değişmiş bulunacaktır. * Geçenlerde bir defa daha söylemiştim: Biz bu âleme karşı ikayd yaşıyoruz, Her bakımdan lâkayd... Siyasi bakımdan, çok iyi işlemeyen bir () Bon günlerde Lübnanda da petrol Bu - bar etti. İyerine İ Resim, plâjda bir Pazar gününü geçi - İren halkı böyle sere serpe doldşırken görüyorsunuz, Sidâbad paktı var ki, bu pakt yalmz dip. lomatlar elile işlendiği takdirde şey ifade etmez. Gürün birinde bunun kı. nhvermesi işden bile değildir. Kültürel olân münasebetlerimizi tamamen kesmiş bir haldeyiz. Yeni Türkçe meraklıları bi. zim dilimizden «hürriyet; ve eistiklâl gi bi bizce artık mukaddes ve mübarek ol muş kelimeleri bile çıkararak o bunların ne dahil ve ne hariç Türklerinin İ dahi anlamaktan âciz oldukları bir takım uydurma kelimeler icad etmeği bir mari. fet saymaktadırlar. Türkiyede Çince öğ - renmeğe meraklı insan çıkıyor da Arab. ca veya Farsca öğrenmek <isteyenlerse görülmüyor, Bir kere daha söylediğim gi. bi, bizim nesil hayata gözlerini kapadık - tan sonra, Arabcayı uğdurarak söyliye - cekler dahi kalmıyacaktır. İktisadi! münasebetlerimize gelince; Mı. sıra biraz meyva gönderir, oradan da bi. raz turfanda sebze çekeriz. Suriye ile o. lan münasebetlerimize bilhassa kaçakçı - lık hâkimdir: Berut gazetelerinde son gör düğüm bir râikama göre, Suriyeye 938 se. nesinde girmiş olan altının en büyük kıs. mı —dört milyon liradan fazla— Türki - yeden gitmiş bulunuyor! Hayır, Türkiyenin Arab âlemi ile olan münasebetlerini bu derece ihmal etmek caiz değildir. Bugünkü Türkiyenin ida - resinde tesir sahibi olan neslin kafasında biraz Alman, biraz Fransız, biraz İngiliz. biraz Amerika ölmak Üzere, valnız garb hiç bir/E —ş.enierr rare s00n00amane mem Hergün bir fıkra Birilân ve bir müracaat ilân çıkmıştı: «Ayni zamanda Bursada ve İzmirde çalışacak bir memura ihtiyaç vardır... Aşağıdaki adrese müracaat edilme - si. Ancak bir kişi müracaat etmişti. O. nun da yazdığı mektub şuydu: <Ayni zamanda iki yerde çalışabil mem için fki parçaya ayrılmam lâzm geldiğini düşündüm. Bir operatörle takdirde çalışma kabiliyetini kaybe deceğini söyledi. Başka suretle bir çarei hal bulduğunuz takdirde me - muviyeti kabul edeceğimi bildiri rim,» v i : i : i : i çıkan cinayet Londralı bir adam, 1935 senesinde ka - rsını öldürmüş, evinin mahzeninde gö - merek; şehirde başka bir yere taşınmış - tı. Aradan dört sene geçtikten sonra, ge. rib bir tesadüfle mahzende bazı araştır - mâlar yapılırken cesed meydana çikarıl. mış, ve fenni tetkikler neticesinde bunun © İngiliz tarafından öldürülüp gömüldü. ğü anlaşılmıştır, Muhakemesi devam e - den katil suçlusu, o «iabiatile— masum olduğunu iddia eylemektedir. em —— —— rüzgârı esiyor. Garb, evet: Garba doğru gideceğiz. Fukat, Şerkteki © kökleri bin (senelik münssebetlerimizi büsbütün kesmiyerek. Hattâ bana sorulursa derim ki, iyi anlaşılmış. doğru görülmüş bir garblılığın bize emredeceği şeylerden bi. ri de kök münasebetlerimizi sağlam tut. maya dikkat etmektir! Bunun içindir ki üçüncü defa o olarak bu bahse dikkati celbetmek isterim! 4 la Hire “Bizgen Gazetelerin birinde şu tarzda bir : i : : i i konuştum. Beni iki parçaya ayırdığı : Xl Japon adalarında | Sepetlerde çocuklar — pm Taşınan Japonyada Şikinajima adalarında Ja ponyanın en güzel ve en velüd kadın- ları yaşar. Bu ada sakinleri çocuklarına karşı büyük bir muhabbet taşır ve o - rada çocuklar, resimde gördüğünüz gi- barak —- bi anaları tarafından böyle sepetlerde meselâ Osmanlı Bankası hariç mağ Dört sene sonra meydana | taşınırlar. Garib bir İngiliz kızı Cenubt Afrika müdafaa nazırı Pirow » un kızı Else Pirow, kendi arzusile 14 bin kilometre yol katederek, Almanyaya git - mek üzere Sutamptona gelmiştir. Genç ve güzel bir kız olan Else Almanyada Bavyera çiftçi kızlarının kampında bir sene kendi isteğile, (çalışacaktır. İn - gilterede doğmuş olmasına rağmen Al. manyayı anavatan; sayan genç kız, kamp dâ bulunduğu müddetçe, çocuklara ba - kacak, ortalık süpürecek, çamaşır yıka - yacak, yemek pişirecek ve «ev kadınlı - ği vazifelerini öğrenecektir. Emil Ludvig Yabudi olduğu için Nazi o rejiminden sonra Almanyadan kaçan biyografi mu - harrirlerinden Emil Ludwig Havre'da bulunmaktadır, Gelecek sonbaharda İn - güterede vukua gelen saltanat buhra - rına dair bir kitab neşredeceğini bildiren muharrir: v — Bu eserimde Vindsor dükü Me düşe - sini yepyeni bir zaviyeden tetkik ve tah. etmekteyim. 1941 senesinde her ikisi - nin de Londraya döneceklerine eminim! demiştir. İSTER Okuyucularımızdan biri bize yolladığı gösterdiği miklara indirilecektir. Buna İSTER İNAN, — Barem projesini hiç üşenmeden dikkatle okudum, ta. mamen anladığımı iddia edemem. Fakat bana öyle gel. di ki, barem bütün devlet müesseselerinde tatbik edilecek. tir. Eskiden bareme tâbi olmıyan bu müesseselerde çalışan. lar arasında aldığı maaş şimdi baremin kendisine vermekte olduğu hakkı tecavüz eden memur varsa mâaşı baremin Fakat bu gibi müesseselerde öyle memurlar bulunabilir ki | INAN, İSTER mektubda diyor ki: hiç diyeceğim yok. l İSTER bu müesseseye senelerce evvel ax masajla girmiştir. hangi bir zamdan uzak kalmıştır, ve şimdi bareme tâbi olunca maaşının birdenbire yüzde 50, hattâ daha fazla art. ması icab edecektir. Doğrusunu sorarsanız böyle hareket edilip edilmiyeceği. ni pek iyi anlıyamadım. Fakat şayed böyle hareket edilmi. yecekse, fazla alanların maaşlarının hakları derecesine indirilmesine mukubil az alanların maaşlarının hakları de - recesine çikarılmamasının bir taraflı hareket olacağına ben inanmıyorum, sen.» INANMA! INANMA! Her Sözün kısası Hocanın kar Helvası gibi E. Talu üyük Millet Meclisi bugü gp ni barem kanununu müz reye başlıyacak. Eski barem saza, edildiği vakit meniurlar sevinçte? wi ku uyuyamamışlatrdı. Şimdi de UY ları kaçıyor amma, bu defa serin$i değil o Hiç bir devlet teşebbüsü : dörece antipati © ile karşılanma” Dedikodusu başladığı andan ipa şu yeni baremir. lehinde, teklif s4b İerinden başka, tek söz söyliyen çıkmadı. 4 Filhakika, kanun Jöyihasında, Ba telerde görülen metninde, herhan&i memuru temin ve tatmini edecek; oni | et e hususi mahjyetteki sarfiyatını İ ile bir kanımla tahdide kalkışmak, > İserbestliği mefhumlarile kabili iyet, biraz da Tiyakat hisseden adamın havsalasınâ şevk ve gayretini artıracak, henüz Lal mur olmıyanın da hevesini tabrik gr cek hiç bir şey yoktur. Bilâkis, mi teseb hakkı tanımamakla, hasbelvi mühim mes'uliyetler (o yüklenmiş memurları sukutu hayale ve bÜSÜ uğratmakla, şehadetndmeli kabiliyi sizlikleri, şehadetnamesiz kabiliy tenli re tercih eylemekle bu kanun bir © tü il, bir âfeti andırıyor. pi Şehadetname bahsini bizim Mali tin Birgen ile Peyami Safa, heri “ hem de manlıki bir tarzda mevzuü' ettiklerinden ben onların, taraftari lunduğum fikirlerine bir şey ilâve miyeceğim. Yalnız, lâyihayı okuduktan sani zihnimde bir ukde yapan 4 mas etmek istiyorum ki bunların için. , de bir tanesi, sermayesi iki mil 4 yukarı bulunan milli müessesele” şi murlarının da bu bareme dahil o/”” larıdır. “ Evvelce, hükümetin teklifinde vw yoktu; sonradan konmuş: vi hangi saikle?. Belli değil Halbuki “.. mayelerine devletce iştirak edimi 4 bu kabil müessesatın tamamen memurların: devlet memurlaril€ tutmak ve bareme tâbi kılmak te masa gerektir. 4 Diğer taraftan, bunlar böyle <f len» bareme ithal edilirken, hal va N mana uygun olmıvan ünvanını be ag faza edecek kadar imtiyazlı PU mıştır ki, bunu da sair bankaların Gi namzed memurları biha haksız buluyorlar. o Ve diyorlar ki: «Bir çoklarımıZ h maânlı Bankasından yetiştik; o V€ milli bankalardı faydalı (o birer “ i olmak gayesile ötedeki mevkiler” ir istikbellimizi feda ederek burals7* 0“ dik. Meğer kabahat etmişiz. Eğer dil manlı Bankasında kalmış o şimdi bu vaziyette kârlı çıki) ii d Bu düşünce çok doğrudur. Ha ten, birçok seçkin gençlerimiz, Mmüessesattaki vaziyetlerini bra rübe ve kabiliyetlerini mili mü y4 emrine tahsis eyledilerse elbeti€, ki nun karşılığını görmek, ve oi Ivrı nisbetinde ikdar edilmek d ların hakkı olmuştur. çel Bugün, yeni barem kanunu Eva binlerce, an binlerce lirak eni mnelelerin ağır mes'uliyetini Yeşi meğe mecbur bulunmuş bü i gençleri yeise sürüklüyoruz. Bunun da tabii bir neticesi , kendilerini birer, ikişer; | gAYTİ “eyt müesseselere kaçıracağız ve bunun « yiesini memleketin iktisadi bün besi kecek. Zira bir bankanın mesel. yg bı cari servisile bilmem hangi di in müracaat kaleriini bir ba teyen Zihniyet, kendisinde b nz uğ ye sağl cak şeydir. (Devamı 11 inci sayfa, SonPosranin.! TARİH MÜSABAKÂS