“Son Posta, HATIRA DE 0 AMA Cemlilih defterinden: 17 Nısan 193 yor muyum, bu suali onu gördüğüm günden bugüne kadar birçok defu kendi kendime sordum, Vücudünün güzelliği, yüzünün ince yapısı, saçlarının rengi, gözlerindeki ışık; bunlar beni ona bağlamak için kâfi birer sebeb midir? Ne adıffı, ne nerede olduğunu, kimin ne- Ai olduğunu bilirim Hattâ sesini bile duymadım. Fakat hayali her zaman göz- ilerimin nde, ereye gitsem onu görmek emekle gi- diyorum, nereye baksam, onu görmek &- melile bakıy Hattâ onu ilk ve son defa gördüğüm sokak başından belki bir daha görürüm ümidile hiç te lüzumu ol- madığı halde gönde birkaç defa geçiyo- rim, Otuz yaşmda bir insan bu kadar ço- Guklaşır mi. bilmiyorum. * Muallânın defterinden: 17 Nisan 103. © «Ona bir sokak haşında tesadüf ettim. Yakışıklı bir erkekti. Otuz yaşında ya var ya yok denilebilirdi. Sağlam vücud-| Yü, yüzünün hatları muntazam ve bekış-| arı çok dik. Biran o bana baktı, ben ona baktım. Yürüdü, yürüdüm, ve bir daha onu görmedim. Bir daha görmedim am- ma, içimde onu tekrar görmek. tekrar onunla göz göze gel bir arzum var ki. nereye gitsem, ne ta- rafa baksam. gözlerim hep onu arıyorlar. Niçin acaba? Acaba onu seviyor muyum. belki.. fakat bu çok gülünç bir şey, insan &okakta bir kerecek rasladığı bir insanı| “sever mi? * Cemilin defterinden: 24 Nisan 193. «Dünyada ne garib tesadüfler oluyor, bugün arkada tinin evine git- miştim, arkadaşım Necatinin kız kardeşi Behice, arkadaşlarına bir çay overiyor- muş, Necati — Kalabak deği, sıkılmazsın; sen de ger Dedi. Beni, Behicenin arkadaşlarının bulunduğu salona aldı. Bir de ne göre- yim: o orada değil mi? Biran kendimi kaybedecek kadar oldum. Dünyada ne dstersem hepsinin bana verileceğini söy- /ç eseler bu kadar sevinmezdim. Bizi tanış. © #ardılar, adı Muallâ imiş. herkesle konuş- |, — duğum gibi onunla da konuştum. Onu bir sokak başında gördüğümü, gördüğüm «ndanberi hep onunla meşgul olduğumu. “sevdiğimi nasıl söyliyebilirdim, Buna imkân var mı? Hem belli ki o bir kere “Son Posta,,nın . Edebi Romanı:20 Biraz sonra aşağıya indiği zaman her taraftan yağan iltifatlar da onun içinin “ aztrabını artırmaktan başka bir şeye » yaramamıştı, ilah bir melek gibi güzel. esi de çok iyi dikilmiş. © — Başındaki elmaslar yüzünün par > Jaklığını artırmış! Elinden gelse bu sözleri duymamak için dün: bir ucuna kaçacak, ka- rarlık bir köşeye gömülerek bütün in- » San'ardan uzaklaşacaktı, Hele sofrada geçirdiği saatler büs- dakilerle konuşmak, on- m etmek, üstüne dikilen ü taşımak lâzım geli- n zannettiği bir dakikada yemek bitti, sofradan kalkıldı. Fakat artık rahat edeceğim sandığı bir sırada yanıbaşında Cevad gördü: — Gereden evvel İstanbula varmak İstersen yavaş yavaş hazırlanalım Mu- allâ. Sorra çok Heç olur. Boğazı birdenbire #ıkışmış gibi bir nın Hikâyesi benimle karşılaşmış olduğunun farkında | bile değil. Fakat çok yakından gördüm, çok amma çok beğendim, Meğer ne ince, ne sevimli ir kızmış. Konuşurken en güzel bir mu- i dinler gibi kendimden geçiyordum. Seviyorum, seviyorum. * Muallânın defterinden: 26 Nisan 193. «Behice, birkaç arkadaşa evinde bir çay veriyordu, Çok neş'eli vakit geçiri- yorduk. Bir aralık kapı çalın nin erkek kardeşi kapıya gitti. Bir arka- , Behice- daşı gelmiş. Arkadaşını bizim yanımıza| aldı. Ben onu görür görmez, kendimi kaybedecek kadar şaşırmıştım. O, oydu, bir sokak başında karşılaştığım genç. Bizi tanıştırdılar, Adı Cemilm il ve gayet nazik bir tarzda elimi sıktı. Her- kesle konuştuğu gibi benimle de konuş- tu, Ne zeki, ne vakur bir hali var. onu bir kat daha fazla beğen ne yalan söyliyeyim, sevdim de d Bir sokek başında bir kere daha gördüğümü, gördüğüm andanberi hep onunla meşgul olduğumu nası vebilirdim. Bu ol- mıyacak şey., hem belli ki o benimle kar- şılaşmış olduğunun farkında bile değil. ben seviyorüm. Onu seviyorum.» * .Cemilin defterinden: 24 Temmuz 193. «Artık onu unutmuyorum, unutâmıy'a- cağım, her an görmek onunla buluşmak istiyorum. Amma ne imkânsız şeyler. ben deli miyim, rendim, bir mektub yazar, ve hissettikl nm Aklerlen : Muazzez Tahsin >; tek kelime söylemeden başile muvafa- kat cevabı verdi. Ah, biraz yalnız kalmak, herkesten | ve bilhassa «Osndan uzakta olmak ne büyük bir saatlet olacaktı! Yemek de vam ettiği müddet onun gözlerinin yü- zünden ayrılmadığını ve bütün hare -İy kâtına dikkat ettiğini görerek ne kadar hırpalanmıştı! Biraz yalnız kalıp düşünmek, ne ol duğunu anlamak. Cevada kendini bağ” lamakla büyük bir hata işlediğini iti- raf etmek... Nikâh memurunun karşısında iken, nişenl le kendisi arasında açılan u- çurumu onunla hiç bir zaman tam manasile birleşemiyeceğini anladığı halde nasıl olup «Evet» de - mişti! Bu büyük bir hata değil miydi? Fakat o zaman bir çılgın gibi idi. Ne yaptığını muhakeme edememiş, etra- fını dolduran halktan utanmış, «Hayır» demesinin yapacağı tesirden, babasının öfkesinden ve bunun netayicinden korkmuştu, «Evet» demiş ve bununla artık ko - casına bağlandığını, onu sevmeğe mec- yim, gerçi adresini öğ-) TERE İ LALE m Çevir ez: Nmze? Mustafa li rimi bir mektubla bildirebilirim amma, bu mektuba vereceği cevabı düşünüyor, bir türlü cesaret edemiyorum, Belki hiç te cevab vermiyecek. Öyle ya.. bir kere bir arkadaşının evinde kendisile konu- şan bir erkeğin âşık olduğunu söylemesi kadar tuhaf karşılıyacağı ne olabilir ki?, Halbuki ben neler istiyorum, ona mek- tub yazeyım., o bu mektuba muvafık ce- İ vab versin, onunla buluşalım. Bütün ha- yatımızda bir daha ayrılmamak üzere birleşelim. Benim karım olsun, her zaman ve her zaman beraber bulunalım. Evde Beraber, eraber, bahçede be: r, Ben ini ellerimin içine alayım. Gözleri. nin içine bakayım. Seni 5 Diyeyim. Ne fena, Kendi kendime: yorum.» yorum Musllâ! şk beni budala mı etti nedir? Gârib hayaller kuru. * Muallânın. defterinden: 24 Temmuz 193. «Onu unutmak mümkün mü, seviyo. rum, delicesine tacı geçerken, Bim oynuyor, ondan mektub mu bekliyorum. Bu çok tuhaf. buna imkân yok. Ben adresini biliyorum. Kendim bir mektub yazsam buluşmak, konuşmak istediğimi söylesem. Ne ayıb şeyler aklıma geliyor yarabbi. Beni deli zannedecek, budala zannedecek, ahlâksız zannedecek.. hayır bunların hiçbir: ol. maz. amma ne olurdu, Ne olurdu, Onun. la buluşsak, onunla evlensek, bütün ha. göz göze bakıştığımızı aklıma (getiriyo. rum da zevkimden bayılacak gibi oluyo- Tum. * Ön sene sonra Cemil defterini eline ge- çirdi, göz gezdirdi: — Ne b Defteri On sene sonra Muallâ defterini eline geçirdi, göz gezdirdi: — Ne budala şeymişim, dedi. Defteri sobaya attı. Yarınki nüshamızda: Lüğün hediyesi Yazan: Muazzez Tahsin Berkand bür olduğunu kendi kendisine itiraf etmişti. O halde, istese de istemese de bu böyle olacaktı, Lâkin kalbindeki bü itimadsızlığa, bu şüphe ve (korkuya rağmen ona nasıl yaklaşacaktı? Kapısı, açık olan yandaki odada ağır bir ayak sesi duyuldu ve eşikte kocası” nın gölgesini gö: bire titri ı düşünecek vakit bulamadan, bir tehlikeden kaçıyormuş gibi arka arka-| ya yürüyerek pencereye dayandı, Göz“ leri dehşetle fırlamış, bütün vücudü bis yaprak gibi titremeğe başlamıştı. Ceva bir dakika eşikte durdu. Kaş- Tarı çatılmış, yüzü sertleşmişti. Sonra İ karısına doğru ilerledi (o ve soğuk bir sesle: — Sizin Üzerinizde bir umacı tesiri Bunun sebebini (anlayabilir miyim? diye sordu. Muallânın biraz evvel (sapsarı olan yüzü şimdi kıpkırmızı olmuş, beyninin içinden delilik buhranına benzeyen bir sıkıntı ve şaşkınlık geçmişti. Şakakları zonkluyor, kalbi kuvvetle çarpıyordu. Bikün bu helecanına rağmen birden - İbire hakikati görmeğe (muvaffak ol - muş ve kocasına her şeyi açıkça söyle- meğe karar vermişti. Bir saniye kendisini toplamak isti - yormuş gibi gözlerini kapadı, sonra titrek bir sesle söyledi: — Ben büyük bir kabahat işledim. Size karşı korkudan başka bir duyğum ve hiç bir sempatim olmaklığı halde 4- ilemin ısrarlarına karşı koyamıyarak sizinle evlenmeği kabul (ettim, Biraz evvel nikâh memurunun sözlerini din- seviyorum, hergün pos yatta beraber olsak, elele tutuştuğumuzu, | ek Muallâyı birden- Bir saniye içinde, ne yap-| BİR TEK KAŞE NEVROZIN Bo muannid baş ve diş ağrılarını süratle izaleye kâfidir. Romatiz- ma evcaı, sinir, mafsal ve adale ıztırabları NEVROZİN'le tedavi edilir. Nezle, Grip ve Bronşite karşı en müessir iliç NEVROZİN'dir. İsmine dikkat, taklidlerinden NEVROZİN”İ tercih ediniz. İcabında günde üç kaşe alınabilir. sakınınız ve Nevrozin başka bir marka verirlerse şiddetle reddediniz. yerine 1 — Orman Umum Müdürlüğü müddetle eks iri konulm ur. Müdürlüğü odasında yapılacaktır. den maları ve ehliy caatları, (o «1686» İst. Orman Çevirge Müdürlüğünden: teşkilâtına dahil tahdid komisyonlarına dağı- tılmak üzere imaline lüzum görülen 16 aded müdafaa tipi çadırın imali 15 gün wm muhammen fiatı cem'an 632 sekiz yüz otuz iki liradır. ime 28 Mart 99 Salı günü saat on beşte İstanbul Orman Çevirge 4 — Muvakkat teminat 62 lira 40 kuruş, İstanbul Orman Mes'ul Muhasibliğin- alınacak mukbuzla Ziraat Bankasına teslim edilecektir. 5 — Şartnameler İstanbul Orman Çevirge Müdürlüğünde görülebilir. 6 — Eksiltmeye gırebileceklerin şimdiye kadar bu gibi işleri yapmış bulun- lerile birlikte belli gün ve saatte sözü geçen komisyona miira- ledikten sonra size karşı hiç bir za * man... Cevada bekmağa cesaret oedemiyor fakat bütün hakikati ona ( bildirmeğe mecbur olduğunu düşünerek büyük bir melanetle rdu. Onun birden - bire durduğunu gören genç adam ha fifce gülümsedi: — Sizi üzen şeyler bu çocukça dü | şünceler miydi? Nikâh memuru koca ni evmeğe mecbür olduğunuzu söy lediği için siz de bu mecburiyeti yük - İlenmek lâzım geldi iğini zannederek mü teessir oluyordunuz öyle mi? Üzülme- yiniz Muallâ.. ben nikâh memuru ka - dü, fazla şeyler istemiyorum, Madem « İki bana karşı ufak bir sempati duy - mak lütfünde bile ( bulunmuyorsunuz ben de sizden böyle bir şey beklemem ve sizi rahat bırakırım. Bu leri soğuk ve şeytani bir gü lüşle söylemişti. Muallâ damarların - dan buz gibi bir suyun aktığını duy - du ve gözlerini kaldırınca Cevadm na* zarlarındaki istihza, hiddet, gurur ve Jazametle karışık bir meydan ! gördü. — Evlenmeyi siz çok başka türlü bir manada kabul ediyorsunuz.. Genç kızın sesi sertti. Cevad derhal cevdb verdi: — Affedersiniz. Şimdi ortada mev - "ruubahs olan ben değilim. o Siz bana | karşı hiç bir sempati (duymadığınız! söylüyorsunuz. —Söz aramızda bu, ba na karşı bir iltifat değildir — Bana karşı bir yakınlık duymadığınızı, ben- den korktuğunuzu itiraf ediyorsunuz. Size karşı ben de ancak böyle bir ce * vab verebilirdim. Bu sözlerinizin beni 4 akuyuş| , ie SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM İ Her yemekten sonra günde 3 defa muntazaman dişlerinizi fırçalayınız. edeceğini ve bundan ümid - sizliğe düşüp çırpınacağımı mı zanne - diyordunuz yoksa? Hayır, zavallı Musilâcık (o böyle bir şey düşünmemişti. Fakat Cevad bir akşam evvelki sözlerinden ve bakışla rinden sonra böyle soğuk ve haşin bir muameleyi de hiç beklemiyordu. — Benim evlenmeye verdiğim ma - naya gelince, bilmem Kİ bir genç kı - zın sevmediği ve sevemiyeceği bir a - dama ailesinin tazyikile varması ve bu hislerini ancak nikâhtan sonra kocası” na açması İzdivaç hakkında onun da - ha bir fikir ve hisle dolu olduğuna mı delâlet eder? - Sözlerinize dikkat ediniz dendi! Cevmdın yüzü hafifce kızardı. — Size ağır sözler söylemişsem af - fınızı dilerim, fakat siz kendiniz itirai ettiniz ki. — Evet anneme ve babama gözü ka- palı olarak itaat ettiğimi söyledim. O zaman aramızda bir sempati uyanaca- mid etmiş ve üzerime düşen va- yapmağa karar vermiştim. Ka - kat biraz evvel bir hata işlediğimi.. hiç bir zaman sizi.. a Biraz' geç kaldınız sanırım. Artık iş işten geçti. geriye dönemeyiz... Me ğer ki bu. zoraki nikâhı bozalım. - Ah.. evet, evet, Bu cevab tâ kalbinden geliyordu Covadın dudakları müstehziyane bik - küldü: — Böyle garib bir şekilde ayrılma * nm ortalıkta ne tesir yapacağını dü şündünüz mü? Ondan sonra burs geçireceğiniz hayat sizi korkutmuvor mu? (Arkan var) beye »