23 Ocak 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

23 Ocak 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3k : ci uzdağları arasın SON-POSTA da üç yıl kalan 13 arkadaş Şimal ve Cenub Kutubları köşifi Nansenin en heyecanlı hatıraları Kutub in yazının hülâsası ra Maine Nansen Eskimoların Groen- Mn de buldukları bir takım eşya” Niye aya > Adaları civarında batan bir ge- Mdukunu anlayınca, Sibirya sa - Jp Şimal Kutbundan ge- büyü, çfoenlandın çarb sahillerine giden " dayan, Sertyan olduğunu anlar. Dünyanın EN yi Eemisini yaptırıp kendisini ge- Ya mahe yana kaptırmak ister. Kiris - Beri den yola çıkılır. Şimali As- b » Atyanın en şimal noktası Clus- © Meya , “Xislar arasında arkada bıra- © vakte kadar fevkalâde güzel- e. mütemadiyen armonik çalın- ilmi, erke neş'e içindedir. Fakat yola Tkinel ayında müthis bir fırtına ları gemide bu fırtınayı bet '& #İbi rahat rahat seyrererler bir tehlikesiz atlatırlar. in Yilbağı gelir Hararet derecesi #im- e ada 40 dir. Pakat remidekilerin sıhhati yerindedir. Nanven cere - EEMİYİ evvelce umduğu gibi Kutba , İpeşberse doğru sü - 4 2575 ; Pİ P e / ik, Kutba köpeklerle ve bir te Yaya olarak gidecektir. yar BiYdirilmek üzere torbalar hazır- bir ii tam yola çıkılacağı sırada ye- tüy dna kopar. Bir buzdağı gemi- irak anız. Nansenle arkadaşları ge- AYA mecbur okalırlar. Geminin Muhakkak sayılır amma batmaz, * Hahrat devam ediyor ) Gemiden ayrılış i bugün kızaklarla Kutba ha- Ve (Narsen) ile (Johansen) ge © arkadaşlarile kucaklaşıyor - İ) in süvarisi (Sverdrup) kâ - e 8 çekerek: n bir istirhamım ver. Eğer mn evvel varır da cenub €şfine gitmeğe karar ver'r - ya 2 beklemenizi büyük bir iütü iye aka ben de siz'nle gidece - ing kalmak mecburiyeti yüzün * “eğil, Kütbuna gidemediği için hiç tel,» Cenub Kutbuna gitmeyi bu su - İmge, Midem © demin etmek istiyor, e) Kendisini beraber götüreceğini a CTadan ayrılıyorlar. Minyon üç kızak ve iki kayakta yola * Ve hemen (Nansen) in tahms- lop, 487 sonra karşılarını buzlar diki. lar, . erlemelerine — “kadar engel oluyor, kızak. Üyorta. endileri de iterek yardım Delarına” Bu çok yorucu eaışmalarile Li 24 devam ediyorlar. Akşam olunca Soğuy derin bir uykuya dahvorlar. Yetti in şiddetli, sıkı ve çok kuv - ei içinde; gündüzle-i ta - Teri birbi boğuşa yol alıyorlar, gece- Bük laa sokularak yatıyorlar, A- Soğuktan, inek © için dişleri sastlerce Yap, <etirdiyor. Matş yn. hı « kolun başında yürüyor Isika. Akay? arkasından bir kızak, da- tütün #m Tohansenle diğer kızek Jo- Miş köpeklerini kamçılamak Süyy,irmak vazifesini üstüne alnı ae ine alnuş. Düş Olan Yüşten sonra yormun düş» Düng, « Köpekler her buz mâniin'n ö- atıyorlar, # E ZE ,E fi ğ Börünce yeni bir karar vermiştir.| denizlerinde buzlar Nansen - yürümeğe mecali kalmıyan bu hayvanları vahşiler gibi nasl kamçı- ladığırmızı düşündükçe içim sızlıyor - di- yor. Su cereyanı (Nansen) £ şaşırtmıştır. I Fakat buz dağları onu hıç şaşırtamıyc Bu karışık, sivri bankizler arasında iler- lemeğ? müsaid yol bulabilmek için Uzun uzadıya tetkikat yapıp sonra rümek mecburiyetinden harekât çok ba- ti oluyor. Buzların arasındaki derin çat- lak günlerdenberi düşe, kalka sü - ri mekten delik deşik olr kızaklara kolay kölay yol verm İhayet yirmi dört gündenber: le doğru durmadan m buz silsilesinin, ayrı ceruba doğru uzandığını görünce. (N3 san) «daha ziyade d etmek deliliktire. e TN'sen 1895 günü hiçbr irsen ayağının basmadığı 48,10 derece şimale rdıktan sonra geri dönmeğe karar ve- iyor Burada salçâh et yemeği, ve çiko- lata yiyerek muvaffakiyetlerini tes'ii diyor ve buzların üstünde bir öğle uyku- sv kestirip tekrar cenuba doğru yola çi- kıyorlar. Avdet Başlargıçta yolları iyi buluyorlar. Ha- ruret sıfırın altında 30 derecedz (Nan - sen) cıddi ciddi «hemen hemen sıcak de- necek b'r hava »diyor. XI N'sana kadar epey yol alıyorlar. İki aıkadaş nerede ise karayı göreceklerini sanıyorlar, Bırbirile ebu kar ve buzlardan kurtu- lap toprağa ne zaman kavuşacağız? Kö- peklerin takati kesildi, Onları gene kam- çulaması. Çünkü ilkbaharda buzlar çözü- lünce yolumuzda geçilmez nehirler pey- da ciacak, bunların etrafından dolaşıp geçmek için bitmez tükenmez mesafeleri yirümeğe mecbur kalacağız» diye konu- şuyorlar, Mayıs ayı giriyor, yiyecekleri çok a » zalmış, 34 köpekten öle öle, 12 köpekleri kalrwıştır. Tehlikeli gördükleri buz çât - Jakları genişliyor, göller halini alıyor. es günlere maloluyor, Naonsen hatıralarında bunu şöyle an - Jatır: «ler güneş doğuşunda ufku heyecan- la tetkik ediyoruz, Hiç bir şey görülmü- iyor, karader eser yok. Bu, ne olacak böy- le” Ciddi tehlikeler baş gösteriyor Şimdi Haziran. Cesim buz dağları» bir gok kanallarla birbirinden ayrılmış dai- galunm üstünde yüzüyor. Üstünde yürü- dükleri buz parçası gittikçe eriyor. Bur: dan eyritmek için fok balığı derisinden yapılmış sendallarını tamire başlıyorlar. Nonsen sağ kalan altı köpeğinin arasm- da bir taraftan sandalları dikiyor, bir tâ raftan da memleketteki kızını düşünü - yer, — İhtimal kızım (Liv) bu öğle yeme- ğinde büyük annesindedir, diye söyleni- yor. çözülmeğe yüz tu tarken Yirmi dört saat durup dinienmeder ta- mirden sonra sandallar hazırlanmış olu- kuvvetli bir rüzgâr esiyor. Buz dağlarını birbirinden ayıran kanalları doldurunca tekrur kızaklarla yola koyuluyorler. Buz İbulsmaçlarına bata, çıka nsan kudre - tine üstün kir gayretle yol alıyoslar. Fa- kat ellerinde yalnız aç ve kuvvetten düş- beş köpek kalıyor. Nansen — Artık nerede olduğumuzu iyor. Bu son köpekleri de feda ederek ti durmadan ilerlemekte bu acağız, di - yor, 15 Temmuz: Vaziyetleri gittikçe ümid- sizleşiyor. Beş köpekten ikisi daha öl - müştür. Yanlarında 350 atım tütek mer- mis! var. Şöyle bir hesab yapıyorar, Yal- tiz tüfekle küçük kuşları av.asalar, da- ha Uç ay tutunabilecekler, Onfar. sonra tuzakla merti avliyacaklar, dahz sonra da su kenarlarında bulabilecekler: ka - buxlu kayvanları yiyecekler, Bu tasav - vur ve um'dleri iyi amma şu anda yiye - cek hiç bir şeyleri yok açlıkla benizleri sararmış, Baruta acıyıp küçük kuşlara da tüfek stmıyorlar. Nihayet bir fırtma başlıyor. Çengelli İzıpkın ile bir fok balığı avlamiyu mec - İbut oluyorlar, çıldırasıya — seviniyorlar. Günlerdenberi yarı aç, yarı tok yaşıyan arkadaş habire karınlarını doyürüyor- lar. Hayat gözlerinin önünde” yeniden röje ve sâadetle canlanıyo: ikip'ha - zirladık'arı fok derisi sandallari. yolla. rına devem edebilmek için üzerinde ya- işudıkları buzdağında tam hir ay bekle - m.eğe ıncckur kalıyorlar, Arivk orasi ken- dileri için bir çile diyarı oluyo”. İki yıl sonra ilk kar parçası Nansen iki yavrösile beraber bir ayı daba avlayınca açlık tehi'kesinden büs- kütün kurtuluyorlar. Nihayet bir sabah güneşin porıltıları arasında ufukta bir bulut yığım görüyorlar. Düzbönleris ba- t Bunları kenarlarından dolaşıp geçmek &nca tepeleri kayalarla benekli geniş karlı topraklar beliriyor. Bunu” ellerinde kalan son patates parçasını da yiyerek selârelıyor, iki üç gün dahı yürümek mecburiyetinde kalıyorlar. (Yohansen) birdenbire bir beyaz ayının hücumuna uğruyor. Feryada başlıyor. Nansen yeti- Şıyor, kurşunla vahşi hayvanı öldürüp arkadaşını kurlarıyor. Aylardan sonra (mors) arm hücumu başlıyor. Onları da öldürüyorlar, 14 ağustos akşamı bilmedikler: bir a- daya çıkıyorlar. Nansen hatıranda bunu e yazar; ki yıldır ilk defa toprağa ayak bas- mak saadetine eriyoruz. Bir taştan öbü- rüne stlamak, istediğimiz gibi koşup sıç- Tarak ne tatlı şey? Taşların arasından çiçekler topluyoruz. Mili bayrağımızı çekerek bayram yapıyoruz. Kend. ken- dimize ziyafet hazırlıyoruz. Tıpkı oyna- maya bırakılan çocuklar gibiyiz; (Devamı 11 inci sayfada) yor Birdenbire cenubu garbiden oldukça | bilmiyoruz, Yiyeceğimiz azaldıkça aza -| erlemekten başka çaremiz yok. Selâme-| mizlenmiş, ferahlamış değildi. Bu bü- (ların dihine doğru sokulmuşlardı, O ka- Neyin. (2 TARIH TETKİKLER 7) . Vaktile Ayasofya da . . 5 . . . . V Yenicami gibi idi! Caminin etrafını yüzlerce salaş bina ve berbad dük- kânlarla depolar sarmıştı. Kemerler oyuluyor, destek duvarlarının taşları sökülüp satılıyordu. Küçük kubbeler- den bir ikisi için “Bizimdir, diyenler bile vardı. Nihayet Koca Sinan işe müdahale etti Yazan: Kadircan Kaflı Ayasofyanın bugünkü hak Rminönü meydanı açılıyor Yenica-| — Biz kendimizi bildik bileli bu yer- mi bütün heybet ve güzelliğile ortayajleri böyle biliyoruz. çıkıyor. Biraz anlayışlı, bak gözeten! Büyük Türk mimarı Koca Sinan Bir bir tek adam ummam ki bu halden hoş-| zans medeniyetinin büyük eserini kur lanmamış olsun. Adetâ Eminönü mev-| tarmak lüzumunu çoktan anlamıştı. Ni kii ve Yenicami yerden keşSedilmiş| hayet harekete geçti, fikrini ve bu ihti oluyor. Eskiden de böyle ötekinin be.|yacı devlet adamlarına ve saraya açtı; rikinin tecavüzlerine uğramış, salaşlo kadar doğru söylüyordu ki kimse kulübelerin ve kötü hanların hücumu | karşı duramadı, derhal kabul olundu. karşısında boğulmuş yerler vardı. Bun-| Kendilerini bilelidenberi Ayasofya « larm en mühimmi «<Ayasofyasdır. nın etrafını kendi malları olarak be * Ayasofva müzesi 536 senesinde, bun- | nimseyenler bu kararı çok fena karşk, dan 1403 sene evvel yapıldı. Fakat et-|ladılar. Devlet bu gibi vaziyetler kar- rafı buzün görüldüğü gibi açılmış, tes! şısında halkı gücendirmekten, bir isyan içıkmasına sebeb olmaktan çekiniyor « İdu. Çünkü İstanbulun en güzel ve de « ğerli yerlerine sahib olanların, o za “ man sözlerini geçiren tek kuvet ola * rak tanınmış bulunan Yeniçerilere da. yanacakları şüphesizdi. 1 Fakat devletin de elinde öyle bir kal kan vardı ki bülün hücumları geri at- mıva muktedirdi: Fetva... yük ve muhtesem binayı büyük bir Bi- zans mimarı vaptı amma mden de büyük bir Türk mimarı kurtardı: Koca Sinan... * 1573 cenelerinde camiin yanıbaşında bir bevlik ambap vardı. Yarım kubbe- lerinden birinin üstüne bir minare vâ- J vilmıştı. İkisi de pek çirkin görünü *| Mesele Şeyhislâm Ebussuud Efendi yorlardı. ye söylendi. Din bahislerini hayata tat. Fokal is bu kadarla kalsa ehemmiye-| bik hususunda bir çok örnekler veren ti voktu: bu akıllı adam hiç tereddüd etmedi. a — geliş yla eski hü -İ emarziri - şedidden sonra ettikleri 78 udunu asrrışlardı. Orada evvelce mev rarlar hikusur tazmin olunüp ol asil cud olen binaları vıkmıslar: kendileri-| .... İ 2 edil b pe e yapmışlar Bu uğurda, inan a lum Samir de zelzeleden “müteessir Olmaması İÇİNİ Derhal yaygara koptu. Civardakiler- vapılan destek duvarları yıkmıslar: ön-| den bir kısmı mal sahibi “olduğu gibi bir kısm: da bu yerleri başkalarından kiralamıslar, parasmi peşin olarak ver» mişledi. Şimdi © paracıklar yanacak ğ mıydı? Şeyhislâm bu ciheti de düşünmüş «bikusur tazmin lâzımdır» diyerek kes» tirip atmıştı. Fökat yaygaranın, şikâyetlerin sonu gelmiyordu.. — Bize zulümdür. biz çıkmayız! | Diyorlardı. Yahud da işi büsbütün azıfarak şöyle homurdanıyorlardı: - o — Kâfir binasıdır. Yıkılmak gerek » tir. Yıkılsa nice olur! R Bunlar da düşünülmüş ve fetva alın. mıştı. Seyhislâm bu işde hiç tereddüd etmiyor; kararlarını derhal ve kat'i © larak veriyordu: ü «Bu Mâkule kimesheler kâfirlerdir; katilleri mübahtır.» i Artık sesler ve homurtular kesilmiş, fetvayı yerine getirmek için hazır dus a ran palabıyıklı, mazgal göğüslü, şimşek bakışlı Yeniçerilerin önünde herkes söke lüm büklüm olmuştu. Ayasofyayı bin» lerce, milyonlarca müthiş sülük gibi sarmış olan salaş binalarır. yıkılması na başlandı Tarihçi Selânikli Mustafa Efend: bu sırada olan garib bir hadiseyi oldukca Ayasofvanın hücuma uğraması asıl bu-|büvük bir ekemmiyetle yazar: g nun içindi. Nitekim Yenicami de ayni| Evler yıkılmağa başlayınca Ayasofya talie uğramış, ancak şimdi kurtulmuş-| civarındaki mahallelerin sokaklarında tur, geceleri binlerce karaltı sürünüyor; kâs Bunlar ne zaman olmuştu? Nasıl o.İpiların aralıklarından, su deliklerinden, lup da pörülmemiş veya göz yumul .İ|bodrum pencerelerinden içeri dalıyor». muştu? Orada bulunanlara sorulduğu) larmış. Bunlar, yık 'an yerlerden açıkla zaman şu cevabi veriyorlardı: (Devamı 14 ncü sayfada) dar ki bazıları binanın içine kadar gi- Tecek mbivdiler. Büvük kubbenin et. rafındaki küçük kubbelerden bir ikisi için: — Birimdir; bunca yıl mutasarrıf bu. lunuyoroz! Demeğe basladılar. - Bu gidişle bir gün kaca Avasofvava sahib cıkacakla- rından *“öhelenmek mek haklı olurdu. Etraftaki evler, kahveler, dükkân“ lar ve denolar o kadar çoğaldı ki büyük bir filin üstüne Üsüşen kargaları an - dırdılar: Sıkısan evler arasında yol kal. madı#r icin sokak yapmak üzere bina - mm kemerleri acibvordu. Bazı kemer - lerin içine de ocaklar, dolablar, tence- reler yapılmıstı. Kemerlerden çoğunun altları odalar. la dolmuştu. Kalabalık artınca ihtiyaç. lar da artıvor: şurada burada abdest - haneler görülüyordu. Yıkılan destek duvarlarının yerinde başka şeyler, kerpiçten, tahtadan, kü- çük taşlardan bir takım gayet çirkin kulübeler vardı. O güzel ve büyük taş- ların hepsi de kim bilir nereye taşın » mış, kim bilir kimlere satılmıştı!.. Burası, «Atmeyvdanı - Sultanahmed»e ve saraya yakınlığı dolayısile o zaman- ki İstanbulun en iyi ve değerli yeri idi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: