23 Aralık 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

23 Aralık 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— bunun tiyandan ve belki de hiç istemiye- L YEĞ îıı-ııııı-ııı_ıımımı:-ııımııı; Şucaaddin, yirmi beş yaşında bir :c!i-[ kanlı idi. Pek güzel olmamakla beraber gene sevimli sayılabilecek bir yüzü vırdı.W Şık giyinmemekle beraber fena giyinmiş| te addedilemezdi. Mesleği icabı ayükkab | laçcı yazsa daima tozlu, kışsa daima ça- murlu olur, gene mesleği icabı sağ kolu- nun #lünda daima bir çanta bulururdu. Onu tozlu, çamurlu ayakkabile gezdiren, koltuğunun altında daima bir çanta taşı- mak mecburiyetine koyan mesleğinin 2- di bazılarının ayak satıcılığı ve Sucaad- ise mümessillik dediği bir meslek. caaddin, sabah saat dokuz buçuk, akşam dörde, beşe kadar; ev ev. man apartıman dolaşır; ker kapıyı| , karşısına çıkan hizmetçiye, o saat- letde erkekler evde bulunmadıkları için evin - bayanile konuşmak istediğin! söy Jer, bayan kapıya gelir gelmez, tekrarlı- ya tekrarlıya artık manasını kendi de an- hyamndığı klişe cümleleri ardarda sı*a- lardır ayangerdi: ben İstanbul ve hütön Türkiyede Zibu ev İşi aletlerinin yegâne mümessiliyim.. mümesaik — bulunmak'a müftehir olduğum müessesenin muhte- Fom halkın ve bilhassa muhterem beyan- ların işlerini kolaylatmak için icad etti-| Gi ve piyasaya Çıkardığı elektrikli kahve inin bir tanesini de size, ga yet ehven olan bedeli mukabilinde tak: ditr etmek isterim. Bu cins kahve değ'r- menleri kolla çevrilen, ve her evde bulu. nsn iptidal kahve değirmenlerine her cı- hetle faiktir. Zamandan ve sâydan ta- sarrufu temin ettiğinden başka, kabive- m'n, kendine has kokusunu muhafaza et- tiği gibi, masrafı da pek azdır. Evinizde | elektrik yoksa, havagazile de çalıştırahi- lirsiniz.. bavagazı şoksa, gene ehven 0: Tan bedel mukabilinde takdim edeceğ'm, | dfak bir aletin ilâvesile terkos muslir, na Taptederek te işletebilirsiniz. Terk>s ta yoksa kolla çevrilebilir, Her kapıda bu suretle dil döken Şuca- Addinin, kahve değirmeni şattığı bazan vakidi. Fakat bazan da sözünü daha ya tılamadan ber evin lâzımı gayri müfarıki olan ve birçok hususta ev kadınının işine yarıyan süpürgenin sopası kendisıne gös. terilirdi. Şucaaddin bundan pek alınmaz. dı. Ticaret hayatının böyle cilvelerini ta- bit karşılar. O kapıdan, başka kapıya ge derd'. Şucnaddinin en fazla Son Poslanın edebi romanı: 4 - yolcuları - Bu yokluk ne açlıktır, ne çıplaklık, Ra- dece, dübedüz, bir çatı altında birleşen | insanları tamamile birbirine bağlıyamı yan hir eksikliktir ve bu eksiklik, bence hiçbir zengirlikle doldurulamaz. Gelelim eniştem Fuad Beye... Husust bir Jâboratuvarın sahibi, şefi, bir kol'- mede her şeyidir o! Henüz otuz beşinde bir adam.. fakat yaşını bilmiyen bir kim- “sa onun bu simsiyah saçlarına, bu sıcak, geniş ve parlak gözlerine, hele bir kadın teri kadar yumuşak, çizgisiz yüzüne ba- kınca eniştemi henüz yirmi beşini dol- durmüuş bir delikanlı sanır. Vapurda, hu- Susf salonda Kadınlara bakışında ve ka- dırların yandan hafif bir gülümseme |'e bu bakışi ona iade edişlerirde muhakkak ki Münevver ablamın zararına bir avun var Bunu bissediyorum, eniştemdeti bu yaratılıştan Donjuanlığı görüyorum. fa- kat sadece o kadar... Ne yapabilirim ki? Bütüh namus ve fazileti ile berabet son zamanda süsünden başka bir çey düşün- miyen ablamın dikkatini kocasının bu bakış'arı üzerine çekmek mi? İyi amma. ceğim bir Telâketten başka ne netiresi işe Çüükü bütün gürültülerine, patır' ün yaramazlıklarına vağren, bu düşüncesiz, belki de talihsiz diyece- ğim izdivacdin mahsulü Ülkü ile Erdinci | öyle seviyorum ki... Ah, şındaki Ülkü, Aşıklar yoluı_ıu “Son Posta,, nn Hikâysi — SteIINIIEzNNINZAINNARANI aI ÜMESSİL Çeviren: NE M sem; Beyoğlu idi. Bunun için her sabah suayyen saatte tünele biner ve Beyoğlu- na çıkardı. Muayyen saatte tünele bin'p Beyoğluna çıkmasının bir sebebi de, İs- anbulda yegâne mümesasili bulunduğu Zibu &v işleri aletlerinlü deposunun Beyoğlunda olması idi. Şucaaddin gi yirmi otuz yegâne mümessil muayyen sa- atta bu depoda bulunmak, bir-gün evvel yaptıkları işlerin hesabını vermek mec- buriyetinde idiler. Şucaaddin, günün birinde tünel'e sarı saçlı, Jâciverd gözlü, cana yakın bir gexç kız görmüştü. Bu genç hemen gün yolu üstünde rastladığı genç kızlara pek benzemiyordu. Yahud da benziyordu da Şucaaddine böyle gelmişti. Şuzasddın üç dakikadan fazla gürmiyen tünel yol- culuğunda gözlerini bir an bile on genç kızdan ayıramamıştı. Baktıkça genç kızı daha gi daha cana yakın büluyordu. Tünelden çıktığı zaman gözünden kay betmiş, fakat; yüzünün ç'zgilerini, bakıt- Jarının tatlılığım, vücudünün güzeliiğ hafızasında saklamışstı. Şucaaddin, ertesi gün daha ertesi gün, Caha ertesi gün tünelde ayni genç kt gör E bir seferinde oturacak yer bula- mayıp avokta kalanların tek ellerile sıkı sıkı yakaladıkları bronz direğin cembe | rini beraber yakalamışlardı ve nattâ ber sra Sucanddinin eli genç kızın eline de deği l ha Şucaaddin karar verdi. Tüneldeki genç kıza kendisini sevdiğini. onsuz yo şıyammıyacağını söyliyecekti. Hattâ ne: söyliyeceğint kel kel'me ezberlerni iş yapablıdıği ; de.. yalnız bir fırsatını bulup söyliyemi- | tebrik ederiz. Yazan: Halid Fahri Ozansoy ©o baygın şehlâ bakışları, hele bahçede beni görür görmez ellerini çırparak n bir tüy kadar hafif koşması ve kollarıma alı- larak «Dayı, bana şukula getirdin mi?» leşen dit jile ne sevimli ın kaz! Ya Erdinç... onun iki yaş o topaç Bibi oğlan! Eniştem bu sasdeti kâfi görmüyor ve neş'eyi, zevk hâlâ dışarıda başka, kadınların bakışla- rında arıyorsa ben buna teessü'ten başlra ne yapabili Müdahalem bir ae fa- ciasına sebeb olursa, ömrümün — şonuna kafar ben muztar'b olmaz mıyım? Fakat az çok !ise tahsiline, az çok bilgi ve gör- güsüne reğmen niçin ablamın zekisi hiç uyanık değil? Niçin sadece babasının ve kocasının zenginliği onun gözlerini ka- maştırmış? O tanesi bilmem kaç liraya çıkan emprimeler, roplar, mantolar ka- dar üstüne titremesi lâzım gelen bir ba- zinesi, saadeti yok mu? Korkuyorum, bü- tün bu süsler bir gün ona iki çocuğu ile| dul bir kadın hüviyeti vermesin? Vakıa © zaman. babamın ismi ve serveti ona| şimdiki kocasından daha parlak, belkı aı; daha genç, daha yakışıklı ikinci bir koca | temin edebilir. Fakat o yavrular, bir ü- vey, babanın yanında, fiske ile bile ya- naklarına dokunulmasa, bugünkü - neş'e- lerini gene bulurlar, bugünkü —masum eocuk kahkahalarını gene ayni çılginlik- la Âşıklar Yolunun her rüzgür estikçe sabahları bir rübap ve akşamları bir org "|bir kızı dünyaya gelmiştir. Küçük yavruya İsmet Hulüsi A4EBANİZ yordu. Şu tünel de ne fena şeydi. Pence- reler sarsılır, kapılar sarsılır. ve biliün bu sarsılanların çıkardıkları gürültü ara- sızda İân: aşketmek hiç te kolüy olmıya- eaktı, Nihayet günün - birinde - Şutaeddiniü eline bir Yıraat geçti Tünelde yanyanu Ö- turmuslardı. Bilmem “hafnği arıza sebe- bi'e tünelin de on dakika bekliyeceğini memürlar haber vermişlerdi. Şucsuddin yanındaki genç kıza döndü. Evvelden ha- ilânı aşk formülünü kelime ke- ylemek için ağzını açtı. * di amma gene Şucaadiin dı. Genç kız Şucaaddinden Şucseddin ilârı aşk formülünü söy- cekken, heyecandan birdenbire ne söy! şaşırmış, günde belki seksen ke- Ben İstanbulda ve bütün Tü Zbu ev işi aletlerinin.. tabesine başlamış ve ancak sonura gel- diği zaman yaptığı hatayı farketmışti, SAÇ YARIYRİ NÜSMAMIZDA: Yakaladılar ama.. Çeviren: Paik Berem l İ Mes'ut bir doğum Türkiye İş Bankası İstanbul şubeli şefle- rinden Turgud Sarp'ın dün sabah saat T de uzun ömür ve aaadetler — dilet, ebeveynini en-çok onları düşünüyor. onlar ıçık te- derleniyorum. Şimdi gene babamla anneme geleyim, Bana bu ctrafımı gözleyiş. bu her şeye merak sarış ve her şeyin gülünç, çırkin, acıklı taraflarını araştırış muhakkak ki onlardan geçmedi. Garib bir yaratı'ızla ben kendi kendimi yetiştirdim. Ne bugn sovadını «İneldizer. diye seçen ve eski zamanda bir sünnet çocuğunun sırmalı takkesinin ucuna ilişik mavi bir boncuk g bi isminin sonuna bu incili kelimey! ta- kerken henim ve belki de kardeslerimin aksine nü büyük bir iftiharla ka- bartan habam ve babamın ilâh gibi pa. raya İnanışı, ne anamın, bacak kodar | Neclâya uvarak dünkü tekke'bacısı kıya- fetint maku! kle sokacak verda aca- ih bir mondenliğe çevirecek kadar jirade ve düşünceden mahrum oluşu, ban2 bu belki hiç te saadet getirmiyecek olan ma- razi benliğim! veremezdi? Hele her şeyin üstünde Hrat derecede bu tenkid ve ka- rikatür *ptilâm. Ne hazin hele! Ne garib değil mi?..İsen bunları mı düşünecektin? Koluna ne Elimde paletim ve tırça- | cinsten olursa olsun, Türk, Rum, Müuse- aliye Vekâletinden: 1 — 31/Kânunuevvel/937 tarihinde Üân edildiği üzere eski Bronz beş kuruş- huklarla yüz paralıklar ve nikel bir kuruşluklar 31 kânunuevvel 1939 akşamın * dan itibaren tedavülden kaldırılacaktır. Ellerinde bu nevi para bulunanlar 31 kânunuevvel 1938 akşamına İkadar bilâmüm malsandıklarile Cümhuriyet Merkez ve Ziraat Bankalarına müracast ederek mübadele ettirmelidirler. 2 — Tedavülden kaldırılan bu nevi paralar 2257 numaralı kanunun saekizitt- el maddesi mucibince 1 kânunusani 1939 tarihinden itibaren bir sene zarfındâ ancak malsandıklarına ve Cümhuriyet Merkez Bankasına yapılacak. tediyatlâ kullanılabilecektir. — <4964» — <8806> RN ? Devlet Demiryolları ve limanları işletmesi Umum idaresi ilânları| — 1! ; Muhammen bedeli 60.000 lira olan Avrupa hattı lakomotiflerine aid yedek ek- sam 6/Şubat/1939 Pazartesi günü saar 15 de kapalı zarf usulü ile Ankaradâ —— İdare binasında satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin 4250 liralık muvakkat teminat ile kanunun tayil ettiği vesikaları ve tekliflerini ayni gün saat 14 e kadar Komisyon Releliğin? vermeleri lâzımdır. Şartname'er 300 kuruşa Ankara ve Haydarpaşa veznelerinde satılmaktadır. a ça Geem ee a l Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. GESE — Bursa Nafıa Müdürlüğünden: 1 — Eksiltmeye konan iş: Karacabey harasında Grom hastanesinin ikmal V€ ilâvel Inşaatı olup 20,337 lira 56 kuruşluk esas keşfinden 15.000 Hralık miktardır. 2 — Muhammen keşif bedeli üzecinden yapılacak tenzilât nisbeti vahid hat lardan her birerlerine ayrı ayrı teşmil edilerek bulunacak miktar bu #kslltme- nin keşif bedelidir. ç 3 — Bu işe aid keşif, metraj. proje. fenni, umum! fenni, kapalı zarf uşulile ei siltme, yapı işleri fenni ve Bayındırlık işleri genel şartnameleri ile mukaveit projesinden iharet evrakı nafia dawresinde görebilecekleri gibi arzl edenler 75 kür ruş mukabilinde birer örneklerini alabilirler. d 4& — Eksiltme 5/1/939 Perşembe günü saat 16 da Bursa Nafın Müdürlüğü ek- sütme komusyonu odasında kapalı zarf usulile yapılacaktır. 5 — Fksitmeye girebilmek için isteklilerin 112$ lira muvakkat teminat ver” meleri, üçüncü maddede yazılhı evrakı kabul ve imza etmeleri ve bu inşaatı yü- pabileceklerine dâir ehliyet vesikası (bu vesika eksiltme yapılacağı günden €© az sekiz gün evvel bir istida ile vilâyet makamına müracaat edilerek alınacak- » tır.) Talibler-şirket halinde iseler 2490 sayılı kanunun üçüncü maddesinin A B fıkralarında yazılı ve 938 yılı Ticaret Odası belgesini göstermeleri lâzımdır. : 6 — İsteklilerin, dış zarfı mühür mumu e yi kapatılmış teklif mektublari” — n 5/1/939 Perşembe günü saat on beşe kadar komisyon reisliğine makbuz bi . kabilinde vermelori icah eder. « Postada vukubulacak gecikmeler kabul edilmez. (2061) kendisi hiç çamlığa çıkmıyor mu? Yoksı(blaı yalmız dolaştığım dekor olmalı £ mzaktaki mav! deniz, şu karşıki adaları çıkıyor da hep benim küşkü etrafından lar Ü nâasılsa uzaklaştığım dakikalara mı rest- | Anadnlu yakasının bu anda hafif sisil di İ * şu hyor? Belki iskeleye iniyor dişe akşam- bulanık görünen sahilleri, ç ları oraya da indim, piyasa edenler ara- | çamlar ve şu tozlu yol, Âşıklar Yolu: ’,( sında istemiye istemiye dolaştım. Bütün|nız gözlerimin Içini doldürmalıi! — Fak & gazinolara ve pastacılara her geçişimde |elime fırçalarımı alınca, bütün bu d baktım. Hayır, yok, yok, bir yerde yok! | ve yeşil güzellikleri, derinlikleri değil Ne oldu?.. Yoksa babası çok mu hâs-| yalnız ve yalnız insariları tuvalimde c8f” ta?... Acaba kapıyı çalıp sorsam mm”... |landırmalıyım... Hele önce o sarışıtı VFakat buna da cesaret edemiyorum.| hayalimde yer eden şekl'le... Fakat o00f — Gözlerim asıl endişemi, asıl düşüncemi |o göz yaşlarını ve o yaşların inci meydana vurur diye korkuyorum. Çünkü |Lğını bangi boyadan alacağım? insanların merhamet hislerinde bile bils- bütün başkı gler araştıran, şahsf men- faatlere bağlı büsbütün başka sebebler düşünen yalmız ben miyim ki? Bu gidişle galiba tabiati resmetmekten vazgeçeci ve yalnız kendi Tuhumun karikatü çizeceğim Hey gidi Tuğrul! Ada çamlıklarında, AÂşıklar Yolunun birb'rlerine sarmaşdolaş çiftler gibi dolaşan kovnunda en nihayet — raum: San'at ta hayat kadar güç ve ğ hayattan daha güçmüş! h v Yörükaliye, plâja en büyük kalabalğ! götüren onu beş geçe vapuru henüz kalkmış, ıskele civarı tonhalaşmışlı. lediye gazinosu tarafındaki - rihi parmaklığa dayanmış, gözlerimle, bu rif, beyaz küçük vapurun, larda bıraktığı köpüklü çizgiye dalmif” w (164) —a EENEN İcabında günde 3 kaşe alın bilir. EERE EEE — di daha büyük bir hüzünle anlıyi” — larımla suları, tepeleri, çamları, kayala-| vi, yahud Ermeni, bir genç kız alıp bu rı ve bilhassa akşam garibliğinde me'üi| yoldan bütün şu delikanlılar gibi, bazan ve hülyalh uzanari sembolik patikalarla|ıslıkla bir tango çalarak geçecek, bazan bu patikalar Üstünde eriyen son güneş|tenha bir çam dibinde uzun ve sıcak bir damlalarını resmoderken ne kadar tabia-| öpüşün hazzını tadacak yerde... to tabif gözlerle bakıyorsam insanlara bi-| Hey gidi fessam Tuğrul! Sen hayata, bakışla, o de-|tabiate karşı realist olayım, hayata ve ta rece gülünç manalar veriyorum! San'a- | biste bu çerçevenin içinden gireyim der« tımla ruhum arasındaki bu tezadı. bir|keti bilikis büsbütün — romantikleşiyor. rlü ortadan kaldıramadım ve bunun|sun! O halde Âşıklar Yolunda ne )sin sebebini bir türlü anlıyamadım. Şimdi de| var* Klâsik resim galerileri ne güne Ju- bu âne kadar meçhulüm olan bir tesirin|ruyor? Git gene Avrupaya, yıllarca ve altındayım: Ellerini yüzüne kapamıs, sa- | yıllarca müzelerde dolaş! Belki 6 saman rı bükleli saçları sarsıla garsıla ağlıyan |bu romantik ruhundan bir esor doğura- hir genç kızın hayali... Bu hayal kaç gün- | bilirsin! Halbuki burada, bu Ada çam- dür beni rahat bırakmıyor. Gündür dü-|lıklarında baş hülyalarınla ne yaratabi- şüncemde ve gece rüyalarımda dolaşıyor. |leceksin? O sarışın kızın gözyaşları içine Fakat onu, hep böyle hayal olarak doğil,|de bir Meryem güzelliği alan çehresini hakiki varlığile tekrar görmek istıyofum | mi? Keşki muvaffak olabilseydin... henüz dört ya- gibi ilâhi sesler çıkaran çamlarının uğul-| ve bufun için kaç gündür çamlıktan hes| Evet, evet, ben artık tabiat resmini bı- o kumral, kıvırcık saçlatı. |(tusuna karıştırabilirler mi? Hamlı ben men hemen hiç eve girmiyorum. Fakat|rakmalı, portre ressamı olmalıyım. Ta- tım ki, omuzuma bir el dokundu. Döndüm, baktım: Kısa baylu, tanl! dığım bir adam!.. Baş açık, ceketi :ı""ı rıp bir kolunun üstüne sarkıtmış. a esmer yüzü perdahlı bir traşla ,cilâh &” bi.. bu yüzün yukarısında iki siyah HİlE kâr göz ve altında, yırtılmış bir et PÜT — — çası genişliğinde bir ağız oyulu.. kaşltf” ni indirip gözlerini ufaltmış ve sanki lukta bir şey ısırıyor gibi dişlerini $ sıka alt dudağını sarkıtarak bu ko€i ağzını açmış, bana doğru eğiliyor! ayri iyar! bir korku ile başım! riye çektim. O zaman, karşımdakı, di y rinin kenedini çözerek ve ağzını Wm' iğrenç kebalığile açarak gürültülü bİT kahkaha fırlattı ve yalnız ıeıııM"“. : hafif bir Rum şivesile, sanki kırk yilk dostummuş gibi teklifsizce: — Galiba sizi korkuttum, Tuğrul Bt dedi. Affedersiniz! — — (Arkası var) —— KA M v ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: