Ben karayağız Gdelikanlıyı ele geçi Nbllecek DiT hayal amma.. hele bir, işe girişelim. :'::ı . ç * ._î“ndüı. © kadar yorulmuşum ki adetâ, Slü gibi uyumuşum. $in. İkinci l inci vapurla İstanbula indim. th.“q döktorüun le: Gel bakalım benim sahte ha: sabah karanlığı, horozu ba 5 & bir haber var?, Sapl Üü ;Muhm. çok mühim, doktor. DĞ' Mırıldandım. 5,“*'4»' bir sandalye çekti. Ciddi bir _ıî karşıma oturarak: b Mühim haberler, ha... Anlat ba- , kızım. Dedi K İki Ründür; nerede - çalışıyorum, L"’ Musunuz? sa g:l'hıldı. Beyoğlunda. < Ya, nereder.. < Sülkasd yerinde. Ko pühel suikasd yerinde?. y Ydarpaşada, .""î::ı BSufkasd yeri diye, oraya mı Çmneuı mi ya, doktor?.. Yoksa, siz a lbn hâdisenin bir kaza eseri oldu- B Arafdarsınız? Püka, “him, henüz hiç bir fikrim yok... & ,,? Meselenin kaza olduğuna kana- K Tüzım. uşl:"nl olur, doktor bey... Müsaade Ön ç da size, todkikat ve tahkikatı - m"k!tin! anlatayım. v ’dzı, Rozanın evinden çıktığım itibaren — başladım. Bütün Tzi Klerimi, bildiklerimi ve işittikler lş;:lmm j k. d!" derin bir sabrı tahammülle k.v.“’“ıdı Hattâ vakit vakit, derin Btüm iferleri gösterdi... Fakat, tam kh.,:::* bitmez, ne cevab verse be- “niz? S M » biz, Vet kızım.. bütün bu söyledikle- ı,,qm kuvvetli mantık — delillerine ğ:qııııbm:.u Ancak şu var ki; *h.ı ik Yüzünden vukua gelen bir ka- q*bh::h bir şey değildir. S x%t:;ınhr, doktor bey; Hem, söy- K kabul ediyorsunuz. Hem de h bir kaza eseri olduğunu iddia lüz, S Bu ( Sükünetle cevab verdi: Nni İldlayı eden, ben değilim kı - W hey'eti, bu yolda — rapor K. * Bunu kabul etmek de, zaru- ü R; w ben bunun aksini isbat e » Bek kızım.. — sana; cevab #vvel, bir nasihat vereyim. İla " küpe kalsın... Sen, nazik bir N'“ı *diyorsun. Bu vazifede birin- BU gBen, Pnenin deliğinden rak lindis- ğî__"“udum İceb etmediği za - Sözünün önündeki haham kub :w.“"'üym Şimdi, bu me - memur olanlar, ka « Hye Hökikine t_':—'kı_""' verdiler. Sen de kabul e- %nwm altın jmza eden- budala Rozanın evinde başlıyan hi makascının dediği gibi.. acaba;| :“bulhnnvıbeudıhpmolsım miyim?. Bu, pek muhal olan 1M; ayinel devran, ne suret gös - x"y'hı- uyanmaz, derhal giyindim. ama, enli kenarlı şapkamı geçir » muayenehanesine ©r, beni bu kadar erken gördü- hayret etti. Mutad olan şakrak M Zelmene bakılırsa muhakkak mü-| mkımı çıkardım, bir sandalyenin p. * attım. Kendim de bir koltuğa #rek bir sigara yaktım. Çalış - %fhh mağrur ve müftehir bir ta - |kuvvet var. Bize yardımcı gelenler, bi felüketin başlıca sebebi, dik - | b_'hmmm yerde doğrul -| bir hayretle sordum: SON POBTA Terimden fırladım ve bağırdım. ler. Demek ki bunda, bir sebeb ve hik-| — Onlar, böyle mi söylüyorlar? Bu sebeb ve hikmeti, hükü -| —. Eyet. e kabul etmiştir. Artık bu vaziyet rulma, kızım... Bu işin fa -| yetle karşılaşmak icab ediyor. 1 yok.. Yerimden fırladım. Ve, bi — Canım., Hiç olmazsa o sebeb hikme' ve| Dokter, sanki bizi dinleyenler var-| mış gibi kulağıma eğildi: — Bena, lüzumsuz gevezelik - etti me... Sen, zeki bir kızsın. Şunu bilmen lâzım ki, biz bugün âdeta vesayet âl - tındayız. Kuvvetimizin — fevkinde bir (kaza) yapıvorlar, — Ha, babana rahmet. — Peder, henüz vefat etmedi. — Allahın rahmeti, yal ller çir değildir ya. kızım. Cen: lemize merhamet etsin. zim âmirimiz kesildiler... Onlar ne der- se, öyle'olur. (Arkanı vi Kuruluş tarihi : 1888 Sermayesi: 100.000.000 Türk Lizası Şube ve ajans adedi: 262 Zirai ve ticari har nevi banka muame! eri p Ü HN S a Z Ğ PARA BiRİKTİRENLERE 28.601 Lira iKRAMIYE VERECEK Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsız tasarruf hesablarında en 21 50 Jirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a ile aşağıdaki — plâna göre ikramiyo dağıtılacaktır: 4 Aded 1,000 Liralık 4,000 Lira * z S00 £ ZZoM HL L GKO SLM0 A0 a A00 G AM 000 OĞ BÜD F SA M00 1904 5. aa ÇAA0i 160 ” 20 ” ım ” DİKKAT: Hesaplarındak! paralar bir sene içinde 50 — liradan düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde ©6 20 fazlasile verilecektir.. Kur'alar senede 4 defa, 1 Eylül, 1 Birinci kânun, 1 Mart ve 1 Haziran tarihlerinde çekilecektir. Z Yazan: Ziya Şakir kâye | — Anladım, doktor bey.. mes'üliyet-| ten kurtulmak isteyenler, (suikasd) ı, hak, cüm — Amin., cidden, ümin, doktor bey... T. C. ZİRAAT BAKKASI “Son Posta,, nın oVa Yazan Bu buhrandan prestijimiz şübhesiz ki pek azalmış bir halde çıkıyorduk. Fakat, Mehmed Alinin Mısırdaki nüfuz ve kud- retinin takviye edilmesinden memnun olmamız icab ederdi. Bu sayede, Mısırda iyi nüfuzumuzu idame edebilecektik. İngiltere bizi Suriyeden ve Fırattan bertaraf etmekle beraber Rusyayı boğaz- lardan uzaklaştırıyordu. Fakat Mısır me- selesi hakkında birçok vesikalara istina- den yazılmış olan bir kitab, M. Roger |Lainbelin Sir Valentine Chirol tarafın- dan Büyük Britanyanın Mısır hidivi ile münasebetleri hakkında beyan etliği mü- toleayı hatırlatıyor. Şark meselelerine datr pek iyi vesikalar toplamış olan İn- giliz mubarriri Mehmed Alinin aleyhın- de bulunacak yerde onun tarafını iltizam etseydi acaba Palmerstondan iyi yapmış olmaz mıydı diye düşünüyor. İngiltere Suriyede, Mısırda, Arabistanda, Sudanda paşanın hâmisi vaziyetini aisa ve ona Fransızlardan daha fazla müzaheret ve müsaade göstererek böyle mahirane bir a ile hırsıcahlarını teşvik etse ıdi e yok ki Hind yolu üzerindeki 1 sağlam ve ucuz surette te- — Fakat hakikat meyda Bu ka- | çiç etmiş olurdu. Dahi tarihi it'ba- Z 6 eka bir ( , ei - ” Si ş olurdu. Daha o tarihten it'ba- ın!;. fın.ı;’ lîığ:ı bir iddia çı -İdar meydanda olan bir hakikatten kaç' İren geniş bir İngiliz - Arab imparetor - ak, doğru değildir. aĞ B 1 , e YŞ makta ne mana var?. lağunu kolayca teşkil edebilirdi. İngi SAT GE Te — Hakikatten kaçıl , mes'uli -İtere böyle bir imparatorluk yaratmaya yarım atır sonra çok daha zor — şartlar |içinde uğraşıp dururdu. * M. Gulzot boğazlar mukavelenamesinin müzakeresile meşgul olduğu sırada, Fran. sızlarla İngilizler arasındak! rekabetin en başlı mevzuu olan Yakınşarkın tica- Tet yolları meselesi hakkında İngiltere hükümeti ile anlaşmağa teşebbüs etti. 13 kânunusani 1841 de, Londradaki se- firimiz Comte de Salnt-Aulsaire'e — Pal- İmerston'a söylenecek şu sözleri — tebliğ Çetti: «Gerek Süveyş tarikile Akder'z ile Kızıldeniz, gerek Suriye ve Fırat tarikile Akdeniz ile Basra körfezi arasındaki ti-| caret yolları için umumi serbesti şeraiti, belki de müsbet bir bitaraflık şeraiti te- sis edilebilirdi. Bu bütün Avrupa için büyük bir ehemmiyeti hâaiz olurdu. Av- rupanın Asya ile süratli bir surette art- makta olan münasebetleri için öyle mü- İkemmel prensipler vazederdi ki ihtimal ki bir daha bunları tesise fırsat bulun- mazdı.. M. Guizot birkaç hafta sonra bu me- #oleyi tekrar ele alarak, Londradaki mas. lah. arımız Baron de Bourgueney'e yazdığı mektubda «Avrupa ile Asya ara- sında gerek Süveyş berzahi ve Kızıl- deniz, gerek Suriye, Fırat ve Bazra kör-| |fezi tarikile vukua gelen münakale yolla- | rının, hiçbir devlete husust bir müsaade ve imtiyaz temin etmeden, bütün Avru- pa milletleri tarafından serbest suretle kullanılmasını temin edecek kat'1 bir uz- laşmaya mevzu teşkil eyliyebileceğini» bildiriyordu. İngilterenin cevabı gecikmedi. 21 pubat ) İzot'a cevab verdi: «Avrupanın Asya ile |büyük münakale yollarından bütün dev- İetlerin serbest sürette istifadeleri (ne İtarrda kaleme alımırsa alınsın) yalnız İn- |giltere tarafından elde edilmiş hususl bir nimet gibi telâkki olunacaktır. 18 tem- muz 1840 danberi, İngiltere politikasına karşı serdedilen büyük — muâhazelerden biri Mısır meselesi vesilesile münakale yollarının inhisarını ele geçirmek iste- mesidir. Bunu prensip itibarile sair bü- tün devletlere de teşmil etmek neye yü- rıyacak? Hindistanda bir imparatorluğa malik olan başka bir devlet var mı? İn- gilterenin, sahte bir feragat altında müt- tefiklerini aldattığı söylenecek ve bu da bilhassa Fransada söylenecek. İngiltere. nin yalnız kendisinin işine yarıyacak bir maddenin muahedenameye sokulmasını istediğini ve Fransa ile çalışmak için bu- nu şart koştuğunu söyliyecekler. Bizim elimizde bir imtiyaz yoktur. İmtiyaz da istemiyoruz. Husust bir ferdin teşebbüz ruhunun yarattığı şeyi istemekte ve el de etmekte herkes serbest olsun. Bu bir muahedeye konacak şartlar için mevzu teşkil edemez...>. “ M Gülzot ısrar etmedi ve mesele mü- < Terüüme eden Ffüleyin Süveyş kanalında motörlü nakliyat ve Fransa ile İngiltere arasında bitmiyen rekabet ğ&ljl(&ı AİD KAYNAKLARI |1841 de, Lord Palmerston Mösyö CGui- | siyasi tefrikası : 18 ynfouı jallâkta kaldı. Zaten İngilterenin o tarihta müzakereyi bertaraf etmek isteterek bir İtakım mühim — sebebi vardı.. Mülâzim Wagharn ile yüzbaşı Francis Chesney tae tafından tavsiye edilmiş olan seri nakli«e yat projelerini ikmal ile meşguldü. Lord Palmerston «husust bir ferdin teşebbüş ruhundan, bahsederken onlara ima edi« yordu. Mısir seferinden sonra, Manş denizinin Öte tarafındaki komşularımız Hindistane daki imparatorluklarile sori münakald vasıtçları tesisi ile iştigalden hâli kalımae mışlardı. 1823 de ve 1826 da, Bombay hüs kümeti Hindistan ile Süveyş arasında buharlı bir seyrüsefer servisi tesisi için |Türkiyeye iki kere teklifte bulunmuşsa |da muvafık bir cevab alamamıştı. Bunutş |üzerine, mülâzim Waghorn Hindistana gitmek için Misir yolü ihtiyar edili iptidal vesait ile bile, elde edilecek büyük tasarrufları isbata kalktı. 1829 da, Ümida burnu yolile gönderilmiş olan mektubla- rin ikinci nüshalarını masrafı kendısina Bid olmak üsere sevketmek müsaadesini istihsti etmişti. Mutad nakliye vasıtala- rmu kullanarak ve bilhassa İskenderiye. den Süveyşe kadar Mısırı geçmek için |«Overlan yolunu» takib ederek hep o bi İrinci gelmişti. Bu isbat neticesinde, 1830 |da Bombaydan Süveyşe ilk dela nlarali buharlı bir gemi geldi. Fakat Mehmed Ali bu nakliyata pek müsald görünmee diğinden, İngilizler Fırat tarikile nehir |nakliyadtını da tedkik eylemişlerdi İşte |1828 ve 1832 de Mezopotamya ve Kızıl deniz tarikile vukua gelen üç seyahat ten sonradır ki yüzbaşı Francis Chesney |mülâzim — Waghorn'un — kararlarından |farklı neticelere vâsıl oldu. O, Basra kör fez. yolu lehinde rey beyan etıyordu Bunun üzerine, Kızildeniz yolile ve Baş |ra körfezi ve Fırat yolile mukayeseli bir tecrübe yapıldı. Fakat tasarruf ve iktı. sad mülâhazasına mebni Ümidburnu yo |Lle celbi iktiza eden kömür nakliyat |zorluğundan dolayı bu teerübeler cesa. ret verici bir mahiyet arzetmediler Binaenaleyh istikbalde bulunacak ha çaresi şimendiferlerle buhar gemileriniz birlikte istimalinden ibaret gibi görünü- yordu. Bunu, 1837 de, yüzbaşı Franclş Chesney Fıratın seyrisefaine — kabiliyeti hakkında uzun ve derin bir tedkikten sonra tavsiye etti. Suriyede, Lâzkiyo ile İskenderun arasında Süveydiyeden ha- reket ederek Antakya ve İskenderundan geçecek ve Fıral üzerinden Meskeneye müntehi olacak bir demiryolunun inşa: #ını tavsiye ediyordu. Bu şimendiferin mütemmimi olmak üzere, Meskene ile Basra arasında bir de gemi servisi ihdas olunacaktı. İşte M. Guizot'un Lord Palmcıston'a Süveyş ile Basra körfezi yollarının bita- raf hale sokulmasını teklif ettiği zaman- larda İngilizler yüzbaşı Chesney'in pro- jesini fille çıkarmak Üzere ıdiler. Bağ- dadda, İngiltereden numaralı olarak gön- derilmiş parçalarla inşa edilen vapurlar lhsrıı sonra Fırat üzerinde sefere başlı- |yacaklardı. Diğer taraftan Peninsulaire |ve Orientale kumpanyası, 1840 tarihin- Idınben, Hindistan ile Süveyş arasında bir vapur servisi tesis etmişti. Lundro kabinesi İskenderiyeyi Kahire yollle Sü. veşye bağlıyacak bir demiryolunun in- şasını da düşünüyordu ve Mısır berzahın- dan bir kanal açılmazı hakkındaki Fran- sız projelerini akamete uğratmak üzere bu hattın imtiyazını alacağını ümid edi. yordu. Görülüyor ki Lord Palinerston Avrupa ile Hindistan imparatorluğu ara- #ındaki büyük münakale yolları üzerinde başka devletlere ve bilhassa Fransanır bir takım hukuk dava etmelerine hiç tş müsaade edecek değild. M. Gülzot'yı verdiği cevabda, bu Hindistan impara torluğunun yegâne hâkimi İngiltere ol duğunu hatırlatmakta da kusur etme mişti. A 1854 de Kırım muharebesi vukua gel- di. 80 mart 1866 da, muhasemata nıhayet veren Paris muahedensmesi Avrupa |devletlerinin Türkiye ile münascbetle- rinde bir değişiklik yaptı. (Arkası var)