AAAT TARARRIT AU Ü | | H : y B & ğ u İŞÇENE AT ' f | İ B : VUT IR Z ' Elimizden ne gelir? »— Elimizden ne gelir ki: 'Toprağı kendine Tameden, toprak feyzini bir balmumu gibi şekilden şek- Ye sokan, bir küdret membamı bakır te- e sıkıştıran, göklere çıkan, denizler al- fına giren medeniyet; ölüm karsısında elleri bağlı bekliyor. Her çeye: — Yasak! Diyebilirken, biz ona: — Yasak! Diyemiyoruz ve ölüm, küçüğü, bü - yüğü, kıymetliyi, kıymetsizi, genci, ih- tiyarı; sıra aramadan; sorup danışma- 'dan alıyor, götürüyor. * — Elimizden ne gelir ki! Ölüm bizim babamızı alır, anamızı alır, kardeşimizi alır, Biz ağlarız gün- lerce yeis içinde yaşarız ve nihayet htp ayni sözü söyleriz: — Elimizden ne gelir kil ' * Hiçbir kuvvetin: — Yasak- Diye yolunu kesemediği ölüm, ni- sında ebedi istiratgâhına kadar götür- dü ve boyunlarımız bükük: — Elimizden ne gelir ki! Dedik. Fakat ayni zamanda bağır - dik: —HarırOölm'edı,Oyışıyor.Çün— kü Onun eseri yaşıyacak. * — Elimizden ne gelir ki! Hayıt bu hiç doğru bir söz değil, elimizden herşey gelir. Mademki O herhangi bir ölü değildir. Mademki O-, nun yaşadığına inanıyoruz.. Bu sözü geri almak gerek: — Elimizden ne gelir kil mi dedik.. Hayır hayır! — Elimizden herşey gelir. O bize mükemmel bir eser bıraktı. Yaşasaydı, bu eseri daha mükemmel bir hale getirecekti. Mademki-O bizim içimizde yaşıyor. Onun yapmak isteyip yapamadığını biz yapmalıyız. — Elimizden herşey gelir. Eseri tamamlamakla Onun yaşadı - bayet 'Türkün ve dünyanın en büyük| ğinı isbat etmeliyiz! Adamını da aldı. Onu gözyaşları ara - İSMET HULÜSİ L Bunları biliyor mu idiniz? —| Telgraf tellerinin süs olarak ku'lanı'dığı mem'eket Börneonun — şi- malindeki sıra kü- waktaki — yerliler telgraf — tellerinin meclübudurlar. O civarda — yapılan telgraf hatları dal- Bna yerli güzelleri #arafından koparı- Çarak, süs olarak kullanılır. 225.000.000 sene evvel YFenni ismi Edaphosaurus olan, ve ba - Bılarının <gemi-kertenkele» — adını ver- Bikleri bir hayvanın Teksasta bir fosilini ela geçirmişlerdir. Boyu 2 buçuk metre olan bu hayvanın 225,000,000 sene evvel dünyada yaşamış olduğu iddia edilmek- tedir, * Horza benzeyen tavuk MMT4 senesinde İsviçrede, Bal eyaletin- Ge horoza çok benziyen ve horoz gibi ö- ten bir tavuk ilk yumurlayı yumurtladığı anda derhal yakalanmış ve bir direğe bağlanarak diri diri yakılmıştı. Haroza benziyen bu tavuğun bir sihirbaz olması Şüphesi yakılmasına sebeb olmuştu. GrrrerceseraeseneeeecAğDAnAn Dünyanın iht'yar ikizleri kimlerdir ? Dünyanın en ih- tiyar ikizleri ma- dam Luise Vaverie » Julie Filancha- pouechtirler. Yaş. Tarı dokson * tür. — Birbirlerine —. çok benzerler. Garibi şu kt şim- diye kadar bu iki kardeş ayni za- manda hastalan - mışlar, ayni za - manda yatağın düş- müşler, ayni za - manda iyileşmiş « lerdi. Düst adam Şikagoda Lawis Perlman adlı bir musi- kişinas vardır. Bu adam ayni zamanda bir piyano ve bir kemap çalmaktadır. Bu yüzden kendisine Düet adam adını ver- mişlerdir. * Tırnak ye saç 'Tırnak ve saç birbirine hiç benzemiyen şeylerdir. değil mi? Halbuki hakikatte her ikisi de aynj maddelerden teşekkül etmişlerdir. Okuyucularıma Cevablarım Göztepede Bayan «D, İ» yer — Başkalarının muvaffakiyetle. rini faskananlar kendileri - çalışıp yükselmekten âciz olanlardır. Bu içtimal kaideyi gönül sahasına nak- lederseniz: — Başkalarının saadetini kıska - Hanlar bedbaht olanlardır, şeklinde Vade edebilirsiniz.Fakat bu hükmün mutlak surette doğru değildir. Ken- disi tamamen mes'ud olmasına rağ- men başkasının saadetini çok gö « venler de vardır. Hakkınızda imza- Bız mektubu yazmış olanı bulmak, bu bakımdan pek kolay olmayacak Banırım. Zira sadece düşmanlarını- tı değil, dostlarınızı da gözden ge « “irmek lâzım gelecektir, Bebekte Bayan Bedriyeye: — İç işlerinin hâkimi kadın, dış işlerininki erkektir. Fakat bu iki saha arasında hududtaşı ekseriya o- ta ve çimene bürünür, görünmez ©- lur, işler arasında tedahül başlar. Meselenin esası kadınla erkeğin yekdiğerine samimiyetle bağlı ol - malarındadır, Evet. İç işleri kadındadır, diş iş- leri erkektedir amma, geminin u - mumt kumandasının da erkekte bu- lunduğunu unutmayınız. * İzmirde Bay Ahmed Hilmiye: Evvelâ — mektubla ziyaretlerine gitmek arzusunda olduğunuzu bildi- riniz, sonra verecekleri cevabı bek- leyiniz, cevab almazsanız arzunuzu tekiden bildirmeye lüzum yoktur, SON POSTA Kadın Köşesi Çocuk bakımı Çocuğunuzun konuşma- sını daha küçükten düzeltmelisiniz Hemen ner çocuk muayyen kelimeler kendine mahsus bir şive ile söyler. Bu bebek dili çok defa o kadar tatlı, o kadar tuhaftır ki-biz büyükler bunu düzeltmek şöyle dursun, çocuğu kendi gibi yarım yarım konuşarak sevmeye bile kalkışırız. Bu, onu adetâ teşvik olur. Böylece yavrumuzu bazan bütün öm- rünce duyacağı bir iztıraba kendi - eli- mizle atmış oluruz. Çocuk büyür, dilimi iyice düzeltmeden mektebe gider. Arka- daşları onun o sözlerile alaya başlarlar. Herkesin kendisile eğlendiğini gören yavruda bir sıkılganlık, ürkeklik başlar. İçin için r, melânkoliye kapılır. Di- lini düzeltse bile, aldığı bu ilk tesirle pı- sırık olmaktan kurtulamaz. Artık cesare- tink kendine inancını kaybetmiştir. Dai- ma arkadaşlarından geriye kalır. Zekâsı bile inkişaf edemez. Bu, tabii vir bebek konuşmasının vaktinde — düzeltilmeme- sinden doğabilecek acı bir netice... Bir de hakikaten kekeme olan çocuk- lar vardır. Bunların kekemeliği ya si- nirden, ya da damakların teşekkülünde- ki bozukluktan gelir. Sinirden geliyorsa yapılacak şey gene çocuğu düzgün konuşturmaya — çalışmak olmalıdır. İcab ediyorsa heceleri tek tek söyletmeli, bu heceleri birleştirerek düz- gün ve kısa kısa kelimeler yapabilmesi- ne çalışmalıdır. Şarkı söyletmek te bu gibilere çok iyi gelir, Çocuk şarkı söylerken kendini u- nutur ve düzgün telâffuza başlar. Bu düz- günlüğe gitgide daha çok alışır. Burada anne kadar öğretmenin de ro- lü büyüktür. Çocuğun öğretmenile ya- kından temas etmeli. Onu arkadaşlarının alayından korumasını, ona cesaret ver- mesini rica etmeli, Mümkünse çocuğu bir taman için ev- den başka bir yere yollamalı. Yeni bir muhit bunlara daima iyi bir tesir yapar. Mektebde, eğer öğretmen çocukla yakın- dön meşgul olursa, bu yeni muhitin ye- rini tutar, Yaradılıştan ağzının teşekkülü hozuk olduğu için iyi konuşamıyan — çorukları tabif doktora göstermek ve ona göre te. davi etmek lâzim gelir. Çocuğun kendini bütün hayatınca küçük ve geri hisset- memesi için bu işi pek erkenden ehem- miyetle ele almalıdır. Yemek bahsi: Yufkalı kebab Koç etinin büd tarafından biraz yağlı kesip bunu kuşbaşı doğrayıp soğan suyu ve tuz ile oğup bir gün o halde bırakınız. Sonra şişlere saplıyarak güz ateşte çevire çevire pişiriniz. Tuzlu su ve biraz da sa- deyağı ile bir yufkalık hamur tutup ka- lınca yufka açınız. Et suyunda pişirerek ve kefkire alarak lâyıkile süzdükten son- rTa sadeyağından sertleşmiyecek kadar kı- zartınız. Bir sahana yayınız, ortasına ke- babları diziniz, arzu olunan baharatı da serpip yulkayı dört tarafından cükerek bir bohça yapınız ve altüst ederek kena. rına koyu et suyu koyup kapağını kapa- yınız ve bu suyu çekinciye kadar hafif Gteşte kaynatınız. Her kadın bilmelidir Hasır nev'inden yaygıların üstünde- Tarihi tedkikler : Ihtişam Yazan: Kadircan Kaflı i : kud »| gibi silâhları da altın ve gümüş işlen” retlerini birbirlerine göstermeleri — öte-| mişti. Bir kasırga hızile karşılaşırken 8i« Devletlerin —arasıra — askeri denberi âdet ve ihtiyaç halindedir. Şim- diki zamanlarda bunu manevralar veya geçid resimlerile yapıyorlar. Bir devletin ordusunu kuvvetli gören dostların düst- lukları artıyor ve düşmanların kötü ni- yetleri uyuklamağa mecbur oluyor. Eski devirlerde manevralar yoktu. Türkler büyük avlar tertib ederlerdi. Bu alaylarda otuz kırk bin kişınin bulundu- ğa olur, yabancı elçilerin, esir düşmüş düşman kumandanlarının davet edildik- leri görülürdü, Fakat bunlar pek seyrek- ti. Gösterişlerin, ordu kudreti cihetinden değil, devletin zenginteği cıhetinden ya- pılması için daha çok fırsat çıkardı. Bun. far da yabancı veya rakib devlete gön- derilen elçi heyetlerile olurdu. Bu heyet. ler ekseriyetle yeni bir padişahın veya kralın tahta çıkması sırasında tebrik ve bediye takdimi için giderlerdi. Gelen ya- bancı heyetlere karşı onları kabul eden devlet te elden geldiği kadar muhteşem bir kabul resmi hazırlar, oöylelikle bir ihtişam yarışı halini alırdı. Osmanlı tarihinde bu çeşid sahneler çoktur. En meşhurlarından biri de İran hükümdarının ikinci Selimin çülüsunda gönderdiği sefaret heyetidir. İran sefaret heyetinin reisliğini Revan valisi Şah Kulu Sultan Han yapıyordu. Bu adam Osmanlı imparatorluğuna kom- şu bir memlekette olduğu için sık sık münasebette bulunurdu. Zaten ikinci Se- lunin cülüs tarihi olan 1566 dan on iki yıl önce de gene elçi olarak gelmişti. Ayni zamanda güzel ve nükteli söz söyliyen huş bir adamdı. Vazifesini yaptığı gırada © zamanki İran devletinin kudret ve haş- metini göstermek üzere elden gelen gay- ret ve fedakârlığı yapmış, şahi da buna razı etmişti. Şah Kulunun yanında kenarları altın işlemeli amame giymiş olan yüz yirmi İran asilzadesinden başka sırma elbiseli iki yüz atlı, onlar kadar şatefatlı giyin- miş olan dört yüz tacir bulunuyordu. Bunlara aid eşya ile padişaha ve vezire| sunulacak hediyeleri bin yedi yüz at, ka- tır ve deve taşıyordu. Sefaret heyetinin husus! bir mızıka ta- kımı vardı. Bu takımın beş tane büyük davulunun her biri birer deveye yüklen- mişti. Diğer âletler de beşi uzun üçü kü- çük olmak Üüzere sekiz boru ile beş ney, , yarışı... hLların saçtıkları beyaz ve sarı parıltılaf gözler kamaştırıyordu. Yanındakilerin ihtişam sayesinde İ tanbul halkını, vezirleri ve hattâ padişâ“ ha şaşırtacağını uman Şah Kulu bir valk nin ihtişamı karşısında afallamıştı. Gü* tur ve neş'esi kırılmıştı, bununla berabtf vazifesini sonuna kadar yapmak üzer€ yoluna devam ettl İkinci Selim o sırada Edirnede bulur nuyordu. Elçi İstanbulda Pıyale Paşa tâ* rafından kabul edildi. Edirnedeki sarayın ve kabul meras mânin ihtişamını artırmak iç'n hiçbir şef esirgenmemişti: Her renkten ve parlsk elbiseler giymiş olan askeri, onların ÖSt kerinde ve silâhlarında parıldayan allıfi ve gümüşleri gören elçi hayranlığını gil” liyemedi. Şah Kulu iki gün sonra sadrazamın T yaretine giderken bir silâh patladı ve yâ” nındakilerden biri yaralandı. Bunu ataf adam hemen yakalandı ve bir atın kuf” YTuğuna bağlanarak alayın geçeceği lurda, ölünceye kadar, süriklendi. Elçi sadrazâma hediyelerini takdifi etti. Ona: — Bütün ülemanız esarlerinin mukad” demelerinde sizin adınızı - anmalıdırlâf Hattâ İran âlimleri de pek haklı olarakı sizin yaptığınız güzel işleri eseri anlatmışlardır. Dedi. Padişah tarafından kabulü sırasındaki alayın önünde satenden, gadife ve SIf malı çuhadan, Şam kumaşlarından elbir teler giymiş çavuşlarla müteferrika V? sipahiler bulunuyordu. Ondan sonrâ Tüyen üç yüz İranlı da çeşid ve kenarları hayvan resimleri'e alay elbiseleri giymiş oldukları halde ” lerliyorlardı. Elçinin atlarını götüren Ü” şaklar ve iki yüz yeniçeriden sonra Şâh Kulu göründü. Başında sırmalı sarık, 4f kasında al elbise vardı. Eğer takımı #” tın, gümüş ve firuzelerle parıldayan bi? ata binmişti. Fakat bu ihtişam sarayının ihtişamı karşısında sönük K” Lyordu. Bununla beraber inciler, yakti” lar, çok ince oldukları halde tanesini #İ4 kişinin kaldırabildiği büyük halılar, bi hir dokunduğu takdirde kırıldıkları SÖY — lenen sekiz kâse (?) ikinci Selhmit t dirlerini kazanmıştı. Elçinin itimad tubu da hediyeleri derecesinde muht€” SŞT -— eee dğ Meze , e. » - p . . NS NDU Va TP < bir düdük, bir tambur ve bırçok diğer âletlerden ibaretti. Çalgıcılar arasında- ki dört güzel sesli ve şarkıcı cariye bil- hassa göze çarpıyorlardı. Şahin padişaha gönderdiği hediyeler pek değerli ve çoktu: Altınla Işlenmiş en güzel kumaşlardan iki çadır, fevkalâ- de san'atkârane işlenmiş cıldler içinde bir Kur'anıkerim ve bir şehname. İkisi on miskal yani kırk dirhem yani yüz gram ağırlığında iki büyük inci bunlar arasında en hafif fakat en pahalı olan- lardandı. Ayrıca armud biçimince bir ya- kut, devrin en kıymetli ve değerl; keten ve ipek kumaşlarından bir çokları da vardı. Bu kumaşların değeri, (Ham- mer) in yazdığı doğru ise, tamam yüz altmış dört bin altın yani bugünkü he- rabla aşağı yukarı bir milyon sekiz yüz bin liradır. Birçok büyük halılar, kâse- ler, yüzükler, eğerler de vardı. fİran hükümdarı bunlardan başka av için alıştırılmış ve yetiştirilmiş olan kırk şahin de göndermişti. Ayrıca vaktile ba- hası Kanunf Süleyman tarafından öldü- rüleceği için İrana kaçan ve orada idam edilen şehzade Beyazıdın silâhlarile de- velerini de yollamıştı. Şah Kulu bu büyük alayla İran payi. tahtından çıktı. Erzurum valisi onu kar- şılıyacaktı. Elçinin ihtişamını önceden öğrenmişti. O da kendisini göstermek hevesini bir türlü yenemedi, hattâ devle- tin şerefini korumak maksadile bunu lü- zumlu buldu. Hemen civardaki tımar ve zeamet sahiblerile kendi emrindeki as- kerleri topladı. Onları mükemmel suret- te düzdü. Şah Kulu, Erzurum valisinin kendisi- ni karşılamaya geldiğini söyledikleri za- man aldırmazdı, fakat onun ardındaki en az sekiz bin kişinin dörtnal yaklaşırken gösterdikleri beybetli manzara karşısın. ki yağ lekeleri petrol ile temizlenir.|dâ bakakaldı. Hele biraz yaklaşınca hay- Lekeler iyice yerleşmiş ise bir diş fır-|reti büsbütün arttı. Çünkü bu sekiz bin çasını petrola batırıp leke yerlerini i-| kişiden iki bin kişinin elbiseleri gayet| başlanmıştır. Ayrılan polisler ve yice fırçalayınız. değecli kumaşlardan ve yepyeni olduğu şem, belki de onlara üstündü. Çünkü parlak bir üslübla yazılmıştı. Sarı AbdUF lah efendinin mecmuasında bu büyük boyda kırk dokuz yapraktır. Bugünkü siyast münasebetlerle bu # dh sayfalarını karşılaştırınca rıyadan # mimiyete, Jüzumsuzluktan faydaya, raftan tutumluluğa doğru büyük &ı atılmış olduğunu daha iyı anlıyoruz Adana mem'!eket hastanes' bakteriyoloğu Adana (Hususi) — Adana memle " ket hastanesi bakteriyoloğu daktor / mal Arsoy Sanısun memleket hastaff si bakteriyoloğluğuna fayin edilmiş balr yerine Konya memleket hasta: teriyoloğu doktor Vasfi Güsar atal mıştır, Kars beled'yesi şehir için radyo ve hoparlör aldi Kars, (Husust) — Kars belediyesi Ti kın ihtiyacını nazarı itibara alarak € büyük hoparlör ve bir büyük radf0 tirterek şehirde bir tesisat yaj) Akhisarda belediye faaliyeti Akhisar, (Hususi) — Belediyede? tasyona kadar olan hükümet caddesi rik ton olarak inşa edilmektedir. El":', istaryonunda yenilikler yıpılınl“.'w) olan direkler değiştirilerek demir T h ler dikilmektedir. Hükümet, Partlı çet lediye elele vererek ümrana hi " mektedir. Alaşehirda polis teşkilâti a Üa LKS L EDSĞR DF PP LEPR. asayiş işlerini dovir almıştır.