Bel Orta Avrupanın Yeni meseleleri Yazan: Muhittin Birgea ©O rta Avrupa, Avruparın en güzel parçasıdır: Yüksek*dağların bir- birlerile kucaklaştıkları, mümbit ovala - Tın uzanıp gittikleri, büyük suların bir - birlerine Tuna ismindeki uzun denizde randevu verdikleri bu Avrupa parça - sında servetin her nevi vardır. Maden, orman, toprak mahsulü, her şey: Tabla- tı bu kadar zengin ve çeşidli — olan bir memleketin elbet iklimi de güzel olur. Senenin her mevsiminde, bu sahada her mevsimi ve her iklimi bulmak kabildir. Hülâsa, Orta Avrupa, Lt.ün dünyanın değilse bile bütün Avrupanın en güzel sahasıdır. Bu güzel tabiat sahası, medeniyet ta- rihinde her milletin içine sokulmak is - tediği bir yer oldu. Bunun için, — Lâtin, Cermen, Slav ve Turanlı, hep Orta Av- rupaya aktılar, orasını kendi ellerine ge- çirmek istediler. Son akını da Osmanlı- lar yaptılar. Netice: Orta Avrupa bir ne- vi Makedonya oldu. Uzun mücadeleler arasında birbirlerile uğraşan Orta Av - rupa derebeyleri, muhtelif ırktan insan kütlelerinin yanyana ve birbirlerile ka- rışık bir şekilde Orta Avrupaya yerleş- melerini temin ettikleri için bugün ora- da —münhasıran Çek, — münhasıran Macar, münhasıran Slovak ve münhasıran — Cermen — olan — saha - lar — daralmış, bunların yerle - rtine bu dört unsuru birbirine karıştıran bir takım mıntakalar çoğalmıştır. Lâ - tinlerle Slavların ittihadlarından ve bun lara biraz da Türk karışmasından vücu- de gelen Rumenlerle; Çekoslovak, Hır - vat ve Rüten gibi zümrelere ayrılan Slavların ilâve ettikleri çeşidler de caba! Orta Avrupa medeniyetine kendi ka- rakterini veren hareketi de şöyle ifade edebiliriz: Garbi Avrupadan gelen rönes- sans ile Şarkf Avrupadan gelen daha es- ki devre aid iptidal kültür, birbirlerini Orta Avrupada karşılamışlardır. Bunun için bu sahada, büyük fabrika ile geniş toprak mülkiyeti; en ileri demokrasi ile | en eski aristokrasi mefhumları, hâlâ, yan- | yana yaşayabiliyor. * 914 den evvel bu Avrupa sahasında Avusturya - Macaristan isminde karışık bir imparatorluk vardı. Orta Avrupa me- deniyeti bu imparatorluğun eseridir. 918 bu imparatorluğu yıktı; en makul olan şey, © imparatorluğun Hududlarını biraz düzeltmek, bu' muhtelif ırklara ve züm- relere — derece — derece — geniş ve- ya dar mahalli muhtariyetler verip — bunları büyük — bir — Orta Avrupa ittihadı içinde toplamaktı. İktı- sadi hayatları ve kültürleri birbirlerine çok bağlı olan bu ırklar, milletler, yarı milletler, veya zümreler, eğer herkese hakkı tam verilirse böyle bir ittihad i « çinde birbirlerile pek âlâ geçinebilirler « di. Belki de böyle bir itülhad, ileride hu- dudlarını genişletebilir ve bir ittihadına örüek olurdu. Fakat, Orta Avrupaya sulh ve emni- yet verecek olan böyle — bir teşekkülü Fransa kendi hesabinâ uyguün , bulmadı. Hak ve adalet prensipleri ilzerine kuru- lacak şerbest bir Orta Avrupa — yerine, haksızlık ve adaletsizlik üzerine kurulan ve Fransa siyasetinin arzularına esir bu- kunan gayri tabil bir kambinezon vücu- Resimli Makale: Bir milletin iktisadi kuyveti istihsal larına ilâveten milli bankalarında biriktirilmiş parasının mikdarı ile ölçülür. SÖZ ARASINDA Gazeteciler kralı Hearst 750 bin liralık Malikânesini satıyor Meşhur Amerikan gazetecisi William Hearst'ın antikalara ve bilhasta — götik stilinde tarib! eşyalara karğşı büyük bir zâh vardır. Hearst, 1925 senesinde, Londrada mü-| - .— messili bulunan Bayan Head'e bir tel - Egraf çekerek, tariht bir mâlikâne olan «St. Donat'ı Castle» i satm almasını em- retmiştir. Müâlikânenin bedeli ve binanın tamirile tefrişi için şimdiye kadar 750 bin İngiliz lirası sarfedilmiştir. — — * Yatak ödüsmdakt karyolâ sırf gümüş - ten imal edilmiştir. Fevkalâde kıymetli ve farihf bir çok oşya arasında altı bin | « İngiliz lirası kıymetinde bir de tahtadan yapılmış su testisi vardır. Bu testi, İngiliz kralı birinci James ta- rafından David Fergusson'a hediye odıl, L miştir. Fergussan ailesi, testiyi 300 sene- denberi muhafaza etmekteydi. Halen 76 yaşında olan Hearst, artık Avrupa |kendisinin fazla yorgun olduğunu hisse- derek, şimdi de Bayan Head'e yeni bir telgraf çekmiş ve o kadar merakla satın almış olduğu <Donat'e Castle» i satması- nt emretmiştir. " Malikânenin antika qyı.lınmn satıl - masına başlanmıştır. Resimde Hearstın gümüş karyolası gö- rülmektedir. SON POSTA ve istihlâk kaynak - TAEŞET SERRA LA NLN Hergün bir fıkra Ben birşey anlamadım Zengin bir Arab kölesile beraber Londraya gitmiş; bir gün sokakta ge- zerlerken kölesine kızmış, bir tokat ? atmış. Nöbet bekliyen polis derhal ? yanlarına gelmiş.. Arabu sormuş: $ — O adamı niçin dövüyorsunuz? Arab şaşırmış: — Size ne oluyor, o benim kölem; istersem döverim, — Dövemezsiniz, burada hürriyet vardır. Bütün insanlar hürdür. Arab düşünmüş: — Ben, demiş, bu hürriyetten bir ” gey anlamadım. Bir insan kölesini bi- le dövemezse hür mü sayılır? ; l Mi aK ae | Zıplaya zıplaya Viyolonsel Çalan dansör İR l y A eei 36 Sinema aktörü, kayakçı dansör olan viyolonsel çalmağa Evinin tarasında hergün muntazaman bu marifetin talimini yapmaktadır. a Millet büdcesi, ferd büdcesi.. —< Maurice Boguet, şimdi-da nphyu'ak', merak e(m'ı;tlr.' Bir şahıs veya gilenin kuvveti ise mülk ve serveti ile he- sab edilir, mülk ve servet de havadan gelmez, arttırmakla olur. Bidce yapınız ve büdcede ihtiyat faslı açınız. Sinema yıldızları Arasında en çok Evli kalanlar Bir Fransız mecmuası Holivud yı- dızları arasında evlenenlerin ne kadar müddet evli kaldıklarını merak etmiş, bunun için de bir tedkik yapmıştır. Bu tedkik sonunda çıkan netice şudur: En çok evli kalan karı koca sinema san'at- kârları Mari Pikford ile Duzlas Fayer- banikstir. On beş sene mes'ud yaşa - mışlardır. Sonra da sıra ile Jan Benet, fle Con Mariyon Lüpevelez ile Con Vaysmüller, Mari — Astorla Franklen 5 sene. Şarlo Lita Grey ile, Con Krav - ford Franso Ton ile S5sene, Ka- rTol Lombard Vilyam Povel ile, Cin - ğer Rojer Lev Er ile, Kay Frans Ke- net Mak Kenna ile 2 sene, Margarit Sullevan Vilyam -Deyler ile 15 ay, Corc Bren Konstans Vart ile 15 gün: Glorya Svanson üç defa evlenmiş, her birinde 2 sene, $ sene, 3 sene-evli [hhumn—.üıımrbvhebmndı)n- ne, diğerinde | sene bağlı kalmak ü- zere iki defa evlenmiştir. Resimde Duglas ile Mari Pikford görülmekte - dir. Bir inek engerek yılanini yuttu Fransanın Senleje kasabasında — bir giftçi, sürüsünde bulunan ineklerden birisinin — birdenbire hbastalandığını, ——— ——— ——— ——— irinciteşrin 24 Sözün Pammızm—j:a-;ıîleii Ferbiyetkârisi M emleketimize ilk defa gelmiş bir yabancı ile ahbab oldum, Para bozdurmuş.. çantasını gözümün Ö« nüne boşalttı.. — Bu ne? — Bir kuruş. — Bu minimin! pul? — O da bir kuruş. — Ya, bu tenteneli? — Gene bir kuruş! — O, tentenesizinin bir de gümüc ala« nı var.. o nedir? — Yirmi beş kuruş. — Peki. Şu da, bir kuruş mu? — Hayır. ETN kuruş. Yani bir liranım yarısı.. Ufaklıklarını topladı, tekrar çantasını koydu. Sonra, dudaklarını taaccüble bü« kerek: —— Vallahi, bravo! dedi. Bunun içinden, biz olsak, dünyada çıkamayız!. * Hakikaten, çeşid çeşid ufak paralarıx muazın biribirinden tefriki güç bir mesele oldu. Biraz dalgınlığa gelmiyor: Kuruş yerine yirmi beşlik.. çeyrek yerine elli« lik.. «tinnn!» gidiveriyor. 'Tuhaflardan birisi geçen gün anlatı- yordu: izim! dedi; ben bu biribirine ben- ziyen paralarla zarara uğramamak için ve sırf onların yüzünden, birçok âdetle- rimden, itiyadlarımdan — vazgeçtim. Bir kere, her an uyanık bulunuyorum. Hal« buki eskiden, herkes gibi ben de arada mrada dalga geçerdim.. $€onra, akşamları sular kararmadan e ve dönüyorum.. eskiden geciktiğim olun du.. şimdi, Üstelik ağzıma rakı da koys müuyorum,, ben ki akşamcılıktan hazze- derdim. Ve bütün bunlar, para alıp verirken als danmamak için.. Hasis miyim?. Aslaf Lâkin, arkamdan, kendime enayi dedirtmek, en gücüme gi- den şeydir! İşte otuz sekiz çeşid paranın, fazileti terbiyetkârisi! VZ Bir kömür amelesinin bacağı kırıldı Kasımpaşada oturan kömür amcle « sinden Ziya dün sahile yanaşan bir mav. nadan kömür taşırken ayağı — kayarak düşmesi neticesinde sağ bacağı diz kapa- ğından kırılmış, Balât Musevi hastane * sinde tedavi altına alınmıştır. Pencereye çarparak yaralanmış Beşiktaşta Hacı Halidbey sokağında oturan Ahmedin oğlu 2 yaşında Abdur« rahman odanın içinde dolaşırken kaza - €en pencereye çarpması neticesinde kırı- lan camlarla başından ağırca yaralan « mış, Şişli çocuk hastanesinde tedavi al « fına alınmuştır. Bir sürücünün parmakları ezildi Sürücü Ömer, idare ettiği yük araba- sile Galatada de getirdi. Bu suretle Orta — Avrupaya Fransa hâkim oldu. Fakat, bu hâkimiyetin uzun sürme - diğini gördük. On sekiz sene sonra sar - sılmağa başladı; yirminci senede yıkıldı. Yikıldığı zaman da birbirlerile — anlaş - maları mümkün olmuıyan bir takım mil- liyet kümeleri gördük. Bugünlerde, Ma- carlarla Çekler, Slovaklar, Rütenler, Leh Hler, ve Rümenler arasında göze çarpan ve hiç bir zaman bu milliyetler lehine halledilemiyecek olan ihtilâflar, işte bu balden ileri geliyor. * Orta Avrupanın dünkü vaziyeti bir Fransız sistemi olmaktan ibaretti. Bugün ise bir Alman sistemi olmağa doğru gi - diyor. Alâmetler: 1 — Kendisini hem Çeke, hem Rüme- düfaa etmek isteyen Macaristan, bunlar- dan hiç birile dast olamamış, yalnız kak- ır. 2 — Almanya, kendisine yaklaşmak- tan korkan ve ona yan gözle bakabaka Macaristanda Naziliği ilgaya çalışan Ma- caristana karşı, şimdi, Almanyanın ku - cağına atılan Çekleri daha geniş bir il - tifatla karşılıyor ve Macarları tutmuyor. Bu, İtalyaya ve Lehistana dayanıp ken- disine vefasızlık eden Macaristana kar - |e Almanyanın güzel bir ders vermek is- teyişinden başka bir şey değildir. 3 — Lehistanla Macaristan, hududla - rını birleştirmek istiyorlar, buna da Romanya razı olmuyor. Çünkü Raman- ya bugünkü hududlarını tutmak için Al- İSTER İ Gazetede gu sarırları okuduk: — Adâliye Vekâleti Üsküdarda bir adliye sarayı yapılma- ne, hem Sırba, hem de Almana karşı mü- sına karar vermiş ve tahsisat ta ayırmıştı. Sarayra projesini | değil, fakat Üsküdarda olduğuna göre kararın sür'atle tatbik edilebileceğine biz inanıyoruz, ey okuyucu sen: Nafia Vekâleti tardik ederek İstanbul İSTER manyanın oynayacağı rolü pek âlâ bili - yor. Şu halde müşahedelerimizi toplaya - biliriz: 914 ün Orta Avrupasını kendi le- hine tadil ederek bir Fransız Orta Av - rupası vücude getirmek — istemiş olan fuzu altına terketmiş bulunuyor. Orta Avrupayı Orta Avrupalılara — vermek 918 de kabildi, bugün imkânsızdır. Orta Avrupa Almanlık için bildiği gibi cirid oynayabileceği bir saha oldu! Muhittir Birgen NAN, İSTER Nafia müdürlüğüne İNAN, İSTER Fransa, bugün Orta Avrupayı Alman nü | İNANMA! İnek çok geçmeden kıvrana kıvrana |tına alınmıştır. |ölmüştür. Çifiçi derhal muayeneye gi- ee : karnını yarmıştı.. TAKVİIİM rişmiş, hayvanın Bir de ne görsün? İneğin karnında bir engerek yılanı kıvrılmış yatıyor. İNANMA!L