Sayfiye dönüşü okakta gördüğünüz; renksiz, | yah olduğu için fazla pudra alıyorlar, Bu sıska adamı, hastaneden yeni gıkmış bir zayallı zannetmeyiniz. Safa- sını sürmek üzere gittiği seyfiyeden, ce- fasını çektikten sonra dönenlerden biri- dir. * — Mahallede kiralık mı? Sualine, — Bu mahallede hiç kimse apartıma- nını size kiraya vermez! Cevabını alanın, kira vermiyen, yahud da apartımanı harab eden bir fena kira- cı olduğuna hükmetmeyiniz. Onun yegâ- ne kabahatı, mahalle komşularını sayfi- yedeki evinde bir aydan fazla alıkoymak istememiş olmasıdır. * Apartıman pencerelerine baka baka yürüyen genç erkeği, sakın bir çapkın agannetmeyiniz, Apartımanını — boşaltıp sayfiyeye giden ve şimdi şehirde boş a- partıman keşfine çıkan evsizlerden bi- apartıman var * Tidir, Dedi. — Sermayeyi kediye mi vükledin? Dedim. Rafta sıra sıra dizilmiş pudra kutularını gösterdi: yüzden elimdeki bütün parayı pudraya yatırdım. * Hamallar, boş apartımanın önündeki kamyondan eşya boşaltıyorlardı. Mahal- leli pencerelere üşüştüler: — Sayfiyede imişler. — Nasıl aile bunlar, yataklarının yüz.- leri bile yok. Bir taksi otomobili kamyonun arka- sında durdu. Dallı basmadan entariler Kiymiş üç kadın taksiden indiler. Pencerelere üşüşenlerden biri güldü: — Yatak yüzlerini kendi - sırtlarında getirdiler. * — Bizim eski komşular, sayfiye dönü- şü sizin mahalleye taşınmışlar. — Acaba hangileri? — Kızları var.. adı Neclâ! — Buralara Neclâ adlı kızı olan <ımse taşınmadı. — Nasıl olur, karşınızdaki apartıma- nn üçüncü katını tutmuşlar. Neclâ, sarı saçlı, uzun boylu. — Anladım. İsmini değiştirmiş olacak- lar. —00 — Onu şimdi Neclâ diye değil, Helo diye çağırıyorlar. * Açıkgözün biri bağıra bağıra sokak- larda dolaştı: — Çadırlardan perde yaparım, mayo- lardan iç fanilâsı yaparım, entarilerden yastık, yatak yüzü yaparım. Kadın pan- talonlarından erkek pantolanları yapa- — Mahalleye, sayfiye yerlerinden d8-|rım, plâj pijamalarından gecelik pijama- nen sekiz aile taşındı. Vücudleri simsi-'lar yaparım. İsmet Hulâsi L Baunları biliyor mu idiniz? —| İngilterede maarif vaziyeti İngilterede se - nede - (5,495,000) çocuk mektebe gi der, Bunların ya- gı 5 ile 14 arasın- dadır. 14 ile 17 a- rasında bulunan mekteb talebesi - nin adedi (426) bindir, İngilterede 619 hususi mekteb -'Buraya 607,346 talebe devam eder. MüNeRSENELeNAKBAKAAAKAAKEK AAA KA AkASKAeeeE AA aS ReKKENEA a aSsösencENr ea aane a Gene o, zümrüd Anka meselesi Bu sütunu devamlı surette okumak Kütfunda bulunanlar elbette hatırlıya- gtaklardır: Bir müddet evvel bir erkek okuyucum almak istediği genç kızda aradığı vasıfları anlatmıştı, aradığı ti- pi kendi tâbirile ezümrüd anka> ad- dedecek kadar nadir bulunur sanıyor« “ du. Fakat mektubunun çıkması üze- “ rinde sağdan, soldan öyle cevablar gel. di ki ben aranılanın ezümrüd anka» olmıyacağına zahib oldum.. Bugün, bu gençten yeni bir mek- tub almış bulunuyarum, meselenin son safhasını anlattığı için size de okuta- «Hanım teyzeciğim; 1 — Mektubum gazetenizde intişar edeli bugün tamam bir ay oldu., Bu müddet zarfında ben yalnız bir genç kızın annesile muhabere ettim ve şu noktalar üzerinde durdum: Genç kiz annesinin ifadesine naza- ran: A — Sinema ve ramanda esrarengiz şeyleri severmiş. B — Her genç gibi dansı, sinemayı, Müziği, denizi severmiş ve anlaşıldığı- na göre biraz fazlaca düşkün, C — Alman mektebine devam et mek istiyormuş. (Tahsili orta birinci sınıfı bitirmiş). Benim üzerinde durduğum noktalar: A — Genç kız henüz 17 yaşına bas- mış bulunuyor. Yani hayatının en coş- kun demlerinde. Bu vaziyette kendi- sinin herhangi bir kaprise kapılması ihtimal dahilindedir. B — Tahsili yarımdır. yazısını görmek istedim. Annesi gönderdi, gör- düm. Güzel... Düzgün, fakat bu yazıyı (Artistlerin hayatına) mütcallik bir fıkradan kopya etmiş. bine hiç olmazsa bir sene devam et- mekmiş. dersem Bayan E. R. ye verdiğim ceva- br vereceğim. Tipi itibanile şartlarıma uyuyor. Fakat bu birkaç nokta beni düşündürüyor. siz de haklı bulacaksınız. Belki onla- rın esrarlı şeylere inlrimakleri bu mü- racaatlarına yol açmış olabilir. Fakat bir esrarın düğümü çözülmesi için ben bir ömrü acılarla doldurmak istemem.» rıttığımı bildiğim halde &ffedilerek, bir noktaya daha temas etmeden ge- çemiyeceğim. aradığım tipten (zümrüd anka) diye bahsetmiştim. Birkaç gün sonra ver- diğiniz bir cevabda: Bu gencin aradı- ı ber hâlde zümrüd anka olmıyacak ki dediniz. çıkardı. Sizin haklı çıkmanızı çok is- terdim. Lâkin şunu inkâr edemeyiz ki eski evliler ve sevgiler artık tamamen tarih olmuştur. Herkes sevgiyi ve ev- Hiliği çok kabul ediyor.> ümid ederim ki evlenmek istiyenler. den bir kısmının düşünceleri hakkın- da okuyucularıma iyi bir fikir vermiş olacaktır. Parşümen neden yapılır ?... Parşümen yalnız — koyun, ve öküz derisinden yapılır. Başka — müddeden .yapılmaz. lere devam eden talebe — arasında (52,411) kör ğır ve kusurlu çocük - lar vardır. Bütün muallim — mikdarı (170,908) dir. İskoçyada 2909 ilk mekteb - vardır. € — Şimdiki arzusu Alman mekte- Binaenaleyh bu bayana da zanne- Zannederim ki beni Bütün bunlardan sonra, başınızı ağ- 2-8-38 de intişar eden mektubumda Fakat hadisat maalesef beni haklı başka cihetten düşünüyor ve * Bu gencin mektubu burada bitiyor, Kadın Köşesi Çizgili kumaştan mevsimlik tayyör Bu koyu çizgili açık renk tayyörün sa- de olduğu kadar sevimli bir biçimi var. Yarma, yuvarlak cebleri, dar, klâsik ya- kası, dümdüz eteği şirin ve genç. Bele içinden, çizgilerinin renginde ko- yu bir bluz giyilir, bir de modeldeki gi- bi renkleri tayyörün rengini tutan benek- Hi bir kravat takılırsa fevkalâde pık gö- rünür. Örgü ile çerçevelenmiş başlar Başın üstünü örgü ile çerçevelemek genç kızlarla, genç kadınlara çok yaraşan bir kuvafürdür. Yüze saf ve tatlı bir ma- na veren bu kuvafür, aaç modası ne şekle girerse girsin, gözden düşmez. Kısa saçlar uzar, yeniden kısalır, ensnler açılır, ör - tülür, kulaklar bukleye, dalgaya gömü lür, meydana çıkar, hâsılı diğer kuva - fürler türlü hale bürünür, bu şekil hiç değişmez. Her modada kendine mahsus yeri alır ve sevilir. Bu demode olmak bilmiyen kuvafür şöyle yapılır? TI Saçlar almdan boyun köküne kadar bir yivle ikiye ayrılır. (A ve B arası). I Sağ ve sol her iki kısım yukarı doğ- rü ayrı ayrı gergin birer örgü örülür. Hİ Bu örgüler başın üstür.de birbirine geçirilir. Birinin ucu öbürünün altında gizlenir, firketelenir. Ön saçların iki ya- nt hafifçe alnın üstüne çekilir, Bu kuvafür başın biçimini tamamile meydana çıkardığı için başlarının şekli- ni beğenmiyenlere tavsiyo edilemez. Be. ğenenler için pratik ve çok hoş bir tarz- dır. Çocuklarda ayni kuvafür kısa saçlara şu şekilde tatbik edilir. Gene bir yiv saç- ları ikiye böler. Fakat yalnız ön saç'arı.. Arka, olduğu gibi bırakılır. Gene önün iki yanı yassı birer dalga gibi alnın üstü- ne çekilir. İki yanlarda birer örgü örü - lür. Yalnız saçlar kısa olduğu için bu ör |mızı sunmak bahtiyarlığındayım. Bu me- güler başın üstüne götürülmez. Kulak -| rasime iştirak eylediklerinden dolayı er- birer toka | keklere teşekkürü bir borç bilirim... Biz ların üstüne bırakılır. Ve ufal ile oldukları yerlere tutturulur. Bacaksızın maskaralıkları : Eylâl 5 | Şatılık nişanlı kızlar | Avrupada, Balkanlarda aşk pazarları kuruluyor “Aşkımızı kazanmağı biliniz, erkek olan evlenir, evlenmesini bilir,, Balkanlardâki aşk pazarından her biri 15,000 franga satın alınan üç kız Londraya götürüldü *Geçenlerde Fransız gazetelerinde çu havadis intişar etmişti: «Yugoslav Makedonyasında «Ostruga> köyü pazar yerinde kurulmuş olan «Ni- şanlılar» pazarında üç İngiliz delikanlısı üç kız satın almışlar ve İngiltereye gö- türmüşlerdir.» Pazar yerinde toplanan köyün ve civa- rın en güzel kızlarından hangisini ister- seniz 3000 franga alabilirsiniz. Önceden elcili bicili kostümleri ile alay eden İngi- İliz delikanlıları az sonra kızların güzel- likleri ile fazla alâkadar ölmağa başla- mışlardır. Nihayet müzayede başlamış, delikanlılar da müzayedeye iştirak etmiş- lerdir. İngilizlerin müzayedeye iştirakle- ri fiatları derhal yükseltmiş, bu vaziyet, köylü delikanlıların canlarını sıkmiştır. Nihayet İngilizler her birine 15.000 frank vererek üç Yugoslavyalı kızı tesahüb et- mişler ve alım satım muamelesini tescil ettirmişlerdir. Bu muamelenin ikmalin- den sonra meydanda ziyafetler verilmiş, Binbir Gece masallarında olduğu gibi dü- ğün yapılmıştır. Fakat «Nişanlılar pazarı» Ve <«Aşk pa- zarı> gitgide tarihe karışmaktadır. Çün- kü bütün köy kızlarının gözleri açılmış- tır. Ekserisi nişanlıyı bulup çıkarmakta- Bundan başka Avrupada bir «Nişanlı- lar pazarı» daha vardır. Bu pazar Belçi- ka - Fransız hududunda senede bir Ecaus- sines adında şirin bir Belçika köyünde kurulmaktadır. Pazar kurulunca civar bütün bekâr delikarilılar bu köye akın ederler. Bu esnada Ecauşsines'li genç kız- lar müstakbel nişanlılarına ziyafet hazır- lamakla meşgul olurlar, Evlenmek arzu- sunda bulunan kızlar tarafından taklar kurulur. Takların üzerinde şu cümleler yazılıdır: «Ecaussines'li genç kızlar bekâr kalmı- ya yemin etmemişlerdir. <Aşkımızı kazanmağı biliniz...» «Erkek olan evlenir ve evlenmesini bi- lir...> « En güzel elbiselerini giymiş genç kız- larla delikanlılar hep birlikte sofralara otururlar, Bu kızlarda sıkılganlık yoktur. İzdivacı ve aşkı olduğu gibi kabul eylemektedir- ler, Aşkı gayet tabii bir şey gibi telâkki ederler. Orada müstehcen bir kelime sarfedildiğini görmediğiniz gibi müsteh- cen bir bakışa bile rastgelemezsiniz... Ta- biat olduğu gibi kabul edilmiştir. Çiftler yavaş yavaş toplanır. Kimi sa- ğa, kimi sola gezmeğe, konuşmağa çıkar- lar... Yemekten sonra meydanlarda çal- gılar başlar. Köyün sokakları dans ede ede dolaşılır. Böylelikle <nahiye müdü- rünün ve hükümet memurlarının» bulun- dukları yere gidilir. Burada halk müs- takbel çiftlerin etrafını sarar, Kızların ana ve babaları ses çıkarmadan kızları- nın seçtikleri delikanlıyı süzerler. Genç kızların bir de reiseleri vardır. İşte tam bu sırada reise aşağı yukarı şu nutku söyler — Hazır bulunan erkeklere saygıları- Aaşk pazarında teşhir edilen Balkanlı köylü kazlardan bir grup beccel gayeyi tahakkuk ettirmekle meş gül bulunuyoruz. Bu mübeccel gayeye herkes varmak İstemektedir. Fakat kim- se bizim kadar açık alın ile bunu tahak. kuk ettiremez... Gaye «Aşk> tır... <Aşk» ise ölüm nedir bilmez bir ilâhedir... Bu jilâhe uğruna fedayi cana hazırız...> Bu nutuk şiddetle alkışlanır ve hemen yemeğe oturulur. Bir neş'e kaynağı için- de şarablar içilir; bol bol vâdler, yemin- ler işitilir... Köy tam manasile aşk mey- danı halini alır. * Romanyada dâ Transilvania dağların- daki köylerde dahi büyük mikyasta «<İz- divac pazarları» kurulur. Civar köylerin |genç, gürbüz bütün kızları Gayna dağı- nın patikalarından at ile gelirler... Bera- berlerinde çeyizlerini dahi getirirler... Evlenmek İçin gelmiş olan delikanlılar da mallarını beraber getirirler... Herkes servetini, malını meydana döker... Çalgı ve danslar başlar... Delikanlılar dans ve aşk ile meşgul olurlarken analar, babalar pazarlıklara başlarlar... Anlaşan çiftler çalıplarla, şarkılarla, İneş'e içinde köylerine dönerler. Yeni balık ve havyar Fabrikaları kuruluyor Hükümet, memlekette balıkcılık sana- yilnin inkişafını temin için yeni tedbir- ler almıya karar vermiştir. Bu maksadla Sinob'da büyük bir havyar fabrikası, İs- tanbulda, Trabzonda, Geliboluda ve İz- mirde de birer balık tuzlama ve konser- ve fabrikaları vücude getirilecektir. Ya- kında bu fabrikaların inşaat hazırlıkları- na başlanacaktır. Ecaussines'li kadınlar, genç kızlar mü-ı Teniste