: Deniz ve denlzc_lli_h Son Posta'nın Resimli Zabıta Hikâyesi Bir memlekete harb “Timanı niçin lâzımdır? Harb limanlarının kıymeti eskiye nazaran çok ârtmıştır. Bugün donanma üssüz, üs de donanmasız olamaz! —aT ü | bi | Faizcinin ölümü $ — Aradan 40 da- kika geçince polis mütettişliğine —İstik- raz bürosunun bu - lunduğu dairede - bir cinayet işlendiği ha- Sahilleri - bulunan ve denizlerle alâka. &1 olan memleketler donanmadan başka, kıyıların — münasib yerlerinde, harb li. manları yapmak mec buriyetindedirler. Bu Hmanlar, © donan- maların faaliyeti ve müsbet İş görebilme- rildi. he;d:şem; daireye |leri için pek lâzim- geldiği zaman kâtibi |dir. Tarih süsü bah- mütemadiyen siga - |Tisi çok memleketle- rin deniz hâkimiyeti« ni daha kolaylıkla el- de ettiklerini daima ra içerek dolaşır bir vaziyette buldu. Kâtib: -- Oh, hele şükür gelebildiniz.. işte... O-. O... 1 — Leslte Hose saat biri yirmi Bgeçe Atlas istikraz bürosundan çıka- rak 1,80 trenine yetişti. , 4 — Müfettiş tecrübeli gözlerle odayı araştırdı. Ölünün masasını karıştırdı. Açık duran küçük kasaya dikkat etti, 've oraya buraya dağılmış olan madeni paralara göz attı. Ve cesed muayene edilinciye kadar, kâtibi sorguya çekmeğe karar verdi. 0 — Zabıta doktoru kurşunun otomatik bir taban: ©a kurgunu olluğunu ve bir metrelik bir mesafeden *tildiğini söyledi. Müfettiş, masanın üzerindeki muhtıra defterinde Yazılı olan isimlerin sahiblerinin müdüriyete Beti- tilmesini söyledi. 2 — Saat 1135 geçe de Mister Martin, istikraz bürosunun bu- dunduğu binanın merdivenleri- ni acele acele indi. Orada... dedi. Sanra üzerinde «hususi> yaftası yuldu. 6 — Kâtib Martin çu ifadeyi verdi. — Saat birdi n sonra yemeğe çıktığım yakit, patronu Mi Hose ile yüksek sesle konuşurken duytlum. Hose, borçlarını ödememekte ısrar gösteren bir müşterimizdir. Saat bir bu- bulunan bir oda kapısını gösterdi. Müfettiş bu kapıya doğru yürüdü. Açtı ve müessesenin ye- gâne sahibi Furlong'u verde vatar bir balde çukta büroya döndüm. Makinede bir kaç tane mektub yazdım 7 — Ayrıca Martinin müessesede yegâne müstahdem olduğunu tesbit etti. we imzalatmak üzere hususi odadaki patrona götürdüm. Onu yerde yatar bir vaziyette gördüm. Döşemede kan da vardı. Hemen buraya gelerek telefonla polise haber verdim. €© O akşam mü - fettiş, şefine şöyle bir rapor verdi: « Muhtirada ismi yazılı olan Hose, bü- rodan samt 1,20 do çıktığını söyledi. Martin ise büroya saat 1,30 da geldi - gini, kilitli bulunan kapıyı bir iki defa vurduğu halde ce - vab alamadığını bil- dirdi.. Buna nazaran ben katili tevkif et- tim.» Şu halde katll kim- dir?. Müfettiş kimi yakaladı?. Resimlere bir daha göz gezdi- ryiniz. Bulamazsanız dütfen ( 18 ) Üncü sayfaya bakınız. Bir tasarruf usulü göstermiştir. Meselâ denizlerin sahibi addedilmekte olan İn « giltere Akdenize girmesile beraber yap - tığrilk iş güzel harb limanları aramak ol- muştur. Malta, Cebelüttarık üsleri bu ta- rihin birer misalidir. Harb limanı intihabında hiç bir kayıd ve fenne riayet etmoden bir yer seçmek doğru değildir. Üssü bahri yapmağa ka- rar veren deniz adamları ilk evvelâ mem- leketin hudud, komşa ve askeri maksad- larını düşünürler. Buna rağmen bazı talih siz.memleketler sahillerinin müsnadesiz- liği dolayısile, deniz kuvvetlerine, en iyi bir üs olacak liman bulamazlar. Bunun en güzel misali büyük barbdir. Eğer Av- rupa haritasına şöyle bir bakacak olur - sak Britanya adalarının şimal denizini kapadığını görürüz. Bu suretle Atlantiğe açılmak istiyen Alman filosu Şetlând ve Kale boğazı gibi dar geçidlerden geçmek mecburiyetinde idi. Bunun gibi Alman ti- caret gemileri de İngilizlerin sıkı bir kon- #rölü altında olan bu dar geçidlerden ge- çemedikleri için ticaret durdu ve memle- |ket ölüme mahküm oldu. İngiltereye ge- lince mesele tamamen berakistir. — İn - gilizler, yukarıda anlattığım şekilde düş. manı hapsedince, ticarot gemilerini Arab sahillerine uğratmakla harbden, Alman- lar kadar, mütcessir olmadılar, Güzel memleketimize şöyle bir baka - cak olursak, Allahın bize verdiği lütfü hemen görürüz. Sahillerimizi çeviren her bir büyük deniz kıyısında, üs olmağa el- verişli bir kaç İlman mevcuddur. Her hal- de deniz ticaret ve harb bahriyesini ih - yaya armetmiş olan hükümetimiz, yapa - cağı donanma yanında bu gibi limanla - rı da ihmal edecek değildir. Üs yapilmak istenen limanlarda askeri maksadlardan sonra topoğrafik, hidrogra- fik ve meteorolojik evsaf aranır. Bunlar- dan gaye muhtelif düşman silâh tesirle - rini azaltmaktır. Meselâ harb limanının ağzında fazla derinlik olursa düşman o - raya mayin dökemez... Harb limanının et- rafı dağlik olursa düşman tayyareleri hücum edemez... Limanın denizi sakin o- Tursa gemiler rahat yatar. Bunun gibi bir çok hususiyetler, harb limanına kıymet verir. Biz, yukarıda da yazdığım gibi bu bakımdan da talihli bir milletiz. Eski üsler jle yeni üsler arasındaki fark Eskiden, yelken devrinde, üslerin kıy - meti o kadar büyük değildi. Düşman se- billerine sokulan Türk gemilerinin, harb içinde, münasib liman bularak üs itti - haz ettikleri çok vâkidir. Meşhur Türk kaptanı Umur Bey Mora sahillerine yap- tığı baskınlarda, düşman sahillerindeki iyi yerleri harb limanı ittihaz etmişti. Fa- kat zaman geçtikçe Üslerin kıymeti, do- nanma kadar büyümüştür. Bugün ise harb limanlarının kıymeti azami hadde varmıştır. Harb limanlarının kıymeti neden arttı? Bu kıymet başlıca şu yollardan geli - yor: 1 — Denizaltı tehlikesi. 2 — Tayyare tehlikesi. 38 — Deniz kuvvetlerinde mihaniğin ve elektriğin mühim bir yer alması. İlk bakışta bu tehlikelerin neden do - layı üslere tesir ettiği anlaşılmaz. Bunun için şu üç maddeyi birer birer incelemek faydalı olur. Bundan evvel bir kaç kere tebarüz et- tirdiğim üzere gemiler ancak yüksek sür'atleri sayesinde düşman denizaltıla - Malta rının önünden kaçmaktaâdırlar. harbden evvel (25) mili aşmıyan « bugün (40), (42) yi bulmuştur. Denizal. tılar ise, büyük. harbden sönra, bir tes rakki görememişler ve suyun tındaki (9) mil yolu yükseltememişlerdir. Fakat gemilere bu kadar sür'at ver « mek ancak kendi aleyhlerine bir foda « kârlıkla mümkün aolmuştur. Kömür ve mazotunu bitirinciye kadar gemilerin gittiği mesafeye hattı seyir denir. A ge « misinin hattı seyri 5000 mi .O ledikten sonra, mevadı son katresine kadar 5000 mil gid: laşılır. İşte gemilerde sür'at bu hattı seyir azalmıştır. B harb limanlarının birbirine d yapılması icab etmiştir. t Büyük harbden evvel Malta, Singa « sonra Portsaid, Adende ara üsleri yap « pur üslerine malik olan İngiltere 1918 den mak ihtiyacını hissetmiştir. Bu ihtiyaç, yukarıda anlatıldığı gibi yüksek sür'al ve dolayısile denizaltı tehlikesinden doğ « Müuştur. Tayyare tehlikesi Hava kuvvetlerinin son zamanlardaki tekâmül ve tezayüldü harb gemilerinden ziyade donanma üslerini tehdid elmekte- dir. Malüm olduğu üzere harb gemileri, bilhassa büyük gemiler, gerek tayyare Hangi limanlar üs olmıya elverişlidir? | defi toplarının çokluğu ve gerekse hava: ya karşı atış sisteminin mükemmeliyeti dolayısile hava kuvvetlerinden ürkme « mektedirler, Fakat karada mesele tama « men aksidir. Üssü harekede bulunan te « sisatın çokluğu ve sahanın genişliği me- seleye hususi bir ehemmiyet verir. Üssü bahriler ve mühim ticaret merkezleri ha vaya karşı iki suretle korunuyor. 1 — Aktive dedikleri silâh kuvvetile müdafaa, 2 — Passive dedikleri gizleme suretile koruma. Bu müdafaa sistemlerinin nasıl ya « pıldığını uzun uzadıya anlatacak deği « lim. Yalnız şunu kaydetmek isterim ki her ikisi de fazla paraya ihtiyaç gösteren sistemlerdir. Çünkü mükemmel bir üs bu sistemlerden yalnız birisine istinad ete mez, Çok top ve dağların eteklerini oy- mak suretile yapılan tesisat daima lâ «. zım olan müdafaa vasıtalarıdır. İşte bu vasıtalar dolayısile üssü bahrilerin kıy « meti çok artmış bulunmaktadır. Çünkü böyle bir limanın yapılması zaman ve pa- | ra meselesidir. Fakat burada sarfedilmesi | lâzım olan para, fuzuli olmaktan ziyade, . memleketi refaha kavuşturacak bir yar. dımcı vasıtadır. O parayı sarfetmeği çe kinmiyen milletler bugün dünyanın tek «| mil saadetini tadan zengin milletlerdir, ! Büyük Önderimizin işareti üzerine do « nanma yapmağa azmeden değerli hükü «" metimiz her halde bu masraflardan kaça« cak değildir. . : Mihanik ve elektrik En son olarak üçüncü kısmın üssü ha« rekelor üzerindeki tesirine geliyoruz. De. nizlerde denizaliı, hücum botu, tayyare, yeni silâhlar bulunduğu gibi bunlara kar« şı da müdafaa tedbirleri ihmal edilmiş de- ğildir. Modern dinleme cihazları, atış idae re cihazları, denizaltılara karçı mâünla ter« tibleri, cephanelik vesaire gibi tesisler büyük müşkülâtla yerlerine konacak Malzemelerdir. Bu malzemenin yerlerine konması, cidden büyük bilgi ve tecrübe « ye istinad eder, (Devamı 10 ncu sayjada) nni Bdi