—- -SON POST Sayfa 3 | Ahdulhamid devrinde bir Deli Paşo'nun uy Bir kısmı önümüzden gidiyorlar, Bir kısmı, arkamızdan geliyorlar. Köseleden daha kuvvetli derilere malik çıplak a « yaklarile, o keskin kayalar üzerinde yır- tıcı birer hayvan gibi sekiyorlar, Bunlara, (Deli Paşo) isminde uzün sa- kallı, kaplan kadar çevik, biri kumanda ediyor. Vakit vakit sağı solu tarassut e- derek emirler veriyor. Yalan.. bu emirlerin, hepsi yalan... Maksad, bizi tedhiş etmek.. güya, verdi- ğimiz paranın hakkını ödemek için bize sadakat göstermek... Hayatımda bu kadar dessas, hilekâr in- san görmedim. Ayni zamanda, mâhir bir Gktör... O, yüksek kayaların üstüne sıç - ramak.. ağaçlara tırmanmak.. ellerini gözlerine siper ederek güya, pusuya yat- mış düşmanları keşfe çalışmak... Bu düzenbaz herif, bütün bu hareket- lerden sonra yanıma geliyor; izahat ve - riyor: — Şimdi, Ferhad uşağı aşireti içindeni Beçiyoruz. Bunlar, hükümet memurla - rının düşmanıdır. Yahud: — İşte, (Koç uşağı) aşiretinin hudu - duna girdik. Bunlar; askerlere, zahitlere öyle düş- mandırlar ki... Eğer sizin buradan geç - tiğinizi haber alsalar... Hiç şüphesiz, bunlar da yalan... Verdiği izahat arasında pek meş'um, yürekler parçalayıcı olanlar da var. — Şu dereyi gördünüz mü?.. Altmış al- tıncı alayın ikinci taburu burada mah -| voldu, gitti. | Yahud: — Ah şu tepe. bu tepede yerleşen hi- zim uşaklardan on kişi, yetmiş dördüncü alayı bir saat zarfında kar gibi erittiler. İçlerinden, bir saka neferi kurtuldu. Ve yahud: — İşte.. yirmi dördüncü alay kuman - danı şu taşın dibinde âalnına yediği bir kurşunla yere serildi. Bunları, dinliyordum... Kalbimde açı- Jan yaranın daha fazla derinleşmesi, bu yaranın verdiği ıztırabın. ruhumda ve şuurumda kökleşmesi için, bu herifin söy- lediği her sözü, büyük bir dikkatle din- Tiyordum. Her tehlikeli mevkil geçtikten sonra, ö- :ümü:e derkal pis bir paçavra seriliyor- u. — Selâmet.. selümet... Diye, o tehlikeli mevkiden bizi ge - çirdikleri için (selâmet parası) istenili - yordu. Güya; bizi başkalarının taarruzundan ve soymasından koruyorlardı. Fakat, iki- de birde önümüze serdikleri bu paçav - raya attırdıkları paralarla, başkaların - dan evvel kendileri soyuyorlardı, Bu kepazelik içinde yolculuğumuz, günlerce devam etmişti. Günde bir kaç kere (selâmet parası) vermekten, fakir keselerimizdeki paralar da artık suyunu çekmişti. Tapu memuru, tabur kâtibine derd ya- nıyordu: ’ — İki gün sanra, bu şakavet yuvasın- | dan kurtulacağız. (Harput) topraklarına | ayak basacağız. Fakat gideceğimiz yer - lerde, bu zavallı çoluk çocuğu barındı - Yabilmek için han parasımı nereden bu- lacağız? diyordu. Onların bu haklı endişesi karşısında gülümsedim. — Siz, işi bana bırakın. Deli Paşoya öyle bir oyun oynayacağım ki: siz de be- ğeneceksiniz, Dedim... Ve sonra, onların rica ve 18- Tarlarına dayanamıyarak plânımı izah et- tim. Günlerdenberi zihnimde - tasarladığı plân, gayet basitti. Taaa, Ders'm hudu- dunun kenarına kadar, Deli Paşo ile 2- Venesine müsamaha göstereceklim. Fa- kat, tam, artık Harput topraklırına girer girmez, bir bahane ile Deli Paşoyu ar- kadaşlarından tecrid ederektim. Elinden silâhinı çekip aldıktan sonra, kiskıvrak ellerini bağlıyarak atımın önün: katacak,| — Taliblerin kıymeti mubammenesinin & T Deli Paşo uzaktaki ilk uğrıyacağımız hükümet merkezine | teslim eyliyecektim, Plân arkadaşların da hoşlarına gilmiş- ti, Bunun tatbikı esnasında, her biri bir vazife der'uhde etmişti... Hattâ ertesi gün, Deli Paşd, uzaktan görünen dağları göstererek: macerası 20 durduğu yalanlar T TT —  Ydi AÇR. dağları gösterdi Bu vaziyetleri, bir sant kadar devam !elml,;li. Ondan sonra, ateşleri sönmüş; saz sesleri de kesilmişti. Hiç şübhesiz on- lar da uyumak için kuru taprakların üze- rine serilmişlerdi. Gece, böylece tam bir gükünet içinde geçmişti. Artık bu korkunç dağlardan — İşte, bizim hududun sonu, şu kel| kurtulmak sevinci, hepimizin sinirlerine tepeye vardığımız zaman, artık selâmet...| hi yük bir gevşeklik vermiş; derin uyku- Ondan öteye, kendi kendinize rahatca gi- | muz, güneş doğuncaya kadar devam et- debilirsiniz. HIKAYE' Hıfsizla 'i'dmmi (Baş tarafı 12 nci sayfada) Hırsız, ellerini masa örtüsüne sildi; es- heyerek sandalyeden kalktı: — Artık bu yılan hikâyesine bir son verelim, dedi. Allah senden razı - olsun melek çocuk!. Sen bugün bir insanı, fena bir hareketten korudun; onu kurtardın!, Eve döner dönmez, sana dua etmesi i- — |sin Bessi'ye söyleyeceğim.. bon artık -hiç olmazsa mecmuaların haziran sayılar. çı- kıncaya kadar- hiçbir evi soymıyacağım!. Bundan sonra sıra, senin küçük kız kar- deşine gelir. Amerika Birleşik Cumhu- riyetlerine aid yüzde dört faizli tahville- ri çaydanlığın içinden aşırırken içeri o girer, mercan gerdanlıkla ve birkaç sulu öpücükle beni satın alır.. Tommi, oturduğu koltuktan kayarak içini çekti: — Zahmetlere eziyetlere katlanan yal. nız siz değilsiniz ki... Meselâ beni alınız: Benim uyku vaktim çoktan gelib geçtiği halde, hâlâ burada oturup düruyorum. İşte böyle ihtiyar, ikimize de yaptırılan roller ağırdır. Hikâyeden ayrılarak sahi- den bir şeyler çalmanızı çok isterdim. Belki piyeste bu mümkün olur. Hırsız can sıkıntısile: — Ne gezer!. dedi. Bol para kazan- maktan başka bir şey düşünmiyen bu ti- yatrolar, bana namuslu fikirler tel'tin et- mek mecburiyetinde kalan bu çocuklar, ve nihayet yalnız basılmış hikâyeler için para veren mecmualar sayesinde ben bü- tün hayatımca sade suya tirid geçinmeğe mecburum.. Tommi acıyarak: — Ne yazık, ne fena!'. dedi. Fakat be- nim de vaziyetim sizinkisinden daha iyi değil. aile edebiyatında cart olan kanun- lar, hırsızların işine gelmemek üzece ya- pılmıştır. Zavallı hırsız çalmıya geldiği zaman, ya benim gibi bir Çöcuk çıkar ©- na mani olur; veya, genç bir kadın müd- hiş kahramanlıklar göstererek buna im- Hırsız, maymuncuğunu ve fenerin! top- hyarak: — Artık vakit geldi, dedi, palamarları çözmeliyim, Tömmi: — Arta kalan piliçle şu şarap şişesini de Bessi'ye ve annesine götürmeniz Vâ- zım, dedi. Hursız, can sıkıntısile: — Sen de çok olmıya başladın ha, dedi. Evdekilerin bu gibi şeylere hiç de ihti- yacları yoktur. Benim evde 1853 senesin- de doldurulmuş beş sandık Château dea Beyehsvelle şarabı var, Senin şarabına tenezzül bile etmezler.. pilice gelince, ©- nun yüzüne bile bakmazlar. Hikâ şelerin dışında bulunduğum zaman ben kendimi Şu veya bu kaide ile bağlı telâkki etmem. bu gibi şeraitte epey yüklü işler gördü. ğüm olur, Tommi, hırsizin koltuğu altına bir ta. kım çıkmlar sıkıştırmıya çalışarak — Ne olursa olsun. dedi, fakat sen şu benim verdiklerimi almıya mecbursun!. Hırsız, çok tekrar edilmiş alışkan bir idade ile: — Allah ne muradınız. varsa versin, küçük bey, dedi. Paytak Sol sizi asla u« nutmıyacaktır. Şimdi, mümkün mertehe beni çabuk dışarı çıkar, Çünkü bizin: iki bin kelime nerdeyse bitmek üzeredir. Tommi hırsızı, holden geçirerek cümle bapısına getirdi. Hırsız, sokağa bir göz «tar atmaz durakladı. Çocuğun kulağına, şavaşca fısıldadı: — Sokakta, kaldırımların üstünde hiz- metci ile aşna fişna yapan şu adam Fir'a« vun değil mi?, Tommi, kayıdsız bir eda ile: — Evet o, dedi. Ne olacak?. — Hani, yani herif bizi enselemeğa kalkmasın!, Malüm a, bu, ne de olsa hi- Sâyedir, güven olmaz!, Tommi gerisin geriye dönerse: — Hay Allahım yarabbi, diye seylen- Dediği zaman, arkadaşlar birbirlerine | bakarak manah bir tebessümle gülümse- | mişlerdi. Demek ki ertesi gün o kel tepe- ye vardığımız zaâman, Dersimin hudud- ları gibi, Deli Paşonun kurnazca söygun- culuğu da hitama erecek.. Ovacıktanberi bizi tehdid altında bulundurmanın ceza- sını çekecekti. r * O gece, mütadımız vechile bir su başın- da konaklamıştık. Artık oldukca emin bir mıntakaya girdiğimiz için, rahat bir uy- ku çekmiye hazırlanmıştık. Deli Paşo ile avenesi, her gece yaptık- ları gibi, bizden epeyce uzakta bir ateş yakarak etrafına toplanmışlardı. Suz ça- hp türkü söylüyorlardı. Adapazarı İcra Memurluğundan: — | Dörtte bir hlasesi Sapancanın Kırkpınar K. den Mehmed oğlu Cemil namına kayıdlı | olup karısı ve İsmali kızı Şerifeye bâ ilâm | mülerakim nafaka borcuna mukabil haciz- N Bapancanın Kırkpınar köyünün karye de- runu mevkünde Şubat/325 tarih ve 9 sayılı we 600 metra üzerinde mebni ve tamamı 150 Ura kıymetli ahşab ve muhtaci tamir bir bap hane ile burada ve haneye muttasıl ve 1818 metreden ibarel ayni tarih ve 10/11 sa- yılı ve her bir 019 metre murabbat 20 llra kıymetli bahçe ve gene bu köyün Kumtarla mevrkiinde Nisan/325 tarih ve 12 sayılı ve 810 metre murabbat 13 lira kıymetli — tarlanın | dörtte bir hissesi bugünden — itibaren açık | artırma (le satışa çıkarilmiş ve arlırma şart- | namesi herkes tarafından gürülebilmek üze- ve 30/8/998 gününden İtibaren İcra divan - hanesine talik edilmiş olacaktır, İşbu gayrimenkullerin birinci 'artırma İle satışı borçlunun Yuünanistanda — bulunması dolayisile ilânın kendisine tebliği hususunu teminen 15/12/938 tarihine müsadif — Per -| yembe gi aat 10 dan 15 € kadar tcra da- iresinde yapılacaktır. Bu artırmada artırma bedelinin gayti - menkullere tahmin olunan kıymetin S 75 1- 21 bulduğu takdirde en çok artıranın üş - tünde ihale olunacağı ve böyle bir bedel el- le edilemediği takdirde artıranın taahhüdü baki kalmak şarkile artırnla on beş gün u - zaLılarak 30/12/938 tarihine müsadif Ouma | günü ayni saatlerde ve yerde yapılacak ikin- üştünde Müle olunacaktır. Alacakları tapuda kayıdlı olmiyan ala - saklılarla Gğer İrtifak hakkı — sahihlerinin bu haklarınt hususlle falz ve masrafa dzir iddialarımı flâa tarihinden itibaren 20 gün içinde leraya müracaatla — kaydettirmeleri aksi takdirde alacakları tapuda kayıdlı ol - mıyan alacaklıların satış tutarmın püylaş - masından mahrum kalacaklardır, İhaleyi takib eden yedi gn içinde müş - teri ihale bedelini defaten tediye etmesi lâ- zamdır. Aksi takdirde lera ve iflâs kanunu- nun 133 fincü müddesi dafresinde muamele yapılacaktır. €© 2 buçuk delliliye ve tedim ve ferağ masrafları müşteriye ald olup diğer rüzum vesalre satış tutarından ödenecektir, mişti. Uyanıp da ayağa kalktığım zaman; ilk işim etrafa göz gezdirmek olmuştu. Soy- guncu muhafızlarımızın dün gece yak- tıkları ateşten, hafif hafif dumanlar tü- tüyordu. Fakat ateşin yanımda, onlardan bir tek tanesi bile görünmüyordu. Birdenbire kalbime garib bir şübhe girmişti. Bu sessizlik ve kimsesizlik, ba- na derhal, yeni bir hilekârlık karşısında kaldığımız hissini vermişti. Arkadaşları ve bilhassa kadınlarla ço- cukları korkutmamak için aes çıkarma- mıştım, İhtiyaten kılıcımın kabzasına sımsıkı sarılarak etrafı aramıya başla- mıştım. (Arkası var) Resimli zabıta hikâyemizin hal şekli Katil kasayı açıp parayı ı_.lırh'n. kaza e stilo kalemini masanın üzerine dü - gürmüştü. (& numaralı resme — bakınız! Kalemin ucu, kurutma kâğıdına değin « Ce, bir leke hasıl olmuştu. Ve bu lexe yaşılmıya başlamıştı. (4 ve 6 Nolı resim- ierdeki mürekkeb Jekesinin büyüklü. Büne dikkat ediniz.) Bu mukayese, Jeke- nin müfettiş gelmeden, yirmi dakika zar- fında olduğunu, yan! kâtibin — dişarıda mâakine ile yazarken vuxua weldifini 1 Pat etmişti. Hususl odadan dişarıya an- cak diş bÜrodan çıkılahilirdi. (3 numa- ralı resim). Mübayenet ıçııışı ve katil Martinden başka kimse değildi. Martin, bütün bu deliller - karşısında cürmünü iliraf etâi. Paralar, ocakta bu- lundu. Ve tabanca da, âsansör temelinin altında çıktı. Develi Asliye Hukuk Hâkimliğinden: Develinin — Reşadiye — mahellesinden Mehmed karısı Zehra tarafından kocası © artırmada gayrimenkul en Çok artıran| İstanbul Kasımpaşa Büyük hamamda su yolcu Göstelek oğullarından Mustafa oğ- Ju Mehmed aleyhine açtığı nafaka dava- sında mezburenin muhtacı nafaka oldu- ğuna dair şahid dinlenmiş ve ehli vukuf dahi istima edilmiş ve muhakeme 6/9/ 938 Salı günü saat 8 e talik edilmiş oldu- ğundan beş gün içinde itiraz etmediği su- rette mahkeme kabul olunmıyacağı delaleyhin ikameltgâhı meçhul olduğur.- kân vermez; veyahud da evi soymıya ge- len hırsız, bir tarihte, fizaman'nda bu €evde arabacılık *yaptığını — hatırlıyarak, oygundan vazgeçer, Hikâye ne ide Tse bitsin sizin rolünüz, sizin âkıbe- di. Gel de seni arka kapıdan cızarayım.. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Verilen hatıra aima hiç de gıptaya şayan olmü- yan ayni âkıbettir. İstanbul Belediyesi İlânları Keşif bedeli 8256'lüra 70 kuruş olan Bü. yükçekmece yatı okulunda yaptırılacak tamirat açık eksiltmeye konulmuştur. Keşif evrakile şartnamesi levazım müdür - lüğünde görülebilir. İstekliler 2490 No, l Jkanunda yazılı vesikadan başka 5 bin Uralık bu işe beışur iş yaptığına dair Nafia Müdürlüğünden eksiltmeden bir haf- ta evvel alacakları fen ehliyet ve ticaret odasr vesikasile 619 lira 25 kuruşlük ilk teminat makbuz veya mektubile beraber 29/8/938 pazartesi günü saat 11 de Daimi Encümende bulunmalıdırlar, (.) (5432) Yazan: Muüzzez Tahsin Berkand Kilo 232 — Kurşun üstübeci 50 — Ağrıboz nekti 8 Foma 10 - Sikatif 100 — İngiliz beziri. Temizlik vesaiti için lüzumu olan ve hepsine 200 lira bedel tahmin edilen yü- karıda mikdarları yazılı malzeme pazarlığa kenulmuştur. Listesile şartnamesi levazım müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 15 liralık İlk teminat makbuz veya mektubile beraber 29/8/938 Pazartesi günü saat 11 de Daimi Encümende bukun- malıdırlar. — (5896) (B.) vvANE Vesaiti nakliye resminden olan borcun dan dolayı haciz altına alınan Bulk mar- kalı ve 2525 plâka sayılı taksi otomnobili Kurtuluşta Tepeüstünde büyük garajda 5/9/938 Pazartesi günü saat 15 de satılacağı ilân olunur, (5889) NEVROZİNİ Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, Nevralji, kırıkhk ve bütün ağrılarınızı derhal keser. HN B BN İcabında günde 3 kaşe almabili. EE ER H Ankara Tarih, Dil, Coğrafya fakültesi direktörlüğünden 1 — Fakültenin 938 mali yılı yemek münakasası 8/9/938 Perşembe günü An« kara mektebler — muhasebeciliğinde saat 11 de kapalı zarf usulü ile yapıla- dan işbu gıyap kararı ilânen tebliğ olu- nur, ——— buçuk pey akçesi depo etmek Şartile arlır - maya iştirakleri ve fazla malümat almak isbeyenlerin 088/188 doszya sayislle Yeramıza lüzumu müracaatları ilân olunur, 23/8/938. tır. wz! — İstekliler hergün fakülte hesap işyarına müracaat ederek şartnameyi ted. kik edebilirler. n 38 — 1845 lira 12 kuruştan ibaret olan ilk teminatın ihale günü saat 10 na ka- dar mezkür muhasebecilik vezmesine yatırılması lâzımdır. 4 — İlân ücreti müteahhide aiddiş, — (5588 - 3170) <aİKE Si demköe' fassir A Hti eu B d lan eit a ği Ş M " V 4 X A zt UK M AD