8 Ağustos 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

8 Ağustos 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Sus vapuru Münasebetile Yazan: Muhittin Birgen us vapurile Bandırmıya — kadar bir seyahat yaptım. Yarım mil - yon liraya mıhhnu;vebugünküıiyl- ıyınıurııılııenımıınıııbudd wapuru gezdim, dolaştım, tedkik ettim. Dikkat ettiğim bazı şeyler bende bazı mülâhazalar uyandırdı. Bunları kaydet- mek isterim. Evvelâ, şuna kani oldum ki bu vapurun plânları, masa başında, iş hayalından u - zak yaşıyan ve Bandırma ile İstanbul arasındaki iktısadi münasebetlere yaban- € olan insanlar elile hazırlanmıştır; me- selâ, birinci ve ikinci mevki yolcu nakle- dehilir, bu iki iskele arasında adedi çok Oolan asıl yolcuyu, güverte yolcusunu al- maz. Güverte yolcusu ikinci mevkile se- yahat etsin, bu suretle küçük halk ta ha-| yat standardını yükseltsin denilebilir, Fa- kat, bu memleketin kazanç ölçülerine na- zaran iki buçuk Hira navlun pahalı olur. İkinci bir müşahedem de şudur: Vapur pek az yük alabiliyor. Bin beş yüz tonluk hacmine rağmen alabileceği yük, Ban - dırmanın İstanbulla olan ticari üüyıç; Hiyecek yahud, bu işe bunlar da kifayet edemi - yeceği için yük motörlere kalacaktır. Bu vaziyete göre, bu yeni vapurun te- mün edeceği istifade İzmirle İstanbul ara- sındaki birinci ve ikinci sınıf yolcusunu sür'atle nakletmeğe münhasır kalıyor de- mektir. Bu da fena bir şey değil. Fakat, küçük halkın da bu nimetten istifade öde- bilmesi şartile. Bu şart mevcud olmadı - * Halbuki iş bu sür'at bakımından da sa- kattır. Sür'atin temin ettiği iyilik, yal - nız geceyi evde geçirmekten ibaret ka- hyor, ve iş adamınma vakif kazandıracak yerde bilâkis vakit kaybettitiyor. Bu - nun sebebi de şudur: Umümiyetle, seya- hatlerde vakit kazanmak için seyahatin | p (.. Gün karısı iki çocuğile birlikte bir kısmımı uykuda geçirmek icab eder. Bütün dünyada yolcu nakliyatı tarifeleri bu hesablara göre tarızim edilir. Meselâ, İstanbuldan akşam üstü kalkan bir İzmir yolcusu geceyi vapurda veyahud trende uyuyarak geçirebilirse İzmire o nisbette erken varır ve iş vaktini kazanır. Hal - buki şimdiki tarifeye göre bütün gün kay- bedilecektir. Denizyolları idaresi bunu düşünmemiş değildir. Seferleri gecenin, her iki isti « kamette de, trende geçirilmesi esası üze- rine tertib etmek istemiş, fakat, Demir- yolları idaresi gece sefe: yapmak için personelini arttırmak zaruüretini düşü - nerek bunu reddetmiştir. Şu halde, iş a - damları, kabil olduğu nisbette, eski va - purları tercih edecekler demektir. De - mek değil, vapurda tesadüf ettiğim bir takım İzmir yolcuları aralarında müna - kaşadan sonra bunun hayırlı olacağı ne- ticesine varıyorlardı. İzmirle İstanbulu kısa bir yoldan ve ra- hat bir seyahatle birbirlerine bağlamak için yapılacak şey şudur: İzmirle Ban - dırma arasında birinci, ikinci ve hattâ ba- zı fakir memleketlerde olduğu gibi üçün- cü mevki yataklı vagonlar tahrik etmek ve Sus vapuru gibi sür'atli vapurlarla yo- Tu bir geceye indirmek. * Şimdi neticelere varalım: Sus vapuru bu hat için ısmarlanırken ne ticari ih - tiyaç, ne de küçük halk düşünülmemiş - tir. Ayni zamanda, Demiryolile temas e- » Gilip yolu kısaltmanın tedbirlerinde dev - let demiryolları idaresile mutabık kalın- mamıştır. O halde ne yapılmış? Fantezisi bol, sar. fiyatı çok, maliyeti yüksek bir vapur! Halk, henüz bu vapurun adını Sus - ola- rak telâffuza alışmamış bulunduğu için bazıları Süs diyor ve o zaman bu isim de, telif ihtiyaçlarına uygun bir nakil vası - tası olması lâzımdı. Ismarlanırken bu noktalar dikkatle a - lınmamış, iş masa başında halledilmiştir. Memleketin teknik techizatı ile umu- mi hayatı arasında tam bir ahenk bulun- Resimli Makale: | kuvvetini izam eden ise düşüp parçalanmıya mahkümdur. m Büyük gösteren ayna, küçük gösteren ayna.. üm Kendi kuvvetini az bulan adam küçük kalmıya, kendi Dünyanın kuvvetli adamı kendi kıymetini hakkile ölçen ve bildiğini de kendisine saklamak ihtiyatını gösterendir. SÖZ ARASINDA Dolfüs'ün karısı Sıkıntı içinde 2 ğ X Sabik Avusturya başvekili maktul Dr. |Londraya gelmiştir. Sıkıntı içinde oldu- İğu söylenen madam Dollfuss, bundan |böyle İngilterede oturacaktır. Dünyanın en şişman adamı öldü Dünyanın en şişman adamı geçen gün Nevyorkta ölmüştür. Cony Veb isminde | Jolan bu safi et adam 34 yaşında iken 337 | | kilo ağırlığında idi. Otuz yaşında 150 kilo | ağırlığında olan Veb sirkte kendisini teş- hir ederek para kazanırdı. Seyirciler ta-| rafından çok sevilirdi. Yüzü çok sempa-| tikti. Bu suretle dolaştığı sirklerde pek çok paralar kazanarak zengin olmuştu, a- nasile birlikte yaşamak için kendisine hu- susi bir ev yaptırmıştı. Evin kapısı, oda kapıları üç metre genişliğinde idi. Döşe- mesi, tavanı hep çimentodan yapılmıştı. Oturacağı iskemle dahi hususi bir şekil- de çimentodan yapılmıştı. Çünkü ağaç- tan mamül iskemle ve kanapeler ağırlı- (ğinı çekemiyordu. “Yazlık bekârlar,, klübü Paris'de «Yazlık Bekârlar» ismile bir klüb tesis edilmiştir. Bu klübe karıları- n yazlığa veyahud kaplıcalara gönderip bekâr kalan evliler kabul edilmektedir. Klübün hususi bir merkezi yoktur. Âza- ları sıra ile akşamları bir «Yazlık bekâ- rı» nın evinde toplanıp evliliklerinin sı- a— ması elzemdir. Temenni edelim ki sipa - rişlerde yapılmak üzere bulunan yeni Süs ruhu yerine iş ve iktısad hesahları hâkim olsun! Muhittin Birgen İSTER işlerine mütcallik kayıdlar da vardır. İSTER İNAN, İspanya Cumhuriyeti ile aramızda yeni bir ticaret ve kle- ring anlaşması akdedildi, mer'iyet mevkiine de girdi. Anlaşmada karşılıklı ticarete aid şekillerden başka turizm İspanya iki yılı geçiyor ki, dahili bir harb içindedir, fakat durup dinlenmeden çarpışmakta olmalarına rağmen perhize Hergün bir fıkra Nazik Iİnsan İki arkadaş tramvaya binmişlerdi. Biri oturacak yer bulmuş oturmuştu. Öteki ayakta kalmıştı. Tramvay bir istasyon sonra durdu. Bir kadın bin- di. Oturan gözlerini yumdu. Arkadaçı sordu: Ş — Uyuyor musun? — Hayır! — Uyumuyorsun da neye gözlerini kapadın! — Bir kadının tramvayda ayakta kaldığını görüp te ona yerimi ver- memek - mezaketsizliğini yapmamak için! i .. Liftvanyada iki yalancı Peygamber türedi Litvanyada, iki yalancı peygamber türemiş ve dünyanın 1939 senesi Tem- muzunun 25 inci günü feci bir şekilde mahv ve harab olacağını ilân etmiş - lerdir. İlk zamanlarda bu yalancı pey- gamberlere ehemmiyet vermiyen za - bıta nihayet herifleri yakalayıp hap - setmeğe mecbur kalmıştır. Bu iki ser- seri köylüler arasında dünyanın bata- cağını yaymakla beraber hiç kimsenin artık hükümete vergi vermemesini söy lemekte imişler. Köylüler de bunlara inanarak vergi mükellefiyetlerini ver- mekten imtina etmişlerdir. — 3,500 liraya kendisine mezar satın alan dilenci Varşova dilencilerinden birisi şeh - rin birinci mezarlığında — kendisi için bir mezar satın almak için — 3500 lira para vermiştir. Bu mezar — yalnız çok zengin kimaselerin gömülmesine mah - sus mahalde; Bu dilenci sağlığında muhteşem apartimanlarda oturamadı - ğını, fakat öldükten sonra zenginler - den geri kalmamasını — temin emelile böyle bir para vererek onların arasına katılacağını söylemekledir. Amerikada otomatik sinemalar Şikagoda otornatik sinemalar işlemeğe başlamşıtır. Breks namında bir mühen- disin keşfettiği bu otomatik sinemaların biletlerini veren, kapılarını — seyircilere açan, seyirciler içeri dolunca kapıları ka- patıp sinemayı göstermeğe başlıyan bir ; İ i L i. |robottur. Oyun bilince kapıları açıp se- yircileri boşaldıktan sonra salonu hava- landıran vo beş dakika sonra ikinei bir oyun için kapıları tekrar açan gene bu robottur. Sinemaya girmek için robotun yanıba- şında bulunan bir deliğte 50 santimlik bir sikke atmak kâfi gelmektedir. İSTER Dünyanın en Küçük eşeği Dünyanın en küçük eşeği nerededir bi- lir misiniz?.. İngilterede Berşyolda. Bo- yu 66 santimdir... Birçok cambazhaneler bu sıpayı satın almak için yüksek para- lar teklif etmişlerdir. Üvey oğlunu zincire ovuran kadın Macaristanm Sopril şehri halkın - dan Öjen Lagtel beş senedenberi öl - müş zannediliyordu. Birgün — ansızım ortadan kaybolmuş ve nasıl bir fâkıbete uğradığı bilinememişti. Geçen — hafta ınbımyıgum imzasız bir ihbarname üzerine Öjen'in üvey validesinin evin- de yapılan bir aramada zavallı elleri ve ayakları kalın zincirlerle bağlı ola- rak mahzende bulunmuştur. Üvey a - nası kocasından kalan servetin e varisi olmak için beş senedenberi Öje- ni bu mahzende hapsetmekte imiş! Sık sık traş olunuz! Amerikada Pennsylvania üniversitesi profesörlerinden biri uzun tedkiklerden sonra: Sözün Kısası Gözünüz Aydın! vvelkigün, matbaada, birdene bire kararan gökyüzünden bho< şanan sel gibi yağmura bakıp, kendi ken- dime: — Yarab şükür! Artık bunaltıcı sı« caklardan kurtulacak, biraz serinliyece« Biz! Diye seviniyordum. Ne gezer? Müba« vek yağmurun, ucuz lâvanta gibi sernme« sile yerden tebahhür etmesi bir oldu ve dün gene buram buram terledik, bardak bardak su içtik, ahladık, ofladık, ve ak- şam üzeri evimize döner dönmez, karaya vurmuş lodos balığı gibi baygın, sedire yanlayıverdik, Bu gidişle, bü yazın hep böyle devam edeceği, tatlı meltemlerin yerine boyuna sam yeli eseceği anlaşılıyor. Fakat size müjdesini vereyim: Çoğu gitti, azı kaldı.. teşrinleri bir defa tuttuli mu hava birdenbire serinliyevekmiş. Berlin meteoroloji enstitüsünün direktö- rü meşhur profesör (Sandström) önü- müzdeki kışın çok soğuk olacağrıı bildi- riyor. Kendisi gulfstrimin cereyanlarını ye istikametini pek dikkatle takib etmiş ve bundan, kışın bu sene pek şiddetli ola» cağını istidlâl eylemiştir. Vakıâ, fenni tahminlerin ekseriya aslı - çıkmadığını görmeğe bizim rasadhane bi- zi alıştırmıştır ama, ne de olsa bir iki ay sonra eni konu serinlemek ihtimalimiz olduğunu düşünmek te, otuz beş derece sıcakta bütün gün soluya soluya çalışanı bir insan için tesellidir! Nasreddin Hocanın, alacaklılarını bae Şından savmak için, deve dikeni tohumu aldığını, bunu kıra ekeceğini, dikenler bitince oradan geçecek koyunların bun« Jara takılıp yapağı bırakacaklarını, bu yapağıların toplanıp bükülerek yününe den çorap örüleceğini, nihayet bu çorsp« ların da pazarda satılarak hâsıl olacak para ile de borçların ödeneceğini söyle. mesi üzerine, alacaklıların attıkları kah« kahaya mukabil: — Huy köftehörlar! Peşin paray: duya dunuz, keyfiniz geldi de, nasıl gülüyare sunuz!. Demesi kabilinden, ben de şimdisize: — Eh, gözünüz aydın! Bakın serin ha« vrree eee ren ada henedE aa DüneSenEner AA Bir delikanlı bir ihtiyarın kolunu kırdı Dün Feriköyde iki kişi arasında çı- kan bir kavgada Bürhan isminde bir şahıs Stefo isminde bir ihtiyarın kaz - ma ile kolunu kırmıştır. Vak'a şöyle olmuştur: Feriköyde Lâla Şâhin sokağındaki Yüdanın mandırasında çalışan Stefo düri akşam Pangaltıda bir kahvede bi« traz oturup vakit geçirdikten sonra yats mak üzere mandıraya giderken Bür « han ile karşılaşmıştır. Bürhan da işi « ni bitirerek evine dönmekte ve omu - *İzunda da bir kazma — bulunmaktadır. — Gömlek yakalarının çabuk yıpran- İyr.. ikisi de birbirlerini tanımamakta- ması, erimesi sık sık traş olmamızdan ile- ri gelmektedir. Hergün traş olan adamın yakası daha geç yırtılır!. Demiştir. 13 üncü çocuk İngiliz köylülerinden biri 13 üncü ço- cuğu olunca belediye tarafından verilen 6 odah bir eve taşınmıştır. Bu mes'ud ai- lenin kadını 38 yaşındadır. 9 kızı 4 oğlu İNANMA! yatmadıkları için karşılıklı ticaret güç olsa da gene müm- kündür, fakat bu vaziyette oradan buraya gelebilmek için imkân bulabileceklerin buradan oraya gitmek için de arzu wardır. duyabileceklerin mevcud olamıyacağına göre yeni mukave- İNAN, lede turizme kayıdlara müracaat Hizumu hâsıl . olabileceği- me biz inanmıyoruz, fakat ey okuyucu sen: İSTER İNANMA! dırlar. Tam yanyana geçerlerken kaz- manın sapı kazaen Stefonun başına dö- kunmuştur. Bir anda fena halde sinir« Jenen Stefo galiz bir küfür savurmuş« tur. Bu yüzden başlıyan kavga yavaş yavaş büyümüş ve nihayet sabrı tüke- nen Bürhan kazmayı — kaldırdığı gibi Stefonun başına vurmak istemişse de onun çevik bir hareketi sayesinde dar« be sol koluna isabet etmiş ve kırmış « tır. Suçlu yaralının âvazelerine yetişen polisler tarafından yakalanmıştır. Ste- fo da sıhhi imdad otomobilile — Bey « oğlu hastanesine kaldırılmıştır. Bakırköy Halkevinde konferans ve konser Bakırköy Halkevinden! Harf inkilâbinin senel devriyesine rastlıyan 9/8/1938 Balı gü- nü saat 18 de Evimiz salonunda konferans ve koönser verileceğinden sayın — halkımızığ teşrifleri rica olunur. | | | | AAA er aei ü

Bu sayıdan diğer sayfalar: