ünkü gazetelerin hemen hep- D sinde bu serlevhayı okudum: «Otobüs davası bitti.» — Çok şükür; dedim, nihayet Yahata kavuştuk. Sokağa çıktım, otobüs durağına, gene mahud tıngırtılı bir kamyon bozması gel- di, durdu. o — Ağrol Kondüktür kolumdan tulup yürüyen etobüsün içine beni bir patates çuvalı A&tar gibi attı: — Otur oraya! Oturdum. — Karaköy! — Yedi buçük! — Altı kuruş değil mi? — Hayır, yedi buçuk, daha bunu öğ- renemedin mi? Bir zil çaldı: — Moruğu alalım! Ağır ol! — Haydi ne bakınıyorsun atlasana. — Oğlum burada ineceğim. — Burada durmaz, — Durur canım. — Durmaz dedik ya, durmaz. * Otobüs hızlandı. Bir başka otobüs bizi geçmek istiyordu. Sürtündük, tahtalar ntırdıdı Camlar - sarsıldı! Şaför küf - Şırlu söyleyen kumlar Mzun tedkiklerden sonra bu kumlardan çı- kan seslerin bazan uzaktan gelen davul - Beslerine, bazan da hafif bir çan sesine, ekseriya da telli bir sazın akislerine benze — diğini meydana çıkarmıştır. Bu seslerin on beş dakika uzadığı vü- “kidir."Seslerin nasıl vücüude geldiği ma- lnm olmamakla beraber, yaya yürüyen — bir adamın ayağı ile kum arasında hâsıl ıhn boşluğa havanın dolduğu ve bu — mnin olunmaktadır. * Çıpmt kelimelerin mucidi öldü!.. Dünyayı kaplamış olan çaprast keli - ' “melerin mücidi geçenlerde ölmüştür. Bu — * adam Victor Orille namımda bir İngilizdi. | Afrikada Capta ikamet ediyordu. Yaşı 75 ddi — Çaprast kelimeler oyununu şu suretle — fcad eylemiştir! İ Vaktile otomobil ile gezerken bir ka- — Ginı çiğnemiş ve öldürmüş, bu yüzden — mzun bir müddet hapse mahküm edilmiş- Y - Okuyucularıma Cevablarım.. «Sevgili anam» başlığı ile mektub yazan okuyuücuma: —© — Bir değil, iki, üç, beş defa da ya- — zabilirsiniz. Hiç sıkılmadan okurum, okumyı çalışırım, — vazifem — budur. " Yalnız biraz kısa, biraz açık, biraz da — Okunaklı olması mümkün değil mi? * Fatihte «Meçhul kadın> a: Çok düşündüm, fakat size yardım etmenin imkânmı bir türlü bulamg- dim. Yapacağınız şey gene çalışmaya dovam etmekten ibarettir. * Topkapıda «Bir çiçek» e: Bahsettiğiniz yaşta «bu hâdise» ina- “mulabilecek şeylerin hududu haricinde kaâlır. Sonraları tekerrür edip etme- — diğini yazmayı unutmuşsunuz. Teker- — Tür etmemiş ise «iz> bırakmamıştır. — Müsterih olabilirsiniz, egayri vaki» te- / lâkki edebilirsiniz. Tabiat tamir etmiş. -— tir. Akzi halde de hâdiseyi yalnız ken- Ginize saklayınız ve ıolmımq gibi Ü hareket ediniz C Bunları biliyor mu idiniz? —| ıllduıhenlllutııdıçıhnhh(ıh-' AVASI — Canına tükürdüğüm herifi! Kondüktör fikrini bildirı — Çamurluğuna konsaydık anlardı. Arkada bir bağırışma oldu: — Yedi buçuk! — Hayır altı! — Hayır yedi buçuk. Beğenmezsen in aşağı, — Dur ineyim. — Burada duramaz atla! — Düşerim, bir yerim kırılır., — Bana ne, patla! Bir benzin kokusu otobüsün için! istilâ etti. Boğuluyorum sandım: — Aman ben ineyim. — Burada inilmez. Şoför arkasına baktı: — İnsin, iki kişi var, onları alırız. Otobüse binecek iki kişinin yüzleri su- yu hürmetine, otobüsle seyahate mahkü- miyetimin bakiyel müddeti için af ka- rarı sadır olmuştu, — Haydi in! İndim ve yürüdüm. , Gazetelerin verdikleri havadisi tekzib edebilirim. Otobüs davası henüz bitmiş ldegıldır İsmet Hulüsi İnsana çok benziyen maymun Orangotan — ve Zöril maymunla- rı insana pek ben- zemekle beraber, şempanze — may - munları insanı da- ha fazla andırır- lar, Filvaki şem - panze — maymunü N görünüş ve âdetleri bakımından insana diğer cinslerinden daha yakındır. Yüzün- de müşfik tatlı bir ifade vardır. Kendi cinsinden olanlara şefkatle muamelo e - der, ve bu kabil maymunlara istenilen şey öğretilebilir. * Kurutma kâğıdının tarihçesi Kurutma kâğı - dının ne zaman - danberi kullanıl - dığı kat'iyetle bi - linmemekle - be » raber, kâğıdın ica- dından sonra 1579 senelerinde İngil- terede — kurutma küğıdlarile mü - rekkeblerin kurutulduğuna dair bazı ka- yıdlara rastlanmıştır. ee e tir. Hapiste bulunduğu sırada çaprast kelimeler oyununu icad etmiştir. üüt eeeesee eee ssesetesresenEssaNsekese KA rAa İlk sualinizin cevabı budur. Diğer- Terine gelince: Her iki erkeğin maksadı da sizi ken- dilerine metres yapmaktır. Bir erkek «maddi menfaat» veya «zarüret> ol- madıkça kollarının arasında — tuttuğu «metrese» zevcelik sıfatını vermez. İ- çinde beslediği ve sakladığı emel bir başkasını, bir «taze» sini bulmaktır. Şu halde size ikisi ile de alâkayı kesi- niz ve bir «kısmet» arayınız, diyeceğim, (F.). (H.) e: — ÂAz okuyan kızın daha çok mes'ud olduğu iddiası, meseleyi tedkik - için seçtiğiniz bakım zaviyesine göre şekli- ni değiştirir. Bilenin arzuları, hayalle- Ti, gayeleri daha çok, daha incedir, sandete daha güç erişir. Bilmiyeninki tabif azdır, daha kolaylıkla elde edi lir. Acaba bunu mu söylemek istiyor- lar. Üniversiteye gitmek... Sizin — için muhiti genişletmek, tanınmak ve tanı- dıkları artırmak bakımından faydalı. dir. Evvelâ bu sahadan işe başlayınız, alacağınız neticeye göre sonra tekrar konuşuruz. SON POSTA Kadın Köşesi (|Örgüden plâjda da istifade edebilirsiniz nunu hazır alırsınız. Yahud diktirirsiniz. ;suveunm kendiniz örersiniz. Bedeni (arka ve ön) beyaz, kolları lâciverd ola- |cak. Göğsünde de lâciverd bit desen. çiziniz. Örgünüzü bu çizgiye tatbik ede- rek örünüz. Daha muntazam olur. Bu suveter gençler için cidden şık ve erijinaldir. Çok şık iki bluz lerle parça raglan kolların üstüne yuvarlak bir roba gibi geçmiş. Cepler görülmemiş bir şekilde. İsterseniz düğmelerin yerine toka ve band koyabilirsiniz. * Sağda. Bu jersey kazak, pikeden, ke- tenden de yapılabilir. Göğsü robalı, Açık renk üstten konulma cepleri var, Yakası tayyör biçimi, reverleri yuvarlak, Ellerin güzelliği ElNlrin güzelliği yalnız derisinin yumu- şaklığından, beyazlığından gelmez, Buna tırnakların da tesiri çoktur. Tırnağın 1- yisi kırılmaz, Kırılırsa, vücudün umumi sağlığında bir bozukluk var demektir. Maamafih şu reçeteyi yaptırıp kullanır- sanız sıhhi haliniz ne olursa olsun tırnak- larınızın kırılması duürür, Huile d'amande douces 2 gr. Alun R 1 gr. Cire vicrge 2 gr. Sel marin 2 gr. Kolay olsun diye pijamanızın pantalo- Hepsi şişle düz örgü, Deseni bir küğıda Solda: Sivri dilim- iliklenen ön Bir müddet evvel Maslak yolunda vuku Mahkemede okunan son tahkikat karar- mamesinden, kazaya uğrayan otomobilin faz- a sür'atle gittiği, bu sebeble faclanın moa- ulü olan şoför Kemalin muhakemesi ve tec- ziyesi talebile Ağırcesiya verildiği anlaşıl - mıştır. Bundan sonra suçlu Kemalin sorgusuns geçilmiştir. Şoför mahkemede faclayı şöyle anlatmıştır: — Birkeciden müşterileri aldım. Beyoğlun- dan geçerken Ağahamamı olvarında raki âl- dılar. Sonra Zincizlikuyuya gittik. Otomabll- den indiler ve sant sabahın sekizine kadar gazinoda oturdular, Rakıyı da orada içtiler, otomobil içinde değti.. Bonra hareket ettik, İstinye tarikile Büyükdereye gidiyorduk. Bu aırada 25-30 kilometre sür'atle ilerliyorduk. 'Tuğla harmanlarına 200 metre kadar bir me- gafe kalmıştı ki, ilerimizde hususi bir oto - mobil göründü. Korna çaldım, duymadı. Son a bize yol terir Yaziyot aldı, fakat bilâhare yolu gene kapadı. Benim sağ ön çamurlu » Bum, onun sol arka çamurluğuna çarptı. Bu gırada direksiyonun volanı da kafama çarp- tı, sorrasını bilmiyorum. Bayılmışiım, . Kazanın en yakın şahidi olan ve şoförün ilk çarptığı hususi otomobili idare eden, elek trik şirketi müdürlerinden Osman — Kemal vak'ada davacı vaziyetindedir. — Zira, o dâa yaralananlar arasındadır. Suçludan tazmil - nat taleb etmektedir. Bunun için, mahkeme Osman Kemalin yeminsiz olarak dinlenme- sine karar vermiştir. Osman Kemal, hâdişenin cereyanını şu şekilde anlatmıştır: — 29 Mart sabahı id. Her sabah yapti - #ım gibi, otomobilimle Maslak yoluna çık - tım, Yolda arkamı dikiz aynası — vasıtasile tedkik ediyor ve 60-170 metreyi görebiliyor - dum. Sonra artık dönmeğe karar — verdim. Manevraya başladım. Aradan 3 saniye ka - İdar geçmişti ki, çarpışına! vukus geldi. Be - pim geriye rüyet zaviyem 60-70 metre $di. 3 saniye içerisinde bu mesafeyi katetmiş ol- masına göre, gerideki otomobil — çok fazla sür'atle geliyordu. Otomobil benim araba - ma çarptıktan sonra, 60 metre kadar ayni sür'atle ilerledi ve ağaça çarptı kaldı. Ben kendimin yaralı olduğuma bakmıyarak, ara bamdan indim. Kazazedelerin tmdadına glt- tim. Şoförle, yaralılardan Ekrem dışarı çız- tılar. otomobilin içinde — bulunan — diğetleri kanörevan içinde yatıyorlardı. Şoför, ken - dini kaybetmiş halde değildi. Hattâ biraz da sarhoştu. Buçlu vekili, Osman Kemalin anlattıklâ- rına İtiraz etmiş ve: — Müvyekkilim vak'a yerinde baygin yütı- yordu, Hâdisenin sebebi, Osman — Kemalin yaptığı manevradır. Tahkikatın tekemmilü, bu ciheti aydınlatacaktır, demiştir. Hahidlerden, mürettib Ekrem de, şunları söylemiştir: — Yolda giderken, 50-60 metre ilerimizde bir otomobil gördük. Daha hızla gittiğimiz için, ondan yol istedik, Önce yol verir va - giyet aldı. 4-b metre yaklaştığımız. zsaman, tekrar bizim istikametimize meyletti. Çar - pışma vukua geldi. Sonrasını bilemiyorum. Duruşma, diğer şahidlerin celbi için, baş- ka bir güne bırakılmıştır. Merhum Tahirin ailesi, Osman xnmılduı de tazminat taleb eden bir istida vermişler- dir. Bu istida ayrıca tedkik edilmektedir. Sevgil'sini öldüren ihtiyar Ropenin muhakemesine başlandı Pangaltıda Anjel Roza isminde sev- diği genç bir kadını bıçaklıyarak öl - düren, 60 yaşında mezeci Ropenin mu” hakemesine Ağırcezada dün başlanıl - mıştır. Suçu sabit görülerek ceza kanunu- nun 448 inci müaddesine göre mahke - mmeye verilen Ropen hakkında, müddel- Merhum Talıırin ölümile neticelenen faclanın muhakemesi başladı Şoför ve şahidlerden biri faciaya öndeki otomobilin yanlış manevrasının sebeb olduğunu söylediler, Mer- hum Tahirin ailesi Osman Kemalden de tazminat istedi umüumilikçe yapılan tahkikata naza « ran, vak'a kıskançlık yüzünden olmuş- tur. Ropenin anlattığına göre de, cina- yetin vukua geldiği sokaktan Roza, ya« nında bir erkek, bir de kadın olduğu halde geçerken, Rapen ile karşılaşmış- lardır. Ropen bunlara dikkatle bakmış, Roza da ona; — Ne bakıyorsun bize, edebsiz, de « miştir. Erkek de Ropene hücum etmiş, son- ra Ropen bıçak çekince kaçmıştır, İhtiyar âşık vak'anın bundan son « rasını: — Ne yaptığımı bilmiyorum; ne ol « du, ne geçti hatırlıyâmıyorum. şeklin- de anlatmaktadır. Hattâ, elinde bıçakk olüp olmadığını — da hatırlıyamadığını söylemektedir Vak'ayı müteakib suçlu polis 2 'nci şubeye gidip kendini teslim etmiştir. Bu cihet mahkemede kendisine so * Tulduğu zaman: ' — Bir yere gittim ama, bilm!yorum, demiştir. Duruşma, şahid celbi için talik edil. miştir. Bir yankesicilik maznunu beraet etti Dün, Sultanahmed 2 inci sulh ceza mahkemesinde garib bir yankesicilil! vak'asının duruşması yapılmıştır. ! Mehmed Taşdöven isminde — biri, iddiaya göre, Ayasofya camiini gezen bir seyyahın cebini karıştırmış. Bu sie rada, orada bulunan Fethi de bunu gör müş, Mehmedi yakalayıp, polise tes « lim etmiş. Fakat bu vaziyetten seyyas hı haberdar etmemiştir. Fethi mahkemede, bunun sebebın! şöyle anlatmıştır: ğ — Seyyaha haber vermedim. Bir seyi yahın memlekette hırsız bulunduğunıq anlaması doğru değildi. Fakat, ortada kâfi derecede delil ole madığından mahkeme suçlu Mehme « din beraetine karar vermiştir. Mektub kaçakçılığı Nafia Vekâleti, son zamanlarda şehir ve kasabalarımız arasında işliyen ouımo- bil ve otobüslerle mektub kaçakçılığı yaş pıldığını haber almış ve bu hususta alâa kadarlara yeni emirler vermiştir. Zabıta ve gümrük memurlarile Jandarma teşkfe lâtı da mektub kaçakçılığile mücadele e« deceklerdir. Üzerinde kaçak mektub bus lunanlardan iki misli ceza alınacak, bu « nün yarısı yakalıyan memura verileceli tir. Diğer taraftan posta ve telgraf umum müdürlüğü, yeniden bir çok nahiyelerde posta merkezi teşis etmeyi kararlaştır mıştır, Ayrıca postahanelerdeki «köy pos ta sandıkları» da yenileştirilecektir. Bir esrar satıcısı yakalandı Fındıklıda oturan Cemll isminde bir gaha sın, elinde bir torba ile şüpheli bir halde do« laştığını gören emniyet ikinci şube memura ları Cemlli çevirerek — üzerinde bir arama yapmışlardır. Cemilin elindeki torbanın için de 740 gram esraz bulunarak müsadere edil, miş, kendisi de Asliye beşinci ceza mahke « muı_n: gönderilmiştir. —— e e l Bacaksızın maskaralıkları : Yemekte | ııxx “Hm)