ada _L—.,:::Hl olduğu ücreti b Büsbirimiz Ka Hölllek SStihsali h 1936 0 Ne: düşük ol Hh_f*' Asından. ı"Iı.hn Yet halinde h Yükşep MAYzanın N lagg K tandıma Na y Ö2 İi ”'î gaa ağan | k Si Malâti 1936 aa n B K lülünden itibaren mer'i- Si ünundan evvel, gece * h!lmd.ı"% çalışan maden “Şan pi Mesal, herbiri 12 şer sa- Mnadi s': Postasının “üzerinde Ş"hı.?b.h bllıı.ıııııuıyyeı.ı bir sa- On ":_:n amele - postaları, ol ikinci on iki saati doldu- ı,t":;ın iblere bırakıyorlardı. Ortade”de sekiz saatten fazla ğ'ı:"'"ku kaldırdı. Bunun neti- Büğti, işletenler yirmi _N Bkipi ÜÇ posta üzerine tertib- ç:'ildüln. Yani evvelce Şalışan iki postanın gör- M',—:' Sekizer saat çalışan üç v i:ı'kç._ deği ki, Maden kuyularının & voll"î B liş olmamakla beraber, a istihsal unsurlari- nazari olarak Tâğmen, nasıl olu- Tandımanı seneden se- * eksiliş kaydediyor? Bider ayak masraf- €tmek gayretile randı- S Yüksek olan bazı ocak- KT Pakap , “ttiği mın:uıifnb::ı- S::n bu :h: Olsa, %»“&ü " Yapamıyacağı da şüb- hu !::;"f“l. bugün asri tekni- ,ZN Nh,&n’-lı“medm mahrum- düne -birçok noksanlara "::'” Tazaran bugün daha iyi- B3 d ühakkak "“mn olan bir şey daha bç Ötuğudar T havzası teknik işlet- n Göre Müvza, henüz pek geridir. Kâ Beri pun"' istihsal kabiliyeti- da kalan bazı fenni Arı bir tarafa bırakır- k — — SA İA b hguldak kömüristihsali l sene neden düşkün? fatbik edilen 8 saatlik iş kım;uı amelenin HAŞ 3 yarı yarıya azaltmıştır Zonguldak maden havzasile kömür içileri bir bayram esnasında lsdl, bugün maden kuyularında kulla- nılan iştihsal vasıtaları, 1829 da ilk kö- mMür damarını bulan Uzun Mehmedin kullandığı vasıtalardan farksızdır. Kömür servetimiz yabancıların istis- marından kurtulup devletin eline geç- tikten sonra kömür işletmesinin mo- dern tekniğin en ileri icablarına ka- vuşmasını kısa bir zaman meselesi ad- dediyoruz. Madenin verim kabiliyetile teknik ve idari işlerde düne nazaran bir fark ol- r«adığını kabul ettikten sonra kömür randımanında görülen bu tenakusu iş kadrolarında ve iş teşkilâtındaki düzen- sizlikte aramak lâzımdır. Zonguldak havzasında çalışan ame- ienin mühim bir ekseriyati «muvakkat amele» adı verilen köylü —ameledir. Köylü amele maden İşciliğini meslek haline getirmiş, geçim kazancın den kuyularına bağlamış olan işci de- Şildir. Bu amelenin madenlerdeki me- saisinden beklediği, köyün çarşı ile o- lan münasebetlerinden doğan borçları- nı, vergisini ve tohumunu karşılamak- tır. Onun asıl bel bağladığı iş, maden kuyusunda salladığı kazmanın sapı de- ğil, tarlasındaki kara sapanının sapı- dır. Vaziyet böyle olunca, muvakkat köy- yi madenlere bağlıyacak, o- nun pek haklı olarak bel bağlıyamadığı maden işciliğini benimsetecek çare ve tedbirler almak, maddi karşılıklar gös- termek (âzımdır. Halbuki; sekzi saatlik mesainin tat- bikından sonra küçülen yevmiye ücret- leri köylü ameleyi büsbütün ocaklar- dan uzaklaştırmıştır. ğ Evvelce maden kuyusunda on iki sa- at çalışan bir işci, bu on iki saatlik me- saisine mükabil çift gündeliğini alır- Gu Çünkü, 337 tarzihli amele kanunu- İnun bir maddesi sekiz saatten sonra İgeçecek her saatin çift olarak hesabla- ni Mma- Doğuya memur Niçin gelmek stemez? Memuürların — valanperverliklerinden şühbe etmek akla gelmez. Fakat, herhan- gi bir memura Şarka gitmeği teklif et- #eniz bir kene kuvranır, Acaba bunun se- bebi medir? Memurlardaki hodgüm bir zihniyet mi? Şark uzaklır, hayat yoktur, muavasala bulmak güç oluyor. Konler- dan yana sıkınlı çekiyoruz mu diyorlar? Ben çahsan bu itirazların mevcud ol- duğunu da kabul etmekle beraber, me- muru asıl başka ve daha mühim bir se- bebin düşündürdüğüne kani bulunuyo- rum, Devlet memurlara elindet gelen terfih vaşıtalarını temin etmeğe çalışmakla be- raber, iliraf etmek tâzumdır ki kâfi dere- cede para da veremiyor. Bizdeki memu- run aldığı para çok asdır. Mahalli me- murlar hallerinden pek o kadar şikâyet- ci değildirler, fakat dışarıdan — gelenler, memwyriyetlerinin ük beş, en senesinde büyük sıkıntılara katlanmaktadırlar. Hâkimler, maallimler, müddelumum!- cuklarını veya kardeşlerini - okutama- maktan çekinir, getirmese iki taraflı bu müş bir adamdır, hayattaki ihtiyaçları çok başkadır. Onları ufallmak 6 adamın ruhunda, düşüncesinde bir takım karı- şıklıklar uyandırmak demektir. Mem: az ile de her türlü fedakârliığa katlana- rak Doğuya gelse, ne saman döneceğini bilmez, eğer bir kulpunu bulamazsa bu- lunduğa kazada Hünihaye — yaşamağa mecburdur, çünkâ kimse Onun yerine gelmez, ve hazır oralara birisi gitmişken vekâletler yenisini de bulamadıkları için # adamı öradan sor alırlar. Tabli bu ne- tice memuriyet hayatında barlz bir hak- sarlığın doğmasına da sebeb olur. Ayni tahsili görmüş, ayni fedakâürlığa katlanmış iki mamurdan bir tanesi, in- kiçafına müsald elmıyan bir muhitte körlenir gider. Diğeri daha müsaid bir yerde inkişaf eder. Hirincisinin acaba kabahati nedir? Bu usul evvelâ, vatandaşın ruhunda- ki tereddüdü izale etmektedir. «Memle- ket vazilesine gidiyorum. Şu tarihte dö- meceğim!» fikrile hareket eder ve bu va- zileyi seve seve yapar. Tereddüd istikbal ve #tiyi' de körletir. Memur ilerisi için alacağı tedbirleri bilemez — ve tereddü. dün uzaması, ruhte bir menfilik uyandı- rır, Ahtiraslar söner. Doğuda açılacak üniversite bu mah- zurları hayli bertaraf edecektir. Diğer taraftan şarkın, garbla muvasalası, tele- fonun temin edilmesi, şimeadiferin gel- | zaman mesele hiç kalmaz. ©y Mustafa Fuad Azılı bir katil yakalandı Beyşehir (Hususli — Üç ay kadar evvel şehrimizin Hüyük köyünde üç kişiyi öldüre- rek baçan Nuri lsmindeki katil Antalyada yakalanmıştır. aa aa nacağını âmirdi. İş kanunile beraber, ocuklarda sekiz saat mesai şekli kabul edilince zaten amelenin harcadığı ener jiyi telâfi edecek kaloriyi almasına bi- le yetmiyen yevmiye ücretleri, büsbü- tün azalmış oldu. Binsenaleyh yapılacak en mühim şey, işin maddi tarafını, ameleyi mem- rLun edecek bir hale getirmektir. Ahmed Naim Pazar Ola Hasan Bey Diyor ki: iye Siy, Yeni 8 bapı U Zabı - talı » Müdde « e B ellerin gürültü, patırdı et - melerini bağırıp çağırma - larını y adyomlarda asak ediyormuş. , turulacakmış... Seyirciler bağır gürüllü ederlerse memurları taralından sus- Hasan Bey -- Şu halde stadyomları dört - beş bi , Zabita memurana yer bu « labilmek için birer misli büyültmek lüzim geleçek. Zabıta Sayla $ Türkiye ve Fransada Vukuundan tam 20 sene sonra bugün duyulan iki (Baştarafı 1 inci sayfada) dir ve, garib bir hâdise olmak üzere de, bizde vukua gelmiş bu yolda bir tren zasına çok benziyor. Gerek Fransadaki, ek bizdeki kazaların her fkisi de harb zamanında askeri sansür tarafından ga- yet sıkı bir şekilde neşirden menedilmiş- tir, Bu kazadan Fransada bugün ilk de- fa olarak bahsediliyor; zannedersek biz- de vukuu gelmiş olan kazadan da guze- telerde ilk defa bahsedilmiş olacaktır. Fransadaki kaza, 1917 senesinde birin- cikânun ayının on ikinci günü vukua gel- O tarihte, İtalya cephesinde harbe- askerlerden izinli olarak Fransaya bin yüz kişilik bir kafile Fransa ile İtalya arasındaki hudud is - tasyonu olan Mondane istasyonunda top- lanmışlar. Harbden bıkıp usanmış olan bu asker ve zabit kafilesi bu istasyonda bir müddet tren beklemiş, fakat, trenler çok meşgul olduğu için 1100 kişi için va- miş. derilen harici edilmiş ve kötü bir halde bulunan bir takım ahşab İtalyan vagonları var - miş. Nihayet askerler bu vagonlarla git. mek istiyerek içlerine dolmuşlar ve bir lokomotifin bu katarı çekmesini istemiş- ler. İstasyon memurlar, makinistler hep birden bu talebi reddetmişler ve muka- vemet göstermişler. Fakat, bir an evvel ısrar etmişler, Bu arada bir binbaşı da, istasyot memurlarını tazyik ederek emir vermiş ve nihayet makinistler, bir loko- motifle bu katarı çekmeğe mecbur ol - muşlar Mondane istasyonu Alplar üzerinde kâindir. Oradan katar, gayet ivicaçlı ve keskin bir yokuştan ovaya doğru in - mek Mecburiyetinde bulunuyor, Maki - nistler fevkalâde dikkatle bu yokuşları inerken bir aralık vagonların frenlerinin tutmamıya başladığını görmüşler, Tren, 120, 130, hattâ 150 kilometrelik bir sür'at- le inmeğe başlamış. Hattın en tehlikeli bir kısmına geldikleri zaman, lokomoti. 1 birdenbire vagonlardan — ayrıldığını ve vagonların yoldan çıkarak birer birer devrildiğini görmüşler, Vagonlarda cep- hane de bulunduğundan bir taraftan bu feph:ınc patlamış, öte taraftan ahşab va- Yozgad, (Hususi) — Yozgad civarına bir sofa, bir ahırdan iberettir. Şimdiye üzere 215 göçmen evi inşa edilmiştir. Boğazlıyan kazasında da 84 şehir tipi leri inşaatına başlanacaktır. grapu göstermektedir. Adapazarında iki kişi ani ölümle öldü Adapazarı (Hususi) — Son bir kaç gün içinde şehrimizde iki | dilmi; Ölenlerden biti foto Artis: hi Küâzımdır. Kâzım motosikletle kaç tur yaptıktı ni ölüm kayde - bir faza memurlarından Ömerin annesinin de banyoda üzerine fenalık gelmiş — ve ani olarak ölmüştür. Bir kaza Şehrimize bağlı Taşlık köyünde de bir | ken, si kaza olmuş, Ahmed oğlu Osıman Gür -| kurşun göon bulunamamış. O istasyonda, kadro| — |evlerine gitmeğe can atan askerler de çok | * İren faciası gönlar parçalanmış ve bu süretle 1100 kişilik yolcu büyük bir factaya uğramış. Bilânço: 660 kişi orada ölü halde bulun- müuş ve üst tarafı da az veya çak vahim bir halde hastanelere gönderimliş, bun. lar da bir kısmı yolda, biz kısmı da has- tanelerde ölmüş! Makinistle “ateşçi löko- motifle birlikte kurtulmuşlar, fakat, toe- nin hareketi içi nemir veren binbaşı öl. müş. Sansör o zaman bu facianın neşrini şiddetle menetmiş ve nihayet vak'a hak- kında ilk malümat son günlerde neşre « dilmiş. * Buna benzer bir hâdise de bizda cere- yan etti. Galiba, harbin ilk senesinde id. Aydın tarafından İzmire sovkedilmekte olan bir tabur asker Azi ile Selçuk * 0 zaman bu İstasyonun ı Etfes idi - istasyonları arasında bir kazaya uğradı. Burada da kaza ayni sebebden İleri gel- Aziziye ile Selçuk istasyonları arasın « daki mesafe yedi kilömetre kadar bir şey- dir. İki istasyon arasında da 200 metre kadar bir rakım farkı vardır. Yani Azi. ziye yüksektir. Burada hat, şimendifer - cilikte tatbiki mutad olan hududdan çok lazla - binde otuzdan ziyade - bir meyle . Aziziye istasyonundan bir ta. kalkan tren, ivi- yolu takiben bu büyük meyli iner- ken bir aralık frenler katarı tutamaz ol- muş ve makinistin bütün gayretine rağ- men tren bütün sür'atile Selçuğa doğru koşmıya başlamış. Makinistin — tutmıya muvaffak olamadığı tren yoldan çıkma - makla beraber bütün sür'atile aşağıya inip düz bir yerde bulunan Selçuk istas- yonuna girdiği zaman, serbest yolun ma- kasını atlıyarak doğruca meşgul yola gir- miş ve biraz ötedeki vagonlara çarparak parçalanmıştır. Bu trende bulunan asker- lerin de pek çoğu ölmüş, hemen hepsi de yaralanmıştı. Tıpkı Fransada olduğu gibi, bizde de —— — u M Yozgattş _275 göçmen evi yaptırıldı yünde 36, İncirlide 43, Bebekte 27, Ham müzdeki ilkbaharda kaza merkezinde ve Yukarıdaki resim Bebek köyündeki y sonra evine giderkun | pılan muayene neticosin yolda düşmüş ölmüştür, Orman muha - dürüldüğü anlaşılmıştır. C |Ayşenin ü; bu kazanın neşrini sansür menetmişti. Fakat, Fransadaki kaza hakkında veri - len malümata göre oradaki facla birde- kinden büyük olsa gerektir. Muhittin Birgen yerleştirilmek üzere şimdiye kadar ge- len göçmenlerin vaziyeti çok iyidir. De ğerli valimiz Fevzi Gürel'in alâkası İskân Müdürü Durmuşun çalışmaları ile İ hepsi de yerleştirilmiştir. Evler biri döş emeli, diğeri ocaklı olmak Üzere iki oda, göçmenlere modera evler yapılmış ve kadar Saçlı köyünde 72, Karabayık kö- *mda 28, Fakılıda 28, Terzilide 41 olmak gBöçmen evi yapılmaktadır. Ayrıca önü- Sarıhamzalı köyünde yeni göçmen ev- eni evlerine yerleşen göçmenlerden. bir PARDARARARARARARARARARARAR Beyşehirde bir köylü bir kadını öldürdü Beyşehir (Hususi) — İki gün evvel ka- zamızın Mes'udlar köyü yolunda soğuk- * |tan donmuş Ayşe isminde bir kadının ce. sedi bulunmuştur. A; hin üzerinde ya- de şişlenerek Öl- yete sebeb unmuş olma -« rinde para bul, ranmaktadır. em ae ae gninde biri tabancasını temizler » h ani olarak ateş alnuş ve şıkan avallıyı öldürmüştür. sıdır. Katil büz