garib ve tuh Sinema yıldızlarının af itikadları Fernand Gravey kelebeği, Simone Simon yeşil gözlü kediyi uğurlu sayarlar. Danielle Darrieux ise yanından asla mavi boncuğu eksik etmez Fernand Gravey we İsa Miranda «Ni Sinema san'atkâr ve yıldızları arasın. da şuna buna inananların sayısı hayli yüksektir. Fransız san'atkârı Armand Bernari yeşil renkten ürker, yeşil rengi uğur say- maz. Bu hususta diyor ki: — Düşünüyorum. Abdallığıma hükme- diyorum, Fakat gene de yeşil rengi ken- dime uğursuz saymaktan vazgeçemiyo. rum. Evimde yeşil renkte hiçbir şey bu- lamazsınız. İspanyol yıldızlarından Cowehita Mon- tenegro diyor ki: — Bana 1l rakamı çok uğur getirir... Bu rakama çok bağlıyım... San'atkâr Robert Aruoux bir kibritten Üç sigara yaktırmaz... Duvalles fanilâsmın Üzerine bir şey! tan reşmi işletmiş, Muvaffakiyetini bu! sırla koruyormuş. | Fernand Gravey kelebeği çok uğur sa- yar. Evinin ber odasında kelebek minya- türleri bulunur. Cüzdanınm üzerinde bi- İe bir kelebek markası vardır. Raymond Bordy muhakkak bir miki taşır... Mavi boncuklu yıldız da Danielle Dar- rieux'dür. Bu güzel yıldız mavi boncu. ğundan aslâ vazgeçemez... Charles Boyer'in itikadı da hoştur... Film çevirmeğe başlamadan muhakkak para ile «yazı turas oynar... Ona göre bu, filmde muvaffak olup olmıyacağını gösterir, Simone Simon yeşil gözlü bir kedi gördü mü keyfi tamamlanır ma Petrovnanın yalanı» filminde Danielle Darrieux mavi boncuğun kerametine iman eder Harry Baur gözünün seyvirmesinden çekinir. Film çevireceği gün gözü, has- Salen sol gözü seyirir ise mümkün mer- tebe film çevirmekten kaçınır. Bu fikir orda tam bir itikad halini almıştır. Ar- Kkâdaşları dikkat etmişler, gözüm seyirdi dediği vakit bu kuvvetli 'atkâr o gün hakikaten çok fena oynarmış, Lilian Harvey sağ sdımına çök me- raklıdır, Sol adımla hiçbir ise başlamaz. Simone Simon «yeşil gözlür kedileri uğur saymaz... Myra Loy zar alar. Aksi zar geldiği takdirde filmde muvaffak olarnıyacağını kestirir ve hakikaten de © vakit çevirdi- gi filmlerde muvaffakiyet gösteremez. Joan Crawford yatağımdan sağ tara- fından kalkar. Buna çok bağlıdır. Sol ta- rafından kalktığı vakit çok sinirli olur ve bu sinirliliğinin tesiri altında da işleri kötü gider. William Powell yeleğinin cebinde kü- çük mikyasta demirden bir at nalı taşır İşe başlamadan evvel muhakkak bu at nâlı minyatörünü okşar. Robert Taylor hayatında pek o kadar itikadlara bağlı bulunmuyan bu meşhur san'atkâr stüdyoda sete çıkmadan evvel muhakkak üç defa bir tahtava vurur. Bunu bellisiz yapmıya gayret ederse de herkes onun bu jestini kollar. Marlâne Dietriehe gelince gah ve cu- ma günleri film çevirmeğe başlamaz. Bu iki günü kendine uygun saymamaktadır. Walt Disney'in yeni filmi «Miki'nin babası: lâX meşhur ressam Walt Disney pek yakında «Kar topu ve Yedi Cüceler; adında bü - yük bir filmi piyasaya çıkaracaktır. i bini almış olan Evlendiler — Neclâ nişanlı iken, nişanlı. sından günde üç mektub al yordu. — Sonra evlendiler mi? — Evlendiler, Neclâ posta müvezzline vardı. Nişanlısı da posta gişesinde çalışan genç kızı aldı, Tasarruf Erkek memnundu; karısına: — Çok iyi ettin de bu kış az elbise yaptırdın. Dedi, karısı düşündü: — Öyle ama az elbisem oldü- gunu artık herkes öğrenecek. Onun için bundan sonra hep 0-. — Birisi, benimle evlenmek ditediğini temobille gezeceğim, sen al da birkaç dakika kahkahayla gülüver! Size e Yeni uşak söyleye — Bay, siz evde bay geldi, adını erdi il medi rf — Herhalde, kard budaladır. * — Olabilir bay, * ziyordu. Eskidiği Uşak, bir mağ — Bizim bay bif gi istedi.. yedi buçuk Eği sekiz nümarâ - Neye? — Yedi buçuk er 1 söylüyor. Telefonu zaman : benim Ki da, Hiç olmazsa Alt katın kiracısı üst kata çıktı. Kapr yı vurdu. EV sahi- bi bayan açtı: — Bayan, misa- firleriniz çok tepi- niyorlar, » aşağıda Uyuyamıyoruz. Misafirlerim dansediyorlar, onları dansetmekten me- nedemem ya! — Hakkınız var ama, dansederlerken hiç olmazsa ayakkablarını çıkarmaları nı da söyliyemez misiniz?.. * 6 Artık Necâti kimseleri # yor. Bilmez olur muyum? Kadın kocasının yanına geldi: K Biliyor mu- kadar hasta ha.. sün kocacığım, A- sil kış bundan son- ra başlıyacakmış;| Telefonu açtı, dinledi; beş dakika| — Sen peşinden B bunu bana kim|eçti, on dakika geçti, on beş dakikal koşup ona, geri Ş söyledi, - bilebilir geçti. sordular: dönmesini söyle “KEN misin? bir şey söylemiyorsun? | medin mi? pi — Bilmez olur muyum, muhakkak) — Nasıl söyliyeyim, karımla konu- Ne münasebet, ben geli 4 ku, *üdür. şuyorum., değildim ki!, # - , « öğ Borç Leke var Yanılmışım Adam, meyhaneye girdi: — Garson şarab! mez hale getireyim. Dedi, Garson şa- . ei rum, unutmak için içiyorum, — Teessür içindesiniz zannederim ba- yım. — Hayır, borç içindeyim, borç. * Söylememiş miydim ? Ev sahibi balıklarına yem verirken misafir geldi. Mi salir şaşırdı: — Bu ne kıya. fet?., — Balıklara yem verecektim de, Ja- pon küdınları gibi giyindim — Ne münasebet.. — Yeni aldığımız balıkların * Japon balıkları olduğunu sana söylememiş miy- dim? başıma içki içmekten hiç mam! Gece bekçisi — İşe girdiğimden- beri müdürün yü- zünden daha bir gece bile uyuyamadım Neye, müdür sa. na ne yaptı? - Dahane yi cak, beni gece be si tayin elmiş! Ne yaptın? — Bir tahlisiye ma- dalyasına hak ka zandım, — Ne yaptın? — Denize düşmüş- tüm, kendi kendime boğulmaktan kürtul. dum, A ei bla Aİ) — Hayır, mirasa kondu da.. mm ymea na Sıra vermiyor Hokkabaz, seyircilere bağırdı: — Bana bir şey veriniz, derhal görün- Kadın şapkasını çık rdı; hı — Simdi N rabı getirdi, içti, verdi: mi Grp in Mi ee) Tekrarladı: — Üzerinde bir leke var, dedi, o lekeyi | —— fsine gelmez — osarson şarab. | görünmez hale getirin. değil mi? sAh ka- Unutmak İstiyo- İiedE'i. — Ne iyi ettiniz de geldiniz, yalmz Ne yalan d Nişarlı erkek, nişanlısınd © baktı: — Sende bir hal 25 var, ne oldun? 4y Ne oldun da i söz mü, seni dün yanında bir esmer g gençle, evvelki sik , gün de bir sarışın gençle o müşler, 5” - Ne yulan, ne yalan. w ! benim yanımda bir sarışın 5X8 gün de bir esmer genç v8 e z * a a: ğ çapa Ne münasebi — Kocam 6 dakikada deli # tu, Bir daha dön- memek üzere ev- den çıktı ve gitti, — Yeni evlendiğimiz 2am8”” Ter söyledin... riciğım, derdin, gün gelecek senin bütün vücudünü elmaslariâ ğım, — Yanılmışım, vücudünüs © irileşeceği aklıma gelmemiğ” * » Fena şey ö — Bir gün, gene dükkânt “2 müşteri gelmişti, saçlarını ondülüs- yon yapacaktım. maşayı çuk fazla kızdırmışım, sağ ları yandı. — Fenü şey.. — Çok fena, ondülâsyon P* dülâsyona başlamadan dar ehemmiyeti yok amal.» 4 hoşlanr