ĞOK ıosi'ı BİR GEZİNTİ (Hokkabazım dostu anlatıyor) - âyesi Sizlerden iyi olmasın, bir hokkabaz ah-|kındım, gövdemi, bacaklarımı koydunsa Nakleden: İbrahim Hoyi kapağından aşağı, sol ayağı göründü. MHL SO CUK A 25 birincikânun tarihli bilmecemiz - babım vardır. Bu zat, ikide birde beni e-|bul.. derken yüreğim ezilmeğe, gözleria | Köpek nihayet ısıracak, atılacak bir şey | de kazananları aşağıya yazıyoruz. İstan- vine davet eder, gel de, sana oyunlarımı | kararmıya başladı. Görünmiyen sağ elim- | görmüştü. Hemen bu tek bacağa doğru|bulda bulunan talihlilerin pazartesi, göstereyim der, Ha, filânla, işi savsakla -|le masayı yakaladım. Kendimi şöyle bir rım. Bir de fena bir âdetim vardır. Hu -| tarttım. Ve tabil bir insan gibi yürüme - yum kurusun. Geceleri, yatarken - ayıb- | ğe başladım. Hokkabaz dostum, sokağa dır söylemesi - hava alsınlar diye çorap- | çıkarken, şapkayı cebine koy. Görünme- hamle etti, ve mâni olmama vakit bırak. madan, dişlerini geçirdi. Bilirsiniz ki, köpek kızınca, dudakları- perşembe günleri öğleden sonra hedi- yelerini bizzat idarehanemizden alma- ları lâzımdır. Taşra okuyucularımızın İA Geçen bilmecemizde kazananlar nı gerer ve bütün dişleri görünür. Bizim | hediyeleri posta ile adreslerine gönde- larınu karyolanın demirine asarım. bir sabah, deliksiz bir uykudan sonra u- yandım. Tembel tembel bir iki defa ge - tindim. Yallah!.. diye yataktan fırlıyaca- ği sırada, bir de ne göreyim: Çorabımın teki, demirden doğrulup, bir lord gibi a - Bır ağır, yürümeğe başlamasın mı?.. Cin- ler mi çarptı, nedir, dedim, hayırdır İn- şallah.. gözlerimi oğuşturdum. Vallah, bil- lâh yalan değil. Şakası makası yok. Ço- rab dev gibi sallana sallana geliyor. Gel- di, geldi. Güğsümde durdu. Koncunun ba- şını öyle bir kırış kırdı ki, muaşeret usul- lerini ben bilirim, diyen yanında sıfır ka- lır. Sonra, şöyle bir yayvanladı. Kucağı- ma balmumu ile mühürlü bir mektub, bir Hind yumurtası, yakut taşlı bir kravat iğ- nesi, şekerli elma, bir de muhtıra defteri boşalttı. Bunları bizim ahbabın gönder - iğini anladım. Mektubda da beni evine çağırıyordu. Haokkabaz arkadaş büyü mü yaptı ne - dir, duramadım, kalktım, giyindim. Ka- pıyı arkadaşımın cini Abdülmakkar açtı. İçeri girdim. Otel uşakları gibi üniforma Riymiş olan Abdülmakkar bir metre ö - temde durduğu halde, ellermi uzattı, şap- kamı, pardesümü aldı. Üstünde askı çöpü namına bir şey bulunmıyan duvara astı. Arkadaşımın odasına girince, şaşırdım kaldım. Ortada bir mangal vardı. Man - galın üstüne de - yalan söylüyorsam gö- züm çıksın - kanadlı bir ejder tünemişti. Tüylerim diken diken oldu. Arkadaşım beni teskin etti. Ve sözüne devamla: — Öğle yemeğini Javada yeriz. Yalnız ondan evvel dışarıda görülecek bir işim var, Sen de gelirsen ziyadesile memnun olurum, dedi. Hiç böyle bir fırsatı kaçı - gır mayım, cevabımı yapıştırdım: — Elbette gelirim. — O halde evvelâ görünmez bir hale gelmelisin. Bunu da burada tecrübe et. | İşte|mek — istediğin yvakit külâhı — giy - din mi, hiç korkma, lâhzada sırrolup gidersin, dedi. Koridora çıktık, şapkamla pardesüm oldukları çivisiz yerden uçarak başıma kondu, sırtıma geçti. Kendimizi caddede bulunca külâhı ba- şıma geçirdim ve dostumun tabirile <ruh- lara karıştım». O da, o zamana kadar far- ketmediğim iki saplı şemsiyesinin ucunu kendisine doğru çevirdi. Saniyesinde hem kendisi, hem de şemsiyesi kayboldu. Yalnız şemsiyesinin ucu, küt diye yere düştü, doğruldu, kalabalık caddede bir kuş gibi sekmeğe başladı. Dostum: Şurada bir köpek var, Şirret bir şey. Gelip geçeni ısırıyor. Uslandır - mak lâzım. Haydi arkamdan gel de bah- çeye girelim. Yalnız arkandan kapıyı ka- pamayı ihmal etme. Sonra, ikimizi de ısır mıya kalkışırsa mâni olma.. merak etme ısıramaz.. dedi. Bahçeye girdik. Aygır gi- | bi bir köpek hırlıya hırlıya üzerimize hü- cum etti. Birden sanki manyatizmalanmış gibi olduğu yerde kaskatı kaldı, ve yavaş yavaş etrafını koklamıya başladı. Derken şemsiyenin ucuna inkilâb etmiş olan des- tumun üzerine doğru koşmıya başladı. Kendisine bir iki adım kalınca, şemsiye- nin ucu yerden bir kaç santim yıîılualdıı ve köpeğin yüzüne doğru ıçinden mar | bir duman fışkırdı. Hayvan neye durma- dı? Ama gözlerinde garib ve ürkek bir ışık | parladı. Derken hokkabaz dostumun diz | | İstanbu!, bir yil zarfında ne kadar meyva İstihlâk etti? İ-(18,495 kilo üvez, 51,630 kilo muz, 53,01 Ikllo taze incir, 31,#41 kilo badem, 15, 12 İstanbulda bir yıl zarfında 3,363,685 lo üzüm, 3,132,248 kilo elma, 2,839,982 ki- dosta hücum eden hayvanın da fena halde kızdığı muhakkaktı. Ama, arkadaşın ba- cağına geçirdiği dişleri, ete giremedi. Sa- dece, sanki mukavvadan imişler gibi e - gildi. Bunun üÜzerine, dostum bana seslendi: — Köpeğin dişlerini kauçuğa döndürdüm. Yalnız arkadaki dört azı' dişine dokun - madım, Hayvancağız hiç olmazsa onlarla ekmek geveliyebilsin.. Bak, bahçe sahibi de geliyor. Şu bacağı gene yok etmeli.. dedi. Bi köpek havalandı. Ağzı açık ve eğri dişlerile boşlukta debelene debelene kaldı. Sonra sırtüztü yere küt diye düştü. Ve kuyruğunu arka bacaklarına sıkıştı - rarak uluya uluya uzaklaştı. Bu da hok- kabaz ahbabrmın bir haşka marifeti idi. Bahçe sahibi, şaşkınlıktan olduğu yer- de kalakalmıştı. Hele biz dışarıya çıkar- ken, kapı mandalınımn kendi kendine çev- rildiğini, kapının açıldığını, tekrar ka - pandığını görünce, korkusundan ıstav - rozlar çıkardı. Köşeyi döner dönmez de görünmez &- damlıktan çıkarak hakiki kalıbımıza gir- dik. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Diriler ve Ölüler | Yazan: Mih, Livov | Ruscadan çeviren: H, Alaz || Zira insan bir tuhaf olur. Şu karan- |lo “armud, 2,591,130 kilo ayva, 1,973,530 Jik şapkasını başına geçir. Bir iki kere o- |kilo şeftali, 1,382,630 kilo kestane, 1,138,960 dada dolaş.*Yere bakarsan, başın döner. | kilo kiraz, 656,165 kilo erik, 422,745 kilo REFİ Ş Müvazeneni kaybedecek gibi olunca, dik İçilek, 321,530 kilo vişme, 375,859 kilo zer-| (S0 Portakal, 23,215,830 aded. Timon, gözlerini ileriye,.. dedi ve bana mevlüd - | dali, 434,465 kilo fındık, 370,360 kilo ce - | 9:219,010 aded mandalin, 85,100* aded lerde verilen şeker külâhlarını andıran | vyiz, 499,870 kilo nar, 510,320 kilo kaysı,| Trabzon hurması, 107,150 aded ağaç ka- sivri tepeli, simsiyah bir külâh uzattı. Bu |52,150 kilo muşmula, 25,315 kilo kızılcık, İ vunu, 132,250 aded turui kilo ünnab, 9410 kilo dut, 7,779 kilo a- ; gaç çileği, 1,700 kilo iğde ile 27,252,056 a. İberra. garib serpuş ne sertti, ne yumuşak. Ne kumaştandı, ne de kâğıddan.. lâstik gibi | bir şeydi. Her ne hal işe, külâhı kafama Beçirir, geçirmez, kollarım kayboldu, kendimde bir tuhaflık hissediyordum. Birden, burnumun ikileştiğimi, uzandığı. nı, âdeta patlıcanı andırdığını görür gibi oldum. Derken bu çifte burnum da sır ol- du. Sol gözümle daha iyi göreyim diye sağ gözümü kapadım. Bu sefer hiç bir şey göremedim. Tekrar açtım. Etrafıma ba - —— NEVROZ Baş, diş, nezle, grip, romatizma ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcatında günde üç kaşe alınabil'r. “Son Posta , nın edebi romanı: 31 | Fakat Selma bu yerlerin yabancılı « m ve R'dakikaların kararsız şaşkınlı- ğım ortadan kaldırmağa sebeb olan ük Nezahate hemen ısındığı için “onu bırakmıyordu. — Yarın sabah valizlerimi açtığım vakit odama gelirsen sana çok güzel|zahat onun etrafında yabancılığını ta-| durmadan geliniz. Hem siz bu güzel evi şeyler veririm. — Gelirim elbette... Hem ben her sabah senin odana geleceğim artık.. ben seni çok sevdim. Sen oyun oyna - masım bilir misin? Genç kızın gözlerinin önünde geniş! bir mermer taşlık yayıld. Burada ma-/rulunca halasına şu mektubu gönder-| tünde Ooynaşarak duvarlara yay | | Eğer oyun oynamazsan bana ma -|deceğimi, size karşı olan minnettarlı -|tekrar yatağıma giriyorum, çünkü kü- lü baba: di. Annesinin ları kulağına geldi. tap oynadıklarını ha-| ürüklü kahkaha- sal söylesin e mi? Göreceksin sana öğreteceğim, ne I!e Muazzez Tahsin Berkand İşte Setma İzmirden geldiği gün böy- sevimli bir muhite düşmüştü. Rüz- Bârlara kapılarak diyar diyar dolaşan zavallı bir küşun sıcak bir yuvaya düş- mesi gibi... Ayşe hanım, Saffet bey ve küçük Ne- mamile unutturacak kadar samim? ve candan bir aile halkası çevirmişlerdi. İstanbula geldikten bir kaç gün sonra, burada doğmuş ve büyümüş gibi kendi- sini onlara yakın hissediyordu. İlk günlerin telâşı, karışıklığı du - di: «Sevgili, müşfik halacığım, « Size ne kadar ve nasıl teşekkür e- ğimi nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum. ne yeni oyun -|Sanıyorum ki bundan sonra bütün öm- / lak pembe ayaklarile yatağından fir - vel masallar an -|rümü size hasretsem gene şükran bor-| l m Nezahat! Ama bir şartla; he- |(cumu ödemmek kabil olamıyacaktır. Öy- görürse fena halde üzülüyor. Her sabah l rilir. Şık bir fotograf albüml Manisa Necatibey ilk okulu $ üneü smnıf talebeleri. Bir çay fincanı İstanbul birinel mekteb 1/A dan 49 Azmi ALBÜM (Son Posta hatıralı) Beyoğlu 11 inci mekteb 5/B den 839 Meh- med, İstanbul Sultanahmed Alemdar cadde- si No. 38 da Ziya, Küçükayasofya Kaleci â0- kak No, 1 de Necati Salman, Sultanahmed Kapıağası Hisar sokak No, 69 da Mübeccsl Yenen, Malatya lisesi 3/A dan 329 Cemal, Kozlu llk mektebi sınıf 3 den Melâhat, Elâ- xik Taşmağaza sokak d0 de F. Şengül, Zon - guldak Namık Kemal okulu 160 M Gülü Birdal. MUHTIRA DEFTERİ (Sen Posta markalı) Şehzadebaşı Pethibey caddesi — No. 73 de Süreyya. Haseki hastanesi eczacısı Hayri kı- zı Münevver, Malatya İnönü lik moktebi 8 den Hadi, Konya gedikli erbaş mektebi 6/2 den 126 M. Conbul, Saraçhanebaşı — İtfalye caddesi 24 de Sabiha, Kilis orta mekteb 378 Edib Yazgan, Ankara Ulus okulu 5/E den 697 İlhan Atuk, Kumkapı orta mekteb 680 M. All Tuş. MÜREKKEBLİ KALEM (Son Posta markalı) Cumhuriyet kız Hsesl 275 H. Cencay, Bur- sa orta mekteb 3/E den 620 Cemli, Antalya lsesi 4/B den 602 Sakıb, İzmit orta mekteb 3/A dan 296 Şükran, İstanbul Cafaloğlu Şe- | ref sokak 3 Nihad Özcan, Beyoğlu Kumba- | racilar yokuşunda Jocef Karasu. ALOMİNYOM BARDAK (Son Posta markalı) Fatih orta mekteb 215 Bahaeddin Bayrak- tar, 4 üncü lik mekteb 445 Tabende, On - Paloğlu Mollafenari sokak M de — Muzaffer, İştarbul 44 üncü 'mektab 205 Kıymet, Bü - yük Ayasofya Soğukçeşme yokuşu 7 de A“S-ı l KOKULU SABUN (Son Posla markalı) Konya gedikli orta okulu 79 M B Kaliç, Bayramiç Milli Zafer mektebi 34 Ayçin Ala- bay. Diyarbakır Fatihpaşa M. Mehmed paşa sokak 44 de Mevlüd, İztanbul erkek lisesi 3/D Ban 713 Taceddin, Erenköy Altıntarla Mü - | DİŞ MACUNU İzmit Çukurbağ M. Bahariye ocaddesi 55 de İsmail Zengin, .Payas gümrük memuru Esad kızı Suna, Kumkapı orta mekteb Sey- feddin, İstanbul erkek ilsesi 3/A dan 62 Ahmed. | | DİŞ FIRÇASI (Son Posta markalı) İstanbul erkek Hsesi 1248 Perruh, Bakır- köy orta mekteb 1/C den 346 İbrahim Özba- şaran, Konya Babasultan mahallesi öğret- men Osman oğlu Ahmed Baysal, Gemlik 4 Kaymak mahallesi Yeşil sokak 29 dü ketimesi Samahat, Cafaloğlu caddesi 4 de Sıdıka Özdoğru. AYNASI (Som FPosta hatıralı) 1 inci mekteb 4A dan 389 Zeki inci İlk mekteb 3/A dan 604 Haj Ayasofya Söğükçeşme yokuşu 5 de rem Öz, İstanbul ticaret mektebi 345 Abdurrahman, Edirnekapı Üçbüf 41 de Mehmed Kuntkaya, YUVARLAK DÜNYA (Son Posta markalı) 44 üÜncü mekteb 255 Süheylâ Özctlik erkek lisesi 364 Kemal Uyumsal, kek İlsesi 2/D den 210 Nimet, İstanbil kek lisesi 3/C den 1163 Muzaffer. BOYA KALEMİ Cağaloğlu Mollafenari sokak $ de İstanbul kız orta mekteb 129 nmmb"’ tanbul Cağaloğlu Himayeletfal sokak Metin, İstanbul erkek llsesi 803 KİTAB 46 ünecü mekteb £3 Yaşar, Kayseri sinan okulu 5 den 397 Mahmud Günele j pazarı orta mekteb 210 Fothi Sezer, Fi bolu berber Ahmed yanında Maksud 'Tophane Örümnealti sokak 1 de Ankara Bölge san'at okulu 1/B den #i dal Tuna, Konya gedikli küçük rabik bi 1/1 den Mehmed Özmir, Büleyii incl mekteb 392 Pazıl Teziş, İtfalye Kurtuluş apartımanı No. 8 de H. PFeri kara Genel Kurmay matbaasında Sald elile Nurf. L KART Karabük demircilik fabrikamı ha4d KÂ&IbI M. Emin Özdemir, Foça nüfus W Hb kım Jale, Konya gedikli erbaş B* | 1/1 den K. Cimen, Ankara Baydoğaü 'gi hallesi Andaç sokak 12 de Pakize Kartöl ) ya gedikli mektebi 7/2 den 32 Hasali Konya gedikli mertebi ? den Şerafeddifi İ mez, Ankara Yeşilağa Oktay sokak nan İzgi, Üsküdar 19 uncu mekteb 4107 haeddin, Ankara Hatuniye mahallesi ” gaç sokak 2 de avcı Tekin, Kaysari riyet mahallesi Kazancıbaşında polis * nu karşifı 1/3 de Nejad, Ankara Cel desi Bayırdırlık sokak 4 Muallâ, yollama memuru teğmen — Rıza oğlu Çanakkale Yalı caddesi dondurmacı Hi yin elile İsmall, Adana orta mekteb 2/B 48 Veysel Güngör, Niğde orta me Vahdi Ertan, Kayseri İlsesi 1/A dan ran, Kirikkâale lik okul 141 de İhsan Ankara Samanpazarı Kurşunlucami da Aydımlı Çıkmaz sokak 10 da GüNEft rum Kadastro posta memuru Nafiz ol cati, Edirne Mimarsinan caddesi W Balim Pişiren, İzmir Gündoğdu Ali ÇEV ya bulvarı 47 de Mukadder, 18 nci 4/B den Celâl Ütgir, İzmir 3 üncü Sull mabhallesi Değirmen sokak 29 da $iyas İsmet Battal oğlu Hikmet Batlâk, şantaşı Ihlamur sokak - Sev'an, AĞ Park karşısı Safa hamam sokak NO Keriman, Ankara Akdam mahallesi sokak 15-19 da Satme, İstanbul G6 orta mekteb 3/A dan 382 Kadri Tu! Kadirga 3 üncü mekteb Kemal Dikoicifi, kara Yeşilağa Oktay sokuk 19 da KENİY g mak için ne yapmıştım? Bazı geceler, birbiri arkasından geçen bu tatlı saat-|r Jeri düşününce içime bir körku düşü - yor: «Kabil değil bu böyle devam ede- mez; bir gün mutlaka uyanarak bu ha» yatın bir rüya olduğunu anlıyacağım ve acı hakikatlerle karşı karşıya kala - rak hırpalanacağım.» diyorum. Bu kor- kunun yersiz olduğunu ve bu saadetin sürekli olacağını bana tekrar ediniz ha- lacığım, buna ne kadar muhtac olduğu- mu bilemezsiniz. Siz dostlarınızın Sultanahmeddeki ev- lerini biliyor musunuz? Bilmiyorsanız görürsünüz, hem de ben çok sevdiğim sizi. Denize bakan küçük mavi bir odam var. Sabahları balkondan güneşin do - ğüşunu seyrediyorum. (Kızıl ışıkların mavi karyolamla, mavi dolabımın üs - lması öyle güzel bir manzara oluyor ki... Şafağın ilk renkleri yavâş yavaş dur- günlaşmıya, kaybolmıya — başlayınca çük Nezahat pembe gece gömleği, çıp- yıb odama geldiği vakit beni ayakta ——— şeyi anlatıyor, evde ve sokakta geçen im vak'aları birbirine karıştırarak | gözümün önüne sermeğe çalışıyor. Ben | de gözlerim kapalı, uyku ile uyanıklık arasında gidib gelerek onu dinliyorum. Nezahatin geyezelikleri bittikten son- ra ikimiz birlikte kahvaltı ediyoruz. Sonra ben iki saat piyano çalışıyorum. (Evvelisi gün Sadeddin bey beni Bey- oğluna götürdü. Piyanomu kendim se » çib aldım, Sesi öyle tatlı ki işitseniz ba- yılırsınız halacığım. Bu hediye için de &ize teşekkür ederim.) Öğleden sonra Ayşe hanım (yüzüne karşı ona teyze diyorum) Nezahati ve beni gezdiriyor, bana yavaş yavaş güzel İstanbulu — tanıtmıya çalışıyor. Bazı günler de Sadeddin beyle çıkıyoruz. Geçen gün Babiâlideki kitabcılardan birine gittik. Sadeddin bey bir aydan beri onunla müzakerede imiş; ben ka - rarın sonuna yetiştim: Fikri efendi kendi dükkânını kapıyarak benimle beraber çalışacak. Sadeddin bey karşı- sındakine inanç veren sesile ikimize birden hitab etti: Anlaşıldı ya Fikri efendi, kitabcılı - ğın «işe kısmile siz uğraşacaksınız, Sel- ma hanımla müzakereden sonra alına- cak, satılacak şeyleri kararlaştıracak - okuma salonunu o idare edecektif- bize tecrübenizle yardım edece&” ği Bu sözlerden sonra üçümüz bi Divanyolunda Sadeddin beyin bi dükkâna gittik. Ben kütübhaneyi * oğlu tarafında açmak istediğim * ği gene burasını çok beğendim halaCif ği Geniş bir kütübhane ve arkada geniş ve ferah bir okuma salonu y ya müsaid bir yer, Burasının hazırlanmasına Fikri © di nezaret edecek ve her şey hı'rı nıb sira döşetmiye ve süslemeğe Hnce bana haber verecektir. —— - Sadeddin bey benim için bir İŞ mı değil, tam manasile bir ığlbd Her şeyimle öyle alâkadar oluy0” ç) görseniz... Kendimi bir çocuk | nun himayesine bırakmaktan a üdeta zevk duyuyorum, Yalnız ” teferrüata sid şeylerde aramızda * Lk çıkıyor. Meselâ ben daha ilk Cç nuştuğumuz zaman kütübhaneniü ” oğlu tarafında açılmasını istemişt itiraz etti, n için bunun ne ehti olur? diye soracak oldum. , Kaşlarını çattı, uzun uzun di dükten sonra bana cevab verdi: Kf — Ben İstanbulda Divanyolunda mağaza arayıb bulmak için emir kızım. İ Ço le mes'udum ki hala, kızınızı yerlerden|onunla bir saat kadar koyun koyunajsınız. Sizin namus ve işgüzarlığınıza Küçük iki kol boynuma sarıldı: alarak göklere kadar yükselttiniz der -| yatarak sevişmez ve konuşmazsak işi-|emniyetimiz vardır; fakat asıl idare — Seni çok seveceğim menekşe göz-'sem mübalâga etmediğime inanınız, — İmiz rast gitmez. O bir saat içinde Ne -|Selma hanımın elinde olacaktır. Kasa- " lü abla, Bilmem ki bu büyük saadete lâyik ol-|zahat bana bir gün evvel olan biten her|da o oturacak, satıcılara o emredecek, EPE LAŞA DD Di BN , çok seveceksin. — Arkası vâf g