29 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

29 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Ziya Şakir Maslakta esrarengiz bir el tarafından öldürülen yaver genç ve çok yakışıklı idi, Bu yüzden bu cinayetin bir aşk ve kıskançlık yüzünden işlendiğine hükmedilmişti ! Cesedi görenlere şiddetle ketumiyet — kavsiye edilerek, hem saraya, hem de — ;Beyoğlu mutasarrıflığına haber yollan- Muştı. O tarihte Beyoğlu mutasarrıfı, Be- girhanilerden Bahri paşa idi. Bahri pa-. Şşa, derhal yanına jandarma kumandanı Mehmed paşayı alıp Maslak köşküne — gitmiş; bizzat tahkikata girişmişti. — « Bahri paşa bu tahkikat ile meşgul i- — ;ken Yı ından da bir heyet i eyet, Bahri paşa ile *birleşerek postu oradaki karakola ser- — Mmişlerdi. O civardaki çobanları, bütün | ,gezip dolaşanları derhal karakola cel- Wbetmişlerdi. Halbuki hiç kimse bu es- warengiz hâdiseyi aydınlatacak bir ma- dÜ verememişti. Y Tin hü tesbit edilmişti. Bu genç zabit, ci ordu kıt'alarından Mbirinde takım kumandanı iken, akra- #balarından Namık paşa kendisine kızı- a1 vermiş; Abdülhamide de arzederek getirtmiş, ve yaveran sınıfı- kışıklı idi. Bu- I, bu cinaye- aşılmış idi ki; ya- da genç ve güzeldi. Karı koca arasında da derin bir sevgi mev- — cud idi. Tahkikatın bu kısmında, bu ne- ticeye vasıl olan tahkik hey'eti, aşk ve kıskançlık ihtima! reddetmiş, baş- ika noktalarda ata girişmişlerdi. #Fakat bir haf adiyen devam e- den bu tahkikat neticesinde, müsbet hiçbir şey elde edememişlerdi. İşte bu sırada, Yıldız sarayında, ga- — Fib bir ölüm hâdisesi işitilmişti. Arna- Wud tüfekcilerden biri, bir hafta kadar süren hastalık neticesinde vefat etmiş- ,ti. Bu ölüm hâdisesini haber alan Ab- ydülhamidin içine birdenbire bir şübhe — ,girmişti. Derhal tüfetcibaşı Tahir pa- — şayı huzuruna çağırarak şöylece istic- wab etmişti: - — Mülâzim Nezir ağa vefat etmiş, Yöyle mi?.. — Allah, sana ömürler versin, şev- 'ketlim... Evet, vefat etti. — Neden vefat etti?.. —EL.. ölüm, Allahın emfi değil mi?.. — Evet, amma.. yani, hangi hasta- lıktan, . — A, efendimiz. meşhur kelâmdır: — Ecel geldi, cihane, baş ağrısı bahane... — Tahir paşanın hali ve cevabları, Ab- dülhamidi büşbütün — şübhelendirmiş- ti — — Pek iyi amma, Nezir ağa bir haf- a kadar hasta yatmış.. — Evet, Öyle oldu. — Kendisine, hangi doktorlar baklı? — Doktor istemedi. — Nasıl olur? M: — bir hastayı tedavi ğil mi idi?, © &x — Ne yapayım? Bu adam, çok inadcı “idi. Kaç defa arkadaşlarına söyledim. PDaktor getirin, baktırın diye emirler pwerdim. Kabul etmemiş. «Ecelim geldi »ise, ölürüm. Doktor istemem» demiş. * Abdülhamidin aklına ilk gelen şey, /— pbu adamın her hangi bir maksad uğ- »runda zehirlenmiş olması idi. Sarayda »bir adamın zehirlenmesi ise, Abdülha- midi evhamdan evhama düşürecek bir mesele idi. — Pekâlâ, paşa.. sen git. Dedikten sonra, bu meselenin el al- ştından tahkikini, esvabcıbaşı İsmet beyle o zaman gidiş müdürü olan San-| — sar Mahmud efendiye havale etmişti, İsmet beyle Mahmüud efendi, birer| polis hafiyesi gibi, gizlice tahkikata pğirişmişler ve ölen tüfekci Nezir ağa- yan arkadaşlarından şunu öğrenmişler- Vdi: , — Nezir ağa; vefatından bir hafta evvel, ortalık karardıktan sonra saraya geldi. Doğruca odasına girdi. Sol me- Mesi üzerinden yaralı idi. Fakat yarası, tinde bulunan tmek vazifen de- rah getirtip yaralarına baktırmak iste-|di ,Hattâ, bu sırrı saklamamız için bize| dik: «Olmaz. Efendimiz tarafından du-| besa verdirdi. Nihayet ölüp gitti. Mese- yulur. Halbuki ben bu meselenin kim-|le, büsbütün çapraşık bir şekle girmiş- se tarafından duyulmasını — istemiyo-| ti. Hatay büyük bir hakikatin timsalidir (Baştarafı 1 inci sayfada) hayet dünyaca kabul edilmiş olan ye- ni bir nizam, bugün Hatay hudutları dahilinde tantana ile ilân ediliyor ve Hatay müstakil bir memleket oluyor. Büyük Türkiyenin yanı başında, res - mi hayatına yeni doğan bu küçük mem leket, büyük bir hakikatın ştimsalidir: irkün hakkı çiğnenemez. Bu neticeye varmak için geçen u - zun mücadelenin daha düne ve hattâ |kiyenin manevi memleket yapıyor. âfzen ve şeklen Suriyeye bağlı da olsa bu bağların hiç biri onun istiklâli- ni kıymetten düşürecek mahiyette de- ğildir, Şimdi iş Hataylılara kalıyor. Tür - i yardımından hiç bir za man Mahrum kalmıyacak olan Hatay Türkleri, yeni rejimi benimseyenek bü- tün kuvvetlerile onun inkişafına çalış- tıkları takdirde hem bu küçük Türk memleketini Türk olarak — şenlendir - bugüne aid hikâyelerini hep hatırlnn:'mek. hem de orada yaşayan ekalliyet - rum, Ben yaralarımı kendim iedavi e- derim.» dedi... Yarası, ehemmiyetsiz- di. İlk iki üç gün kendisi de iyi idi. Fa- kat sonra, birdenbire bir ateş geldi. Ya- Koca bir müşirin damadı ve hünkâr yaveri bir genç; Maslak sarayının du- varları dibinde yarı parçalanmış bir jhalde bulunuyordu. Sonra da sarayın raşının etrafı da simsiyah kesildi. Biz içinde, meçhul bir sebeble yaralanmış «Tahir paşaya haber verelim, Doktor getirtelim..» dedik. O, gene kabul etme- — HAYATIMIN En Büyük HEYECANI YENİ SİNEMA VILDIZI Üç merasim gününde adi bir pud- Ta kullanmak mecburiyetinde kaldım. Pudra, cildime parça parça yapışı- yor ve yüzüm «makiyajlır bir şekil gösteriyordu. Bu pudradan tamamen sarfınazar ettim ve — havalandırılmış ve krema köpüğü ile karıştırılmış ye- ni ve tamamen görünmez bir pudra kullanmağa başladım. Beni görenler şaşalıyordu. Çünkü ben artık ayni de- Pudra âleminde keşfedilmiş en bü- yük sırdır. Bu yeni pudranın formülü Ve istimal hakkı büyük mali fedakâr- hklarla hemen Tokalon müessesesi ta- rafından satın alınmıştır. Şimdi Toka- lon pudrası namile ve hergün daha taze, daha nermin, daha güzel görü- nünüz. SON MOD RENKLERDE Yeni Venüs Rujları ORANI, MANDARİN, RUBİ, KAPSİN, PURPUR VE KIRMIZI tenklerde her simaya yaraşan ve yakışan VENÜS Rujları reklâm fiatına satışa çıkarılmıştır. Çok sabit ve cazibeli ve şayanı tavsiye bu yeni VENÜS Rujlarını muhak- kak tecrübe ediniz. Nüureddin Evliya Zade Müessesesi, İstanbul Gerin değildi. Niçin ve nerede yaralan- olan bir tüfekci zabiti sessiz sadasız, ö- ı"i'ıp gidiyordu. (Arkası var) Tenvirat vergisini Z Ödemiyen mahalle (Baştarafı 1 inci sayfada) bulunmaktadır. Haciz kararı mükelleflere bildirilecektir. İstenilen pa- ra da iki bin liradan biraz fazladır. Bu hususta belediyeden şu malümatı aldık —- senesi tanzifat vergisi için büd- 380.000, tenvirat vergisi için de |220.000 lira muhammen varidat konul- muştur. Bu vergiler: Ağustos ayı sonu ve kânunuevvel ayı sonu olmak üzere iki taksitte alınır. Evvelâ mükellefe tebligat yapılır, vergi müddeti içinde istenir. Müddet geçince haciz yoluna gidilmekten başka çare yoktur. Bizde eski bir zihni- yet vardır. Mükellef vaktinde gelip para- yı yatırmaz. İşi son kerteye bırakır. Bu defa da öyle olmuş olması muhtemeldir.> Bir taraftan bu malümatı almakla be- Faber diğer taraftan istenilen para iki bin Mira kadar olduğu halde bu kadar az bir borcu 8-9 yüz mükellefin nasıl olup da ö- deyemediklerini anlamak üzere mahalli- ne giltik. Hemen hemen hepsi kazancı kıt insanlardan mürekkeb olan ve mü- him bir kısmı da evlerinin bir kısmını kiraya vererek geçinen bu mahalleler halkı evlerin artık hemen hiç kira getir- mediğini, bu yüzden barçlarını ödeyeme- diklerini, vaktile ev kıymetlerinin had- dinden fazla olarak takdir edildiğini, bu sebeble istenen vergi ve resimlerin öde- me kabiliyetlerini aştığını söylemekte- Bugünkü program 29 İkinciteşrin 1837 Pazartesi İBTANBUL Ökle meşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi, 1250: Hava- dis, 13.05: Plâkla Türk musiklsi, 13.30: Muh- tüf plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18,30: Tanburi Cemil: Plâkla, 19: Çocuk Kiyatrosu (Arslan öldü), 19,30: Konferana Ali Kâmil Akyüz (Çocuk terbiyesi), 19.55: Borsa haberleri, 20: Rıfat ve arkadaşları ta- rafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30: Hava raporu, 20,33: Ömer Riza tara- tından arabca söylev, 20,45: Belma ve ürka- daşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, (Saat ayarı), 21,13: Radyo fonik opera stüdyo orkestram tefakatile: Samson ve Dalila, 22,15: Afans haberleri, 22,90: Lon- dra urtistlerinden Matmazel Rizso konseri, 22,50: Son haberler ve ertesi günün progra. Mi | İngiliz hazine | Müsteşarı gitti Evvelki gün Ankaradan şehrimize ge- İlen İngiliz hazine müsteşarı Valey ve |kredi dalresi relsi Nikson dün akşamki ekspresle Londraya hareket etmişlerdir. ş * ı Yeni neşriyat I İstanbulda senmi kahyeleri ve meydan şairleri — Mubharrir Osman Cemal tarafın- dan yazılmış küçük bir eserdir. Eminönü Halkevi neşriyatı olarak basılmıştır. Lakman Hekim — Doktar Hafıs Cemalin çıkardığı bu halka mahşus tıb moemuasının 16 Inci sayısı intişar etmiştir. Muğla — Muğla Halkevi tarafından ayda bir çıkarılan bu kültür ve halkıyat mocmua- sının $ uncu sayısı çıkmıştır. KONYA — Konya Halkevinin ayda bir noş- redilen bu kültür, tarih ve halkiyat mecmua- sinin 11 inci sayısı çıkmıştır. TARİHTE EDREMİD —. Tahir Hatimi ta«< rafından yazılan bu kitab Edremid Halkevi Suriye ile Fransa arasındaki muahede' lere mes'ud bir hayat temin etmek işi- imza edildiği sırada, birdenbire Tür «İni pek güzel başarabilirler. Şu dakika- kiyeden bir ses çıktı: Hariciye Vekili -İda bütün Türkiyenin kalbi onlarla be- yakında (| miz bir Avrupa seyahatine çıkarken, Türk hemcinslerine, gazetecile - rine, — İskenderun — için — Fran - sanın yapmış olduğu taahhüdü ha - tırlattı ve eski bir taahhüdün — yerine getirilmesi zamanı geldiğini haber ver- di Derhal etrafta akislerini yapan bu ses, bir müddet sonra Türkiyenin ve ın müşterek bir davası oldu ve yyen ve vazıh ifadesini ecikmedi. Türkiye Hatayın 'Türklüğün bu davasına karşı bir ta- raftan Suriye ve diğer taraftan dâ Su- riyeden daha fazla kral taraftarı olan Fransa,. şiddetle itiraz ettiler, Fransa nan elinde bulunan Suriyeye değil, biz zat Fransaya hitap eden Türkiye ise bu devletle sıkı bir münakaşaya girişmek- ten çekinmedi. Ve müstemlekeci un -|1 surun kuvvetle körüklediği uzun bir mücadeleden sonra, nihayet bütün mu raberdir, onlara muvaffakiyet ve saa « det dileyor! * ra mes'ud bir istikbal vâ « deden yeni hizamlar ilânı — esnasında, gözlerimizi bir kere de Şama çevirme- liyiz. Şam, bu hâdiseyi belki de bir hay li hüzünle seyrediyor, fakat bizce bi - lâkis bu hâdiseden dolayı memnun ol- malıdır. Hata, henüz müstakil olamıyan bir nin küçük bir Arap ekalli - ad ederek Türk olan Hatayı ye verip kendi is- Türkiyenin dostluğu- J da görmeği temin ti. Nitekim, bugün, bu davayı hal ik Suriye ile ara - kavemetleri yencrek Hatay Türkleri -|i nin istiklâl haklarının bütün dünyaca tanınmasını temin etti. Bugün Hatayda ilân edilecek olan| y rejim, işte, uzun bir sabırdan — sonra böyle çetin bir mücadelenin mahsulü- dür, Bu rejim, Hatayı — müstakil bir m — vatanseverleri, hakikalı elbet daha iyi an- Muhittin Birgen Içinde 600 nüfus oturan Valide hanının tahliyesine karar verildi (Baştarafı 1 inci sayfada) odaları da, 50-60 kadar İranlınındır. Ha- nin içerisinde bir cami, 2 bakkal dükkâ- nı, 1 kasab, 2 aşcı, 2 kahvoei, 10 çuvalcı, 1 kumaş ütüleyen silindir atölyesi, | zarf ve kâğıd atölyesi vardır. Vakfiyesinde, Çinili Cedid Valide Sultan Vakfı kaydı mevcüddür. Çok eski bir mâzisi olan bu meşhür handa uzun zamandanberi otu- zanlar, bu kararı hayretle karşılamışlar ve hiçbir hareket, itiraz ve saire yapma- dan, müddetin bitmesini beklemeğe baş- Jamışlardır. Dün Valtde hanına giden bir muhartirimiz, handa muhtelif kimselerle konuşmuştur. En evvel konuşan hanın eski odabaşıstı Abdülhalik şunları söyle- miştir: — Yeni odabaşı Mehmed, kiracılarla geçinemedi. Bunun üzerine, kiracılardan birçoğu ona para vermemeğe başladılar. Mehmed de kızdı. Hanı kapattırmak için, gayri sıhhidir diye ihbarda bulundu. Bir doktor geldi. Doktora, camlin altında ve yukarıda, oturulmiyan — birkaç oda var; harab. Onları göstererek handa oturul- maması için rapor aldı, İşte nihayet bu kararı verdiler. Halbuki, bu han havadar, güneş alır, birçok hanlara nazaran çok temiz ve sıhhi bir handır. Hattâ, İştan- bulda tifo salgınken burada bir tek tifo vak'ası olmadı. Muharririmiz, Abdülhalikten sonra, handa 20 senedir bakkallık eden Ahme- din oturduğu dairede ve han avlu kapı- sında, Asmaaltında Yütiş kanaveçe fab- rikası suhibi Edir Arslan, Debistanı İra- niyan'da Farisi muallimi Firuzu Men, bakkal Ahmed, handa kahveci Muhtar, 43 senedir handa oturan papakçı (kal- pakçı) Hüseyin, 46 numarada kahveci A- li, 52 numarada aşcı Mehmed Hüseyin, 20 senedir handa oturan ve işliyen çuval- cı Mehmed Ali, 30 senedir 21 numarada oturan Hasan, 1 numarada aşcı Hacı ve daha birçok han sakinile konuşmuştur. Bunlardan Emir Arslan, handa oturanla- rın derdlerini şöyle anlatmıştır: — Kırk sene evvel İstanbula geldim. O vakittenberi bu handa otururum. Ne bir defa hasta oldum.. ne de bir hasta olanı gördüm. Bu ayın 24 ünde, odabaşı Meh- med, yazıhanesinin camına bir kâğıd ya- pıştırdi. Bu kâğıd aynen şöyle yazıyor: larında ikametgâh olarak oturulmaktay- sa da, sıhhi mahzurlara göre yeni gelen emir üzerine bu odaların ikametgâhtan tecrid edilmesi tahtı karara alınmıştır. Bu odaların en son ikinciteşrin nihayeti- ne kadar tahliye edilmesini, tahliye edil- mediği takdirde kanunun vermiş olduğu » Bunun altında da, odabaşılık mührü var, Bir iki gündür de, belediye polis ve komisetleri gelip bize tebligğatta bulun- muşlardır” Bu han, İstanbuldaki hiçbir hana benzemez, İçerisi, gördüğünüz gibi yağlı boya, temiz, bütün ihtiyaçlara el- verişli, hâmamlı, duşlu, mutfaklı daire- lerden mürekkebdir, Hiçbir pisliği de yoktur, Zaten, gelen doktora, bu daire ve odalar gösterilmemiştir. Bir iki harab, oturulmıyan, penceresiz oda gösterilmiş- tir. Şimdi biz, bütün handakiler, sihhi bir heyetin gelerek handa keşif yapmasını istiyoruz. Eğer sıhhi mahzuru varsa, biz de canımızı sokakta bulmadık ya.. elbette kendiliğimizden çıkmak isteriz. Tekrar rita ediyoruz. Bu vaziyeti yazınız. Eğer sıhhi mahzuru varsa ve tahakkuk bile, bi- ze bir müddet mühlet verilsin ki, yavaş yavaş hazırlanıp çıkalım. Benim bildiğim bir şey varsa, bu mesele, İki odabaşı ara- sındaki ihtilâf ve geçimsizlikten çıkmış- tır. Muharririmizin etrafını saran han sa- kinlerinden büyük bir kalabalık da: — Emir Arslan doğru diyor. Hepimiz aynı vaziyetteyiz.. aman yazın.. diye E- mir Arslanın sözlerine iştirak ve teyid etmişlerdir. anın tahliyesi için verilen mühlet ya- rın akşam bitmektedir. Enternasyonal sendikalari ile Sovyet sendikaları arasında anlaşma Moskova 28 — Havas muhabiri bil- diriyor: Enternasyonal sendikalar nu ile Sovyet sendikaları delegeleri -. rasında dünkü anlaşma (le atılan kat'i adım, iki taraf merkezi teşekkülleri « nin tasvibine arsnlunmue kuslummmaka

Bu sayıdan diğer sayfalar: