Peki beyceği - ama... Dur, dinle, sö- bitmedi. Gürül. dat kaçta başli- — On birden son- Ta efendim. — Daima öyle « mi? — Daima öyle! — Kaça kadar sü« Tüyor? — İki üç saat, ba- Zan da daha fazla Sürdüğü oluyor. - Âlâ.. Biz t ©n bıııııku polisler- le beraber köşke ge ıf('u’ üz. Kuskun pen İni ve kapı » Beceleri sen ka. Iyarsun değil mi? Evet efendim. , — Saat kaçta ya - bu .ş.'!., î!:ıı Pat memnun bir tavırla O Teşekkür ve veda ederek gitti. Dün arkasından Rıdvan Sadullah, *fonla serkomiser Osmanı bulmamı *di. Adliyede buldum. dvan Sadullah: Benim konuşmama lüzum 1 içiki sen kohuş. Mül & hliye etmişler mi? R “'fh.m ve cevab verdim: ”'l*rî hliye kararı — verilr İhalNele henüz ikmal edilmediğ ııırı Bey Kapıaltında bekliyre 5 saate kadar salıverilecekmiş h*' Ala' O<m.mı söyle, yanına güçlü rak derhal bu- teh Pııı—).m aynen söyliyerek telefonu kapatlım. Rıdvan Sadullah ayağa kalk- 4 ı_eıııııwmu benim işimi bitirdi - aa 'I'““'ycn nek yiyelim! dedi. Benim M zil ' çalıyor. Yirmi dört saattir nzer bir şey de y - Sen bilmem bu ge Sabahleyin hiç uyuma İstersen gelme! Uy mi orum. Belk acaks şaray 3e Daba iyisi biraz içki iç. Birs ŞArap, kusuzdum VAt H.ı Jüllah gelme di bile azı olmıyacaktım. O en sonra tabii bü bab- latmadım. Yemeğe oturduk. Dediği gibi bir iki bardak şa; “k şarap içtim, kabil aZ yemek-yedim; N Buna mukabil Daha yem komiser O: in ortasındayken nan adamlarile sökün cetti. koneieri ahçının yanına yolladık: Ser- ser de davet beklemeden bi muçi, * Söktü. Zavallı adam biraz uyu- c__th amma Büyükadaya gidişimiz - a ağzına bir lokma bir şey koy TiYa vakit bulamamıştı. Yedi ve beni taklit ederek bir parça da içti. Yemekte Rıdvan Sadullah balayık in ziyaretini anlattı ve Erenkö- gideceğimizi söyledi. Se k(lm ser yüzünü buruşturarak set - Gül Ben me: Hay Allah belâsını versin hareketli ve heyecanlı mediin, Üç dört tanesi ark çürüğe çıkartacak. Başiis İnşallah faydalı ce elde ederiz. Size göre in sebebi ne? - Bilmiyorum; anlıyacafız. Sen y “â Retirdiğin nolis memurclarından bu gü- .|en güçlü kuyvetl DUMN WW ae «Son Pasta» nin zabıta ramanı * VALİDE SULTAN.. 2DANLIĞIZ n önüne geldiğim.z 4 hangisi ise onu bu- | Erenköyünde kö; rada bırakacaksıl — O da neye İy — Saat m.ı,ı.km ha yatlarını te - Keffül ettiği firim buraya ge- leci ha! Onu masıl ele geçird — İki Saat evvel kendisi geldi. —— çlı vakit daha kaybeti CEVAD FEHMİ zaman saat tam on buçuktu — İki saat evvel mi? Demek adli Lyede iken gelen kadın... — Evet o idi. — Amma siz bana.. — Bir başkasından bahset di bun delumumi muavi sizlik yapması ihtimali aklıma geldi. — Nasıl bir münasebetsizlik? — Kadını tevk!f etmiye falan kalkar düm, Boşuboşuna bir hayli yalan söylemek hayırlı idi. (Arkası var) aA A N AAA RADYOLİN iLE Sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra günde 3 defa dişlerinizi fırçalayınız. Zira bir veya iki defa yapılan her iş mutlaka yarım demektir. ve bu kadarile dişlerin sıhhatini tam temine imkân yoktur Yemeklerin — kırıntıları, ifraz — ettiği — mikroblar, alınan muzıir mevad ler ve diş etleri eğer mütemadiyen temizlenmezse bozulmağa ve çürü. salyanın dışarıdan karşısında diş meğe mahkümdur. Çürük — dişler, mide bardak ihtilâllarından zalürroeye kadar her nevi haslalığa yol açabilir. ve RADYOLİN ile muhakkak sabah, öğle ve akşam ve her yemekten sonra, günde 3 defa fırçalamak - şartile... NEOKALMINA GRİP DİŞ AĞRILARI NEZLE - NEVRALJİ BAŞ ve ARTRİT!ZM ektense küçük bir Son Posta,,nın Hikâyeleri Ablam nasıl evlendi ? Yazan: Yaros'av Haşek Babam büyük bir memurdur. İsmi Noviy'dir. Ablamın da adı Matild'dir. Matild şimdi Gandşlah isminde bir me murla evlidir. Fakat Gandşlah ile ev- lenmeden evvel bir sivil polisle görü- şüyordu. Babam sivil polisin terfii i - | ile çin epey uUuğraşmış, muvaffak da ol - muştu. Fakat polis terfi ettikten zonra ablamı terketti. Annemle — Matild bu .hâdiseye çok üzüldüler; epey ağladı - ylar. Çok geçmeden, her şey gibi, bu da unutuldu. Evimize bir öğretmen girip çıkmağa başladı. Öğretmen her lâfın - da ellerini sallar: «Binaenaleyh, mâ - haza» sözlerini tekrarlardı. Bir gün bana renkli ve şık bir küre — getirdi. Fakat sonra, bilmem neden, bize artık gelmemeğe başladı. Küreyi de geri is - tetti. Öğretmenden sonra bize bir mü - hendis dadandı. Mühendis münakaşa etmesini çok sevdirdi, her lâfında: «Mem- Jeketin selâmeti bunu istiyorl» derdi. Mühendis, ablamın çok hoşuna gidi - yordu. Bir gün şiddetli bir münakaşa so - nunda babam mühendisi kapı dışarı et tiği zaman Matild bütün bir hafta ağ- ladı. Bu hâdiseden sonra babam bir gece maiyetindeki memurlardan birini eve getirdi. Bu, çok sessiz bir adamdı. Ba- bam bununla gece yarısına kadar dev - let işlerinden konuştu. Bu geceden sanra bu memur bize |sık sık gelmeğe başladı. Matild dikiş K *|diker, babam da bir yandan rakı içer, in bir münasebet- öteyandan da bu memurla politikadan bahsederdi. Bu adam da Matildin çok hoşuna gitmişti. Fakat sonradan bu a- damın evli olduğunu, Moravya'da üç çocuğu bulunduğunu işittik. Bu hâdi - seden sonra artık o da evimize gelme - meğe başladı. Bir gün, annemle ba - bam konuşurken bu memurun bir baş- ka yere nakledildiğini işittim. vak'adan sonra — altı ay kadar Matilde hiç kimse kur yapmadı. Ab - lam, babamdan gizli bir 2âhitle dışa - rıda sevişmeğe başladı. Babam bunu öğrendiği zaman çok bağırdı. Biz he - pimiz ağladık. Babam ertesi akşam — sarı benizli, zayıf bir adamla eve geldi. İşte bu a- dam Matildin şimdiki kacası Gandş - lah'dır. Gandşlah gittikten sonra ba - bam bunun « çok kabiliyetli bir me - mur» olduğunu söyledi. Gandşlah ba- bamın her sözüne «muhassı keramet, ayni isabet» diyip duruyordu. Babam onun âmiri Idi Gandşlah birinci” gelişinden üç gün kadar görünmedi. Dördüncü günü geldiği zaman ablamın elini öp- tü, Bizde ven'ek yedi. Ko rlarken ba en bn— mı sallıyordu. En sev lâfla Bözü idi. nüâşlah gittikteri sonra babam ba- di. Kendisi de, yemek a, annem ve ablamla bir şeyler tar gibi yap fakat x:ılm:ıd n Kapır*n arka - aklanarak konuşulanları dinle - meğe başladım. Babam ablama: — Sen bu adamla evlenmeğe mec - bursun, diyordu. Baba sıfatile bunu sa- na emrediyorüm. O da maiyetimde bir memur olmak sıfatile seni almağa mec burdur. Ablam ağlıyor: — Bu adam abdala benziyor, diyor - du. Annem ise derin derin içini çeki - yor, Matildin, şimdilik, bunu sevmek mecburiyetinde — olmadığını, nitekim kendisinin de ilk zamanlar babamı sev |mediğini, ancak evlendiklerinden beş sene sonra sevmeğe başladığını söylü - yordu. Bu arada ablama, Gandşlah'ı —e Adana pamukları toplanıyor ? Adana (Hususl) — Pamukların toplanması bitmek üzeredir. Pamuklar Gzerinde tahri- bat yapan pembe kurtların imhası için köy- iüler çalışmakta oldukları gibi köylerde mü- çadele yapmak üzere memurlar da tayin e. dilmiş ve tayin edildikleri yerlere' gönderii- mistir. biri: «Nasıl emrederse -|? Rusçadan çeviren: H. Alaz sevmediğini adamcağıza ihsas etme « mesi lâzım geleceğini de tenbih etti Nihayet babam Matilde güzel bin elmas gerdanlık alacağını vüdetti. Aba lam biraz daha nazlandıktan sonra ae sinin namusunu lekelememek içim bu «abdal memur» la evlenmeğe raza olacağını söyledi. Ablamın bu son sözleri üzerine ane nemle babam onu kucaklayıp öptüler, Ablam yanlarından ayrıldıktan sen ra babamla annem bir daha Gandşlah'dan — bahse Gandşlah'ı terfi ettireceğini, fak zünden cay çin, bunu düğünden sonra yapacağını söy Annem: — Ya, kızı almazsa, dedi? — Abdaldır, dedi, alır. Hem ben ©& na emrederim, Ertesi gün Gandşlah bize geldiği za- man pek ürkek görünüyordu. Az ko » nuşüyor, hep Matildin yüzüne bak yaordu. Gandşlah'a güler yüz gös si için ablama daha dün geceden t er.. O gün babam da G lah'a fazla iltifat et a etti. Gandşlah'a gelince o gün münl gıran memuriyetten, listesinden bahsetti. Ablamın müstakbel kocası ev den ayrıld sonra o gün ondan hiç bahsetmediler Arad babam M zannettiği bi erfi bah mi in geçmişti. Bir benim işitmiyeceğ hdşlah gelip seni süne bir gül tak giymişti. Benzi her zamankinden sol gundü. Biraz oturduktan sonra, gene iki gün e' terfi listesinden Annem likör getirdi. — Gandş'ah'ın kadehini birkaç defa doldurdu. Ga lah dördüncü kadehte babama rek: — Sizinle biraz hususi olarak mak istiyorum, dedi. Babam parmağile odadan çıkmamı işaret etti. Annem de Matildin bulun -» ğ laya geçti. Çok geçmeden baba- duyuldu: — Matilâ, Matild. Ben kapıya yaklaştım, babamın şun söylediğini Işittim: e Sm gili Matild; Gandşlah seninle evlenmek isttyor. Benim bu işe hiç bir razım yok. Tabii son söz sana aid dir. Sen ne dersin? Matild ağlamağa ve <an diye seslenmeğe başladı. Annem he - men koştu. (a zaten bunun bö döne « konuş- 'ocuklar, söze ba Ben diye olacağı n /rlı'n ! Sonra da e bana seslendi. dal - dim, Annem bana Gand ablamla evlenmek Onu se « vip sevmiyeceğimi benden sordu. Ta - bit ben: «Bu abdal herifin nesini seve-s yim?» diyemedim. " Gandşlah beni kucağına aldı; öpme- 06 ğe, sâmirimin sevgili mapıdumu Pe - pik!» diye okşamağa başladı. Çıkarken hizmetçiyı ko, bas na da: «Âmirimin oğlu Pepik çikolata alsın» diye bir kuron verdi, Ertesi gün Gandşlah nişan yüzük « Jarini getirdi. Şaraplar içildi. Nutuklar söylendi. Gandşlah giderken ablam 0- nu dış kapıya kadar geçirdi. Ablam öfkeli döndü. Çıkarken Gandş- lah'ın, ablamın kendisini öpmesi için ısrar ettiğini söyledi. Bu işe annem de içerledi: — Ne küstahlık, diye söylendi. Babam: — Aldırma canım, dedi. Buna kar « şılık herif bize adamakıllı muti, Yarınki nüshamızda: YALANCI Çeviren: İsmet Hulüsi