2 Eylik Tarih kon resinin ilk celses Atatürk trenden inerken. Sabiha Gökçen tazimlerini arzediyor 4Baştarajı 1 inci sayfada) Tum Genel Sekreteri Muzaffer Göker de 'Kufumün diğer ilmi faaliyetleri hakkm- daki raporunu okuyacaktır. Bundan son- Ta kohgre faaliyete geçecektir. Saat 17 de de, kongre namına, mera- simle Cumhuriyet âbidesine çelenk ko- nacaktir. Kongreye 25 den fazla ecnebi profesör iştirak etmektedir. Ecnebi profesörlerinin son kafi dün sabahki ekspres ve konv gelmişlerdir. Dün adi; Prt, Çaylı, Prof. Mayers, Prot. Delaport, Prof. Han- car, Prof, Meng Prof. Bi r Pi Köoppers, Prof. Moravçik ve Kont ir, Pr Misafirler doğru Tokatliyan eteline in- mişler, bir müddet istirahat etmişlerdir. Ertuğrul yatında ziyafet Yabancı âlimler şerefine 'Türk Tarih Kurumu Asbaşkanı Bayan Afet tarafın- dan saat 15 de Ertuğrul yatında bir çay ziyafeti verilmiştir. Yat, Dolmabahçe önünden kalkarak Flotyaya kadar gitmiş, orada denizevi gezilmiş ve oradan kalkılarak Yeniköy önlerine kadar dolaşıldıktan sonra dönül- müştür. Bu çay ziyafetinde, kongreye iştirak e decek yabancı âlimler, Dil ve Tarih Ku- rumu üyelerile yakından tanışmak ve konuşmak imkânını da bulmuşlardır. Tarih Kurumunun tebliği İstanbul, 19 (A.A.) — «Türk Tarih Ku- rumundan»: Dün gelen profesörlerden üçü 1, — İkinci Türk Tarih Kongresi Yüce Önder Atatürk'ün yüksek himayelerin- de Dolmabahçe sarayında 20 eylül 937 pazartesi günü saat 15 de açılacaktır. Kongreye davetliler kendilerine en kartlarda yazılı gün ve saât- Tarih Sergisi'ni gezecekler- inin ziyaretinden sonra davetli- Ter a kartlarla Dolmabahçe sarayında bügün açılacak olan resim ve heykel mü- *İ zesini de gezebileceklerdir. 3. — Tarih sergisi ile resim ve heykel müzesinin kongreden sonra umuma açılış programı ayrıca bildirilecektir. Akdenizde kontrol (Baştarafı 1 inci sayfada) Akdenizin kontrolüne âid dün muhte- Hf menbalardan aldığımız telgraflar şun- lardır: Paris, 19 (Hususi) — Akdeniz anlaşma- #ınıh tatbikine yarın filen başlanacaktır. 'Toulon'dan bildirildiğine göre, Akde - niz filözüna mensub birçok gemiler de nize açılma eimri almışlardır. Tevfik Rüştü Aras - Delbos mülâkatı Cenevre, 19 (Hususi) — Akdenizde kontrol meselesi etrafında tema de- vam etmektedir. Fransa Hariciye Nazırı M. Delbos ile Türkiye Hariciye Vekili Dr. 'Tevfik Rüştü Aras arasında vuku bu- lan bir mülâkatta Yakmşark ve Akde- nizde kontrol meseleleri görüşülmüştür. Bir Holanda vapuru batırıldığı doğru değil İzmir, 19 (Telefonla) — İzmirden ha- reket eden bir Ilolanda vapurunur Akde- nizde meçhul bir denizaltı gemisi tara- fından batırıldığı haberi doğru değil dir. İngiliz, Fransız muhripleri hazır Oran, 19 (A.A.) — Nyon anlaşmasının tatbiki işiyle alâkadar olarak, dün öğle- den sonra Oran'a altı muhribi, Elkebir limanına da beş torpldo torpido muhribi gelmiştir. İspanyol hasyonalistleri iki femi zaptetdiler Salamanka, 19 (A.A.) — razörünün, dün gece kendilerine refakat eden üç harb gemisini kaçmağa mecbur ettikten sonra Minorka adâsından dön- mekte olan Sister ve Taimil adl iki tca- ret gemisini zap'lederek öâsilerin elinde bulunan Liştenerec limanına gölürdüğü Fransız torpido | ilimiz mektedir. Fransız Haridiye Nazırınn ihtarı Paris, 19 (A.A) — Gazeteler, B, Del- bos'un dün Mülletler Cemiyetinde söyle- wiş oldüğu nutuk ile İspanyanın Millet- ler Cemiyetindeki vaziyeti hakkında mü- talealar serdetmektedirler. Echo de Paris gazetesinde Pertinix di- yor ki: B. Delbos'un nutku, sulhu ihiâi ve si- yas! teşevvüşleri, arazi bakımından şu- rişleri tecil etmek isteyenlere karşı ya» İ pilmış ağır bir ihtar teşkil etmektedir. Fğer İberik yarımadasına mütevecei- hen gene silâhlar ve muharipler sevkedi- lecek olursa, Akdenizde korsanlık ye niden bâşgösterir, Pransa ile İngiltere deniz aşırı imparatorlukları ile olan mü- rakalölerini serbestce icra edemeyecek olurlarsa artık âtıl bir halde kalmak, bop! yere vakit geçirmek manasız olur. Almanya ve İtalya tarafından yapıla- cak bir uzlaşma hareketi derhal nazarı ibara alınacaktır. Evuvre gazetesinde Madam Tabouls, yle diyor: İspanya, İtalya ve Almanya tarafından İmemleketinin fethine teşebbüs edilmiş olduğunu ve bu yüzden Avrupanın her dakika daha vahim hâdiseler karşısında kalması muhtemel bulunduğunu murah- haslara isbet elmek suretiyle, Milletler Cemiyetinin yapabileceği kadar, davayı kazanmıştır. İkindi Almanyaya bildirildi Berlin, 19 (A.A.) — Akdeniz konfe ransı reisi B. Delbos adına hareket eden Fransiz büyük elçisi, Nyon anlaşmasına munzam itilâfı dün öğleden sonra Ak man hükümetine tebliğ etmiştir, SON POSTA Ayla TÜRK sayfada) By a zevat inmişlerdir. Halk, büyük terahüratla «Yaşa 4- tatürk!; sesleri arasında Ulu Önderi selâmlamışlardır. Atatürk, Başvekil ve Dahiliye Ve- kii de refakatlerinde oldukları halde, Haydarpaşadan motöre binerek doğru Dolmabahçe sarayım şereflendirmiş- lerdir. Yeni bir İtalyan muhribi ivoume, 19 (A.A.) — Bugün Avlera torpido muhribi denize indirilmiştir. Her sabah daha genç! Yeni bir reçete, Uyurken, size Gençlik ve güzellik gelirir. Daha taze, daha açık, daha genç ve buruşuklukları kaybolmuş bir eld gören- ler âdeta bir mücisedir diyecekler. Filha- kika asri fennin yeni bir zaferidir. Viyana- dan bildirilen bu şayanı hayret keşif, «Bi- ocels tabir edilen ve cildi ihya eden bir un- surdur, Bunu Viyana üniversitesi Prolesö- rü Doktor Stajskal, kemali itina ile seçil- miş genç Gizlenmiş eid bü - ceyrelerinden İstihsale muvaffak olmuş. tur. Bundan sonra cildinizi Biocel ile bes- Hyebilirsiniz. Bu Biocel cevheri (o yalnız besler ve gençleştirir. Her kullanan kadına on yaş daha genç görünmâsini temin eder. Gündüz için beyaz rengindeki Tokâlon Meemirii kullanmız. Siyah noktaları eritir. gana A Ye tap yumuşatır. Dr. A.K. KUTİEL Karaköy Topçular cad. 37 Son Posta Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gazetesi Yerebatan, Çalalçeşme sokak, 25. İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize gittir. ABONE FİATLARI Ay Ay Kr. Kr. TÜRKİYE (| wv 159 YUNANİSTAN (234) (1220 20 ECNEBİ 27001 1400 300 Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Gelen evrak geri verilmez. İlânlardan mes'uliyet alınma. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk Pul Dâvesi lâzımdır. Ay Kr, 40 70 00 insanlık gizli birha Sayfa 1 ydutluk karşısında (Baştarafı 1 nci sayfada) Belki yüz sene oluyor, bütün bir insanlığın malı sayılan açık denizler böyle bir haydutluğa alan olmamıştı. Meğer geçmiş asırların yüzünü kı - zartacak kadar her görümden düşen yirminci asır; bir de bu skandalı ya - şayacakmış”. Ne yazık! * Gün geçmiyor ki Akdeniz açıkla - rında, hattâ Akdenizin kıyılarını ıslat- tığı şu veye bu devletin kara sula - rında: Rus, İngiliz, Romen, Fransız, İspan- yol bandıralı ticaret gemileri torpillen- mesin, yahut baştan kara etmesin . * Yarın sıra kime gelecek? Orası belli değil, Fakat ayni hal neden Mısırın, Tür- kiyenin, Yunanın, Sırbın, Bulgarın, Arnavudun başına gelmesin?! Bu kadar da değil, Yarm ayni hal, Akdenizde Ameri- kalmın Holandalının, hattâ Çinlinin ve Japonun başına gelmesin? Ve gene neden gittikçe şımaran hay- dutluk çapulunu yarın Atlas denizle - rine kadar yaymasın? Şu halde bütün insanlık, emniyeti ni tehlikeye düşüren bir tecavüz kar - şısındadır. * (Devletler arası hak) (1) bakı - mından, devlet savaşçı olmadıkça, hat- lâ savaşlarda ( (yansız) 12) kaldıkça karasuları tıpkı karaları gibi her türlü tecavüzden masundur. Açık denizlere gelince, bunlar kim- senin malı değildir. (Devletler arası hak) bakımından bütün uluslar açik denizlere ortaktır. a. X En küçüğünden, en büyüğüne - dar bütün ulusların açık denizlerden faydalanmak hakkı birdir. Birbirinden ne fazla, ne de eksik. (Hügo Groçyif) in (Selden) e karşı yaptığı yüksek iağhf o müdafaalerile bütün bunlar (devletler arası hak) ca İmülearife halini almış prensiplerdir. | * Şu halde son tecavüzleri nasıl ifade edeceğiz? Ortada savaşçılar yok ki açık deniz- lerde savaş oluyor diyelim. Ve gene savaşçılara karşı yansızlığını bozmuş yansız bir devlet yok ki savaş kanunları mucibince cezaya çarpıldı de nilsin, * Şu halde ne oluyor? “Hemen bütün gazeteler korsanlık tan dem vuruyorlar. Bence ortada korsanlık mevzu değildir. Korsanlık (devletler arası hak) ba- İkımından meşruiyet ifade edebilir, (11 Hukuku düvel mukabili, 121 Bitaraf mukabili. ta bahse Savaşlarda bazı devletler bunu maş ru olarak kullanabilirler, Bence bugün bahse mevzu olan hayş dutluktur ki bu ne savaş, ne de barıj zamanlarında (devletler arası hak) © kabul olunamaz. Her iki halde dahi dağlardaki hırsi çeteleri gibi cezalandırılır. Dağ hırsızları, son nefeslerin ha devletin ceza usulüne göre ya darağık cında, ya satır altında, yabut elektriij sandalyesinde verirler, Deniz haydutları da, gözlerini ken ; dilerini takib eden gemilerin grandi d reklerinde kapasalar yeridir. Esasen bu gibilere (devletler araş) hak) ıstılahınca (haydut) tabiri kulla nılmaktadır. * Denebilir ki mütecaviz gemiler sa vaş filolarına mensup parçalard'r. Hatş tâ içindekiler askerdir. Ve mensup ol $ 'dukları devletlerin emrile hareket e « diyorlar. Deniz haydutları ise sivildirler. Ken di bahtlarına işe girişmişlerdir. Olabilir! ilir değil, bu Bununla beraber, ar yoktur. Mutlaka far rincilerin ikincilerden durumda bulunmuş olmala Niçin? Sünkü bir devlet diğer bir devlete savaş açımadıkça tecavüzde buluna 4 maz. Bulunursa (devletler srası Kak) görümünden suçludur. Devlet hay ğu benimsemiş des mektir. Yani devlet haydutluğun yerin pi aldı demektir. Son Akdeniz hâdiseleri böyle de de- ildir. Kim olduğu belli almıyan bir ve ya iki devletin savaş gemileri gizliden gizliye bütün devletlerin haklarına, bü, tün hak prensiplerini bir yana koya 9 rak tecavüz.ediyorlar, Gizli bir haydulluk bahse mevzu « dür. Demek ki insanlık, Bir savaş değil, Bir korsanlık değil. Sadece gizli bir devlet haydurugu karşısındadır. * İşte bu bakımdan, Nyon konferans sının son kararların saygı ile karşıla mak Hâzımdır. Türk Cumhuriyetinin buna iştirak etmesi, dış siyasa tarihimiz görümün i Her gün yüzüne indirilen şamarla -İrm acılarile kıvraflan yirminci asır bell i böylelikle biraz sükün bulacaktır. Herhalde, dünyanın bahtı çıldırmış ların elinde kalmıyacaktır. Bakalım (Katelina) lar ne zamana kadar ulusların sabrile oynayabilecek lerdir?! 18/9/937 Büyükağa: Mahmut Esad Bozkurt Çamlığa doğru —— (Baş tarafı 9 uncu sehijede) — Yasili Pavloviç, dedi, buradan ay - rılmadan önce benim bir konserimde bu- Yunmanızı çok isterdim. — Ne dediniz?. Hangi konserde. — Benim vereceğim mütenevvi prog- tamlı konserde. Konserim iki kısımdan mürekkep olacak: Birinci kısım, uhts- Mf edebi parçaların okunmasından, ikinci kısım da, günün meseleleri üzerine dü - #ülmüş muhtelif şarkıların söylemnesin- den ibarettir, — Ha ha hal. Sizde hakikaten mizuha karşı büyük bir İstidat var. Hele afişler. de: «** vilâyeti idare âmir muavini Svi - ridofun edebi konseri» cümlesini oku - yanlar büyük bir sürprizle karşılaşmış © lacaklar.. — Ne demek istediğinizi anlıyansadım Vasili Pavloviç!, Fakat marur görünüz, çünkü ber evvelâ: Muavin fa'an değilim! Seniyen: Soyadım da Sviridof değildir. — Nasıl?, Ne dediniz?. Anlamıyorum. Her halde gene lâtife ediyorsunuz" — Hayır, Jâtife falan değil, Namusum a temin ederim ki lâtife falan değil. Hem ne münasebet!.. Müsaadenizle ken- dimi tanıtayım: Hikâyesi ve şarkıcı ce- Dublu İvan. Yaz münasebetile bir kaç temsil vermek üzere şehrinize geldim. | Bana gösterdiğiniz kıymetli... İİ — Peki ya Sviridot nerede © Bünü|| aba ll BAKA ek A AZAB İ Sk a ei durdur!. i — Haklısınız Vasili Pavloviç!. Haki 4 katen otelden Sviridof isminde birisi be- nim yanımda size telefon ediyordu. Gali ba o büfede biraz eğlendi. Ö sırada ben de size gelmek üzere otelden çıkıyordum. Maksadım, burada vereceğim temsile « rin mahalli şeraite uyabilmesini temin için sizden fikir almaktı. Rahatça konu- şabilmek için evinize gelmeği tercih et- tim.. size evinizin önünde rastladım. Size hitap eder etmez siz, büyük bir nezaket göstererek beni otomobilinize almak lüt fünde bulundunuz! — Peki, ne cesaretle benimle öyle mahrem konuşmalara giriştiniz?. Ken « dinizi tiyatroda mu zannettiniz?. Petya, derhal geriye, şehre!. Siz de şimalli İvan mısınız, cenublu İvan mısınız, her ne ka- isi iseniz, bana bir tek kelime da- ha söylemiyeceksiniz!, Ben ilk gördüğüm adamla sıkı fıkı ola- tak insanlardan değilim. Otomobil geri döndü. Gece karanlık ve soğuktu. Sert bir rüzgâr esiyordu. Ila- yatta böyle gecelerin daha az olması te- menniye şayandır. Yarınki nushamızda: | Yarım kalan itiraf Yazan: Pe, “