— B3 Ağasles Son Postanın tefrikası; harp gemileri görünürse gemiyi Müzakere neticesinde «Emden» ir hemen korsan harbine başlamasına ka- Tar verildi. Ve benim, emektar posta Vapuru süvariliğim dolayısile vapurla- mın seyrüsefer saatleri hakkındaki bil- gim çok kıymetli telâkki olundu. Filân gün ve saatte hangi uoktada, hangi vapura tesadüf ihtimali vardır? luna verilecek sıhhatli bir - cevabın kıymeti, baha biçilemiyecek derecede Yüksekti: Biliyordum ki Rus post Püuru şimdi Vladivostoktan Çin limanlarına mutad seferlerini Maktadır ve bu posta vapurunu avla- Mak «Emden» gibi şikâra susamış bir fazı için emsalsiz bir lokmadır. «Emden» zalten harp tuvaletin Traştı. Gemide fazla ve yanmaya mü- S2it olan eşyayı limanda karaya çıkar- Tuştık, Pontellej vardavelel TMuş, kruyggörün güvert, eta bir hale getirilmişti. Çin denizinde olan Japon vapurile şılaştık. Halbuki Japonya henüz yaya harp ilân etmi: a henüz gözden kaybolmuştu k! Üyük bir duman bulutu beli al 6 tarafa yol verdik ve bu dumanın Üüyük bir tüccar vapuruna aid oldu- U görme gecikmedik. Evet yanılmamıştım: Gelen — «Ria- Sana ismindeki Rus posta vapuru İdi; aşinam «Riasan»... Meselenin ası İeci ciheti de bu vapurun süvarisi ile Yakından dost, birbirile anlaşmış ik yi ahbab olmaklığımızdı. Bu vapurun Rus posta çantalarını da maktla olduğunu — biliyi 9vumız hakıkaler ihtar topumuzun - güllesi Rus kaptanmın aklını başına getirmiş tlmah ki işin şakaya gelir tarafı olma- Giğinı anladı ye istaper etti. küvarimiz Fon «Müller» bana döne- — Kaptan Lauterbah, dedi, Rus va- Ğ a gidecek müfrezeye siz kuman- '& edeceksiniz... -Vay, işte bu fena!... Eski dostum, ye- K düşmanım Rus kaptanile doğrusu, bu dî"nî('raıı altında karşılaşmak istemez- Süvarimizin beni Rus gemisine gön- Gctmesinde yerden göğe kadar hakkı & Çünkü düşman gemisinin içini HNi kendi gemim imiş gibi tanıdığı- * biliyordu. ix Mra da seferlerim esnasında iri ya- * Bövdeme, hürmetli göbeğime rağ- Gn' hiç bir zaman sakin durmiyan su- h' Üzerinde rakseden filikalara, şkam- dh_hr:, tüssemden ümid edilmiye- bir çeviklik ve maharetle atlimıya $ bir adamdım. Fon «Müller» bu- Vardı, U itibarla «Emden> in korsanlık Macerasından Bi başından sonuna kadar, bi Li_h bir müfreze başında düşman İ L'7eı'ın: «Emden» namına ziyaret va- ESİ bana verildi. VB ulu tanrım!... kh;" Zamanlar Aksayişark denizinin İ ferli ve çam yarması gibi iri yarı T kaptanının şimdi kılıcı bacakla- i'îaı dolaşarak düşman gemilerinden ilan halatlar üzerinde canbazlık â':'lxı şiki kollarını yana açarak balet TI gibi müvazenesini temine uğraş- * cidden görülecek bir manzara idi. ». edim ya!,.. «Riason» un - süvarisi u,'şl“; *Austin> ile tanışır ve sevişir- Wk I_“ zatla bir çok defalar Aksayi- hhl imanlarının hanelerinde, lo- Toki alarında karşı şmiş, bira kadehi ""““rmuşluk 'N harb bu candan arkadaşlığa r;,myî' Vermiş, iki ahbab çavuşu birbi- Ka Üşman etmişti. Plan «Austins beni kamarasında ı'k“)'orau. aya girdim ve resmi bir selâm- SON POSTA Denizlerin Makyaâveli ; Kaptan Bum Bum Çeviren: Ahmet Cemalettin Saraçoğlu Biraz sonra Emdenden şu emir geldi: “— Rus vapurunun kumandasını deruhte edeceksiniz. Düşman la ve ciddiyetimi Mmuhafazaya uğraşa- râk: müteessirim. Lâkin geminizi harb esiri olarak müsadere etmek benim için bir vazife ve mecbüriyettir. Ben bu sözleri almanca olarak söyle- Kadim dostum «Austin> anlamamış gibi dimdik duruyordu. Nihayet fransızta olarak: — Ne dediğinizi anlıyamıyorum, ce- almanca bilmiyorum...... Şaşırdım kaldım. Demek ki Rus kap- tanına harb birdenbire almancayı u- kaldırdım vı m, ziyanı yol y1 ön dört gündenbe orsunuz, Çünkü sizinle «Çing - Tavs daki karşı karşıya bira yuvarlarken oldukça fasi bir almanca konuşuyordunuz... Şüpheli bir tavırla söylemiş oldu. bu sözler aramızdaki soğukluğu gider- di, buz tabakası kırılmış oldu ve kap- tan «Austins gülmeğe başladı. Birlikte güverteye çıktık. Bü müddet zarfında «Emden» den şu emri aldım: , — #*«Riasan> m kumandasını der'uh- de edeceksiniz, Küçük bir itaatsizlik ve I — Sert buğday (Karakılçık) derhal batıracaksınız!,, e düşman harb gemileri rse gemiyi derhal batıracaksı- Ağır bir hava, tayfun havası vardı. «Emden» yavaş yavaş yol verdi, biz de dümen suyunu takibe başladık. Ben «Riason» un kumandasını ele alır al- maz ilk iş olmak üzere tahlisiye sandal- Tarının hazırlanmasını emrettim. «Em- dene önde biz arkada yola çıktıktan bi- raz sonra da hava güzelleşti, tayfun şi- male doğru yükseldi. g - Tav> a doğru yol vermiştik. Maksadımız esirlerimizi ve esir |purunu bu limana götürmekti. ve salim geçtik ve ağusto- altıncı günü sabahleyin ng-Tav» da funda demir eti «Riasone, «Emdens in bu ilk şikârı- u resmen hükümete teslim ettikten sonra Rus vapurunu terkettim, Gaybu- be kruvazörümüz makinelerini elden ge- çirmek üzere «Çing-Tav>» a girmişti. «Komoran» eski ve yolsuz bir gemi idi. Sür'ati saatte (12) mili geçmiyor- du. «Komoran» ın esliha ve müretteba- tının eRiason» a nakledilmesi ve cenub |denizinde, «Pagan» adasında bulun- makta olan amiral Fon «Spees filosuna iltihak emrini aldık, (Arkası var) JI — Yumuşak buğday (Mentana) HI — 8 sıralı arpa IV — Yerli adi buğday V — Yerli âdi arpa VI — Arpa sapı VII — Buğday sapı Maltepo Ziraat Enstitüsünde mevcut 3000 » cinsi ve miktarı yukarıda yazın mallar 26/VMI/1837 tarihine rastlıyan Perşembe günü saat 10 da oazarlıkla satılacaktır. İsteklilerin malları, her gün Maltepe' zarlık için de tayin olunan gün ve saatte " Ziraat Enstitüsünde görmeleri ve pa « ?& 15 güvenme paralaril» birlikte Ka - bataşta İnhisarlar levazım ve mübayaat şubesi müdürlüğündek; satış komisyo - nuna gelmeleri. — (5189) vaane 1 — Resim, şartname ve keşif mucibince Paşabahçe fabrikası esas giriş ve muayene kapıları inşaatı pazarlıkla yaptırılacaktır. 2 Keşif bedeli «<2384,20>» lira teminat «178,82» liradır. 3 — Pazarlık, 16/8/937 tarihine rastlıyan Pazarlesi günü saat 14 de Kabataşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki Ajım Komisyonunda yapılacaktır. 4 — Şartnameler ve sair münakasa evrakı «2» kuruş mukabilinde her gün İnhisarlar İnşaat şubesinden alınabilir. 5 — İsteklileri pazarlık için tayin edilen gün ve saatte ©6 7,5 güvenme parala - rile birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. «4729> otörlü Tayyare Mektebi mefruşatı: Türk Hava Kurumu Genel Merkezinden : 1 — Ankara'da _yıpılımklı olan Motörlü Tayyare Mektebi mefruşatı — eksilt- mesine iştirak edenlerin vesikalarındaki eksiklikler yüzünden eksiltme «15> gün uzatılmıştır. 2 — Eksiltme 17 Ağustos 937 salı günü saat on beşte Ankara'da Türk Hava Kurumu merkez binasında yapılacaktır. i 3 — Mefruşatın tahmini bedeli «32.643> lira, muvakkat teminat <2.448 liradır. 4 — Şartnameler Ankara'da Türk Hava Kurumu Merkezinden, İstanbul'da Hava Kurumu İstanbul Şubesinden «10> liraya alınacaktır. <4042> iz esnasında «Kormoran> muavin | GARİP BİR ADAM Çeviren: Faik Bercmen H j f y Elinde abalurlu bir lâmi görebilir Saat sabahin biri. Pelerinli, uzun boylu bir adam ebe Maria Koşkin'in kapısı önünde durdu. Karanlıkta yüzü seçilmiyordu. Ciddf ve ağır bir tavırla zili çaldı. Üçüncü defa çaldığı vakit kapı açıldı ve Maria Koşkin bizzat göründü. Üstün- de bir pardösü ve elinde abajürlü — bir lâmba vardı. Kapı açılınca adam sordu: — Ebeyi görebilir miyim? — Ebe benim, bir şey mi istiyorsunuz? Adam içeri girdi. — Ben mümeyyiz Kiriakov'um.. Müm- kün olduğu kadar karımın yanma acele gitmenizi rica edecektim , Ebe: — Pt ! diye cevab verdi. y yim çabuk. Beni lütfen salonda bekle: Kirlakov paltosunu — vestiyere asarak salona geçti. Birkaç dakika sonra ebe göründü: , MÜxyö! Gidelim! bakarak mühim bir mesele var, dedi, Ne kadar alacaksınız? Maria gülümsiyerek cevab verdi: Bilmem, ne kada? münasib görür-| Beniz... Kirakov soğuk bir çehre takınarak: — Yok böyle şeyi sevmem! dedi. İki- mizin de birbirimizin parasına ihtiyacı- mız yok. Fena bir vaziyete düşmemek için evvelden uyuşmalı.. — Doğru amma, maktu bir ücret al- miyorum., — Ben de çalışıyorum ve çalışmanın manasını biliyorum. Haksızlığı sevmem. Söyleyin bakalım! — Adamına göre değişir. — Şu halde ben bir fiat tayin ede. yim.. Size iki ruble vereceğim.. — Ne? diye ebe kızararak bağırdı. İki | ruüble mi? Beş rübleden aşağı olmaz. | — İki rubleden bir santim dahi fazla veremem. İcabından fazla para verecek insanlardan değilim.. — Siz bilirsiniz mösyö. İki ruble için yerimden bile kımıldamam.. — Kanün namına gitmemezlik ede- mezsiniz.. — Meccanen giderim öyleyse.. — Meccanen mi hayır.. Her mesainin bir ücreti vardır. Ben de çalışıyorum ve bunun manasını biliyorum. — İki rubleye gitmem mösyö! Mecca- nen arzu ederseniz geleyim.. — Şu balde rahatsız ettiğim için ma- Zur görün.. Hoşça kalın!, — Ne tuhaf adaznsınız doğrusu.. Harli üç ruble olsun!. Kirakov gözlerini kırparak biraz dü- şündü; sonra «hayır» diyerek çıktı gitti.. Ebe bu garib adamın tavrına hayret etmekten kendini alamıyarak kapıyı ka- padı ve odasına gird.. Aradan yarım saat geçmeden kapı tek- rar vuruldu. Ebe gene kalktı kapıyı aç- tı. Gelen Kiriakovdun.. — Nec intizamsız memleket.. Ne eczacı ne de polisler, ne do bekçiler ebelerin adresini bilmiyorlar.. Binaenaleyh mec- burt olarak şeraitinizi kabul ediyorum, Üç ruble vereceğim.. Herkes hakkını a malı amma neyse.. Maria onu sıkılmadan dinledi. Hemen üstüne mantosunu alarık Kirakovla çıktı. Hava oldukça serindi; ve ortalık ka- ranlıktı. Ebe. bir araba bulmak ümidi-İ vardı. Ka pı açılımca adam sordu: — Ebeyi miyim? le etrafına bakmarak sordu: — Eviniz çok uzak mıdır? — Hayır, pek uzakta değil.. Birkaç sokak geçtiler. Ebe bir aratlıkı — Ne korkunç bir saat! diye mırile dandı.. Kiriakov cevab vermedi.. Dik adımları la yürüyor ve kunduralarını kirletme- meğe çalışıyordu. Nihayet bir evin önüne de durdular. Odada kadın yalnızdı. Ne akrabalar ne de ihtiyar kadınlar vardı. Yatağının içinde inliyordu. Yalnız ahçı kadın yanı başında oturmaktaydı. Üç saat geçti. Maria, kadımnın karyolasının yanında yer alarak ona bir şeyler fısılâryordu. İki kae din çabucak ahbab olmuşlardı Ebe, mütemadiyen ona sual soruyordu. Neden sonra, kapı açıldı ve Kiriakov usulcacık içeri girdi. Bır sandalyaya oe turdu. * Şimdi odayı ağır bir süküt kapla: Maria erkeğin güzel ve ci bakarak konuşmasını bel pey bekledikten sonra mükâlemeyi biz- zat açmayı münasib gördü: — Çok şükür kurtuldu. Bir çocuğunuz oldu. / Kiriakov: k — Evet! diye cevab verdi. Çok çocuk sahibi olmak iyi bir şey.. Fakat çok para İlâzım.. Bir çocuğun gıdası ve elbisesi kendisile beraber doğmuyor. Yataktaki. kadınım yüzünde müphem bir ifade dolaştı. Kiriakov ayağa kalktı ve sert bir hareketle odadan çıktı. O za« man ebe kendini tutamıyarak anneye: : — Ne biçim kocanız var Allahım! de« di. Mütemadiyen suratı asık duruyor.. Anne: — © hep böyledir! diye cevab verdi, Fakat dürüst, mutekid, kat'iyyen hiçbiz şeyi ihmal etmez bir adamdır. Annesile babası onunla geçinmezler, Hizmetçiler evimizde bir aydan fazla durmazlar. Bu- munla beraber © hiç kimseye bağırmaz, dşakları kat'iyyen Gdövmez; faziletleri huysuzluklarından fazladır. Biraz sonra Kirlaköy gene odaya gire- rek: — Çocuğu yıkamak lâzım.. Sarsmadan yatırın.. dedi. Ebe yerinden kalktı. O da bu adamdar, yavaş yavaş korkmağa başladığını hisse» diyordu. Maria, sabah olunca gitmeğe hazırlan- dı, Yemek salonundan geçerken gayını içmekte olan Kirlakovun oğlunu gördü. Yanında babası ayakta durmuş, oğlu ile konuşuyordu: — Yemek yemesini öğrendiğin gibi ça- lışmayı da öğren. Her zaman düşünme- lisin ki bir lokma yemek parayla hazır- lanır; ve para cmek mukabilinde kaza- nılır.. Yerken daima bunları düşünme- lisin... Maria, çocuğun yüzüne dikkatle baktı. Sonra salona geçerek sessiz sessiz paket. lerini topladı ve aceleylin k Yolun yarısında Üç ruble T hatırladı. dakika durup düşündük- ten sonra başını salladı ve kendi evine doğru yollandı.. Yarınki nushamızda : Gidiş Geliş Yazan: Francisz Ambdidre Çeviren: Nurutlah Ataç