YELESENNESCE aZ % | T A ÇADDA 10 Sayfa İttihat ve Terakkide on sene Idüncü kısım İTTİHAT VE TE RAKKİNİN SONU Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? — Yazan! Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Anadolunun hakiki kütlesi,ne saltanatçı Buça birdenbire yere yıklıdl, ou ne de hilaâfetçi idi, köylüler mükemmel ve tam birer vatanperver idiler Dedi. Ben ve benimle berabe: bulu- Nanlar, bu Ömer a; ve Çandır kö hiç unutmadık. Ankarada bug n gılner ağayı daima hatırlıyan bir huyli' İnsan vardır. O sırada Türkün kafasını ve kalbini birleştirmek için uğraşan Mustafa Kemal Paşaya gelince, o, Ö- mMer ağaların istediklerini yaptı ve Türkün vücuduna yapışmış olan Os * Manlı oğulları yarasını, iki biçak vu - Tüşile kesip attı! Uzun uzun hikâyesini yaptığım bu Çandır köyü misafereti, benim unuta- mıyacağım hâdiselerden biridir; Milli mi lenin ilk senesinde bit Anadolu köyünün fikiy ve ruh itibarile vaziye- tini gösteren bu küçük tasvir, bizim Mmünevverlerimiz arasında o zaman hiç malüm olmıyan bir âlemi bir dereceye kadar göstermeğe yarar. Sade v zaman değil, bugün de pek çok mi köyü ve köylüyü bu taraftan tanımaz- lar. Köyü ve köylüyü köylü olarak Mmütalea etmeğe alışmamışlar ve onları daima kendilerine göre muhakeme et - mişlerdir. Atatürkün «Nutkumnda zikredilmiş olan mücadeleler, yani, bütün Türki - in inkılâpçı unsurları - tarafından feti tutmak yolunda an inat ve ısrar, kısmen larından ve kısmen de Tür kütlesinin hakiki hislerini ve hakiki fikirlerini iyi tanımamaktan ileri gel- Miştir. Hayatının otuz senesini köylü- lerin işi için çalışmak ve her senenin bazen ya köyde geçirmiş olmak Jerim ki, Anadolunun ü ne sal - tanatçı, ne de hilâfeçi ic ağa tipini her yerde bulmak kabil de- ğildir; fakat, küçük çapta Ömer ağaları ben her tarafta gördüm. Anadolu — yolunu tuttuğum sırada, İstanbul ile Ankaranın, Osmanlı ile Türkün, meşrutiyet rejimi ile yeni bir Gdevlet ihtiyacının ne suretle te'lif edi- lebileceği meselesi benim için henüz karanlık ve esr bir dava idi. Muzaf- feriyetine ilk inanmış olanlardan biri bulunduğum bu —mücadele, muzaffer olduğu gün bu tezadları nasıl te'lif e - Gebilecekti? Önceleri, zihnimde; bu su- ale vazih bir cevab veremiyordum, Fa- kat, Kocaeli yarımadasında geçirdiğim bir aydan ve İnebolu, Kastamonu yol - euluğundan sonra Çandır köyündeki Bece, benim kafamdaki bir tahammürü tamamlamış oldu. O tarihten itibaren, ben Türkler için milli bir cumhuriyet tasavvuruna başladım ve Ankaraya ge- becranecereek e eeaaseser eee c nn yeneeeR he aarkrAEA AAA — Bu, general hazretlerinin değil am- Ma biraderlerine ait. Bugün geldiler. Ge- mnoeral tazıları sevmez, fakat biraderi me- Taklıdır. — Biraderi geldiler mi? diye Otehâü- mielov yumuşak bir tebessümle sordu. vverimiz | * |l:p de bir müddet sonra Nadi ile bir - te «Yenigün» Üü çıkardığımız zaman, lilk işim, Osman oğulları aleyhinde neş- riyat yapmak oldu. Ekseriya, İstan - buldan gelen haberleri kullanarak, ga- zeteye - Ankarada! - İstanbuldan mek- tublar yazar ve bu mektublarda, salta- nat ve hilâfetin esasları bahsine dokun- mamakla beraber, Vahdettin ile Meci - din aleyhlerinde bulunurdum. Bunun için, Çandır köyünde tesadüf ettiğim bü aksakallı pire, Ömer ağaya benim pek çok şükran borcum vardır. Kafamdaki son bulutları onun sözleri ve beni Osmanlıyı inkâra sevk eden tekâmülde, en son tesiri o yap - tı. Ertesi sabah, erkenden, tekrar Anka- ra yolunu tuttuğumuz zaman, gençle le birlikte hep Ömer ağadan bahsedi rduk. Osmanlı imparatorluğu içinde İstanbul ve onun hep kendi kendi- e konüuşan müne eri olduğu gi- bir de iç Anadolunun çıplak e ço - rak toprakları üzerinde tabiat ve hayat- | la mücadele ede ede sakallar mış olan Ömer ağalar var bu Müşahedenin tesiri ile heyecan i - çinde idiler, seyahatin alt tarafında du- rup ondan bahsediyorlardı. Eminim ki, bütün hayatlarınde, bu gençlerin kafa- ları ve ruhları üzerinde hiç bir hoca - Ağart - dar kuvvetli ve kesif bir tesir yapmış değ Tü; nin uyanış: böyle oldu... *« Çankırıda pek az kaldık. Orada da aynı şe: ği tohum orada da aynı tarzda mah- sul veriyor. Belli baş fcısı olmı - yan, olsa da bir tarafa sinmeğe mecbur kalan bu muhitte de ittihatcı teşkilâtı takımı ile müdafaai hukuk teşkilâtı geçmiş. Her tarafta olduğu gibi burada 5 » Gonçler:; arı, hiç bir kitab bu Ömer ağa ka - l 3 İttihat ve Terakkinin ekti- | SON POSTA “Son Posta,, nın büyük deniz romanı :54 Hazi an 4 — karnından yaralamışlardı — Çaocuklar, Bu - çayı vuracaklar! Haydi yardım ede * Diye bağırdı. Türk denizcileri yerlerinden fırlaya « k kavga zerine alıldılar. Fa- kat bu sırada Buça - nın birdenbi devrildiği gö Meyhanenin or « tası kan içinde kal » mişti. Buçayı kar « nindan yaralamış « lardı. Doğan gözlerini yere çevirdi.. Ve yerde debre » şen Buçanın son da- kikalarını yaşadığı « gemicili yi sarmışlar ve Buçayı vuranı yaka- lamışlardı. | Doğan kavganın büyüdüğünü görün- | hane; — Çocuklar, haydi yürüyün! Herkes itsin. Yakalayın şu haydut- ğini hayretle gördüler. Buçanın başı ucunda toplananlar ara- sında onun yaralanmasından memnur | kalan hiç kimse yoktu. | Buçanın mağlübiyeti — yerlilerden |bir çok kimselerin ölümüne sebeb ola- Jeaktı. | Buçayı vuran adamı Doğan reisin |gemisine götürmüşlerdi.. da vatan sevgisinin ve Türklük duygu-| Bu sırada vak'ayı haber alan Barba- sünun teşkilâtlı halde ilk ifadesi olan ros, Buçanın ölümünden çok müteessir olan ittihatcılar, yeni davay: canla, b;ş.'ulnluştu_ Buçayı meyhaneden çıkardık- la tutüyorlardı. Bu gibi ahvalde, dai - ma, matbuat cemiyeti kongresinde bize <İttihatcılar!» diye hücum etmiş olan meslekdaşı hatırlarım. Kendisi benden çok fazla ve soğan yemez bir sofu taassubu ile uzun za - man, ittihatcılık yapmış olduğu halde, sırf mesleki bir teşekkülün kurulması ve inkişafı için çalışmış olan meslek - daşlarına, kongrede, hiç münasebeti yokken «İttihateılar» diye hücum et - miş olan bu meslekdaş, hikâiyesini yap- tığım tarihten bir müddet evvel, Anka- ranın arzularını İstanbüla kabul ettir- İdiği Damad Ferid hükümetin; düşü ü zaman, hey'eti temsiliy IMuslah Kemal paşaya telg £ çekerek ları zaman, o dünyaya ebediyen gözle- İrini kapamış bulunuyordu. n | Yerliler arasında müthiş bir galeyan vardı. — Buçayı vurdular.. katili isteriz. Diye bağrışıyorlardı. Buçayı vuran adam: — Ben onu iki yıldan beti takip edi- yordum. . Demekten çekinmemişti. Doğan reis: — Biz bu adama göz vermiştik, dedi, onu limandan ayrılıncaya kadar muha- faza edecektik. Buçanın bize yararlık- ları ve hizmetleri vardı. Buçanın ölümünü Don Petroya çar- çabuk bildirmişlerdi. Petronun sevin - cine nihayet yoktu. Şövalyenin en bü * |yük şen tehlikeli hasmı öldürülmüş - tü. O artık Korsikada istediği kadar zü- Biraderleri Vladmir İvanyteh öyle mi? “P* harekette ittihatcılık olup olmadı- |lüm yapabilirdi. Bak sen bu işe. Nasıl oluyor da haberdar ğanı» sormuya - bile lüzum görmüştü. Petronun kolunu bükecek kimse kal- olamadım. Ziyaret maksadile mi buyur -| Memleketin siyasi renk itibarile itti -| Mamıştı. dular? — Evet, ziyaret maksadile. — Hey Allahım! Biraderinden uzak kalmak kendilerini üzmüş galiha. De - mek bu onun köpeği. Memnun — oldum doğrusu, Hadi al götür! Hani bu küçük açıkgöz bir şey.. Şu budalarıın parmağını isırmiş ta., Ha! Ha! Hal. Ne şirin köpek!. çağırarak uzaklaştı. Etraf- takiler parmağı ısırılan mücevheratçı ile . O vakit polis âmiri de döndü ve tehditâmiz bir — Seninle sonra görüşirüz! diyerek kaputuna sarıldı. Ve arkasında ajan öl- duğu hald l Yarınki nushamızda : Misafirperverlik Yazan: Leonid Lenç Rusçadan çeviren: Alaz hatçı ve ililâfcı diye ikiye ayırmış ol - duğu bir zamanda, vatanseverlik ve Türklük duygusunu; Türkün istiklâl İve hâkimiyet aşkını, ittihatcılar değil Ge, itilâfeılar mı temsi! edeceklerdi? Bir hareketin içinden bir kaç sergüzeştc., bir kaç yanlış görüşlü ve bir takım da yağmacı çıkmış olması, bütün bir tarih bareketinin baştan aşağı eİttihatcı!'v diye mahküm edilmesine sebeb teşkil edebilir miydi? Tek başına, Türkli davasının müdafas n yapmak için A« İ|nadoluda tarafdar aramıya çıkmış olan !M fa Kemal paşaya bütün kuvvet - | lerile yardım edecek ve dört ellerile ona sarılacak insanlat ittihatcılar olmıya- da iti , yabud İngiliz mu- hibleri, yahud da mandacılar mı olacak- lardı? İ (Arkası var) cakl, âfcıl Don Petro bu hâdiseyi İspanya İm - |paratoruna kim bilir ne büyük bir mu- | vaflfakiyet haberi şeklinde bildirecekti! Limandaki gürültüler artmağa başla- Mıştı. Buçanın tarafdarları sahile toplana - rtak, Türklerden Buçanın katilin! yorlardı. Barbaros hem elini kana boyama - mak, hem de halkı yatışlırmak mak - dile katili yerlilere vermek niyetinde Diğer reisler de: — Halka teslim edelim onu. Ne ceza verirlerse versinler, Fikrini ileri sürüyorlardı Buna muhalefet eden Doğan Reisten k mse yoktu. Barbarosun kat'ileşen fikrini n!hayet Doğan Reis de kabul etmişti. Zaten Barbaros böyle istedikten sonra, ona kim itiraz edebilirdi? Doğan Reis Buçanın katilini bir kaç ba gemici ile sahile indirdi.. ve halka hi- taben: — Onun cezasın. size bırakıyoruz... Diye bağırdı. Yerliler arasında Petronun hafiyele- rine iliyenlerin sayısı çoktu.. şö - valyenin atlı muhafızları yetişip katili halkın elinden almağa meydan kalma- dan, yerliler Buçanın katilini yakalayıp sahil boyunca sürüklemeğe başladılar. Kati yumru! <, başını tekmele- mek için kalabalığa karışan çocuklar bile birbirini çiğnercesine ileriye atılı- yorlardı. Katilin başında yüzlerce yum- rük sallanıyor sopa — ve — kamçılarla hücuma başlıyan halkın heyecanını hiç bu gürültüyü saatlerce seyrettiler, Petronun muhafızlarından sahile bir tek atlı bile koşup gelmemişti. Belliydi ki, Petro bu galeyanın önüne geçemiye» ceğini anlamış ve adamlarını sahile gön- dermekten çekinmişti. .Km's:kalıîır Buçanın katilini, sahilde bir leşi didikliyen kargalar gibi so; Cinsi Miktarı Kriple maden kömürü Odun 940 ton 149000 / kilo 1 — Üniversite merkezi ile Fakfilte İstanbul Üniversitesi Arttırma, Pazarlık Komisyonu İlânları yumruk, tekme ve bıçakla didikliyerek parçalamışlardı. Halkın Buçayı ne kadar sevdiğini bu kanlı ve gürültülü tezahürler de gös- teriyordu. Buça Korsikalilar için milli bir kahraman; züime, istibdad ve ta « hakküme karşı baş kaldıran bir halâs - kârdı. Onu dağlara kaçıran, onun adı nı haydudlar arasında sayan Petrodat başka kim vardı? Buçayı yılarca halkın gözünden dü: şürmeğe çalışan şövalyenin, o güne ka- dar sarfettiği gayretin boşa gittiğini şimdi gözlerile görüyordu. Yerliler bundan sonra Barbarostan Buçanın cesedini de istediler: — Onu yedi kahramanlar mezariığr na gömeceğiz.. bize teslim ediniz! Diye yalvardılar, Barbaros Buçanın cesedini hakaret görmesin diye sak'atmıştı. Halkın ricası üzerine cesedi ihtilâlcilere verdi. Şimdi yerlilerin heyecanı büsbütür artmıştı. Etraftan Buçanın ölümünü duyanlar küme küme şehre iniyorlardı. (Arkası var) Eksiltme ve Muhammen — Teminat İhale — Saali bedeli tarihi Lira Lira 165 tonu 1058 17.6.987 165 de 1 kurüş 112 » 16 » kilosu ve onlara bağlı müesseselere alınacak iki kalem mahrukat yukarıda yazılı günlerde Retkörlük binasında komisyonca ayrı ayrı ihale edilmek üzere kapalı zarf usulile eksiltmeye çıkarılacaktır. 2 — Talipler 2490 sayılı ihale kanununda yazılı vesikalarile beraber teklif zarflarını ihale günü saat 14 de kadar makbuz mukabilinde Rektörlüğe vermiş olmalıdırlar, kimse yatıştıramıyordu. Barbaras ve Doğar Reis gemilerden Dikranyan Han 3 — Şartnameler ve listeler horgün Rektörlükte okunabilir. - İdınhl P.K.LI (3033) Reklâma lüzum yoktur Bir tecrübde kâfidir TRAŞ BIÇAĞI