Sayfa - 2 -— Hergün Paris an_laş;ası t Yazan: Muhittin Birgen — smet İnönü Londraya - giderken çirdi. Bu bir gece esnasında Parisin resmi mahafili hep onunla meşgul oldu. Paris gibi, dün- Yyau siyasetinin ve dünya monfaatlerinir çalkandığı ve şu dakikada her kaldırı - mında başka bir dahili meselenin dolaş - tığı görülen bir şehirde İzmet İnönü'nün geçişi bir hâdise teşkil etti. Türkiye Baş- vekili güzel karşılandı, güzel kabul edi- di; hakkında hararetli bir dostluk muame lesi gösterildi. Hiç şüphe yok ki, bu bir nümayiştir: Türk - Fransız dostluğu le - hinde küçük mikyasta bir nümayiş. Son zamanlarda aradan geçen ve Türk- Fransız münasebetlerini hayli karıştıran bir takım ahvalden sonra, bu münesebet- lerde değişmiş bir şey olmadığını ve her şeyin ananevi şeklini muhafara ettiğini göstermek için bu nümayiş, çok yerinde gelmiştir. Sutiye gazetelerine inanmak icap etseydi, Fransızlarla Türklerin ara- ları gün geçtikçe bozulduğuna kani ol - mak mümkündü. Paristeki büyük mânalı küçük nümayiş gösteriyor ki iş öyle de- ğildir. Hattâ dahası var: Her iki taraf da Pariste âleme karşı bir sürpriz hazırla - mış olduklarını gösterdiler; İsmet İnö - 0tuz .ltı t.no nü Paristen ayrılırken gayet mühim göz- s rayı Yer söyledi ve orada bir anlaşma vaki ol- o? gd duğunu haber verdi. an adam Esasen işlerin başka türlü olması için de sebep yoktur. Yer yüzünde hiç bir kö- şe görülmez ki orada Fransa ile bizim menfaatlerimiz arasında dağrudan doğru ya ihtilâf ve bir çarpışma «isun Hatay ve Suriye bahislerindeki ihtilâf, çok mahalli ve çok küçük sebeplerden — ileri geliyor. Hattâ, bu iühtilâfın en şiddetli zamanında bile, biz bu ihtilâfm Fransa ile bizim ara mızda değil, müstemlekecilerle bizim ara- anazda çıkmış bir mesele olduğunu söyle- a>mekten hâli katmadık. Hakikaten de ka- naatimiz bu merkezde idi. Eğer Fran - sanm müstemlekeci unsuru araya karış- mamış olsaydı bu ihtilâ? bu kadar uza - maz ve mesele çoktan halledilmiş bulu- hudu. * Başvekilimiz, Paristen avrılırken ga - jyet mühim beyanatta da bulundu; «Fran-| — Bundan bir müddet evvel dünyayı sa ile iş birliği kararlaştı ve <Hatay işi- |dolaşmaya çıkan Haydarâbad Nizami- ni, kabul edilen prensiplere tam mana -|nin dünyanın en zengin adamı olduğu larını vermek yoliyle halletmekten baş-İmuhakkaktır. Nizamın 36 tane sarayı| ) ka çare yok!» dedi. Bu sözlerin birincisi,|vardır. ve bunların hepsinde münave- Fransa ile olan dostluk münasebetleri -(be ile oturmaktadır. Bu saraylardan bi Pa mizin eski şeklini aldığını ve ikincisi delrinin bütün içi, duvarları baştanbaşa Resimli Makale: Bazı kimselerde his inceliği hastalık derecesine varmış - tır. Her hareketin altında gizli bir maksat, her sözün içinde saklı bir kinaye vehmederler, Hayatları çatık bir kaş, sert bir kelime, iki manalı bir cümle araştırması ile geçer. Böyle karakterde adamlara biz <alıngan» deriz. bugünlerde Hatay müzakerelerinin sür'at le ilerliyeceğini gösterir. Demek oluyor ki Pransa ile aramızda aylardanberi devam edip gelen münaka- şalar, ihtilâflar, acı ve tatlı gazete edebi- yatı, bütün bunlar, eski masallarda — ve yyahut Amerikan filimlerirde olduğu gibi, nihayet düğün ve dernek'e, «Hepy end> le bitiyor. Bir taraftan Türkiye - Fransız Mmünasebetleri de &ki şeklini ahyor ve hattâ daha ileri gidiyor, daha sıkı bir iş birliği yapmayı tasavvur ediyor. Öbür taraftan da Hâlay meselesi, tabil olan bal şeklini buluyor. * Fransız gazeteleri, hattâ — bunla- Tn arasından bir kaç ay evvel bize bir hayli veriştirmiş olanları bile hâdiseden memanun görünüyorlar. Onların memnu - niyetlerine biz de iştirak ederiz. Sulha muhtaç olan dünyada halledilen her ih - tlâf, hattâ küçük de olsa büyük bir ka- sbesti. Bereket versin ki, Fransa siyase - tini idare eden yeni adam, dünyanın bir hayli değişmiş ve artık milletler arasın- daki meseleleri eski usullerle halletme- nin - yahut etmemenin - zamani geçmiş olduğunu anlamakta gecikmedi.Bugünkü netice, onun eseri sayılsa gerektir. Paris konuştmalarının neticelerini her iki taraf da kendi siyaseti için bir muvaf- fakiyet sayabilir: Bir taraf vererek mu - vaffak oldu, öbür taraf da alarak. Fransa vermesini bildi, Türkiye de istemesini ve almasını. Bunun için, bütün bu gürül - tülü münakaşalar ve mücadeleler ara - sında, gösterdikleri siyaset kuvvetinden dolayı tebrik etmek lâzmadır. Her iki ta- raf da hislerine kapılmadı; her iki taral da re aliteyi gördü. Biz istemek hakkıtnız olduğu için istedik, 0 da vermek zaruri ol duğu için verdi. Temenni etmek lâzımdır ki Fransa ile Türkiye arasında hayli mücadele paha- işlenmiş mrmerden yapılmıştır. Sara- yındaki levhalar ve mücevherlerin kıy mti yüz milyon Türk lirasını geçmek- tedir, Dünyanın en karışık rütbeli ordusu Her memleketin askeri rütbeleri ara- sında hemen hemen müşabehet vardır. Fakat tarihe karişan Habeş ordusun - daki rütbeler bambaşka idi. Çok karı- yık derecede rütbeleri olan Çin ordu - sunda bile rütbeler bu kadar karışık değilmiş, Size bu rütbeler hakkında biraz ma- lümat verelim: Azak ardunun levazım zabiti imiş ve bunun rütbesi olmazmış, Grazmaç or- duda daima sağ cenaha kumanda eden Ceneral imiş. Pagnazmaç da sol cena- bın kumandanı imiş, Elfalaka oön bin kişiye nezaret edermiş. Cecazmaç baş kumandan imiş, Raslar da bunlara hi- kim olan vilâyet beyleri imiş. sına elde edilmiş olan bu mes'ut netice, devamlı olsun ve Avrupanın sulhuna yar dım bususundaki vazifesini tam olarak ve muvaffakıyetle yapsın Muhittin Birgen SON POSTA - İTTERGONOM Ti | Asayiş berkemaldir Eski devirlerde valilerden birini eş- |kiyanı bol bir vilâyete göndermişler. ıVııu keni eşkiyayı tenkil etmiş iYöstermek için; gittiğinin ertesi günü SMih“ye Nezaretine bir telgraf çek- miş: — Asayiş berkemaldir. Artık âdet edinmiş, her gün ayni telgrafi çekermiş. Fakat o asayiş ber kemal diye dursun; eşkiyalar işi o ka- dar azıtmışlar ki artık Vilâyette bile serbestçe geziyorlarmış. Günün birin- de de Vüâyet konağını basmışlar, İlk iş olarak telgraf hatlarını kesmişler. Vali bunu duüyar duymaz, saçını ba- şeni yolmaya başlamış: — Telgraf hatlarını da mi kestiler, mahvolduk öyle ise... — Evet mahvolduk.. Başka yerden telgrafla imdat ta isteyemiyeceğiz.. I — Aklımıza ne saçma şeyler geliyor, İmdat istemek te ne demek. Ondan daha mühimmi var.. Ungün nezarete, sasayiş berkemaldir» telgrafını çeke- miyeceğiz. —— Ötel penceresinden Sokağa para Serpen tüccarlar Viyananın en işlek caddeletinden birinde bir öotelde oturan iki zengin İngiliz tüccarı bir gece sarhoş olmuş - lar, ve yüzlerce liradan mürekkep bir banknot destesini otelin penceresin - den sokağa serpmişlerdir. Sakakla do- laşanlar paraları kapışmak için hücum etmişler, bu arada yaralananlar olmuş- tur. Polis para serpenleri karakola da - vet etmiş, onlar, zevk için bunu yap - tıklarını, ve çok hoşlarına gittiği için tekrar da edeceklerini ifade etmişler - dir. Polis her iki seyyahtan ertesi günü memleketi terketmelerini nezaketle ca etmiştir. En ihtiyar kız kardeşler Dünyada yaşayan en ihtiyar kız kardeşler bugün Amerikadadırlar. İkiz dağmuşlardır. 1888 yılında her ikisi de dul kalmışlardır. Çocukluk zamanla - rında birbirlerine çok benzerlerdi. Bu gün de elVan birbirlerine benzemekte- dirler. Ve zevkleri tamamile aynidir, Alıngan olan adam hayatın en bedbaht N İlacı bulunmuyan hastalık., $8 | mahlükudur, evinde memnuniyet, muhitinde dost bulamaz, daima inci - nir, daima incitir. Onu her vakit, her yerde meyus. muzta- rip, müşteki olarak görürsünüz. İnsan izzeti nefsini her şe- yân üstünde tutmalı, fakat hiç bir zaman alıngan olmamalıdır. Amerikada bir Köpeğin bıraktığı Mirası paylaşılamıyor Amerika gazeteleri «Dinke — isimli bir köpeğin ölümünden uzun uzadıya bahsetmektedirler, Dink milyarder Oveus'un köpeğidir. | PMtyarder ölürken bu köpeğe her gün yarım kilo sucuk verilmek Üzere ban- kaya on bin dolâr bırakmış ve köpeğe de bir vasi tâyin etmişti. Köpek öldük- ten sonra vasi kalan parayı bankadan istemiş ve buna hak kazandığını idd'a etmiştir. Diğer taraftan sucuğu veren kasap da ayni iddiada — bulunmuştur. İş mahkemeye düşmüştür. Köpeğin mi rasının sahibini mahkeme tesbit ede- cektir. Çok yaşamanın sırrı Brest belediye reisi, ihtiyar Fran- sızların reis seçilen Brisent şerefine bir ziyafet vermiştir. Bu adam ziyaftten sonra hayatında bir gün bile yemek ve içmek perhizi yapmadığını, şimdi bi'e hangi yemeği bulursa yediğini ve ye- meklerde de bir kaç düble bira da iç- tiğini söylemiştir. İnsan kuvvetile hareket eden tayyare Geçenlerde İlalya hükümeti insan kuvvetile hareket eden bir tayyare i- cat edene 100,000 liret yerileceğini i- lân etmişti. Bir çok müteşebbisler uğ - raştılay Neticede iki İngiliz mühendisi Benami ile Başsi, bısiklet gibi pedalla çalışan bir tayyare yapmaya muvaf - fak oldular. Ve hükümetin vâdettiği 100,000 Hireti kazandılar, - ——— ( CİSTER İNARTİEYEL a e İSTER İNAN Bir arkadatımız anlattı: *On yal evvel bir gün otomobil ile Edirnekapıdan sur ha- Otomobilin sön tekerleğji iyük bir çukura girdi. Bir ârıza olduğu için otomobilden inip baktım, şimdiki gibi ha- umdadır. ricine çıkmaklığım icap etmişti. tarı sur kapısının kenarında tarı «On sene farkla dün gene ayni kapıdan sur haricine bir STER İN daba çıkmak icap etmişti. Belediye sur haricinde İstanbul- | "tZtameye geçili Tuları memnun edecek asfalt mükemmel bir yol yaptırtmış.. Fakat bu aslfalt yolu Edirnekapı caddesine bağlıyacak 10 || metrelik mesale geçilemiyecek bir hâlde. Ve on sene evvel kapı altında görmüş olduğum çukur, ge- ne ayni vaziyette duruyordu.» ANMA! İSTER İNAN ISTER İNANMA! —Emme— |tâne vo kardeşlik hislerimi ilâve © İdemirli bulunup İngiliz kralınıt £ Meyıis İti Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu için Bugün Konamadı Mamak mermi Z İmalâthanesi Faclasının bilânçosu (Baş tarafı 1 inci sayfada) vap olarak, bazı malümat arzetmiştim VE buna dair alacağımız mütemmim matı meclise arzedeceğimizi de söylemi” tim. Mesul makamlardan ve heyetlerdei ) aldığımız malümata göre ayın beşinci B Hü saat 7 de Mamak civarındaki merif imalâthanesinin Boyahane kısmında 218f çıkmış ve mütcakıben patlamalar olmul” tur. Yangını ilk gören, boyahane usta Di | şısı Satılmış oğlu Bilâldir. Bilâlin anlsi” | tığına göre, işbaşı saat yedi buçukta lar. Saat yedibuçuktan evvel kendisi İNt arkadaşı ile boyahaneye gelmiş ve iki kadaşını orada bırakarak kendisi diğer $Ü kiz arkadaşına iltihak etmek üzere | çıkmış ve o sırada yangın çıkmıştır. Be” yahane içerisinde Edike köyünden Ab * metfle Ankaranın Kıbrısli köyünden MEİ met bulunuyorlarmış. Yangın çıkınca ©* ranın müdürü yüzbaşı Nail geliyor, ktli” disinden ne oldu diye soruvor. O | patlamalar oluyor. Bu patlamalar vt-l“’ ki memurların ve amelenin oturduğu dâ7 | ireye de sirayc! de kezalik yanıyor. İnfilâkin şiddeti AN' karadan duyulmuştur. Bu infilâkın Ankf radan duyulması halk arasında büyük Ü Bilhassa insan Ş imMiZ rivayet ve şaykt alara göre, insan zayiatı azami üç yi asgari olarak ta yüz elli olarak söylef” Miştir. İnsan zayiatımız bovahanede ÇüT hşan iki ameledir. Bunlara da acıma! elden gelmez. Yaralı olanlar da yüzba$i Nail ile itfaiye neferlerimizden biridifi Başkaca hayat zayiatımız yoktur. Maddi zaylatımız yanan, dairelef dahil olduğu halde, imal edilmekte O* lan ve kısmen boyanmakla olan mermilerin miktar itibarile — 100,000 lirayı tecavüz etmemekterlir. Civardı bazı binaların camları kırılmış, sıval” rı dökülmüştür. Yıkıntı olmamıştır. Yangın çıkar çıkmaz oradaki memüf ve amele hayatlarını tehlikeye ata! yangını söndürmeye koşmuşlardır. BU radan giden itfaiye de eski tabir İ& cansiparane denecek şekilde çalışmif — ve bundan dolayı milli müdafaa vel leti itfaiyeye teşekkür etmiştir. Çalış * malarına en güzel misal, mermi depi” — larından birinin yarısı yandığı — haldt yazısını kurtarmağa muvaffak olmuş * lardır. Orada çalışan ik tandaşımı” zın şehit olması mucibi teessürdür. çalışkan iki işçi 3 - 4 senedenberi ayı vazifede bulundukları gibi kendilefi * nin İiyakati âmirlerince de müsellemi” dir. Kazanın dikkatsizlikten veya Si ra içmekten çıkmadığı tahakkuk ©t ” mektedir. Kaza, bir hâdisel kimyeviy'?” den, bir maddenin tahallülünden çık * miştir. Aldığımız resmi malümat bül” dan ibarettir. N İbrahim Demir alay - İsparta - şehit olanların ailelerine ikramiye falan V mek suretile yardım edilecek mi? i Dahiliye Vekili Şükrü Kaya - MU$ la - arkadaşımızın teklifini hürmeti? nazarı dikkate alır ve icap eden yâf dımın yapılmasını hey'eti vekilenin & ; tılamna arzederim, ü İç işleri Bakanının bu izahatını M teakıp Fransız meb'usan meclisi ,.,ui Edvard Herriot tarafından gönderi aşağıdaki telgraf okunmuştur. | Abdülhalik Rada Büyük Millet Meclisi ReİSİ —| | B a> Düçar olduğunuz felâketten d_"ı k yı en canlı sempâtimizin büyük M! meclisi tarafından ve sizin tarafınız kabulünü rica ederiz. Buna şahsi G rim. li Bu telgrafa riyaset divanı ll'l_l’ dan karşılık verilmesi tasvip edilef Güba kruvazörü kazaya uğr ':L Lizbon, 10 (A.A.) — Tage Önü giyme merasiminde Guha bahriye temsf' etmek üzere budün Lon geĞ gitmesi mukarrer olar Güba kruv;,ı. rüne bir petrol gemisi çarpmış VE " vazörün bordasu su kesiminin ÜSt den çatlamıştır. n —