( Baştarafı 8 inci sayfada ) & olursa, çok insanlar yol nlercesi günlerce e olduğu yüzlerce ni bay durmaz, ve iş ğlardan önüne sürükleyip rı da vadilere indirir, ve müda- r durur. ehrinin de taşması çok müthiş — — . * : Hava tehlikesine ( Baştarafı 11 inci sayfada ) 'a Uğramakla kurtulsun. Ev sahibi yıkılmaması - ve yanıp ile ne kadar ilgili ise ki- ece alâkadardır. Bir şehrin aması ve harap olması demek bütün halkımın derin bir felâkete düş- demektir. Zayıf ve âciz vaziyete emek, serveti muhafaza, çalışma- yı koruma ve yurd is! limi muhafaza halkın vazifesidir. Şahsi korunma: Bugünkü ileri harp tekniği öyle gös- teriyor ki, tarihe karışmış olan ve bi- zim ancak tarih kitaplarında okuduğu- muz (şahsi müdafaa) yani herkesin “Son Fosta,, nın Edebi Tefrikası: 48 İşte Seza hanım kocanız © kadını böylece sevdi. Bana çok kısa bir za - manda her şeyi halledeceğini lemiş- ti. Halbuki kış gelmişti. Ve Gül Fatma goktan iyileşmiş, ortalarda dolaşıyor- du. Artık ondaki değişiklik fark olün « mıyacak gibi değildi. Doktoru gördük- ce iri siyah gözleri kendine emin bir mana ile daha ziyade süzülüyor ve her- kesin yanında hiç çekinmeden Sırrı Ni- hadı malı imiş gibi süzmekten, o çok pembe dudaklarını ısırarak gülümseyip bir kedi gibi sokularak onunla konuş - maktan çekinmiyordu. Asıl işin garib tarafı Sırrı Nihad bunlara hiç itiraz et- miyor ve kadının bakışlarile çarpışan elâ gözlerinde her zaman garib şim - şekler yanıyordu. Bir gün Gül Fatma dolgun uzun vücudü kıvrılarak koğuş- lara doğru uzaklaşırken onun, kadının arkasından vahşi bir gülümseyişle bak- tığını gördüma. Onda şimdıye kadar hiç Ggörmediğim bu garip değişiklikler beni Kayretten hayrete düşürüyordu. Şehirde eskiden onu pek aeven halk şimdi aleyhine dönmüştü. Hattâ eşraf- tan bir çok kimse hastaya bile çağır « Şimali Amerikanın uğradığı felâket -| göre Ohlo ve Mis: -|hal 20 milyon İngili karşı korunmak kendi malını ve canını kendi gücüne | 5- | van, Domi folur, M isha ziyada yavaş ya- bi de- kl çimdiklen - a bir zaman âr. * tarafı kaplı A Cumhurreisi Mister Ruzvelt, milyon insanın yersiz yurtsuz kalmasını eden bu felâ önünün kat'i su rette alınması için çok elddi tedbirlere baş vurmuştur. Yap bir programa i vadilerinde der ; tesisat ya pilacak, nehirlerin ıslahı için de bir milyar İngiliz lirası para harcanacak- tır. hava —korunmasında ne — yapaca: ğını ve ne yapmağa mecbur olduğunu ana hatlarile gösterir. Daha esaslı ve mükemmel surette öğrenmek için bu maksatla açılmış olan hususi öğretme kurslarına iştirak lâzımdır. Umumi fi kirlerle iktifa caiz değildir. İzmirdeki futbul (Baştarafı 9 uncu sayfada) Buna Göztepe tekrar bir penaltı ile mukabele ediyor. 26 ıncı dakikada İl- yas Altayın üçüncü ve sonuncu golünü yapıyor. Bundan sonra bütün çalışma lara rağrnen netice değişmiyor Günün diğ 4-0 Burnuvay Demirspor 10-1 E; dir. Takımların pu dir: Altay 7 maç 20 Mmaç 19 puvan, Altınor aç 16 7 irspor 7 maç |5 puvan, K. S. puvan, İzmirspor Smaç 11 puvan, Egespor 7 maç 9 puvan, nuva 7 maç 8& puvan, Buca 7 van.. Maçlarda en çok gol yi S0 gölle Egespordur. En az gol de 3 gölle Altınordudur. Zail olmuştur. Beyaz rengindeki (Yağsız) Tokalon |kremi, terkibinde taze krema ve tasfi- ye edilmiş zeyti lar, mesamat — dahiline "nüfuz ederek derinliklerinde gizlenmiş ve su ile sa- YA |bunun hiçbir vakit ihrac edemediği “İ|gayrisaf maddeleri eriterek harice tar- dederler. Beyaz - rengindeki Tokalon > kreminin diğer kıymetli unsurlatı, cil- di besler ve gençleştirirler. siyah ben- leri eritir ve açık mesameleri zayıfla- tırlar ve en esmer Ve en sert cildi üç| |S0 yaşlarındaki kadınlar, genç kızların bile gıpta edeceği taze, ve kadife gibi |yumuşak bir tene malik olabilirler, KOMOJEN Saçların köklerini kuvvetlendirir. Dökülmesini keser. Kepekleri ta - mamen giderir ve büyüme kabili- yelini arlırarak — saçlara yeniden bayat verir. Kokusu Ilâtif, kullanışı kolay bir saç eksiridir. — BU ĞU! SEP a | — tasi, POKERPLAY,rraş aıçadı | İLE TRAŞ OLDUM | — Dr. HAFIZ CEMAL (Lakman Hekim) Dahiliye mütehassısı; Pozardan — maada İzergün (2 - 6) Divanyolu numürü 104, ey to- İlefonu 22398 - 21044 Ingiliz Kanzuk Eczanesi Beyoğlu - İstanbul rinin pekliği ile tanınmış — bıçkınlar.. hattâ bunlar dostlarını ellerinden aldı- ği için ona diş biliyorlar.. Taşkın bir | bareketlerinden - korkulur; Hayretle sordum: — Ne gibi? — Gül Fatma öyle bir kadındır ve bir çok yürekleri öyle yakmıştır ki o » nun için her şeyi yapabilir. Galiba'yon günlerde sizin hastanenin etrafında dönüp duran iki sivil memurumuzdan haberiniz yok. Büsbütün şaşırdam: — Buna neden lüzum gördünüz)., — Çünkü Gül Fatmanın. eski belâ. hılarından Kara Alinin üç dört gündür o taraflarda gizlendiğini Haher aldık, Bu son sözler beni epey sarstı. Po - lis müdürünün sözlerinin altında Biz- lenen ince tehdidi anlıyordum. Belki ziyade doktor beyin kendisi islâha|de bu adam Sırrı Nihadı vekâlete şikâ. muhtaç.. yet etmişti bile ve haksız da değildi. Bu adam haklı konuşmasına rağmen |Koca bir memleket hastanesine aldığı hoşuma gitmiyordu: kötü hastabakıcıyı kendine metres edi. — Bunu benimle değil kendisi ilelnen Sırrı Nihadın cesareti çok büyük. konuşursunuz dedim. Herhalde Sırrı|tü. Nihatta yakında bu meseleyi hallede-| O günün akşamı hastaneye dönün. cek bir harekette bulunacaktır. ce doğru Sırrı Nihadın yanına gittim. Acı acı güldü. Yüzümdeki ciddi ifadeden gene bir şey. — Fakat vakit geçiyor doktor bey.|ler konuşacağımı anladı. Karşı karşıya Sırrı Nihat Bey uykudan uyanıncaya|oturunca hemen uzun tıbbi bir bahs kadar çok şeyler olabilir.. Biliyorsunuz| tutturdu. Hayretle yüzüne — bakıyor. ki halk taşrada bu gibi şeylere çok|dum. Şu-bir kaç ay içinde ne kadar za- lerin farkında değildi. Bir gün bir yerde polia müdürüne tesadüf ettim. Adam beni bir köşeye çekti. Gür siyah kaşlarının altında kü- çük gözleri kinle yanarak: — Beyefendi, dedi. Bu sizin başhe- kim Sırrı Nihat Bayin yaptıkları yalnız halkı değil artık bizi de şaşırtmaya baş- ladı. Kötü, feci tanınmış bir kadını hastaneye aldı. Bunun doğru olmıya- cağını söyledik. «İslâh edeceğimv de- di. İçimizden ik sesimizi çıkarma- dık ve şimdi görüyoruz ki o kadından 200 Ilâ 600 metro DAiİiM İyi oşik almak için kullanınız, ve her yerde 200 Kilo Litapon 900 $ Alçı 900 » — Reçina DAiMON Fenerleri Meraklılarına Müjde : işık veren fenerleri gelmiştir. DAİMON Pilleri DAİMON Ampullarını markasına dikkat edininz. Inhisarlar U. Müdürlüğünden: I O N yâlnız DAİMON | — Yukarıda cins ve mıktarı yazılı 3 kalem malzeme şartnamesi mu- cibince pazarlıkla satın alınacaktır. l — Pazarlık 16/2/937 tarihine rastlıyan salı günü saat 15 de Kabar taşda levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. ll — parasız olarak hergün sözü geçen şubeden almabilir. IV — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve ssatte 90 7,5 güvenme yağı mevcuttur. Bun- | paralarile birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilân alunur. — «690» * * 1 — Şartnamesi mucibince 1000 litre küulü mutlak — pazarlıkla satin alınacaktır. N — Pazarlık 19/11/937 tarihine rastlıyan Cuma günü saat 15 de Ka- bataşda levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktısi INi — Şartnameler parasız olarak hergün sözü geçen şubeden alınabilir. IV — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte 90 7,5 güvenmie 2 gün zarfında beyazlatıp yumuşalırlar. | paralarile birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. — «527» —T_üıî(iye Ziraat Bankası İstanbulîı: besinden: Hükümete ait olup Bankamız namına Haydarpaşaya gelecek olan buğ daylardan bir sene zarfında değirmen veya depolara sevki icap edecek kas- mının nakli hakkında evvelce ilân edilen açık eksiltme günü 19/Şubat/937 Cuma günü öğleden sonra saat on dörde bırakılmıştır. hergün Şartnamesi öğleden sonra Şubemiz Buğday servisinde görülebilir. Teminat akçesi 500 liradır. İsteklilerim mezkür gün ve saatte Bankamızda hazır olmaları ilân olunur. liğinden : «670n — Beyoğlu 3 üncü Sulh Hukuk hâkim- Beyoğlu Vakıflar Müdüriyeti vekili Avukat Raşit Uyar tarafından Ka- bataşta Ömer Avni mahallesinde Dolmabahçe caddesinde 103/195 sayılı dükkânın tahliyesine 59 lira 62 kuruşun mahkeme masrafları ile tahsiline dair 27/1/937 tarihinde verilen hükmün hülâsası berayı tebliğ dava edi » len Kostantine gönderilmiş ise de mezkür mahalleden çıktığı ve hâlen nere- de olduğu bilinemediğinden iade edilmiş ve davacı vekilinin isteğile ilânen tebliğine karar verilmiş olduğundan tarihi ilândan itibaren 20 gün zarfın - da temyiz etmediği hükmün kesbi kat'iyet edeceği malümu olmak üzere ilân olunur. Bu ateş gibi kadın sanki onu, kanına bir mikrop gibi işleyerek zehirliyordu. Bir arâlık sustu. Aramızda kısa bir sü- küt oldu. Hemen fırsatı kaçırmıyarak onun beklemediği bir hücumla söze giriştim: — Kışa bir müddet sonra şu meşhur hâdiseyi kökünden halledeceğini bana vadetmiştin doktor. Halbuki aylar geç ti, Dudaklarını isirarak baktı, nün bütün hatları tekallüs etmiş, geril- mişti: — Artık o benim için yiyecek içe- cek gibi en İlüzümlu — ihtiyaçlardan biri oldu Selim. Ayrılmama imkân yok.. Dehşetle yerimden — sıçradım ve o beni daha müthiş bir hayrete uğratan ikinci itirafını yaptı: — Hem de gebe. Üç aylık, yakında bir de çocuğum olacak.. Ondan sonra çok - kısa - konuştuk. Hayretimi yenip kendimi toplar top * lamaz ona hemen son sözümü söyle - dim. — Ya.. bu meseleyi pek çabuk hal- ledersin doktor. Yahut artık ben bu hastanede kalmak istemem. Sana duy- duğum dostluk yapamıyacağım — bir çok şeylere göz yumduracak - kadar kuvvetli çıktı. Fakat daha fazlasına tahammül edemem, Senden son bir ce- «784» ylemedim. Fakat çıkarken kapıyi öyle şiddetli çekmişim ki dışarıda kar pının önünde duran hademe hayretle yüzüme baktı. Beş altı gün geçti. Gül Fatmayı ko- Yuşlarda gördüğünü zaninti' hayretiğik dan Boğükir-yibi' ” biryocdumu Sizl Nihatla dargın gibi idim. O hiddetle beklemeye de lüzum görmiyerek Sıh- hiye Vekâletine tahvilimi, bu olmazsa istifamın kabulü tiyen istidayı o nun gözlerinin önünde imzalayarak göndermiştim. Artık bana cevap bek-« lemekten başka yapacak bir işim kal « mamıştı. Sıkıntıdan patlıyordum. De- dikoduları, münakaşaları duymamak için dişarı çıkmaz olmuştum. İstidamı göndereli bir hafta olmuş tu. Bir sabah hastalarımı — yoklamıya koğuşa çıktığım zaman ortâalarda Gül Fatmayı görmedim. İçimde bir merak uyandı, Acaba ne olmuştu? Vizitem bitmiş, koğuştan çıkarken Sırrı Nihat- la karşılaştım. Yüzü sevincinden, elâ gözlerinin içine kadar gülüyordu, Be- ni görünce günlerdenberi devam eden aramızdaki soğukluğu unutmuş — gibi kolumdan bir kenara çekti, kulağıma eğildi: — Sana bir şey söyliyeceğim pek şaşıracaksın Selira.. Yüzüne hayretle bakıyordum. Sesi ehemmiyet. verir: Hele Gül Fatyma -| yıflamış bozulmuştu. Sonra gözlerinde | vap istiyorum. vekâlete müracaat e -| heyecanla titreyerek ilâve etti: m'>rlardı. Ve o sanki bütün bunların nn dostları yabana atılacak -kimseler| öyle garip hummalı bir ateş vardı ki..| deceğim. üze.ine hayret ve hiddetle açılan göz- | değildir. Eşraf oğulları, şehirde gözle-|fakat ona biraz da hak veriyordum. Hiç sesini çıkarmadı. Ben de bir. şey — Evleniyorum.. (Arkası yar)