| YAY 2 Sayfa _X[Resimli Makale Ziraatte de İnkilâbımız büyüktür B undan otuz küsur sene evvel siyasi bir vazife ile Türkiyede bulunmuş ecnebi bir dostum, bu defa yine buraya, ziyaret maksadile kalkıp gelmiş. Diplomaside ve konsolasluk mesle- ğinde bulunmuş olanlar, gezdikleri ve uzun boylu oturdukları ülkelerin, eğer bunları tanımış ve sevmiş iseler, âdeta OK Ş G RAK Ç lara gitmek, oraları bir daha dünya gö-| zile görmek, gönüllerinde, dayanılmaz bir arzudur. O dostum da, işte bu arzuya daya- namayıp, bu şeneki tatil ve — istirahat Mmüddetini burada geçirmeğe can atmış. Ankarayı ve ondan sönra İzmirimizi, Adanaytı, Mersini gezip dolaştıktan sonra İstanbula geldi ve burada beni buldu. Boğaziçinin serin meltemine karşı, otelin terasasında oturmuş konuşuyor- duk, O bana intibalarını şöyle anlattı: — Siz, içinde bulunduğunuz - için farkında değilsinizdir. Fakat on, on iki yıllık kısa bir zaman içerisinde başar- mış olduğunuz işin azameti, hariçten gelen ve evvelce bu memleketi tanı- & mış olan yabancının gözlerini kamaş- Edilen sulh tıracak, zihnine durgunluk — verecek| — Geçenlerde Paris'de sulhun lehine keyfiyettedir. Her bakımdan, inkilâbı-|Blum kabinesi büyük bir miting yaptı. miz tamamdır. Bir tek noktayı — ihmal| Bir İngiliz o mitingde bulundu ve et - etmemiş, bir işi diğerinin zararına ola-|rafta intizamı ve asayişi temin etmek rak ileri götürmemişsiniz. Muvalfa-| için sıra sıra dizilen polisleri bir arka- kiyetinizin ve kurmuş olduğunuz re-|daşına göstererek sordu: jimin sağlamlığının sırrı buradadır.| — Bunlar burada ne arıyorlar? Ben, eskiden şehir halkınızın bile sefa-| — Sulh için miting var da asayişi letine yakından şahit olmuş bir ada-|temin ediyorlar. mım. Bugün, köylünüzü refah içinde İngiliz bu söz üzerine gülmüş, gö - gördüm. O fakir, âciz, apatik, hasta | rüyorum ki demiş, sulh sizin memleke- ynsura hayret verici bir hayatiyet gel-|tinizde sıkı muhafaza altında bulu - miş. «Aşarı denilen kurunuvustal ha- | nuyor. racı kaldırmışsınız. Çiftçi mahsulüne * sahip olmuş. B'ugünlü evre'nıel varlık| Yeni bir hastalıkı Jhin - Jhin K f'hf"'y" SaĞon, kendııı'ııe e M Hindistanda yeni bir hastalık keş- sulü sürecek piyasa da temin etmişsi- nız. Şikâyet edenler, sızlananlar yok değil: Fakat bunlar, arzu eyledikleri Bazlarmn bulamadıkları için müşteki- dirler. Mahsulün yarısını satabilen müstahsil bugün başka ülkelerde par- makla gösterilir, Sizinkiler bu nisbeti çoktan aşmışlardır. Y' yine 'i?i'fk”'_' xfî'düu"i hima- müsap — dayanamıyarak ölmektedir. yenin kıymetini bilmiyorlar. İzmire giderken, pancar ekilen havaliden geç- * tim ve trende rastladığım bir pancar| Zencilerin en nüfuzlu adamı öldü müstahsilile uzun boylu konuştum.| Harleur Amerikadaki zencilerin ma- Bana söylediği şeyleri hayretle karşı- hallesidir, orada kendisini zencilere ladım. Onun anlattığına göre bu sene|mâbud gibi sevdiren ve taptıran Fat- pancar - rekoltesi çok bereketli imiş. |her Divine bir kalb sektesinden ölmüş- Şeker fabrikaları, çiftçi ile yapılmış|tür. mukaveleler mucibince bu mahsulün| 60 bin tane müridi olan Father Di- ancak, taahhüt altına alınmış bir kıs-| vine'den bir kaç sene evvel uzun u « mını önceden müuayyen bir fiatla satın İzun bahsetmiştik. Bu adam şarlatan almağa mecbur imişler. Ve şayet üst-|değildi. Zencileri yükseltmek, onlara tarfını da almak isterlerse buna daha| yardım etmek istiyordu. Verdiği vaaz- aşağı fiat vermek usuldenmiş. Halbuki |larda zenginler aleyhinde bulunurdu. bu sene, fabrikalar, kendilerinin haya-|Müritleri arasında beyaz - derililer de tını temin eden köylüye karşı bir min | vardı. net borcu ödemiş olmak maksadile, bu| — Father Divine'in şöhreti bilhas - fazla pancarı da taahhüt altındaki mik-|sa şu hâdiseden sonra artmıştır. darın fiatı üzerinden almağa karar ver-| Din kisvesi altında şarlatanlık edi- mişler. yor diye kendisini mahküm eden bir Bu, emin olunuz ki başka hiç bir|hâkim kararını verdiği anda olmuştu. memlekette emsali görülmeyen — yük-|—-——-————— z A sek ve kıymetli bir himaye tarzıdır. | mahsulüne de can veren güneştir. Siz, Ve bu gibi şeylerin sayesindedir ki, |nasıl bu vadide harıkalar yaratmazsı- otuz yıl evvel birer harabezar olan A-'nız ki, yurdunuzun semasında, tabia- nadolunun en münbit ve zengin tin güneşinden başka, bir de Atatür- yerleri bugün birer mamure haline gir-| kün diriltici güneşi parlıyorl. mek istidadını göstermektedir. Evet, azizim! Ziraatte de çok ileri gitmişsiniz. Ve tuttuğunuz yol, sizi da- ha da çok ileriye götürecektir. Eskiden patatisiniz bile Marsilyadan gelirken, şimdi sofranızda kendi kendi muzunuzu yiyorsunuz. Yarın semaverinizde kendi çayınız kaynıya- ğa başlıyoruz. E. E. Talu isteyenler derhal cezaya çarpılırlar, da vardır. mümkündür. sevimlileştiren, ona sıcaklık veren en yecanlarını ve zevklerini yaşar. tam bir anlaşmaya yol açar, tığını görür. mükâfatların en değerlisile karşılanır. Muhafaza dır.Tabanlar, el avuçları, gözler müt- hiş bir surette gıdıklanmağa — başla - maktadır. Hastalık ekseriya kalabalık ve havası kötü muhitlerde ve ekseri - yetle de kadınlarda baş göstermekte- dir. Bu hastalık şiddetli geldiği zamari havyarınızı, caktır. vermiyecektik. Dostum, durdu.. düşündü — ve son Hâdise şudur: söz olarak, ilâve — Ziraat.. çiftçilik güneşle kaimdir. Her şeye olduğu gibi toprağa, mpraki ——— Hayat kadar güzel, güzelliğine baha biçilmez bir nimet yoktur. Bu nimet hepimizin elindedir. bona lâyık olduğu değeri vermiyoruz, belki de bu nimeti kaybetmeğe yüz tuttuktan sonra onun kıiymetini ânlama- Bu nimetin değeri yaşatmakla anlaşılır. Kimi onu şâ- hikalarda yaşatır ve şâhikadan şâhikaya yükseltir. Kimi onu çamurlarda, bataklıklarda sürükler ve zehirleyici mik- roplara kapdırır. Fakat hayat kanunlarına karşı gelmek Hayatı sevmek gerektir. Hayatı hakiki bir sevgi ile se- venler, onun manalarını anlarlar. Hayat gerçi bir muam- madır, onu çözmeğe uğraşmak büsbütün karanlığa dal - mak ve içinden çıkılmaz karışıklıklara sapmak demektir. Fakat bayatın güvenilecek sâf ve berrak bilgi kaynakları Ve bunlarla hayatı bahtiyarlığa kavuşturmak Hayat sıhhat ve kuvvet ister. Hayat, neş ışığı içinde bütün güzelliğile görünür. Bunlardan istifade eden hayat en gürbüz canlılığın he- Sevilen her şeye karşı gösterilen derin ve emniyet ve cesaret veren karşılıklı bir alâka uyandırır ve Hayatı seven de, kendini sevdiğini, bütün sevgi kaynaklarını kendine aç« Hülâsa hayatı seven kimse, mükâfatsız kalmaz, belki fedilmiştir. Bu hastalığın ârazı şunlar- | * İSTER İNAN Adanada çıkan « Türk Sözü» arkadaşımızda okudukt «— Dün, Bordan bir moktup aldık, Çok haklı ve biltabi © kadar - da-acı bir feryat mahiyetinde olan Bu. mektubun al- tında eğer tanıdığımız ve sözüne inandığımız bir imzasını görmeseydik, anlatılan facianın vukuuna ihtimal bile İSTER SON POSTA Fakat çoğumuz temiz hava ve gü- Gıda hayatı kaynaktır. sıcak alâka, hayatın ( SÖZ ARAS * KERGÖN BİR- FIKRA ı Küsuf Bundan bir müddet evvel vaki olan güneş tutulma hâdisesini — bebemehal görmek istiyen Ercümend Ekrem Talü, refikasına sıkı sıkı tenbih ediyordu: — Aman! Yarın sabah beni mutla- ka, gün doğmadan uyandır!. Zira bu hâdiseyi k L Bayan Talâ: - — Neden yanacakmışsın? Bir kaç vene sonra bir küsüf daha olur! Deyince, Ercümend, acı acı gülümsi- yereki — Evet amma, dedi, o zaman da ya ben görmem, ve yahut ki gözlerim görmez! Saat yelkovanı Vazifesini gören Genç kızlar Kaliforni- yanın Los Ance - los şehrinde açı - lan bütün dün - yaya ait elektrik sergisinde — teşhir edilen bir çok eş- ya arasında bil - hassa — kocaman bir saat ziyaret - çilerin fevkalâde hayretini mucip olmuştur. Bu saatin rakamları; yelko- van ve akrebi canlı kızlardan mürek- kepmiş, Bu kızların muntazam — vücutları, şeffaf elbiseleri varmış, elbiselerinin ne suretle tenvir edildiği gizli kalmak- ta imiş, bunlar hayalet gibi tecessüm ediyorlar ve mitolojik bir heykel gibi hareketsiz tavırları herkesi hayran bı- rakıyormuş. Saatin boyu yirmi metre imiş. Ge- ee beş yüz metre mesafeden saatin kaç olduğu farkedilmekte imiş. Bu saat sergide altın madalya ile taltif edilmiş ve yelkovan ve akrep va- zifesini gören kızlar da aldıkları bü - yük ücretlerle trahomalarını fazlasile temin etmişlerdir. arkadaşın de kaydediyor. v İSTER İNANMA! Türk edebiyat tarihine adı geçmiş bir adarım Bordaki me- zarı, yersiz bir vehim yüsöünden yok edilmiş! Bize bu vak'ayı anlatan arkadaşımız, bu, mezarı orladan İlle ediyorlar, bu mücadele çok esastifi kaldıran admın, 19 uncu asır Türk mutasavvıflarından meşhur||bir mücadeledir. PJ Şâir Kuddusi olduğunu işaret ettikten sonra, bu facianın, tteessüf yüksek tahsil görmüş bir adamlarafından (, INDA Hürriyetin Bedeli A vrupadan haberler geliyor: Şil bayanlar bu sene külâh giyes ceklermiş. Evet: Sipsivri külâh! Buna hâdisatın öç alması nn diye: lim? Her halde külâh giymekten ziyas de giydirmekle meluf olan cinsi lâti * fin başında bu sivri başlığı görüncey gizliden gizliye: «Oh!» çekenler çolâ I olacak, Öbüryandan, dilimizde külüâha dalr ne kadar beyit, darbimesel, türkü, tes kerleme varsa, bunlar da yeni baştarf canlanarak ağızdan ağıza, kulaktan ku- lağa fısıllanmağa başlayacak. Sazda: «Küçük hanım bere giymiş başına..» nn yerine, kârıkadim: «Beni baştan çıkardı geç külâhın bi Şarkısını dinleyecek, meşhur:«Mevs levidir sevgilim,ther dem külâh eylef bana» misramı zamanın kisvesine bü* rüyerek: «Çok smobdur sevgilim, het dem külâh eyler bana» şeklinde tekraf edeceğiz. Şehir tiyatrosu, Vefik Paşanın, Mok Liyerden dilimize çevirdiği «Zor nikâhıi komedisini bu seneki repertuarına kd* yacek ve büyük Behzatla Hazımın & gızlarından bize: «Külâhın heyeti ml yoksa külâhın sureti mi?» demek |d« Denver hastahanesi Sertabibi dok-|zim geldiğini öğretecek. tor J. Corpoer, vereme karşı bir aşı keş- fetmiş, ve bu aşı da hayvanlar üze « rinde çok iyi neticeler vermiştir. Ar - tık insanlar üzerinde de aşının tesiri- ni tetkik etmek lâzimgelince, bu işe Misafir gittikleri evden çıkan iki rak kip bayan, kapıda portmantonun önürla de durup birbirlerine, gülümseyereli ve dudak isirarak: — Aman hemşirel Dikkat edin: Kile kimin fedakârlık ederek meydana Çı- | hahları değişmiyelim!. İhtarında bulu kabileceğini Canon citydeki hapishane- den sormuşlar. nacaklar. Şapkacılar müşterilerine serbestce Nihayet Charles Erickson isminde külâh giydirebilecekleri için memnull bir adam bu işe razr olmuş ve kendi -| glacaklar. Bu moda kızlandıkça, orijle sine aşıyı tatbik ettirmiştir. nal bir şey olsun için, Hızırın külâhini Günler geçmiş Ericksona hiç bir|kapmak maksadile rehi zulmette peşl şey olmamış aşı müsbet netice vermiş | sıra dolaşan kadınlar görülecek. Harfâ ve Erickson da bu fedakârlığa muka-|erkekler külâh kapmak için zamanızi bil tahliye edilmiştir. . Görkinin bıraktığı mektup k olleksiyonunda nelervar? Yakınlarda ölen büyük sanatkâr Maksim Gorki, yüksek bir kıymeti hâ- iz evrak terketmiştir. Bunlar arasında şimdiye kadar da- ha neşredilmemiş bir çok eserler var- dir. Ayrıca Gorki, son nefesine kadar üzerinde çalıştığı «Klim Samgin» ro- manının dördüncü cildinden 700 ka « dar sahile elyazısı bırakmıştır. mukbillerine değil de, şık bayanlart hulüs çakacaklar. Hasılı bu moda, yalnız kıyafette do' ğil, sosyal hayatımızda da değişiklike ler yapacağa benziyor. 4 Hem doğrusunu isterseniz, gitgide şekerleşen kadın simasına, kadın başi* na da en uygun düşen serpuş şeker kile lâhından başka ne olabilirdi? * ll ——— mrranammaaa Maksim Gorki, çok mektup yazar ve| Biliyor Musunuz? çok mektup alırdı; bundan dolayi ge- 1 — Kanada ile Türkiye arasındaki nğ* niş bir mektup kolleksiyonu da terket- | fus farkı ne kadardır? miştir. Gorki'nin, muhtelif muharrir- lere, bunların eserlerini tenkit eder ve| diyano kimlere derlerdi? ? kendilerine yol gösterir mahiyette yaz- dığa mektuplar, gerek edebiyat bakı - mindan gerek Gorki'nin zevki bakı - mından büyük bir kıymeti hâiz bulun- maktadırlar. Maksim Gotki'nin Komünist Par- tisi ve Sovyet Hükümeti şefleri ile te- &ti ettiği mektupların da kıymet daha az değildir. 2 — 9 uncu ve 10 uncu asırda Kagı 3 — Viyana Osmanlılar tarafından ilk olarak hangi padişah tarafından muhasa © ta edilmiştir? Muhasara yılında -Avustut* ya imparatoru kimdi? (Cevapları Yarın) x» Dünkü suallerin cevapları: 1 — Hindlilerin mitolojisine göre ate$ ilâhı Agnidir. 2 — Afrikada 140 milyon insan yaşti Gorki'nin evrakı arasında, ayrıca, | ve AÂvrupadan üç defa büyüktür. işçilerin, köylülerin ve Kızıl Ordu as- 3 — Apis öküzü, eski Mısırlıların mu* kerlerinin bu büyük edibe yazdıkları | kaddes hayvamı idi. Mısırlılar bu hayvanâ on binlerce mektuplar da mevcuttur. | cok ehemmiyet verirlerdi. Beyaz boynuz! Mekteplilerin, muallimlerin ve genç muharrirlerin mektupları da ayrı bir kül teşkil eylemektedir . İNAN İSTER İNANMA! '—_—'_'———lıverdiğı zaman korkmalıdır.» | lu, siyahlı beyazlı, başında bir güneş bulunan bir hayvandı. ğ — naeaameea nn eai Şehirlerde gürültü yapmalıdır Almanyada Breme beled reisle çehirde fazla gürültü olduğu için #” kâyetlerde bulunan bazı kimselere ça cevabı vermiştir. w«Bazı şehirlerde gürültü ile mücade Hele asrımızda ma- || yersizdir. Ben gürültünün geceleri tayyarelerin şehirlerin üzerinde dol tırılması süretile arttırılmasına taral darım halk müheyyiç zamanlara alış" tırılmalı, tayyareler memlekete