15 Ağustos SON POSTA Kahramanlık, aşk, heyecan ve macera KORSANIN KIZI Yazan : Kadircan Kaflı Son Posta'nın tarihi tefrikası Mansurla Koca Ali ve Kırlı Hasana|liyerek Venedik gemisinin güvertesi fsaşırmış bir haldeydi. Leventler ara - Yerdiği emir şundan ibaretti: — Tüfekçileri iki posta yapacaksı - MZ. Düşmanı ne tarafımıza alırsak o tarafa dizilecekler ve birinci posta a- leş ettikten sonra onlar yeniden dol- ya kadar diğer posta ateş ede- sek, anlaşıldı mı? — Anlaşıldı. Kıç kasaraya gitti. Uzun Velinin Yanında yer alırken kasara önünde ve Merdiven başında duran genç bir le- Vende seslendi: — Rüstem, bayrağı çek de bizi ta- mısmlar... Genç levent büyük direğin bir çivi- *ine asılı ve dürülmüş bir haldeki bay- Yağı hemen açtı. Direğe çekti. Hızır Reisin Akdenizin her tarafı- ma korku salan, ber tarafı titreten şan- h bayrağı sert poyraz rüzgâr altında Silgin bir şahin kanadı gibi heyecanla Şirpıniyordu. Venedik gemisinin güvertesinde bir pırdama oldu. O da grandi direğine haçlı bayrağı Şekerek cevap verdi. Reis: — Bize meydan okuyor. Manev - Tayt değiştirmek gerek... Diye gülümsedi. İkisi de birbirlerinin üstüne bütün , ile saldıran iki büyük deniz ej - rini andırıyorlardı. Aralarında iki yüz kulaç kadar ka- nca İlyas Reis Uzun Veliye döndü: — Yıldıza dön... Dikkat, provamı- Z onun tarafına çevireceğiz. ürk gemisinin sivri mahmuzu 8a- #n döndü. Bir dakika kadar zaman için iki gemi de bir hizada fakat ters ta - raflara gidiyorlardı. Türk kadırgası provasınt Venedik gemisinin bordasına çevirince yolunu da en az bir misli artırmıştı. Çünkü m rüzgâr önüne düşmüş, hem de küreklerini son hızla çekmekte devam Stmişti, a rim Durmuşun gür sesi duyul- — Birinci top, ate........ş1... Türk kadırgasının provasında bir a- v ve beyaz bir bulut parladı. Bir gülle Venedik gemisinin güver- tesini yaladı, üç dört kişiyi yere serdi, Yelkeni delip geçti. — İkinci top... ani Üçüncü top... Hepsi de birbirinin ardından ateş e- iyor, şimdi kıç kasaranın kenarı par- Salanıyor, daha sonra gene güverte - ki askerlerden yedi sekiz tenesile bir © kadar kürekçinin güverteye düştük- leri yahut denize yuvarlandıkları gö - tülüyordu. İmei kadırgası da boş durmuyor- Bordasındaki altı topu birden ateş- İris, Kendisini boydan boya beyaz kuşatmıştı. Türk kadırgası provadan gittiği için nu göre küçük biz hedefi. Va > Medik gemisi ise Türk kadırgasına bor- verdiği için büyük bir hedef o- ayordu. Buna rağmen Türk kadır - Basının baş tarafı sarsıldı. Aydını Durmuş provadan sarkarak yeninin iskele baş omuzluğuna bak - — Bir şey yok... Biraz çatladı. Re- he haber ver... Diyerek kıç kasaraya bir levent gön- derdi Venedik gemisi kendisini rüzgâr ö- "üne kâtarak kaçmağa çalışıyordu. ,, Sünkü daha ilk dakikalarda gü - “rteye on beş kadar ölünün seriliver- Mesi, kıç kasaranın parçalanması onu Paldarmaşta. Fakat iş işten geçmişti. Çünkü Türk kadırgasi onun dön - Ptsine vakit kalmadan yirmi kulaç yaklaşmış, üç topu birden ateş- ni güllelere yalatmış, sonra mahmu - zunu düşman teknesinin bordasına saplamıştı. Türk kadırgası sarsıldı. | Demir uçlu sivri ve kocaman mah- muz Venedik gemisinin bordasına bir yastığa batan çuvaldız gibi dibine ka- dar girmişti. Artık ne ip, ne de kanca lâzımdı. İlyas Reis provaya koştu. Düşman gemisinin güvertesine fırlıyan levent- lerin arasına yalın kılıç daldı. Koca Ali tüfekçileri provanın iki tarafında sıralamış; — Ateşi... Kumandasinı vermişti, Kırk kadar tüfek birden patlamiş, Ve- nedik gemisinin güvertesinde ateş*et- mek üzere olan düşman askerlerini tarayıvermişti. Düşman askerleri arasında boşluk- lar açıldı. Kocaman kalaslar Türk kadırgası - nın mahmuzuna müvazi olarak sü - rüldü. İlyas Reis önce: — Kanca at... Bağlal.., Diye haykırdı. Sonra kılıcını kaldırarak leventlere son kumandayı verdi: — İleri-... ... e İLK YARA... Küçük Ali ne zamandanberi hemen Numara ; 46 sında bir tek söz konuşulmamıştı. For- saların zincirleri son defa yoklanmış, gönüllü kürekçiler çözülerek silâhları verilmişti. Onların da katılmalarile Türk akıncılarının sayıları üçte bir ka- dar artmış oluyordu. Yelken ve dümen manevraları, top gürültüleri, dumanlar ve güllelerin düşman gemisinin bordasında ve gü- vertesinde yaptığı kargaşalıklarla de- nizde yükselttikleri beyaz köpüklü su sütunları, tüfeklerin hep birden ateş edişleri, Küçük Alinin henüz gördüğü büyük vak'alardı. Bunun için o da diğerleri gibi hep sessiz durmuş, Çopur İsmail kılıcın sıyırdığı zaman rastgele, içinden gelen bir kuvvetle o da kılıcını çekmişti. Zaten ustasını tNilit etmekten baş-| bir b ka ne yapabilirdi? Geriye çekilmek, bu kavgaya seyir- ci kalmak belki mümkündü. Fakat bu- nu aklına bile getirmekten çekiniyor- du. İlyas Reis: — İleril... Diye bağırarak düşman gemisine at- ladığı zaman kalbi titredi: — Ya vurulursa!... Çopur İsmailin ardından giderken bu korku da onu ileri sürüyordu. Çopur İsmail neden sonra bunun far- kına varmşı olmalı ki: — Sen çok sokulma!... Geride kal!. Demişti. (Arkası var) İstanbul Müzeleri Genel Direktör- ..e lüğünden: Tahmin Muvakkat Cinsi Evsafı Miktarı kili Mangal 19500 kömürü Sinekli veya Çerkesköy malı Kok kö- Dolmabal mürü veya Yedi- kule gaz“ haneleri malı, Ton 81 Bedeli o Teminat Lira 1539 Eksiltme günü ve saati TE Pazartesi günü saat 14,30 Pazartesi günü saat 14,30 Miktarı L K.. 43. 88 585 115. 43 İstanbul Müzelerinin yakacak ihtiyacı açık eksiltmeye konulmuştur İsteklilerin şartnameleri görmek üzere hergün ve eksiltmeye girmek üzere eksiltme makbuzlariyle eylemeleri. mbul Müzeleri te Ticaret Odasından aldıkları belge a ve teminat Genel Direktörlüğüne müracaat (63) Kayseri Tayyare Fabri- kası Direktörlüğünden: 1 — Bu sene fabrikamıza birinci sınıf tesviyeci ve kaportacı ustaları imtihanla alınacaktır. 7 — İmtihanlar Kayseri Tayyare Fabrikasında yapılacak ve muvaffak olanlara derecesine göre 3 : 5 lira yevmiye verilecektir. 3— İstekli olanların aşağıdaki vesaikle beraber Eylül 936 nihayetine kadar her gün istid'a ile Fabrika Direktörlüğüne müracaat ; olmak ve ecnebi bir kadınla evli bulunmamak. — Ahlâkı, durumu iyi olduğuna dair Emniyet Direktörlü- ünden vesika getirmek. Ali Nureddin, yazıhaneye girer girmez, karşısında üç ortağını gördü ve şaşırdı. Üç ortakta surat fena halde asıktı. Şir ketin asıl sermayedarı olan Şeyhislâm zade yeleğinin cebinden çıkardığı saat kordonu- nu çeviriyor, zahire mütchassısı, Nihat Kâ- mil, homurdana homurdana ortalıkta ge- ziniyordu. Ali Nureddin kapıdan girer girmez üçü birer volkan gibi fışkırıverdiler: — Nihayet gelebildiniz değil mi Bay direktör? Saat 2, Patronumuzun bütün iş- leri tukınnda gidiyor.. iflâs topunu bile duyduğunuz yok.. Ali Nureddin, içinden: «İşte, kokusu çıktı!n diye düşündü ve sonra şaşkın şaşkın ortaklarinin yüzüne baktı: — Ne var?. Ne olmuş?.. Biraz işim vardı, geç kaldım?. Bu da kabahat mi? Şeyhislâm zade, hiddetle saat kordo - nunu yeleğinin cebine tıktı: — Azizim, lâfı uzatmıyalım.. iflâs ettik., hem de hileli iflâs. defterlerimizde vâridat borçlulara tediyat yok.. sen meğerse uçuk aydanberi alacaklıları savup du: ruyormuşsın,. bizim haberimiz olsaydı... — Canım bu da bir nevi ticaret oyunu. dur.. müsaade ederseniz., — Uzun etme Nureddin. hepimiz mah- volduk.. bir anda hepimiz çöktük anlıyor musun?.. Eğer yarn akşama kadar 7 bin bra bulup da veremezsek, her şey mühür lenecek.. bu, bu kadar.. Ali Nureddinin kafasına şimşek gibi bir fikir çarptı. yulkundu, kızardı ve birdenbi. re bağırdı: — Ne?. Dün gece kasaya bıraktığım pa- raya mı bir şey oldu?, Maazallah, ne di- yorsunuz?... Üç ortak da bir anda duraklamışlardı: — Ne parası?. Ali Nureddin , telâşla Oo cebinden anahtarları çıkardı ve kasanın kapısını tehalükle açtı. Bir kaç saniye ellerile bir şeyler karıştır. dı, homurdandı ve boğuk bir çığlık kopardı: — Aman yarabbi, bir buçuk aydanberi topladığım para yek.. gitmiş... o Uçmuş. çalmışlar. Üç ortağın gözleri faltaşı gibi açılmıştı: — Nasıl olur?. Parayı dün akşam mı koydun?. Nereye koydun?. Emin misin?. — Nasıl emin olmam!, Aman yarabbi. dün, dün akşam giderken hepsini ayrı ayrı saymış, odestelemiş, buraya, şu köşeye yerleştirmiştim. Nasıl olur, ne olur?.. var, sonra nereye gider, * Fakat bilmezsiniz.. bu hileli iflâsta Ali Nureddinin ne uzun parmağı vardır. Bir kaç aydanberi peşine düştüğü o kadın, hep © kadın bu kasayı yavaş yavaş boşaltmış, onun yüzü ellilikler, kaçar yüzlükler bozulmuştu. Ve nihayet, işte kasa tamtakır, kırmızı bakır olmuştu. Alacaklılar kapıya dayanmış. ha- Gz memurları yüzlerini göstermişti. Filha- İkika ortaklar 7 bin liranın çalındığına kan- İmuşlardı., fakat bunu alacaklılar dinler mi?. Ali Nureddin odanın ortasında bir aşa- Ğ bir yukan, geziniyor, hep o kadın, Pa- kize hatırına geliyordu. Adada köşkler kiralanmış, otomobiller alınmış, Pakizecik İstanbula sık sık insin diye bir de küçük motör tutulmuştu. Bir aralık kapı vuruldu ve wgirv deme- den memurlardan biri başını uzattı: — Efendim, saat beşe geliyor.. altıda Yarınki nüshamızda : Balık avlarken... Tchökhov'dan Nakleden: Faik Rercmen suyu hürmetine her gün kaçar| Bir iflâsın içyüzü Yazan: Ragıp Şevki her şey hazır değil mi?.. Ali Nureddin: «Hı, hı der gibi mınl « dandı, sonra gitti kanapeye çöktü. Ne oo yapmak lâzımdı? Elbet. te hesaplar, kitaplar, böyle bir paranın kas saya girmediğini, bunun Ali Nureddin vas mtasile zevk ve safaya sarfedildiğini ” tacaktı. O zaman, ah o zaman her şey maf. volup gidecek, âdi bir hırsız gibi yüzüne tükürülecek, Pakizenin gözünden müthiş bir şekilde düşecekti. Bir aralık ayağa kalkarken kapı yavaşca vuruldu ve kanat ağır ağır aralanarak içeri ye, kurşuni kasketli, golf pantolonlu iri yan u bir adam girdi. — Affedersiniz efendim?. Bay Ali Nu- reddin ile görüşecektim.. Ali Nureddin öfkeyle: — Beniml.. diye homurdandı.. İri suratlı, esmer ve patlak gözlü adam bir kaç adım attı ve elini cebine götürdü: — Efendim, bir kaç gün cvvel kasanız- dan çalınan 7 bin lirayı getirdim.. Ali Nureddin? birdenbire ellerini pan- talonunun ceplerinden çıkararak afalladı.. adam izah ettir — Evet efendim, bu parayı ben çaldım.. evvelki gece sabaha karşı, tam saat dörtte maymuncukla bütün kapıları açarak içeri ben girdim ve kasadan bu parayı ben al- dım.. Ali Nureddin deli olmuştu: — Fakat... Ne diyorsun?. Parayı. 7 bin birayı, kasada bulunan... Kasadaki parayı sen mi aldın?. — Evet bayım.. kusurumun affın rica ederim.. gazetelerde okudum ve pişman ol- dum.. işte getiriyorum.. Yalnız.. bu parayı, bir polisle, bir memur huzurunda teslim &« deceğim.. AK Nureddinin eli, ayağı, dili her şeyi tutulmuştu . e bu nedemek?,. Bu adam deli mi 9, Kendisile slay mf ediyor?.. oÇalının para, hani o Paki- zeye sarfedilip de çalınmış gibi gösteril İri yüzlü adam ayı — Müsaade edereniz bir polisle bir memu: çağırayım.. dedi. ve kâpıya doğru yürüyerek dışarıya seslendi: — Bay memur, Lütfen bir polis çağın- niz. şirket borçlarını ödeyecek.. her halde ona da lüzum var., * Polisin, haciz memurunun ve Ali Nu « reddinin abdalca, budalaca açılmış gözleri önünde iri sarathı adam 7 bin lirayı saydı. Bir makbuz yapıldı, eline verildi ve bu hemcinslerini sever (1) hırsız elini kolunu sallıyarak çıkıp gitti. * Şirketin vaziyeti düzelmişti. Fakat Al Nureddin gece gündüz düşünüyor, bu iri suratlı herif, niçin, ne bahsına, hangi bu- dalalıkla 7 bin lirayı getirip, çalınmıyan bir para için ben çaldım demiş, vetmişti.. Aradan bir ay geçti ve Ali Nureddin © adamdan şu bir kaç satırlık mektubu aldı: aDüşündünüz ,taşındınız bulamadınız değil mi?. Benim niçin 7 bin lirayı verdiği- mi anlıyamadınız.. ben size bunu izah ede- yim: Efendim ben © gece sabaha karşı tam saat dörtte Anadolu Bankalarının birinin kasalarını boşaltmış, otuz bin lirayı cebime atmıştım.. O gece başka bir yerde olduğu- mu isbat edebilmek için böyle bir müracaat yapmış ve 7 bin lirayı gözden çıkarmış - tbım.. Selâmlar efendim.» . — Sağlık raporu. , — Nufus cüzdanı ve bon servisleri sureti musaddakası, , — Üç adet vesika fotoğrafı. “4510,, Muhammen bedeli 15040 lira olan Loko ve Otomotris ateş tuğla- ları 28/9/1936 Pazartesi günü saat 15,30da kapalı zarf usulü ile Ankarada İdare binasında satın alınacaktır. Bu işe girmek isteyenlerin 1128 liralık muvakkat teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları, resmi gazetenin 7/5/1935 g. 3297 No.lu nushasında intişar etmiş olan talimatname dairesinde alınmış vesika ve tekliflerini aynı gün saatJ14,30 a kadar Komisyon Reisliğine vermeleri lâzımdır. Şartnameler parasız olarak Ankarada Malzeme dairesinden, Haydarpşada Tesellüm ve Sevk Şelliğinden dağıtılmaktadır. diş 4 İstanbul Deniz Ticareti Müdürlüğünden Köstenceden 9000, Varnadan 3700, Burgazdan 300 ki ceman 13000 göçmenin 22 Ağustos 936 tarihinden itibaren âzami iki ay zarfında Tuz «- liradır. Nakliyeyi deruhte etmek istyenlerin 90 7,5 teminatı muvakkatesi olan 3750 liranın yatırıldığına dair makbuz veya banka mektubile pazar - hık günü olan 17/8/936 Pazartesi saat 14 de Galatada Deniz Ticareti Müdür Tüğündeki komisyona ve şartnameyi görmek isteyenlerin Müdiriyet Fen Heyeti riyasetine müracaatları (394) : Nafia Vekâletinden: Derince Travers fabrikası için bir makine mühendisine ihtiyaç vardır. 250 Liraya kadar aylık ücret verilecektir. i Taliplerin dilekçe ve evrakı müsbiteleriyle Bakanlığımıza müracaatla - rı ilân olunur. «438n 6388