ASN Kahramanlık, - KOR Yazan : Kadircan Kaflı Son Posta'nın tarihi tefrikası Arkalarında kirli ve yırtık göm - lekler, ayaklarında — gene kirli donlar line gelmişti. Hepsi de ayaklarından geminin tabanına zincirlerle bağlan - mışlardı. Dar ve birer kalastan yapıl - Hep birden kalktıkları zaman kürekle- turunca denize dalarak suyu itiyordu. oturaklı, yani sağlı ve sollu yirmişer bir kadırga demekti. Kürekçilerin orta yerinde kocaman bir kütük ve bu kütüğün başında a - dı. Tokmağı kütüğün üzerine her vu- tuşta kürekçiler hep birden kalkıp o - turuyorlar, kürekler hep birden denize dalıp çıkıyordu. — Hissal... Hissa yelken!... Makaralar işliyor, geminin yelkeni açılıyor ve kürekler küpeştelere alını- Yordu. Türk kadirgası limandan çıkarak gü-| y y ayereye zel bir rüzgâr altında cenuba giderken Küçük Ali son defa Midilliye bakmış, h! altına giden merdivenden aşağı in- Mişti. Çolak Ahmet adından da anlaşılaca- ği üzere sağ kolu olmıyan bir leventti. Kim bilir hangi harpte onu kaybetmiş, fakat gemiden ayrılmak istemediği i- çin kendisine orada böyle bir iş veril - mişti. Hasan da: — Değilim ama... Çolak Ahmedin merdivenden yu -|sende de mış olan — oturaklarda — oturmuşlardı. |/karıya çıktığını ayak sesinden anladı. | yok; zira, aşk, oyıân ve macera SANIN KIZI SON POSTA —— Numara : 41 Hikâ, aye Yazanı «A, Tehökhov» tan Bir pazar günü, şef kondoktör Siyteh- kinenin evinde Madam Lioubov misafir bu- kunuyordu. kırklık bir kadım olan madam, evlenme ve nin yanında başka bir bölmeye doğru |diğer (hani alçak sesle söylenilen) bazı iş- —Anlaşıldı. Daha öteye git... O-|iki adım atmış, daha yavaş sesle, gelişi |lerle uğraşırdı. — Sitytehkine biraz sıkılgan, vardı. Saçları ve sakalları uzamış, vü -|raya kimseler gelmez... Ama, böyle |güzel şunları ilâve etmişti: cutları güneşten yana yana kösele ha-İsürmez bu... Alışmalı... fakat her zamanki gibi ciddi, müsbet ve — Arslan kürkünü giydikten sonra | beybetli bir tavırla elinde sigara odada bir Kendisinin geldiği tarafı gösterdi. |bir de arslan pençesi gerek... Arslan | "tağı. bir yukarı dolaşıyor ve bir taraftan Burası daha dar ve kuytu bir yerdi. | yüreğinin bütün Anadolu yiğitleri gibi|'”*duma anlatıyordu; görünüşe aldanmamalı... 1 Hemen gömleğini de çıkardı. Göğ-| — Arslan pençesi ne demekti? tin uçları havaya kalkıyor, çekerek o-|sünün kabarıklığı belli olmasın diye| Bunu bir türlü anlıyamadı. sardığı üzün ve geniş bez parçasını bi- nileri giydi. fgüclükle tutuyordu. ğaçtan bir tokmakla bir gardiyan var- || ... —ü YENİ LEVENTLER... Küçük Ali, çevik bir deniz sdamı için pek uygun olan bu kılık içinde kendisini sahiden zorlu ve korkusuz İbulmakta gecikmiyecekti, Güverteye sesi duyuldu: ölduz l güphemi b.— Sizinle tanışmakla mes'udum.. Sizi na tavsiye eden arkadaşım bu mazik ip- te, ve hayatımın saadeline müteallik olan bu meselede yardım edebileceğinizi söy - ledi. Şimdi ben elli iki yaşındayım. Bir çok Fakat zaten bu nokta üzerinde çok İinsanla: i i Küçük Ak ilk bakışta geminin yirmi 'raz daha sıktı. Eskileri çıkardı ve ye-|durmadı. Çünkü Çolak Ahmedin S a Depei DEE :l, Ü3&"İ:;: X raki sözleri Küçük Alinin kalbini kor-|mamakla berabet bir aileyi, bir sevgiliyi kürekli olduğunu anlamıştı. Bu, hafif| Çıplak bacakları ve çıplak kollarile İku ve heyecanla çarptıran şüpheyi bir|iyi bir surette yaşatlmağa müktedirim. Ay- merdivenden yukarı çıktığı zaman u -'tarafa atmış bulunuyordu. Yani, Kü-|tca diyebilirim, ki kazancımdan başka, tu- tancından kızarmamak için kendisini 'çük Alinin bir Anadolu yiğiti olduğu- |**ruf neticesinde biriktirmiş olduğum bir 'nu, göğsünde bir aralan yüreği İ | Miktar param da vardır hani.. Ben müsbet ğginı kabul ediyordu. Böyle bir şüphesi olmadığını anlatmak için de; — Görünüşe aldanmamalı!... Diyordu. ve kanaatkâr bir adamım. Evimde yalnız iyi yaşıyorum. Benim için yalnız bir şey eksik.. YiCE (Bir yuva, bir hayat arkadaşı.. Hayatımı bir köçebe gibi Zeçiriyorum. Hiç bir zevk duy- maksızın oradan oraya dolaşıp duürüyo - rum. Bana teselli verecek kimsem yok.. Ex Öyle ya, nice ufak tefek, genç velğer hastalanacak olursam bana bir damla tecrübesiz delikanlılar, daha sonra hiç|su verenim bulunmıyacaktır. Bundan baş- umulmamış derecede büyük işler gö-|ka sosyetede evli bir adam daima bir be- çıkacağı de gene Ço-| " büyük bir adam olmuşlardı. k Ahmet bölmeyi açtı. — Nereye gidiyon? Arslan kürkü - çeri girerken: ne girmekle arslan olmaz ki adam... ı;ufıd burayal... Küçük Ali bu acı söz karşısında SAD AŞ T llr z 5 falladı. Bu herif biraz önce onun ken | . Küçük Ali gitti. Bölmenin kapisin - disinde bulduğu kuvvet ve : dııduxd:ıku kırmak mı istiyordu? Yoksa bir kenar-| — 'sen a bi ” dan gözetleyip te onun bir erkek değil| * Orada her taraf silâhlarla doluydu. bir kiz olduğunu anladı mı? Bunların arasında uzun ve kısa mız- Eğer anladiyge şimdi ne yapacaktı? Küçük Alinin kalbi yaramaz bir ço- At eoa He d K ödarÖğr cuğun avuçları arasında sıkılan mini- cek ver buna... gitti. Çolak Ahmet EENLRKR A -Yü:.üd:ıınnııııh. yeni geleni gözden| Fakat Çolak Ahmedin ne yüzünde geçirdi. Yüzünde onu beğenmediğini|ne de hallerinde başkalık vardı. Hattâ- bu: sözleri. söyledik ü'.lanlarvenqhhıwâ anlatan bir hal vardı. O da gemiye alı- nacak Jeventlerin hep iri yarı ve güçlü adamlar olmasını istiyordu: İlyas Reisin işine bazan akıl ermi - Yor.. Diye düşündü. ıııl—hıımııi Reis böyle düşünmüyor - önce elbiseleri çıkarıp verdiği bölme - raklar; irili ufaklı, eğri ve düz, iki tara-|yok. Böyle olunca kime gidip müracaat e- | değil. kârdan üstün tutuluyor. Ben münevver ta- bakaya mensubum, sermayem vardır.. Fa- kat öbür cepheden yalnız ve münzevi bir adamıma; bir Polonyalı papaz gibi.. Onun için birisile sağinm bağlarla bağ- lanmak arzusundayım; yani demek isti » yorum, ki bana yakışacak birisile evlen - gek niyetindeyim. Madarm içini çekerek: — İyi bir fikir.. dedi. — Hiç bir akrabam, tanıdığım flân da fi veya bir tarafı keskin kılıçlar; baş »| deyim. ları dikenli topuzlar, baltalar, ağzın -| — İşte bu sebepledir ki arkadaşım, bana bu dan dolma ve fitilli tabancalar; taban-|itlerde sizin “gibi ıluh;: :ııı sahibi caların seki: isli büyüğünden ve insanların sandetini ir şahsiyeti selda eamei B ğ tavsiye etti. Ayni zamanda madam haya- | miyeniz güzel.. Yüzünüz dolgun ve b tımı kanaatkâr bir şekilde yoluna koymak | Her tarafınız.. e kı olmıyan ve arkebüz denilen tüfek » ler; irili ufaklı bıçaklar, hançerler; de- riden veya demirden başlıklarla kal - Ç(Arkanı var) —e —— A — Dünyanın en azılı haydutları Korsikadadır (Baştarafı 6 ıncı sayfada) y — Görüyaorsın ki nişancıyım, dedi, di » ğer kurşunları da ne olur me olmaz diye saklıyorum. eei 4 d Sıra bana gelmişti, tüfeği elime aldım, Ve ıl:;d,ı':ıı ';vî'l' le!i:ıudc faye İti motro Btede Bartoli ayakta düruyordu. daları olur .Meselâ direklere urman - mak, gözcülük etmek, haber götürüp Tüfeği niyangâha dağru tevcih ettim, ve sonra birdenbire Bartoliye çevirerek pat -| Betirmek gibi işler için bunlar daha el-|lattım, © yere yıkılırken tetiğini çekmekte Verişlidirler. Diyordu. Çolak Ahmet bir bölmenin kapısını Açtı, içeri girdi. Bir iki dakika sonra e-|' linde bir yelek, bir sarık ve takke, bi- * Ter don gömlek ve bir çift pabuçla eşik- te göründü. Hepsini birden küçük Ali- nin kolları arasına atarak: — Al da giyin ... Dedi. Z Sonra kapıyı kapadı: — Üstündekileri denize atarsın... Diye ilâve etti . Ve gitti. kusur etmedi, kurgun havaları delerek ku- lağımın dibinden geldi, geçti. O gülerek hayata gözlerini yumarken: — Mağlüp oldum, dedi. Tüfeği bu sefer de arkada duran hem- palarına çevirdim. Hepsi ellerini kaldır « dılar. — Sana fenalık etmeyiz, dediler. El - || verir ki bizi hükümete teslim etme, * Bartolinin annesi iki gözü iki çeşme boy- numa sarıldı. Siyah elbiseler giymişti. — Oğlumu vurdun, seni — alfediyorum dedi, sen onu öldürmeseydin, o seni öldü- zecekti, bunu bana daha öldüğü gün söy - lemişti. Müteessirim... Fakat ne yapayım... Beni göğsüne bastırdı. Yiğit adammışsın, dedi... Bon yiğit insanları severim. (Paris « Soir) Kırk günde devriâlem (Baş tarafı 7 nci sayfada) Hattâ ilk gelen Avrupalı muhacirler ,Jevvelâ ormanları işletmeğe başlamış- lardı. Filhakika inşaata yarar ağaçları pek çoktur. En meşhur ağacı Kauri o- lup kerestesiyle beraber iyi cins bir zamk ta verir, Nerede soyunacaktı? Burası daracık | Bugün Yeni Zelândada 1,500,000 bir yerdi. Kimseler yoktü. Fakat herliftan yaşar. Bunun 67,000 - kadan &n şu merdivenden — birisinin inerek Maori adı verilen yerlilerdir. Buraya telmesi, Çolak Ahmedin geri dönme- Tahiti adasından gelen Maoriler akıl- # mümkündü. Yüzünü ve başım aç- Mak, erkek elbisesi giymek bile onu u- h ve güzel kimselerdir. Bugün Mao- riler Yeni Zelândada yavaş yavaş İn- tandırdığı, pek sıktığı halde şimdi büs- ıili_z kültürünü kabul ederek İngiliz - bütün soyunduğu zaman birisi görür- leşiyorlar. te)... Birbirini tanıyan iki Maori, yolda Gördükten başka onun bir delikanlı |karşılaşırlarsa, birbirlerine burunlarını değil de bir genç kız olduğunu anlar -|sürüterek selâmlaşırlar. — Avrupalıla - Ma),.. . İşte bu bir felâket şanları bile bunu yapar. Yeni Zelândarım geri kalan nüfusu | | Etrafına bakınıyor ve çekiniyordu. |hep İngilizdir. Yalnız 3000 - kadar da Sırtındaki yamalı cepkeni çıkardı ve| Çinli vardır. Türkiyeden aşağı yukarı birazda bu halde kaldı. e soldan bir ayak sesi duyuldu ve Ahmet göründü. Küçük Aliyi bıraktığı gibi bulunca çıkıştı: — Ne duruyon daha? Soyunsana... — Şey... Buradan gelen geçen olu- Yor da... K sile Avsutralyaya 3 defa küçük olan Yeni Zelânda 1810| p, Te ya a dan 1907 ye kadar bir İngiliz müs- temlekesi idi. 1907 den itibaren müstemleke ha - minion şekline giren yenı Zelânda Ü ei KP Üeğ KAT I v sait şartlar arzetmektedir. İklimi dolayısiyledir ki buraya vaki İkinci derecededir. çünkü güzelliğin ssa- | gezinmeğe başladı: oknınw'lîzmuh Ka idlatömn LA det getirmediğini biliyomunuz; —ve güzel| —— Benim dedi, genç bir kadına ihti bir kadınla insanın başı dalma belâdadır. |cım yok.. Ben olgunlaşmış bir adı Ben kadında dıştan ziyade iç ararım. Ba-|Bana kendim gibi bir kadın lâzım.. kuvvetlidir. İkliminin ratıp ve topra - ğinin münbit olması Avustralyaya na- Zaran ziraatin daha kolaylıkla yapıl - Mmasına yardım etmiştir. için yardım eylemenizi rica ederim. Şehir- de evlenme çağında olan kızların hepsini | Madam Lioubov: D — Pekâlâ, dedi, cihazı iyi olan bir ka- Sıhbatli, güzel, balık etinde|dım bulmak ta kabildir.. ü — Rica ederim, yardımlarınızı esirge meyin., P Beş dakika kadar sustular. Madam içini çekerek göz ucile şef kı doktöre baktı ve sordu: — Görüyorum, ki bekâr bir kadın fil istamiyorsunuz.. Elimde iyi şeyler var, Bis Fi Fransız, diğeri Yunanlı.. Paralıdırlar da.« Şef kondöktör düşündü, sonra: K — Hayır, teşekkür ederim, dedi. di müsaade ediniz de sorayım? Bir n için ne kadar alıyorsunuz? ğ — Çok bir şey değil.. Bana, yirmi bej ruble verir ve bir elbise alırsınız.. Fakal bulacağım gelin cihazlı olursa © vakit sap değişir tabil.. . — Amma, bu fiat cpey yüksek.. 4 — Hayır, yüksek değil: Eskiden çok evlenme olduğu sıralarda epey duk. Fakat gimdi kesatlık var. Ne yap hm? Ayda elli ruble kazansak öpüp ba « gımıza koyacağız.. Neyse, gene çok Ğ kür.. Sonra bu kadar kazanç ta evlenme işinden değil hani.. 4 Siytehkine madama bakarak omuzları mı silkti: dd —H, dedi, elli ruble az para mı? — Tabil az paradır. Eskiden ayda yi Tübleden çok kazanırdım. b — Bu işlerde bu kadar para kazamıla : cağını zannetmiyordum. Elli ruble.. Her ax damın harcı değil.. N Madam yüzünü buruğtturmadan jkincı bir kadeh yuvariadı. Şef kondöktür — onu baştan aşağı kadar süzerek: j — Elli ruble, dedi.; Senede altı yü rTuble eder. Biliyor musunuz madam, bü kazançla beraberce iyi bir iş yapmak sizin için güş rİ çi YO Madam gülerek: — Beni mi kastediyorsunuz? dedi. B ihtiyarladım artık.. — © kadar değil madam.. Heyeti umur Madam Lioubov kızardı. Ka Stytehkine de sıkıldı; geldi onun yanı tanırsınız; ve bu işi halletmek sizin için|başına oturdu; ve geno sözle başladız — kölaydır zannındayım. | —Öyüe, — $Şu işin yapılmasını &cizane bir su - tette dilerim. oynatmaksızın yu - varladı ve: — Peki, dedi, ne şekilde bir kadın is- tiyorsunuz? — Ben mi, Ma- dam? Talihin göndereceği bir kadın.. — Filhakika bu bir talih işidir amma herkesin bir zevki, sevdiği bir tip vardır. — Daha çok hoşa gidebilirsiniz.. tize ciddi bir koca bulununa, — mü muktesit.. Onun maaşile sizin kazaı pekâlâ olur gider.. Bu suretle kalb Yarınki nushamızda Sedef saplı hançer Yazan: Ragıp Şevki Şaşkın şaşkın bakınarak sordu: — Siz ne kadar kazanıyorsunuz? | — Ben mi? Yetmiş beş ruble.. Tabil. Bazısı sarışmları, bazısı da esmerleri tercih |radan buradan gelenler ayrı. Fazla olarali eder. Stytohkine uzun bir neles alarak: — Görüyorsunez ki, dedi, ben müsbet ve karakter sahibi bir adamım.. Benim için |lere tavşan denir.. Bgüzellik ve umumiyetle harici manzaralar ta tavşanlardan da istifade var. d — Avn da mı gidersiniz? ü — Hayır.. Bizde biletsiz seyahat eden; Siytehkine ayağa kalkarak gene orı hık etinde bir kadın olması tabiatile şayanı yaşla filân., Ağır ve ciddi.. Sizin meziyet- tercibtir. Fakat ba ailenin sazdeti için mü- | Jerinizi de toplamış olmalı.. E büm bir sebep olamaz. Asıl mühim olan şey Bugün Yeni — Zelândanın başlca |zekâdır.. Maamafih bir kadının zekâya da iki servet membat vardır. ihtiyacı yoktar. Çünkü zekâ sahibi olduğu Birincisi: Süt veren inekleri ve ko- |'âkdirde güzelliğinden ASA .mü.ıu- yunları, İkincisi de: Altın, gümüş ve T TEŞANAR SN YŞT ÜRYE AY taş kömüründen ibaret olan Benlakk- dır... Bu zamanda tahsilden de geçemiye - dir. Yeni Zelânda sür'atle inkişaf edi - yor. Avustralyadan (30) defa daha küçük olduğu halde nüfusu ondan 4 defa daha az olup nisbeten sür'atle de artmaktadır. ingiltere ile yapar. Harice pek çök yağ, et, Kendisinde yeti in bir meselâ: Ticaretinin üçte ikisini tâbi olduğu | kıza ihtiyacım var. Mühim olan bir nök: ceğimiz muhakkak.. Her halde insanın ka- e L Kİ kannatkr bir adamım. Her halde hoşur sanlar bilirse boş olur. Fakat bütün bun - |FUZA da gidiyorum.. Müsaade ediniz de «i — Uzağa gitmeyiniz canım. Siz n benim istediğim gibi bir kadınsınız. Büt vasıfarınızı beğendim. Ben ciddi, ağır baş Vlle d bak B ÜN ytüyi dkeriyecl ök| 9 YAT duktan sonra neye yarar değil mi? Ben münevver tabakaya mensubum, Basit, bir! karaktere sahibim. Binaenaleyh basit bir yün, peynir ve deri satar. | onun saadetini düşündüğümü anlamasıdır. — Tabil.. — Öyle ise şimdi asıl meseleye gele -|karımın da ciddi olmasımı arzularım. lim.. Benim zengin bir kadına ihtiyacıra | nun için karırn, benim hayır sahibi, ve Gülmekten gözleri yaşlanan madam kı bul ettiğini göstermek üzere şef kondoktö- rün elini sıktı. Ni Stytehkine mes'ut bir çehreyle: — Öyleyse, dedi, müsande edini sizden istiyeceğim ahlâki hayatı anlatı yım.. Ben dürüşt, müshet ve ağır başlı adamım. Her işi temiz olarak isterim; Yünlü kumaşlar, çuhalar yapar, | yok. Para için evlenmek düşüklüğünü göz- | keklerin en iyisi olduğumu bilmelidir.. — linden kurtulup bugün Kanada, Ce -| Tabaklık, ayakkabı — fabrikaları, yağ|termem. Karımın benim ekmeğimi yeme - nübi Afrika ve Avustralya gibi dö -| ve konserve fabrikaları gibi. sini isterim; ve onun bu ihtiyacı duymasım | nefes aldıktan sonra nişanlısına, aile İdare merkezi Wellington'dur. A-|aTzulanım. Fakat büsbütün de fakir bir ka-|yatı, ve bir kâdınin yuvasında yapı — Olursa ne olur? Kadın değilsin |mutedil mıntakada bulunmak dolayı-|uckland, Ch'ritechurch ve Dunedin dın istemem hani.. Siz de takdir edersiniz | mükellef alduğu vazifeler hakkında Un nazaran daha mü - meşhur şehirleridir. ki yarın çoğalacağız; çocuklarımız olacak. ç Şef kondoktör oturdu; ve derinze bir uzun mütalcalar serdetmeğe başladı. k