6 — Sayfa Sigorta parasını almak için karısını zehirle öldüren romancı Katil, roman dikte ettiriyorum, diye karısına intihar ettiğini bildiren bir mektup yazdırmış, fakat bir polis hafiyesinin işe karışması her .ıeyı meydana çıkardı Sidney, Haziran — Buranın — meşhur tomancılarından Horas Robertson'un genç kansı Silviya geçen ağustosta kendi köp künde ölü olarak bulunmuştu. Cesedin ya- mında duran bir mektupta şu satırlar yazılı idi: «Ben kendi arzum ile ölüyorum, kimse 'mütcessir olmasın, hayatımın yeğâne var- lığı ve benim biricik istinadgâhım olan ko- cam da beni terketti, artık ölüm, benim i- gin biricik kurtuluş yoludur. Horas'ı affe- diyorum, ona hiç kimse lânet etmesin!» Bu mektup üzerine adliye tahkikalı i- lerletmiş ve Silviyanın zehir içerek öldüğü tebeyyün eylemişti. Kadın bir senedenberi kocasından ay- m yaşamaktaydı. Romancı Horas çok mü- teessir görünüyor, cenaze merasiminde elem ve heyacan içinde olduğunu herkese inan- dımyor, biç kimse bu facianın bir içyözü ol duğunu hatırına getirmiyordu. Genç ve güzel Silviya kara toptaklara gömüldü, ve biraz sonra da unutulup gitti. Fakat kadının kendisini sigorta ettirdi- ğ kumpanya bu işde maddeten mutazarrıt olduğu için bu hâdişenin arkasını bırakma- miş ve tahkikata germi vermemişti. Kadını bizzat kocası tomancı Horas otuz bin İngiliz İirasına sigorta ettirmiş ve varis olarak da kendini güstermişti. Horan sefih bir adamdı. Çok kazanma- sına rağmen borç içinde yüzüyor, faizciler elinde boğuluyordu. Böyle maddi müşkülât içinde çırpınır- ken, karısını böyle yüksek bir paraya — si- göorta ettirmesi nazarı dikkati celbetmiş ve sigorta şirketi bir taraftan parayı verirken diğer taraftan da işi Bingfild isminde bir polis hafiyesine tevdi etmiştir. Bingfild Horasın hizmetine — girmeğe muvaffak olmuş, tam emniyetini kazanmış ve görmüş ki Horas eğlencelerden baş a- lamıyor, sefihane bir hayat yaşıyor. O evde bulunmadığı sıralarda Bingfild araştırma- Tarını yapıyormuş. Bir gün yazıhaneyi ka- tıştırırken gözüne gizli bir çekmece ilişmiş, onu açınca, içerde bir romanın müsvedde- kerini bulmuş, ve onları okudukça romanın başlca kahramanlarının isimlerinin Silviya ve Horas olduğunu görmüş. Roman her ikisinin de hayatlarını tas- vir etmekteymiş, bu yazıların ilk sayfala- n Horas'ın, diğer sayfaları da Silviyanın el yazısile yazılmış imiş. Romandaki Silvi- ya da tıpkı hayattaki Silviya gibi zehirle- merek ölmüşmüş. Fakat romanın müsved- deleri arasında asıl - Bingfild'in nazan dikkatini celbeden şey, kadının veda mek- tubunun bulunması imiş. Erkeklere Yüz vermemek Lâzım &Ciddi bir kızım. Şimdiye kadar hiç bir erkekle eğlenmedim. Emelim temiz bir yuva kurmaktır. Böyle olduğu hal- de ne vakit sokağa çıksam arkama bir sürü erkek takılır, bunlar da ekseriya Fayıf, çelimsiz insanlar. Arkadaşlarımın hepai sevdaya düşkün, ben daha kim * seyi sevmedim. Kendi kendimi anlamı- yorum. Niçin böyledir söyler misiniz? Fındıklı A, Y, Siz daha toy bir çocuğa benziyorsu - nuz. İnsan — sevecek çağa geldikten ve sevebileceği bir erkeğe rastladıktan son- ta, gayrübtiyari sevgiye sürüklenir. Biz su üstündeki çöpler gibiyiz. Akıntı ne - reye götürürse oraya gideriz. Yalnız tiddiyetimizi muhafaza edersek bir de- receye kadar bu akıntımın önüne geçe - biliriz. Bu sebeple ciddi hareket etmekle ve erkeklere yüz vermemekle doğru ha- reket ediyorsunuz Horas Robertson Bunun üzerine bütün hâdiseyi dima- fanda sıralayan polis hafiyesi, Horasın si- gorta parasına tamaan Silviyayı zehirledi- ğine ve eesedin yanında bulunan mektubu da Horasın romanını yazdırırken karısına evvelâ imza ettirmiş olduğuna kanaat ge- tirmiş. Polis hafiyesi bunun Üzerine işi zabıtaya haber vermiştir. Tahkikat da bu neticeleri teyit etmi tir. Horas suçunu itiraf etmiştir. Ve gu su- retle ifadede bulunmuştur! SON POSTA (a Yerli mallar sergisini gezerken: Tütün. Tüık'ıyıyı tötün, kahveden sonra gir- miştir. Kahve Kanuni Süleyman za- manında girdi ve ilk kahvehane Hicri 962 yılında açıldı. Tütün Üçüncü Mehmet za- manında girdi. Tütünü Türkiyeye ilk geti- renler de İngilizler oldu: 1009 - 1015 Hic- ti yılları arasında idi, bazı emraza şifadır diye İngiliz tüccarları tarafından getirilen tütün, keyif ehli tarafından içilmeğe baş - landı. Bilhassa İstanbul külhanbeyleri, züre- fası, kahve müdavimleri — tarafından pek büyük rağbet gördü ve sür'atle yayıldı. Ulama bile tütün içmeğe başladı. Kahve « lerde oturulamaz oldu, herkesin elinde çu- buk, sokaklarda bile «pof, pofl deyu» tü- tün içerlerdi. Tütün ile beraber iki mühim mesele ortaya çıktı: 1 — Yangın, 2 — Tütün müptelâlarının işi gücü bı- rakması! İstanbul ahşap bir şehirdi. Bir cigara - dan binlerce ocak sönlüyordu. Dördüncü Murad, 1043 de kâhve ve tütünü şiddetle yasak etti. İstanbul kahvehaneleri yıktınl- dı. Tütün içmenin cezası «idamlı idi. Kene disi tarihin kaydettiği en meşhur ayyaşlar dan olan Murad geceleri dümlara çıkar, bacaları koklar, tütün kokusu arardı. Ölüm cezasına büyük bir iptilâ ile içiliyordu. Tütün yasağı 1048 yılına kadar çok şid- detli olarak devam etti. Bir gün gizlice tü- tün içen on dört kişi yakalandı, derhal bo- yunları vuruldu. Tütün içenlerden kimisinin DMN —SIHHİ BAHİSLER Uyku ılaçları niçin fayd yerine zarar verir ? Uykusuzluk neden ileri gelir, ııledıklen zaman uyuyal insanlar ne yaparlar, uykusuzluğun çaresi var mıdır Yazan ı Doktor Etem Vassaf gmen bütün memlekelte tütün | «— Kendisine hayatımızı tasvir eden birleli ayağı kırılıp — siyaset olunur, kiminin rToman yazacağımı söyledim ve bana yar- | boynu vurulur, kimi dört parça edilirdi. Bu dim etmesini istedim. O da razı oldu ve| cezaların icrasında bazan dördüncü Mu- cesedin yanında bulunan mektubu kend;-]nd bizzat bulunurdu. Bu yasak, halkın sıh- “CGÖNÜL İŞLERİ sine romana aidmiş gibi yazdırdım. Bir gün yemek yiyorduk, bir bahane bularak dişarı çıkarttım ve yemeğine çok miktarda zehir atarak, odadan savuşup git- tim.v Horas şimdi, soğuk kanlılıkla işlediği cinayetin hesabını vermeğe hazırlanmak- tadır. Mübaşiri döven ıvhkıt Dün Üçüncü Ceza Mahkemesinde Asliye 8 üncü Hukuk mübgosşiri Kâmi- li döven avukat Hayrinin muhakeme- sine bakılmıştır. Avukat Hayri, Kâmili bir ilârm me- selesinden çıkan kavga neticesinde | dövmüştür. Dün bu hususta şahitler dinlenmiştir. Avukat Hayri müdafaa şahitleri getireceğini ve muhakeme- nin başka bir güne kalmasını istemiş- tir. Bülbülderede J. D. Bahseltiğini: bülik di geliyor. Zaman ile düzelir, tabü hayat- tan zevk almağa başlarsınız. Hele evle- düzeliverir. * Halime Ferhan: Mektubunuzu dikkatle okudum, va - ziyetiniz beni de mütcessir etti. Güzel, iyi bir aileden yetişmiş olmamıza rağ - men, hayat sizi ber bangi bir kadının kolay kolay kabul edemiyeceği feda - kârlıklara sevketmiş, gitgide bir çıkma- za girmişsiniz. Bu adamdan ayrılırsanız bir başkası ile evlenmekte güçlük çeker: siniz. ÖO vakit belki de daha feci vazi - yetlere düşersiniz. Mademki - kardeşiniz de sizi kurtarmağa teşebbüs etmiyor ve vaziyetinizle alâkadar olmuyor, bugün- kü vaziyeti idameden başka çare gör - müyorum. Bir erkeğin çapkınlığı niha - yet bir hadde kadar gider, nihayet du- rur, Hele siz duygularınızla, güzelliği - nizle, zekânızla onu fethetmek yoluna girerseniz muhakkak ki onu bağlamağa muvaffak olursunuz. Hayli sabır, hayli zekâ, hayli maharet istiyen bir iş. Fa » kat hayat zaten kolay mı ki! TEYZE (bati düşünülerek konmamıştı. Dördüncü Murad gibi müstebit bir adamın istibdat ve zülmünü devam ettirmesine yardım et- tiğinden konmuştu. Murad ölür ölmez de yasak unutuldu, İbrahim zamanında halk yine kahvesine ve bilhassa tütününe ka - vuştu. Eskiden tütünden hiç bir resim mazdı. 1099 hicri yılında hazinede hk oldu. Tütün iptilâsı nazarı dikkate bndı. Derhal bBir uduhan — emaneli» olundu. alın- dar- a tesia Artık memleketin yerli mahsolleri arasına geçmiş olan tütüne de bir vesim kondu: Yenice tütününün kıyyesinden Ali tütününün — kıyyesinden gümrük alınacaktır. On ikinci hicri asırda İstanbul gümrü- ğünün yalnız tütünden hasıl olan varidatı senede elli yük akçeye çıkmıştı. Bu suretle tütün serbest olunca halkta dehşetli bir tütün tiryakiliği başladı. Fakat bu sefer tötünü içenlerden de bir erTeemi bid'ato a- Tandı. Fakat tütün sarfiyatı mütemadiyen arttı. Hicri 1107 yılında tütünün devlet ha- zinesine bıraktığı menfaat 300 yük akçeye baliğ olmuştu. Tütün devletin en mühim va- ridat membar olmuştu. Reşad Ekrem Koçu Fransanın Türkiyeye verdiği kontenjan Temmuz iptidasından eylül nihaye- tine kadar memleketimizden Fransaya 150. kental yumurta, 200 kental yu- murta akı, 250 kental şekersiz yumur- ta sarısı, 40 kental şekerli yumurta sa- rısı, 750 kental arpa 25,000 kental m- sır ihrac edilecektir. Bunlardan başka 1175 kental taze meyva 11,200 kental kepek, 312 ken- tal çiçek soğanı ve bin ton da keten ihraç edilecektir. Kaptansız gemi yokmuş Deniz Ticaret Direktörlüğü her sene olduğu gibi bu sene de bütün gemile - rin tahlisiye vasıtalarını umumt — tet - kikten geçirmekte ve acentelere lâzım gelen hususatta talimat vermektedir. Yazıldığı gibi bütün küçük gemiler kaptansız seyahat etmemektedir. Bun- ların hepsinin diplomalı kaptanları bu- lanmaktadır. Yolsuzluk yapan bir iki küçük gemi hakkında lâzım gelen ta- kibat yapılacaktır,” on, Kırca sekiz akçe merkezine müsbet bir tesir yapması uyku getirmesi, vücut o zehre alıştıkça güçleyir. Bunun içindir ki uyku ilâcına — alışmamak ve uykusuzluk zamanlarında ilâç kullan- mamak İâzımdır. Uyku ilâcına alışmış bir hekim — tanı- nm. Avrupada tahsilde bulunduğu zaman- larda derslerini yetiştirebilmek ve tezinde muvaffak olabilmek için gecelerini gündüz- le birleştirmiş. bir buçuk ay süren bu de- yamlı yorgunluk uyku müvazenâsini boz- muş, artık uykusuz günler başlamış ve bu- nu seneler takip etmiş. Şimdi kullanmadı- & uyku ilâcı yoktur. Bu ilâçları aldığı za- manda bazı istirahat şartları lâzımdır. Ka- pilar açılmayacak, koridorda bir hareket olmıyacak, bitişik matbaa — çalışmıyacak, sokaktan gürültü çıkaran süp- rüntü arabası geçmiyecek. Bütün — bunlar mevcut olmadıkça uyku ilâçlarının beş pa» ya etmediğini anlatır, durur. Kafasına sap- lanan bit mermi yüzünden, dimağındaki üy- ku merkezi hurap olmuş bir Avusturya za- biti on dört senedenberi gözünü kapama- mış. Uyku ilâçları ve yarım saatlik bir uy- kuyu temin edecek bir çok çarelere baş yurmuş. Hekimler, muayeneler, ilçinr bü- tün yapılan müdahaleler boşuna gitmiş ve nihayet kendisinde ebedi uykusuzluk mev- cut olduğunu ve bunun tedavisi mümkün olamıyacağını anlatmışlar. Bu zabit arkadaşları yataklarına çeki- lirken ellerini avuçları içine ahır ve karan- hk geceleri nasıl geçireceğini düşünürmüş. Bir günün yirmi dört saatini okumak, gez- mek, ve başka başka eğlencelerle — geçir- mek imkânını kaybetmiş. «Herkes — uyku sandeti içinde tatlı bir rüyanın zevki ara- sında mişil mişil uyurken ben başkalarının bu saadetini kıskanıyorum.» diyor. Uykusuzluk hastalığı geçirenlere muka- bil kuvvetli bir irade kullanarak istediği ea- | atte uyuyan, istediği kadar uyuyan ve her|' istediği #aalte uyanan maruf şahsiyetler de tanıyoruz. Bunlar için tenbihli saate ihtiyaç yok- tur. Su içer gibi, yazı yazar gibi, söz söyler gibi bir uyku... Saati, zamanı ve yeri olma» yan mantıki bir uyku.. Bunlar büyük irade sahipleridir. Her- kes az çok kendisinde bunu tecrübe ede- bilir. iradesine güvenenler, sinirleri sağlam olanlarda müsbet bir neticeye — varılması Mâçlarla zehirlenmiş bir kanın ııyhl pek mümkiadür. Bu tecrübeyi şahsımda — yapıyorum ve muvaffak oluyorum. Uykusuzluk başladığı zaman bundan kurtulmanın çarelerini aramalıdır. — Kanı temiz ve mikropsuz olanlarda uykusuzluk bir takım tâli sebeplerin, manevi ve mad- di üzüntülerin yardımıyla husule geldiğine göre evvelâ sinirleri kuvvetlendirecek ça- relere baş vurmalıdır. Meselâ ılık bir duş, gece yatarken va- hat bir uyku getirebilir. Hele deniz banyo- ları, mevsiminde, uyku için en — faydalı i- lâçtır. Gece yürüyüşlerinden sonra ahnan bir duş alınacak herhangi bir uyku ilâcınden daha çok müessir olur. Bazı hastalar tanırım ki onlar — yati yattıkları zaman numara sayarak aykulı nı getirmeğe uğraşırlar ve yahut — tavan sabit bir noktaya bakarak gözlerini ve ki falarını yormağa üzenirler. Banlara hiç züm yoktur. — Ben uyku uyuyacağım ve bunun içli yorulan kafamı bir daha yormağa lü yoktur demek kâfidir.. Kendi kendine yapılan - bu telkinli çok müsbet faydaları vardır. Yine kendi kendine: — Bu gece de uyku uyuyamıyacağ demekle nasıil uyku merkezini daima bih etmiş oluyorsak, bunun aâksi e vi kidir. Şu halde irade ile elde edilebilecek lan bu en mühim ihtiyacımız için sinirlerimizi kuvvetlendirerek işe başlı hıyız. * Yatak odalarının pencere ve kapıleti yaz, kış kapalı bulunduranlar pek çokt Böyle pis ve zehirli bir hava içinde elbeti uykü pek çabuk gelmez, elbet rahat bir ku uyunmaz. Pencerelerden bir tanesini dına kadar açık bırakmalı ki temiz içeriye girsin ve tenelfüs tabil şekilde vam etsin. Bu temiz hava uyku merkezil en istediği ve beklediği Bir şeydir. Çobanlara bakınız, ayak üstünde evvel palarına dayanarak uyurlar. - Kervanlari da mertkep üstünde uyuyan devecileri nadoluda çok gördüm. Açık havayı uykl suzlara tavsiye ederim. Programsız bir İ yat yüzünden bozulan sinir müvazenı ortaya çıkardığı uykusuzluk — derdi; kurtulma yollarını bu suretle işaret oluyorum. Tavsiye ettiğim şerait dahili iyi olmuş pek çok uykusuzlar vardır. Keyif veren zehirler gibi uyku ilâçle da pek mecburiyet hasıl olduğu ve hel tarafından kat'i surette lüzum — görüldi .zaman kullanmalıdır. Bunun haricinde istimali sıhhat ve hayat için daimi bir ve istirap memba: olmaktan bizi kurt! maz. Etem Vi TAKVİM s.umı | Reb' ülâhır!