BAA A LA — şünemiyecek kadar kalın kafalı değiliz. — birine tahammül edemeyiz. — yenlerdir. Seba melikesi yıllarca — diye ahdetti? Hero sevdalım Leandre, sa- — bili görmesin de denizlere kaybolsun diye, — bere Yahyanın başını kestirdi? Sevda da | — göhretim ebedi olacaktı. H_o__r_gün Bir Gencin Cehaleti * Bir Gencin Cehaleti ayramda tanıdık bir tıbbiyeli genç bayram tebriğine geldi. bulunduğu sınıfta 510 talebe varmış. Bunlardan ik- malsiz olarak yalnız 40 kişi geçebilmiş. ge- vi kalan 470 talebe ikmale kalmış. Sevindik. Bizim oğlumuz çalışkan ve ka- biliyetli olduğunu göstermiş Kendisini teb- yik ettik. Sonra bahis değişti. Günün meselelerin- den bahis açıldı. Bizim tibbiyeli genç dün- yadan bihaber. Ne Japonyada isyan çık - tığından, ne İngiltere ile İtalya arasında barp doğurabilecek bir ihtilâf bulunduğun- dan, hattâ ne de memlekette olup biten - den haberdar. © vakit şaşırdık. Ve sebebini anlamak istedik. Genç biraz tabiü, biraz bir hal ile izah etti: — İmtihanlarımız yeni bitti. Yalnız fiz- moloji dersinden 4000 — sahife okumağa #astburdum. Hiç birimiz başımızı mektep kitaplarından dışarı çıkaramıyoruz. Bü - tün alâka ve dikkatimizi mektep dersleri- mmiz yiyor ve ufkumuz mektep duvarlarının dişına çıkmıyor. Ne gazete, ne meemua; me de hariç bir eser okumağa vakil bula- biliyoruz. Kaldı ki bizim Talebe Yurdunda gazete ve mecmua da bulunmaz. Meraklı olanların da okumasına müsaade edilmez. Bu izahatı dinledikten sonra mektep - lerin çoğalmasına, memlekette okur ya - utangan — zarların artmasına rağmen niçin okuyucu kütlenin artmadığını, niçin hâlâ kitap, ga- zete, ve mecmua — satışlarında yükselme başlamadığını daha iyi anladım. Ulku mektep duvarlarından ibaret bir mektep gençliği dünya ve hayat ile a - Tâkalanmaz ve okuma zevkini almazsa, bizde ne okuyucu kütlesi çoğalır, ne de ha- kikaten münevver ve geniş görüşlü bir ne- — sil yetişebilir. /— Hâdiseler Karşısında: Türk kafası tabiri Çok bilenler diyorlar ki: — «Töte de Turc» tabirinin manası yoktur. Çok bilen çok yanılır sözüne bir misal daha. hakaret * Bir muharrir, Töte de Turc'un lügatte - ki manasını yazıyor: «Tenkitlere, hücumlara ve — ulu maskaralıklara hedef olan adam.» Böyle bir adama Türk kafası denilmesi- me biz tahammül edemiyoruz. Tahammül orta — edenlere de bir diyeceğimiz yoktur. . Laval bizzat kendi kendinin ğamı bu kadar iyi yapamamış. — Türk kafası, dedim, amma bunda avukatlı- Türkküğe bakaret manası yoktur. Demiyor. d «Töte de Turce kahn kafahı Türk. de - mek değilmiş. «Töte de Turco un — kaha kafalı Türk manasına gelmiyeceğini dü - Gazetemizde: «Töte de Turce demek, kalın — kafalı Türk demektir. Tarzında bir şey yanl - madı. * Bizim kafamıza vurulmaz. Her ne ma- mada söylenirse söylensin Töte de Ture ta- İMSET Özlü sözler: *Sevdada sefa umanlar sevdayı bilmi - sevdiği Süleymana kavuşmadan biraz evvel, acı acı neden ağladı? Neden Psiche aşkın en mükemmelini tatmışken bir daha sevmem karadan, elinde tuttuğu meş'aleyi neden #öndürdü? Neden Salome Ken'an Peygam- | #pla umanlar Bu eararı bilmiyorlar.» Yakup Kadri —| Eğer Moskovaya girdiğim gün ölseydim Ölümün eli bizi nerede bulur, ne vakit yakalar bilemeyiz. Bu görünmiyen esrarengiz el, daima başımı: talık, ihtiyatsızlık, itinasızlık, dikkatsizlik onun aradığı fırsat- lardır. Bu fırsatlara imkân vermemek mizdedir. Sıhhatimize bakabiliriz. Vöcudumuzu lıılıliıı isti. LSs ÖZ ARA Eski dünya Şampiyonu boksöre Kafa tutulur mu? Amerikada asansörcülerin grevini mü- teakip hayat tamamile durmuş. Seksen katlık binalara çıkarken yolda tkanıp ba- yılanlar, az değilmiş. Bu meyanda eski dünya şampiyonu boksör Dempsey otur - duğu evin yirminci katından aşağı inerek gçocuğunu gezdirmeğe götürmüş, — aşağıya | kolayca inmiş, eve döndüğü zaman bizzat | işletmek üzere asansöre — girmiş, — kapıda bekliyen grevciler, meşhur beksörü tanı - | mıyarak kendisine kafa tutmak istemişler | yumruklarla üstüne — yürümüşler, — onlara dert anlatamıyacağını anlıyan eski dünya boks şampiyonu bir iki tanesini yere se - rince, iş anlaşılımnış ama Dempseyin da ye- re serdiği insanların yekünuna üç beş tane- si daha katılmış. * Parlamentonun mezarı Tokyodaki parlâmento binası eskidir. Japonların mubafazı ikları yeni — bına inşa etmelerine mani olmaktadır. Meb'uzan meclisinde hükümdara yaldızlı bir koltuk vardır. Kürsüye çıkan hatipler ekseriya boş olan bu yaldızlı kol- tuğun önünde hürmetle eğilip sözlerine öy- le başlarlar..... O koltuğa hükümdardan başka kimse aturamaz. Yeni parlâmento binas henüz — ikmal edilmemiştir. Daha doğrusu edilememek- tedir. Japon milliyetperverleri, — bu bina için «Parlâmentonun mezarır — demekte- dirler. mit * Amerika haydutlarının yardımcıları Amerika haydutlarına Gangster derler. Bunların soygunlarda muvaffak olabilme- leri için yardımcıları vardır. Bu yardım - cılar şunlardır: İcabında saçlarını boyamak için bir ber- ber, çehreyi değiştirmek için estetik ope -| , rasyonlar yapan bir doktor, tabanca taşı- yan cepler yapacak terzi, kurşun işlemi - yecek otomobiller yapan fabrika ve çalın - mış paralara yataklık edecek bir banker. SON POSTA Tâsına maruz bırakmıyabiliriz. Hayatımın tehlikeye koyan —- ceralara atılmayabilirir. Ölümle karpılaşacağımızı zannettiğimiz yerlerden uzaklaşabiliriz. Ölüm karşısında insanın bulabildiği müdafaa vasıtaları bun- lardır. Bunları da ihmal edersek o vakit ölüm bizi affetmez, yılıııııııı yapışır ve tedbirsizliğimizin cezasmı verir, s_ıN—DîÜ Gergıdanuı Dnçeye Hayranlığı Fransız gazeteleri yazıyorlar: aHabeş - İtalyan — harbinde, Badoglio Enderta sıralarda, gazetecilerin kalınalarını emretmiş. z ucunda fırsat bek- kismen — bizim eli - HERGÜN BİR FIKRA Bir o eksikti! Borazan Tevfik merhumun, kanşık bir istimlâk işi vardı. Bu yüzden alaca- & olan yöz küsur İira bir parayı almak için, yedi senedenberidir uğraşıyor, bir türlü alamıyordu. Buna dair vermiş olduğu istida © - radan oraya havale edilmiş, derkenar- lar, zabriyeler, sual — işaretleri, bağlı müzekkereler ve ilâm ve istilâmlarla, yedi senede koskocaman bir tomar | | muhayyel bir şey yazayım! demiş. haline gelmişti. Fransız gergedanın aşklarından bah - İşini usanmadan takip eden Borazan | | setmeğe kalkışmış. İtalyan ise düşünmüş Tevfik yine bir ramazan günü maliye- | | ve şuna karar vermiş: ye gitti, alâkadar memura — aacldı. — Ben gergedanın duçeye hayranlığın- Memur oruçlu idi; olanca sinirleri ge- | |dan başka bir şey yazamam! rilmişti. Tevfiğin mrarları önünde: * — Be adam! Musallat olup durma, Akdenizi kurutmak İsteyen sonra mübarek günde Allaha havale di Alman matbuatı Münihte profesörlük Diyince, Tevliki eden mühendis Jeolog Svergel den uzun — Zaten havale etmediğinle bir e- | a bahsetmektedirler. Bu adam Afrika rası kalmıştı.. Edin de tamam olsun! | | t'asının, iklim ve çeraiti hayatiyesini de- eetllküi Ceklik Giştirmek istemektedir. Profesöre göre * x| Bahrimuhitin ve Karadenizin Akdenize su vermelerini menedecek bendler inşa olu- kazanılacaktır. Profesörün projesi tetkik mareşal yaptığı gerisinde muharebesini cephe şey bulamıyan gazeteciler, vakit geçirmek için, gergedan hakkında bir yazı yazmak istemişler. Alman — Ben gergedan avı hakkında edilmektey- Erkek, süt veren hayvan, eu. Yukarıdan aşağıya: | — Vücudumuzdaki kırmızı su, hoca çıkaran mektep. 2 — Yüz yıl, köle. 3 — Fransızca alfabe. 4 — Beyaz, — süpürür. 5 — Beygir, meşher. 6 — Elbiseleri asa- rz, sözde manasına gelir. 7 — Bağla - mak, piyazlamak. 8 — Sinirler, | ilâvesile kış sporu yapılır. 9 — Tok değil, üstün gelmek. 10 — Tokatın sesi, dair, su. V| — |Kuşlar onunla uçar, Allah. Tallen a Dünkü bulmacanın halli: Soldan sağa: | — Şehrin küçüğü, sevda. 2 — So -| | — Anka, kaba. 2 — Muil, ak. 3 — murtkan, yapmak. 3 — Masırda meşhur 'İm, amca. 4 — Rusya, aki. 5 — Kaya. nehir, ağa, zaman. 4 — Kaşa sürülür, N6 — İl, makaa 7 — Kumar, tâ. 8 — Ak- uzdaki kızimızı #u olür. | yep, 9 — Zede, ikna. — İşaret edatı. yüksek yer. 6 — Ter - Yukandan aşağıya: biye, zamanı gösterir. 7 — Bir millet, ikin- | | — ÂAmir, ikaz. 2 — Namuslu. 3 — ci B — İnatçılık. 9 — Esmekten emri ha« | Ki, med. 4 — Alay. 5 — Makara, 6 — zır, amelenin işi bırakması, 10 — Bir no- |Kaç, ak, ki. 7 — Akasya, terk. 8 — Kas- ta, Adalar denizinin yeni ismi, kök. 11 — İten, askı, aba. ilâvesile vücud İSTER İNAN İSTER İNANMA! İki gün evvel Şişhane yokuşundaki kaza tahkikatının son keşfi yapılırken tramvay mümessilleri, tramvay arabasının yalnız el frenile Kroger obelinin önünden bankalara kadar inebileceğini iddia, ve bir tecrübe yapılmasını teklif etmişler. İşte bunun için tecrübe yapılacak arabanın hareket kolu çıkarılmış ve bu süretle arabadan cereyan Ehli vukuf tayin edilen belediye fen Hulki, makine şubesi müdürü Nusret, ve seyrüsefer mühendisi Yakup, bu tecrübenin tehlikeli olacağını binmemişler, ve arabaya binmek istiyen müddelumum! mua- vini Hikmeti de bundan menetmek istemişlerdir. Hikmet buna rağmen arabaya binmiş, yokuşuna ve oradan da Bankaların önüne doğru yalnız el İSTER frenile son sür'atle inmiş, içindekiler hayli endişeli dakikalar geçirmişler, .. İnsan bu satırları okurken, hayretle duraklıyor. Mütehas- mslar böyle bir tecrübenin tehlikeli olduğunda ittifak ediyor- lar. Fakat bu ittifaka rağmen tecrübe, onların gözleri önünde yapılıyor ve tesadüfün lütufkârlığı sayesindedir ki bu fenni (1) tecrübe ikinci bir facia ile nihayetlenmiyor. Bir, müddelumu- miyi, bir vatmanı böyle bir tecrübeye sokmak ne sebeple olursa olsun tecviz edilemez, kanaalindeyiz. Ve sen artık, ey kari, iki insan bayatıı feci ve müthiş bir ölüm tehlikesine maruz bırakan böyle bir hareketin zamanın ileri telâkkilerine uygun bir ofenni tecrübe» sayılabileceğiner İNAN İSTER İNANMA! kesilmiştir. müşaviri — Mustafa söyliyerek arabaya ve araba Şişhane Cephe gerisinde kalan ve yazacak bir | Sözün Kısası Milletler Cemiyeti İIşin alayında E. Ekrem-Talu v ki devrin ricali arasında, zekâsi, — nükteleri ve tok sözlülüğü —ile — şöhret kazanan Ermeni Manas Efendi" nin bir çok fıkraları arasında bir tanesi - vardır ki pek hoşuma gider, 3 Manas Efendi, bir gün o vakit kâ — sadrâzamın iftarına gitmişti. Vükelâdan bir çoğunu arada buldu.. Yiyip, içildi; sofradan kalkıldı; ortâ salonda kahveler, çubuklar içiliyorken dereden, tepeden sohpet te başladı. Her kafadan bir ses çıkıyor, her ar ğızdan mâlâyani sözler firlıyor, Mas — nas Efendi de bir köşeye büzülmüşr hayretle dinleyordu. * | Onun bu halini | gören sadrâazam paça: 1 — Ne o, Manas Efendi? dedi, Suçr. |ma sapan — söylendiğimize bakıp ta- — ayıplayor musun? — Aldırma, canıms biz şaka ediyorüz. Manas Efendi, sozukkanlılıkla ces vap verdi: Z— Malüm, efendimiz!. Lâkin bazı defa bu şakalar Meclisi Has Vükelâ müzakerelerinde de or huyor da bendeniz ona esef ediyorum' Siyasi hadiseleri dikkatle takip edir yorsanız, bir. müddettenberidir, Ce İnevrede Milletler Cemiyeti müzakere- İlerine de şaka karışmıya - başladığını, 'en vahim vaziyetlerin bile cemiyetçe lâyık olduğu ehemmiyetle nazarı dik- kate alınmadığını siz de fark etmişsi- nizdir. Aylardan beridir, tekerleme oyna* yan mahalle çocukları gibi: «Petrola ambargo komalı mı, ambargo koma* İmalı mı?» diye tutturdular; buna ait 'lzklıs fıkara arzuhali gibi komiteden 'ıkoınııe)e havale ettiler. Kızgın siyaset İkükinün altında sönmemiş harp kıvil cımları uyandı; bu kıvılcımlar ateş ok du, alev oldu, nerdeyse saçağı saracak: bu sefer sade Avrupayı değil de yedi iklim dört köşeyi tutuşturacak, hâlâ Milletler Cemiyeti Osmanlı devi /rindeki meclisi haslar gibi işin alayında. Ama, böyle de olmasa, Manas E- fendinin adını kim, ne diye anıp ta rah* met oluyıul değil mi? Z— x.u.Z'ıZ.-. Malümle vi Biliyor Musunuz? 1 — Siyam krallığının idare merkezinift adı ıedıx) eli rindedir? 3 — Meşmtiyet devrinin ilk istikrafi kaç senesinde aktedilmiştir?. 1 — Talât paşa nerede ve e vakli ölmüştür? Ğ 5 — Sait Halim Faşa ne vakit ölmüş * — tür? Sürlâç istasyonu hangi hat üze * (Cevapları yarın) * (Dünkü suallerin cevapları) 1 — Kostariganın idare merkezi Cozodur. 2 — Dünyada takriben 150 milyon ıeı-'-' vardır. 3 — Büyük muharebeden evvel İstaf” bulun nüfüsu 1,345,034 olarak ehmil — ediliyordu. | 4 — Tanzimlalı Hayriye 1255 erncsindi 4 ııs.; .._J l 958 de doğmuştur. Özlü sözler: eHarikulâde bir kaç alelâdenin birlet * mesinden meydana gelir. Öküz ıııııı_le dir, ağaç alelâdedir, vaktaki öküş —»& çıkar, harikulâde vücut bulur.* Ahmet Haşimi Öyle zannediyorum İi zeki dediflfi insanlar daha kolaylıkla kıııdıııı.ıbıır';' Zira bunlar " tecrübelerini - hayattarı €8 - daha — kolaylıkla - basilmiş sahifelef £ den alırlar e ğ hükümdarı akedonya çat a