Bayramda hediye Bayramda hediye ll an'anelerimiz içinde beni en ziyade sinirlendiren bay- romlarda — münasebeti — olmıyan ki - elere hediye vermek meecbı- iyotdir. Sa'ah dalba giynmemlş iniz Kahvultı masasında çoc. klarınızla boyramın ilk neş'esini tatmakla meşgulsünüz. Derken kapı çalınır. Açarsınız. Kapıcı, bayram hedi- yesi almıya gelmiş. On dakika geçmer, kapı ça- hrar, bu defa bekçi bayram he- diyesi dilenmiye gelmiştir. Onü postacı, gazeteci, gu ve bu takip eder. Bu ları : hepsl sizden bayram hediyesi is erler. Sanki bu onla- rın hakkıdır. ve siz de onlara bayram hediyesi vermiye borç'u- sunuzdur. Peki ama bu adamlara İstih- kak kesbetmedikleri bu parayı bizden istemek hakkını kim ver- miştir? Hak edlmeyen para sa- dakadır, ve istihkak kesbedilme- den para istemek - dilenciliktir. Bayramda biz bu dilencil ği milli bir an'ane halinde ve bütün mik- lete şamil bir şekilde tatbik ederiz. Bayramda mutlaka br hediye vermek İâzımsa bunu Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu — gibi mücsseselere vermeli ve bu ferdi Resimli Makale SON POSTA 'ş' B £ PW Kendinizi bir an için Amerikada tasavvur edin. 130 milyon | anlamak ibtiyacını duyuyor. ğ müfuslu bir memleket. Yarın asırda eski dünyayı geride bıraka- | Bu muazzam makine medeniyetini Amerikalılar — bir asırda rak dev adımı ile ileri atılmış. Senelik mali varidatı 90 mülyar do- | kurdular. Ne tarihleri, ne mazileri, ne de tecrübeleri vardı. ları buluyor. Dünyanın en zengin milleti. Her evin kapısında bir | — İşte biz bu medeniyetlere yetişmek — istiyoruz. Aramızdaki etomobil, yurdun her köşesi birbirine asfalt yollar, demiryolları veriniz. ve tayyare postalarile bağlanmış. Dünyanın dörtte üçünü elinde bulunduran İngiltere bile adım atmadan evvelâ onun fikrini mesafeyi bir ölçünüz ve çalışmanıza ona göre kuvvet L Çok çalışmak, çok yorulmak, bu bir asırlık uçurumu bir çey- rTek asırda doldurmak mecburiyetindeyiz. SÖZ ARASINDA Dünyanın en Asri hapishanesi Amerikanın muhtelif yerlerinde asri ha- pishaneler inşa edildiğini, mahpusların briç oynadıklarını, radyo dinlediklerini biliyo- ruz. Dünkü posta ile gelen Fransız gaze - telerine nazaran nazarı dikkati celbetmi « yen bit yerde öyle bir hapishane vardır ki, bütün mümasillerinden daha fazla as- ridir ve medel olmağa lâyıktır. Bu hapisha- sadaka ve dilencilik an'anesine |.. , palığın hapishanesidir. Burada üç bü- Dihayet vermel.dir. Hele bekçi | ..re vardır. Her mahküm için bir hasta gibi, postacı gibi devlet memuru (, L.cı, bir hoca, ve bir berber bulundu - olanların. kapı kapı dolaşarak namına a fena bir âdettir. Biliyor Musunuz? 1 — Kostariganın idare merkezinin adı sedir? İ 2 — Dünyada kaç milyon zenci vardır? B 3 — Büyük muharebeden evvel Jatan - K bulun nüfusu ne kadardı? rulmaktadır. Mahkümlar büyük — ve laş para istemeleri devletin otoritesi |.. < bir traçada yağmurlu günlerde bile gezebileceklerdir. Fakat şimdiye kadar buraya mahküm girmemiştir. * Eşsiz bir sıhhat mücssesesi Rusyada, dünyanın hiç bir tarafında eşi bulunmayan bir ahhat müesesesi ku- rulmak üzeredir. Bu mücese seye verilecek hiç bir 4 — Tanzimatı hayriye nö vakse han ee, l ırlmamıştır. Fakat yar dilmiştir> rayacağı iş büyüktür. Bu sıhhat mücsse- | 5 — Tarihte Filip namile meşhur olan |,sinde muhtelif daireler bulunacak ve her Makedonya hükümdan ne vakit doğmuş - İ gairenin bavası dünyanın bir iklimine “te- tur? (Cevapları yarın ) * Dünkü suallerin cevapları 1 — Eski Yunanlılar zamanında Delhi “şehrinde kayıptan haber veren - bir kadın vardı. ç ayaklı bir iskemleye otururdu, ri- Yayete göre Sultanahmetteki yılanlı sütun bu iskemlenin ayaklarından biridir. 2 — Nepal Hindistanda bir mihraceli- ğün adıdır. Nüfusu 6.640.000 dir. 3 — Köprü ile Rumelifeneri arasındaki mesafe 17,1 mildir. 4 — Şehirlerimiz arasında deniz seviye- sinden en yüksek olanı 1915 metre ile Er- zurumdur. dür. İ Özlü sözler: sEdebi eserlerin bir şalgam tarlamı ka: dar fayda temin etmediği bir memlekette ediplerin yokluğundan ve edebiyatın kol- kağundan şikâyete kimsenin hakkı olamaz.v Agâh İzzet «Kelimeler güneş şaaları gibidir. Ne- kacar toplu olurlarsa o kadar kuvvetle ya- karlar. » Robert Sauthey «Fikirlerin en çok sürüleni içi gayet boş. üstü fevkalâde boyalı, ve sesi san derece tannan olanlandır.e , kabül edecektir. Meselâ ciğerleri mcak — memleketlerin kuru iklimine ihtiyaç gösterenler, vereme tutulup ta yüksek dağların temiz havasına ihtiyâcı olanlar burada aradıklarını bula- caklardır. Bu sıhhat müecstesesinde kumlu plâjlar da bulunacaktır. * Senede 250 ınllyo;ı Kazandıran dağ Mönt Blane dağının büyük bir fabri- kadan fazlâ gelir temin ettiğini bilir misi- niz? Beteket versin Mont Blane bir kim- senin malı değildir. gelirinin çokluğu — ile hirsi tahrik etmez, — kazandırdığı — parayı binlörce kişinin cebine dağıtır. Bu gelirin nasıl temin edildiğini de söyleyelim: Bir İistatistiğe göre dağa 1932 yılında Frsn - 5 — Aznavutluğun nüfüsu - (817,500) (©Z tathımailine 410 bin, İtalyan ve laviçre sathimailine 275 ve 350 bin kişi çıkmış- tır. Beherinin bu #por seyahatinde sarfet- tiği para ssgari 250 franktır. Yekünu tam 250 milyon frank yapar. HERGÜN BİR FİKRA Dalkavukluk Beşinci Mehmet (Reşat) gayet fena lâkırdr eder, yayvan ağrından çıkan sözler güç anlaşılırdı. yorken, binek taşında durdu ve maiye- tinden birine bir şeyler söyledi. Muha - tabı da anlamış gibi bir temenna edip, çekildi. Biraz sonra bu adam, orada bulun - muş olanların yanlarına sokulup sordu: tiniz mi? — Hayır, neden sordunuz? — İşidemediğiniz bir şeyi niçin an- lamış gibi davrandınız? — Kendilerini anlamamış gibi gö - rünmeyi edep ve terbiyeye münafi gördüm! BULMACA 1234567 89 Soldan sağa : | — İami var cismi yok bir kuş, terbi » yesiz. 2 — Eğilmiş, beyaz. 3 — İlâcın türkçesi, babamızın kardeşi. 4 — Sovyel- lerin eski ismi, kış aporu yapılır. 5 — Taş. 6 — Memleket, başına bir M ilâvesile ke- ser. 7 — Paralı oyun. uzağı — gösteririz. 8 — Sölün hüyven” 9d Yisi; Küi (- mak. Yukarıdan aşağıya : | — Emreden, uyandırmak. 2 — Onur- lu. 3 — Rabit edatı, kabarma. 4 — Ta « kım. $ — İplik sarılır. © — Fiat öğren - mek üzere soranz, beyaz, rabıt edatı, 7 — Bir ağaç. bir Te ilâvesila İygakınız. ö — Bilerek. 9 — Elbizeleri asarız, çoban el - İSTER İNAN İSTER İNANMA! Bir arkadaşımız yâzıyor: «Karagözde bir Yalova safası vardır. Tlarımız için olimpiyat safası çıktı. Fakat yor. Galiba her taraftan yükselen teecssür ve muahaze sesleri ufak bir intibaha sebep olmuş ki şimdi bu safanın bazı kayıt- Halit Fahri Ve Baykuş Şair Halit Fahri bir gün Ankarada «Baykuşo adındaki piyesinin gayet kötü bir tulüst kumpanyası tarafından sahneye konulduğunu duymuş. — Gidip — piyesinin berbat edildiğini görünce hemen zabıtaya baş vurmuş. Ve hakkı telif kanunu mu - cibince, piyesinin bu şekilde — temsiline mâni olunmasını istemiş. Karakoldan çıktıktan az sonra bir bil- diğile karşılaşmış. Şairi fazla sinirli gören ahbabı: — Geçmiş olen üsteti Demiş, bu ne hal böyle? — Hasta mısın? — Hayır... Hamdolsun, bir şeyim yok! — Pek asabi görünüyorsun da? Halit Fahri, dert yanmak ihtiyacile: — Nasıl asabt olmayayım? Detmiş. Benim «baykuş» u oynatıyorlar! rini açmış: — Nerede oynatıyorlar üstat? — Tulüat kumpanyasında! Beriki kemali safiyetle gülmüş ve: — Aman, demiş, gidip görsem. Çünkü ben maymun, ayı oynatıldığını görmüştüm amma, baykuşun da eynatıldığını hiç duy- mamıştım | * Fona yer İmsetle birlikte Kadıköyden tramvaya bindik. İmset tramvayın ötesine berisine asılmış olan levhaları okudu: «Vatmanla konuşulmaz», vatmamın ya- nında durulmazs, esigara içilmeze, «yerle- te tükürülmez». «tramvaylar yürürken ka- pılar açılmazı — Yahu, dedi, ne fena yere gelmişiz, insana hiç bir şey yaptırmıyorlar. bisesi. Dünkü bulmacanın halli: Soldan sağa : | — Kartaca| bel. 2 — Aşı, daima. 3 — Fasulye. 4 — Ma, yas, atak. 5 — Araba, ak. 6 — Kan, Taç, emn. 7 — Ki. intaç. 8 — Miat, ama. 9 — Arap, aza, 10 — Kanape, kanca. 11 — Ne, si, Naim. Yukarıdan aşağıyar: — 1— Kaymakam, an. 2 — Aş, ara, iane. 3 — Rif, Ankara. 4 — Ayb, itap. 5 — Sant, pas. 6 — Us, 7 — Adı, acımak. 8 — Ayak, Nazan. 9 — Bint, et, ana. 10 — Em, maç, acı. !! — La, kone, sam. lar altında yapilacağına dair ortada bir rivayet dönüyor: Şimdi bizim sporcu- acısı da bizden çıkı- Wİ M- almacakmış!» Müsabakaya iştirak etmek istiyenler, müsabakada en «z beşinci geleceklerine dağr — bir taahhütname — vereceklermiş. idarecilerden de güya taahhütname İSTER İNAN İSTER İNANMA! Fazıl Ahmet Sözün Kısası | Yazı Çok Olduğu İf ; Bugün Konamadı Sofyada bir FHabeş zabiti İtalyan hastanelerind€ kaçan zabit İstanbulâ geliyormuş Sofya, 7 (Hususi) — Geçen f İhudutta Yügoslavyadan Bulgar # ziğina gireği Çikolata Tenğindi |larında bir adam “yakalanmıştır. İfadesine göre, kendisi |Şlumu adında bir Habeş zabiti $ Habeşistanda 26 teşrinievvelde * |Tafarinin ordusunda harp & lıyaiındım yaralanmış ve zehirli € dan da müteessir olduğu için Hat lara esir düşmüştür. Bundan Habeş zabiti, İtalyada yatırıldığı Üİ yest kasabasındaki hastancden *” rak Yugoslavyaya geçmiştir. Y lavyada bir köylü, parmağındaki | züğüne mukabil kentisini hut Bulgaristana geçirmiştir. Bu tanbulda Habeş sefareti bulun!? dandolayı İstanbula gitmek ü raya gelmiştir. F Polis müdürü bu adamın bir kâr olup olmadığını tetkik etm dir. 4 Nevil Çemberlai! göre: c Bir harp olmak ihtim#” yoktur Londra, 7 (A.A.) — Neville © ği fında demiştir ki : «Başka yerlerde cereyan edeti £ diselere göz yumamayız ve n timizin emniyetini temin buriyetindeyiz. Avrupa memlt kuvvetlerimizi ancak — taarruza Wnüıh'quıluvd edecek olan bir hava filosu ib meğe karar vermiştir. Bu kuvveti o kadar büyük © hangi bir taraf, bunu tinde kalacaktır. Biz, bir harbin vuku b tahmin etmiyor, ve bu harbit p malıyız.» İtalyada bir tayyare kasında infilâk Milâno, 7 (A.A.) — Bu sabö Öf 4 de bir tayyare motör fab müthiş bir infilâk olmuştur. Fazla kızdırılan bir kazan. € patlamış ve bir benzin depğ'; K muştur. 9 işçi ölmüş, 15 işçi Te — İsurette yanmış ve yaralanN! d 14 Edirne hapisha_ Nisanda açılıy?” Cellât gölünde de bir ' hapishane kurula! İzmir, 7 (Hususi) — Ceze evleri müfettişi Mutahhar — zirai ? İ hakkında şu malümatı vermişlir v y — Edirne hapishanesinin V içinde yapılacaktır. Bu bal vy& ceza evinden 300 mahküm :ıb" 4 tir. Ayrıca Cellâr gölünün kert? | ha da da bir zimi. hapishane YaP şünülmektedir. —