B Şeta | TÜRNLER ; ROMA KAPILARINDA Yazan: Gerhart Filert — 103 — 125/2/935 Çeviren: Arif Cemil Büyücü kız; Attilâya: Sende çok yaşayamıyacaksın!. Dedi | Sarmatlı kadın arabanın içinden bir:vdrııdedi. tava çıkardı. Kadın düşünüyordu: «Şayet Vard bu gece ölürse, daha |için söyledim ve vücudumu mukaddes gün doğmadan arabanın içinde habis| Tuhların rahip tarafından defedilmesi lâzım gelecek. Bunu gün doğmadan evvel yapacak; yoksa o arabaya tek bir Hün bile binmeğe cesaret edemez. Bu da çok yazık olurdu, çünkü Suomi | kızı elbette sandıkların içine bir çokı altın bilezikler saklamıştır. Kadın ölü- Yor; hattâ ölmüş gibi bir şey. Belki Tahip, habis ruhları defetmeden evvel — Brabanın içine girerek o altınları ça - Onları rahipten evvel ben alırsam iç fena olmaz. Suomi kızı: — «AÂteşi yak ve arabanın tavan ör- tüsünü aç. Şimdi kral Attilâ buradan Beçecek,. Ceçerken beni gördüğünü is- terim.» dedi. Dev Gibi Atlı Sarmatlı onun bu arzusunu yerine Retirdi. Kendisi de merak içinde ka - Tanlığa doğru bakmağa başladı. Fakat öndeki ve arkadaki arabalarda bulu - ban ve etlerini kızartan Hünlerden bir.kimce 'göremedi. — « Kimse gelmiyor kil» Suomi kızı cevap verdi: — «AÂt nallarının sesini işitiyo - Tüm, Attilâ atını tırıs yürütüyor. Hay- Vanın bir ayağı sakat; çünkü aksadı « #inı işitiyorum.» — «Fakat Vard, gelen giden yok!» — «Dön de arkana bak, yanlış isti- ete bakıyorsun!» Evet, hakikaten nehir — tarafından doğru, atlı geliyordu. Gelenin du sis içerisinde daha büyük görünü- Yordu; gelen adam sanki bir devdi. Atlı yaklaştığı zaman hayvanının bir ayağı sakat olduğu da anlaşıldı. Bu atlı, başını önüne doğru eğmiş- ti. Âdeta yüzükoyun semerin üzerine Yaslanmış gibi duruyordu. Vard niçin Ölüyor!. Sarmatlı kadın: — «Bu adam kral olamazi» - diye u- Fakat .o anda atlı başını kaldırdı ve h?nnım ona doğru sürdü. Kadın: — «Hakikaten kral Attilâ!» diye Attilâ arabaya iyice yaklaştık - 'an sonra dedi ki: — «Vard, atımın ayağı sakatlandı. tedavi eder misin?» Suomi kızı yerinden - kımıldamadı. oRilerin. postekilerin altında hare - hiı yatıyordu. Yalnız yuvarlak göz- ki!Iiıı bakışı sağ olduğuna delâlet e - diyordu. Kral tekrar: .—— «Atımın ayağı sakatlandı!» de- Suomi kızı biraz hareket eder gibi 9ldu ve söylendi: — «At nalı kara toprağa basar» de- burada sözünü kesti: — «Kral Attilâ, ben ölüyorum!» dedi, «Toprak, nal sadasından hoşla - ü üyorum, Kral Attilât» Kral: — «Kendini korumak için bir sihir iyor musun?» diye sordu. — «dİşte kendime bir büyü yaptı - için ölüyorum.» — «Nasıl bir büyü, Vard? » — «O büyüyü bana anam öğretti. :'lm da, o büyüyü söyledikten son- Sok yaşamadı, babamı bir kurt par- Salamadan on gün evvel öldü». — «Bu nasıl bir büyü?» — «&Memleketimizin — prensesi de ?Yi büyüyü kullardı. O da, sen bi - Zim Memlekete gelmeden ve prensimi- “'xl::ıı.mea.n beş gün evvel öldü.» attan aşağı doğru eğildi ve Hîlıilıe ateşin üzerine vurdu. Her =l' kıvılcındlar saçıldı. de Çok Yaşamıyacaksın Attilâ!. — «Sizin amma tuhaf büyüleriniz — «Ben de ayni büyüyü kendim yağla yağladım. Ondan sonra nehre düştüm, artık ölüyorum: Çünkü sa - ölmeliyim. Büyü bunu emrediyor.» SON: POSTA Tarihten fıkralar l Kadıköy vapuruna bindi diye azledilen şeyhislâm Şeyhislâm Turşacuzade Ahmet Mühtar (Emma te: Efendi bir meclisi hâs günü, kapıya erken gittiğinden, diğer vükelânın gelmesine in tizaren maliye nazın Sadık Paşa ile otur- k du. *ar n " D sımda Valde Sultan tarafından Kah- &n hediyem olacaktır dedi. İvecibaşının geldiği kendisine haber veril-| — Ve ilâve etti: İdi. Ahmet Muhtar Efendi kabul ederek Di |bir sandolyeye oturttu. Kahvecibaşsı Val-|işitmiştim. Yuvanıza yerleştiğiniz za - HİK MAVİ takımların arasından porselenden ya- pılmış bir mavi kâseyi göstererek: |hibim olan adam ölmeden evvel ben | . sultanın selâmını söyledikten sonra Ak-|man emniyetli bir yere saklarsınız! sarayda yapılan camie müteallik evkaftan| — Az gonra iki genç evlerine döner- İngilizceden çeviren: — Cohn bu size ve Elsiye benim dü- — Çok kıymetli bir şey —olduğunu 'kıymetin ÂYE Hasnun Uşaklığil j KÂSE yze büfesine sıraladığı "'i"-"w Cohn hayretle sordu: — Neden?. — Bana, bu kâsenin bize saadet getirmiyeceğini anlatan bir his geldi de ondan! Bir defa kırılması ihtimali» ni düşünerek üzülüyordüm. Şimdi 5000 Tira olduğunu öğreme |dikten sonra büsbütün rahat etmiye « İceğimi — Ben bu fikirde değilim! Yalnmt — «Fakat ben henüz yaşıyorum.» |dolayı mahkemei şer'iyede görülen dava-Jerken Cohn mavi kâsenin gerçekten 'kâseyi satamıyacağımıza — müteessi « — «Sen de çok yaşamıyacaksın, 'nın uzayıp gitmesinden Valde Saltanım ü- kıymetli olabileceği hakkında tered .İfim. Kendimi bir altın yığını — içinde kral Attilât» — #«Bundan o kadar emin misin?» — «Büyü yalan söylemez.» — «Kim bilir...» Suomi kızı birdenbire avazı çıktığı kadar bağırdı ve üzerindeki — örtüleri firlatıp attı. Ürken at oradan uzaklaş - mak istiyordu. Kral onu zorla durdurduğu zaman at titriyordu. Suomi kızı: — «Büyü yalan söylemez. Büyü yalan söylemez» diye inliyordu. Vardın küçük, çıplak vücudu bü - küldü. Kadın kollarını ileriye doğru attı ve ölüm ıztırabile buruşan yüzü « nü avuçlarının içine sakladı. | Attilâ, yavaşça: — «Büyü yalan söylemez» dedi. Se- si gayet yumuşak ve mütevekkilâne çıktı. Sonra atını çevirerek' oradan uzak- 1lııu. Ateşleri sönmek üzere olan ka - :mrgâlıın ortasından geçtin. Hayvan prul kaklı, onu öldürmek lâzım. | — Vard artık atımı tedavi edemez ıdiye düşünüyordu. Suomi halkı ne garip büyüler bili - iyordu! * Ordu Geri Dönüyor!. Yolun Galyaya bir kol ayırdığı Vin” delikorumda ordu ilk Hün nöbetçile- rine rastgeldi. Ordunun geri geleceğini kimse hatırına getirmiyordu. Attilâ - nın İtalyada olduğu zannediliyordu. Her ne kadar ordunun geri döneceği arada sırada nazarı dikkate alınıyorsa da bunun Panonya tarikile olacağı dü- şünülüyor, Alp dağlarının afılacağı zannedilmiyordu. Fakat Vindelikorumdaki Hünler - den de kral için yeni haberler vardı. Dengezikin bütün devlet içine örüm - cek ağı gibi gerdiği istihbarat teşkilâtı sayesinde, Kazarların istiklâllerini tek- rar kazanmak için son derecede çalış - makta oldukları her tarafa bildirilmiş- İti. Dengezik, şayet Attilâ daha ziyade Kazarlara karşı sevketmesi muvafık olup olmıyacağını — soruyordu. (Arkası var) Doktor - Halis Tevfik Kabile gitmiyor Haseki hastanesi teşrihi marazi mütehassısı doktor Halis Tevfiğin Kâ- bile gidecek mütehassıslar meyanın - da olduğu hakkındaki şayianın asılsız olduğu anlaşılmıştır. Kadıköy Askerlik Şubesinden: 332 doğumluların ilk yoklamalarına 24/Şubattan itibaren başlanacak ve 20/ Nisanda bitecektir. Yoklamalar aşağıdaki yazılı şekilde olacaktır. A — Kadıköy halkından 332 doğum. lular 24/Şubattan 31 Mart gününe kadar askerlik şubesi binasında. B — Küzltoprak halkından 332 do - gemlular 1/Nisandan — 10/Nisan gününe kadar nahiye merkezinde. G — Erenköy halkından 332 doğumlu- lar 11/Nisandan 20/Nisan gününe ka dar nahiye merkezinde. Kadıköy, Kızıltoprak, Erenköy mınta - kalarında bulunan yabancı 332 doğumlu. lar da yoklamalarını yaptıracaklardır. Yerli ve yabancı olsun yoklamaya ge- lecekler nufus kâğıtlarile bereber dört fo- toğraf getireceklerdir. züldüğünü anlattı. Turşucuzade tesrü için İlâzım gelenlere- tenbihatta — bulunacağını söyledi. Kahvecibaşı biraz daha söylenin- M: çe Ahmet Muhtar Efendi: «Hükme tesi -| " <n | İ yim olamaz, şer'işeril ne yolda hükme -|'if- diye söylendi. derse öyle olura dedi. Kahvecibaşı bu -| — O halde müsaade etse de bu he- nunla da iktifa etmiyerek wnasıl olur da | diyeyi satsak! Her halde para ile mavi Valde elendimizin —emrü - iradesi in -|kâseden daha faydalı şeyler alabiliriz! fazsız kalıre gibi mütecavizane — sözler — Cobhn! söyleyince © vakte kadar hilm ile ce -| — İsrar etmiyorum canım, fakat vap veren, ve fakat herifin nabeca ve ter-|muhakkak ki Parası ile bir çok şeyler biyesizce elfaz ve etvarından dolayı ya - vaş yavaş hiddet etmeğe başlıyan şeyhis - lâm efendi fena halde kızdı: «Terbiyesiz eşek herifl Sen kimin hu- dütlü görününce Elsi biraz sıkıldı: — Elbet kıymetli olacaktır. Dedi, mayınca muhafazası için bir çini dolabı almak mecburiyetinde kalacağız! Ve Elsi henüz babasının annesinin lademki Emma teyze öyle söylemiş- | yapabilirdik. Bak şimdi bu kâseyi sat- | |geç kalacaksa, Uraldaki kara Hünleri| zurunda böyle söylemeğe cesaret ediyor- sun, çık dışan..» tekdirile Kahvecibaşıyı kovdu. Kahvecibaşı hiç bir şey söyliyeme- | den dışarı çıktı, Ahmet Muhtar Efendi bu sözleri söy - lerken kıpkırmızı kesilmiş, fena halde mü- teessir olmuştu. İki üç dakika kadar bir süküttan sonra Sadık Paşaya dönüp «pa- ga hazretleri gu muamelemi belki — nahoş | buldunuz. Fakat onu yaparken vaktile A- yasofya camünde derse çıktığım — zaman pabuçlarımı koltuğuma alarak camie gi - yişimi tahattur ettimb dedi. Kahvecibaşının uğradığı muamelenin tellenip pullanması azli için kâfi bir sebep olamıyacağı Turşucuzadeye sadrâzam ta - rafından söylendi. Bununla beraber mü - nasip bir fırsat beklenilerek bir gün beş çifte bir kayığa, yahut bahriyeden getirte- ceği bir gemiye binmeyip Fevait vapurile Kadıköyüne gitmesi şerefsizlik sayılıp az- Tolundu. Mehmet Zeki gesereecALeAEDAnN eöReencecEEEREEREAERELEcEENE Taşköprü Sulh Hukuk Hâkimliğinden: Taşköprünün — Gizlice — mahallesinden Aliçirak oğlu Ablullahın ayni mahalle - den Tokatlı oğlu İamail Hakkı ve Osman |ve Hüsnü ve Kara Sait mahallesinden Kadı oğlu kerimesi Gülsüme Saadetin kızı kayıp Muzaffer aleyhine açtığı tarla taksimi hakkındaki davanın neticci muhakeme - sinde taksimi talep olunan mezarlık yani tarlanın - hissedarların adedine — ve hisse miktarına göre kabiliyeti taksimiyesi bu - lunmadığından şüyuun izalesi için artırma suretile aatılarak — bedelinin — hissedarlara hisseleri nisbetinde taksim ve tevzüne 12 gubat 936 tarihinde karar verilmiş oldu -| kundan müddeti kanuniyesi içinde kanuni | yolda müracaat etmediği takdirde hüküm kesbi kat'iyet edeceğinden müddeialeyh - lerden kayıp Muzaffere bu hüküm mün - derecatını bavi ilâm sureti ve ihbarname makamına kaim olmak üzere keyliyet ve Ahenk v Mandolin Bu iki çalgı ve diğer musiki ihti- yaçlarınız. İçin müracaat ediniz. Eskişehir : Abenk çıkaran S. Suat Pektorin , Pektorin Pektorin.. — Öksürüğünüz mü var ? — Nezle mi oldunuz? — Bronşitemi tutuldunuz? Pektorin'den şaşmayınız! Pektorin Pektorin Pektorin KUTUSU 86 KURUŞ DEŞİR KEMALALARNUN CEYAT ECZAKESİ, SİRKECİ — Son Posta Matbaaar Neştiyat Müdürü: Selim Ragıp Sahipleri: A. Ekrem, 5. Ragıp, H. Lüttü levinde oturmakta olduğu için kendi | yuvalarına yerleşinceye kadar kâseyi| lolduğu halde parasız kalmış bir adat ma benzetiyorum. ( Kâse ve kâsenin temsil ettiği paras nın miktarı hakkındaki şüphe aklın « dan çıkmıyordu, onu tâ kadar tas kip ediyordu. Ve bütün düşüncesi bul kazu—yi nasıl satabileceği noktası üze« rinde toplanıyordu. Ertesi akşam nişanlısı ile karşıla « şinca tekrar bu meselenin üzerine — döndü: İ — Bu kâse mademki bu kadar kıy« metlidir. Düşüp kırılmaması - için ki« Kitli bir kasaya koyup saklamalı! Nişanlısı itiraz etti: — Sanırım ki teyzeniz bizi ziyarete | saklaması kararlaştırıldı. — Fakat doğ-|geldiği zaman verdiği hediyeyi gör« rusunu söylemek lâzım gelirse Cohn mek ister! teyzesinin düğün hediyesi olarak bu — —Evet amma bu takdirde bir cas kâseyi vermesine gerçekten sıkılmış- mekân satın almak icap edecek. Sor« tı. İdum: Fiyatı yüz liradır. Halbuki - bi — Ertesi akşam Cohn evine dönerken yüz lira ile bir odamızı süşleyebilir — bir antikacı dükkâninın önünden ge- 'riz. çecek tarzda yolu değiştirdi. Mağaza- | — Mümkün! Fakat nihayet 100 li« dan içeri girdikleri sırada antikacı, u -İra fazla harcıyarak bir tane de — ca « zun boylu zayıf bir genç bir kataloğu 'mekân alabiliriz. Aksi takdirde ben tetkik ile meşguldü. Cohn: İkâsenin emniyetle muhafazası mes'ıs — — — Bana bir çini kâse hediye edil - liyetini yüklenemem. di, cümlesiyle söze başladı. Bu hedi s| Ve birden kızarak ilâve etti: yenin pek kıymetli olduğunu — işittim.| — Hem ben sana doğrusunu söyle . Satmak niyetinde değilim ammı.ıyeyim mi? Bu kâse meselesi aranuz- kıymetinin gerçek olup olmadığını |da o kadar çok münakaşayı mucip ol: anlamak - istiyorum! du ki ben bunu alıp teyzenize geri Antikacı: vermenizi tercih ediyorum ! — Kâseniz ne şekilde bir şeydir? — Ne diyorsun? Bu kadar lşıyîneıli diye sordu. Cohn da kâseyi uzun uza-|bir hediyeyi nasıil geri verebilirdim? — diya tarif etti. Bunun üzerine antikacı | Bu bir budalalık oluıll t bir kütüphaneden bir kitap çıkararak | — Asıl hndalı.ıllk bir teyzenin vers sayfalarını karıştırdı : diği hediye üzerinde bu Pudar vuzun — Tarifinize göre kâseniz Ming bir münakaşaya girmektir. silsilesi zamanında yapılmış bir şey a vE nn olacak; bu takdirde — vaziyetine ve| Ve kavga bütün kavgalaf' gığı Eııı ) rengine göre 5000 lira, belki de daha|hiçten başlıyarak büyüdükçe bu?u Ti fazla edebilir! dü. Cohn kâseyi geri vırmckıeı:J imtis içi ü : na ediyordu. Elsi de kâsenin evden a- î&;_hünwî,f,îz&m, hınıp götürülmesinde ayak diriyordu. .. ” M inda Nihayet tanıştıkları, seviştikleri za « — — Tebil, Miüğ tirlesi zaman i İ L ei ilk dofa olarık yekdiğer ğ ae nlrnık ERE rine gutnayt demeden ayrıldılar. B e AA S A Bereket versin bu sinir ancak bir — Her halde bu fiyata bir alıcı bu- İgece devam etti. Ertesi akşam Co B sükün bulmuştu. Nişanlısına — köseyi — * alıp götürmek karariyle gitti. AF dile- O gece Cohn nişanlısını gördüğü (4; ve kâseyi büfeden kendi eliyle çı - zaman antikacı ile mülâkatı anlattı: — 'kardı. Bununla beraber bir defa daha — — Düşününüz bir defa, diyordu, ' yAkından muayene etmekten kendi - — eğer bu kâseyi satarsak alacağımız Pa'ııini alamıyordu. ü x ranın yarısı ile kendimize bir yuva| — Birden odanın içinde bir şıngırtı tedarik edebiliriz! koptu. Kâse Coh'un elinden kayarak Amma Elsi bu fikirde değildi: döşemenin üzerinde parçalanmıştı — — Kâseyi satmak, teyzenize kargı | Elsi; afledilmez bir tahkir olur, diyordu. — Ne yaptın? diye bağırdı. Cahn Artık kâseyi Elsinin evine getirmiş- |da mütcessirdi. Bir koltuğa oturdu.. — lerdi. Şimdi büfenin önünde karşısı -| Ayaklarının önüne yayılan k'ğ,c par * na geçmişler, bakıyorlardı. (Cohn) a |çalarına bakıyordu. Birden bir kahkar kâsenin bayağı bir görünüşü var- ha kopardı. Durmadan, sarsıla sarsı « di: la gülüyordu. ç R — Nihayet 5 şilin kıymet - biçebi -| — Elsi nişanlısının teessürle delirmiş — lirdim, diyordu. Fakat sözünü bitir -|olup olmıdığınğın korktu. ” Fıı?rst o 4 meden Elsi ortaya başka - bir mütalea | delirmemişti. Eliyle kırık kâsenin bir attı: parçasını Bö“"il);mduâ, Bu — parçanım p /zenizin bu kâseyi bize ver-|üzerinde şu cümle vardı: — Sa Ş muııişT :jmuını temenni ederdim. #Londrada yapılmış çını'u_ı_klıdî.)_ ” Kartal Malmüdürlüğünden: Hesap No. su Miktar M. Cinsi 9163 61 Arsa 'a 1235 Yukarda cinsive miktarları yazılı iki par: para ile satılığa çıkarılmıştır. 13 de Malmüdürlüğündeki Mevkil Yakacık ça uııi.ı'ıiıı mülkiyetleri peşim İsteklilerin ihale günü olan 29/2/936 saat 922) satış Komisyonuna müracaatları. (