Vlîsiz[ı'k.. Bu Dertle Başkaları Nasıl Uğraşıyor?.. Şimdiye Kadar Amerika Ne Yaptı, Bundan Böyle De Ne Yapacak?.. Harp sonu düny: sının en çok mü - teessir olduğu hâ- diselerden biri de, iktısadi ticesi, darlık ne- işsizliğin artmış olmasıdır . Bu hâdisenin en geniş tezahürüne sahne olan mem - leket Amerika ol- muştur. Bizde, bir işsizlik bürosu — mevcut olmadığı ve en « düstrimiz — fazla iktıs te- genişleyip sadi darlığın siri de o nisbette artmış — bulun - madığı içindir. ki bu husustaki tet- kiklerimize, ka memleketleri misal almak mec- buriyetinde ka - hyoruz. — Meselâ Fransaya bakar - Bak işsiz için şu tarifle karşılaşı - YIZ. İşsiz diye, ken - di ihtiyari hari - cinde işinden o- lan ve altı ay ev - vele kadar hiç ol - mazsa — üç ay müddetle — çalış « tığı işten kazan - dığı para ile geçi: 'nen ve işsiz kaldı- ği tarihte, — otur - duğu mintakanın — işsizlik bürosuna|tacak yer veriliyor, ayda da ellerine kaydedilen adama, derler 30 dolar geçiyordu. Fakat bu 30 do - Görülüyor ki işsizlik meselesi, Fran-|ların (25) ini ailelerine göndermeye pada, ilmt bir mahiyete sokulmak — is-'mecbur ediler. Bunlar, günde sekiz sa tenmiştir. at yol, orman veya su işlerinde çalış - Fakat her ilmt tarif gibi, bu da ek-İmaya mecbur ediliyorlardı. Biktir. Çünkü işsizlik, bazan yarım ola-| Bu tedbirler, umumi çöküntüye biliyor. Bazan haftanın bazı günleri -|mâni olan ilk tedbirlerdi. Bundan son- he inhisar edebiliyor. Binaenaleyh buını meşhur iktısadi kalkınma hareketi hususta Amerikanın ortaya attığı tez| başladı. dâha doğru telâkki edilmek geliyor. Amerikada, 1933 yılının istatis -|aya göre de 4 milyon işsize iş buldu. tikleri, işsizlerin sayısını 12, 1935 ista- Fakat bunlar için yapılan para feda - tistikleri ise 9 milyon olarak gösteri -|kârlığı müthişti. 1934 de, yorlar. hükümeti, bu leri, hususi teşeb - Her işsizin vaziyetinin ayrı ayrı tet- büsler arasında taksime teşebbüs etti. kikinden doğan neticedir ki Amerikada| Ve böylece teşebbüsten — teşebbüse İşsizi tesbit ettiriyor. 1932 yılı sonuna | geçilerek hayır şeklindeki yardim, iş kadar Amerikada, işsizlere yardım, hu- | verme şeklinde bir yardıma susf teşekküller tarafından yapılıyor, ettirildi. 1935 başlarında, buna, mahalli belediyeler de bir parça | ilâ 20 milyonluk işsiz kütlesi, 'destek oluyorlardı. Normal zamanda, | yona indirilmişti. bu hal, ihtiyacı karşılayabiliyordu .| Amerika hükümeti, bunlardan 3 mil- Fakat reisicümhur Ruzvelt mevkine geldiği zaman Amerikan a- kanidir. Faelesinin üçte biri işsizdi. lilleri teşkil ediyorlar. Detroit gibi büyük bir sanayi şehri — Ve yeni kurulan P. W. A adı. ve- halkının yüzde kirkı ise kiralarını ve -'rilen iş dağurma müessesesi sayesin- Femedikleri için haciz tehlikesine ma - de geri kalan işsizlerin de işe konula- Fuz bulunuyorlardı. Fakat bu, ölü «|dan ibarettir: Fakat Amerika bu işe agü-| (4800) milyon dolar para tahsis et- baş- “'î Yardım bürosuna İbaş vuran bir A- jinerikan işsiz ka- filesinin sıra ha - ! linde bekleyişi Ruzvelt bu müessesenin ba- lâzım İşina general - Consonu — geçirdi. Bu Amerika inkılâp 10 mil- Çünkü bunlar ihtiyar ve â- İcakları sanılıyor. İnsanlar açlıktan sokaklarda yor, dilenciler, para sahiplerine gellikle vermediklerinizi alacağız»diye haber zorla miş ve 1937 senesi sonunda işsizlerin gönderiyorlar - üçte ikisinin iş mutlak dı. bir kat'iyet addetmeğe başlamıştır. Bu vaziyet böyle devam edemezdi.| — Bakalım, bu emniyet ne JAmerika paçaları sıvadı. 1933 Hazi - kadar tahakkuk edebilecektir. anındı * ;','ğ',','"'ı v Çocuğuna Haşhaş İçiren Anna yesi» idi. Yeri Kumkapıda Çadır Ahmet dağıt -| mahallesi Çeşme sokağında ma merkezi ve imaretler açılde. Bu a- Mumaralı evde oturan gelip bulacaklarını meydana | «Amele yardım ida- er için koğuş halinde yardım teşkilâtı Bunun umumi yatacak yerler, elbise Şahinde iki rada «muhacir kampları» kuruldu. Ayrıca 18 ile 25 yaş arasındaki iş -| haş içirmiştir. Çocuk zehirlendiği Siz ve işsiz evlâdı, gençler için altı ay- İçin Haseki hastanesine kaldırıl - hk mukavelelerle iş veren bürolar açıl- mıştır. Anne hakkında takibat ya mıştı. - Bunlara, elbise, yiyecek ve ya-, pılmaktadır. müessese, bir iddiaya göre, 3, bir iddi-| böylece 16| iktidar | yonun daimi surette iş bulamıyacağına bir zan -| dereceye aylık çocuğuna uyutmak için haş - Asma Köprü Ve Bir Okuyucumuzun Düşünceleri Üsküdarla Sarayburnunu birleşti - recek olan asma köprünün dedi ko- dusu el'an devam etmektedir. Bu a- rada bir çok okuyucularımız da bu mesele üzerindeki alâkalarını göster- mekte, bize mektupla baş vurmak tadırlar. Eski Üniversite muhasebecisi lusi imzasile aldığımız mektup bu cümledendir. Bay Hulüsi şu düşün - ceyi ileri sürüyor: «Verimli işler üzerinde uğraşan çalış - kan bir iş adamımızın ulusal bir hisle özel olarak Amerikada salâhiyettar mütehas - sıslara hazırlattığı projeler — ilgili yüks makamlarımız tarafından incelenmektedir. Yalmız Türkiye için değil, bütün cihan ta- rihi ve durumu için yepyeni bir Çığır aça - cak olan bü önemli eser için yapılan ilk teşebbüsler daha başlangıçta umudun d şında olarak sağdan soldan tenkitlere uğrı- yor. Bütün bir tarih yaratan büyük Tür - kün ismini ebediyetlere kadar olan bu kö dar yanlış fikirler de sarfediliyor. rü hakkında doğru olduğ Hattâ | bunlardan bir kaçı asma köprünün, dola - yısile böyle bir verimli teşebbüsün lüzum- suz olduğunu ileri sürüyor. Bu işin fazla masraflara — yol açacağı ve elde edilecek menfaatin de yapılan masraflara tekabül edemiyeceği başlıca sebep olarak göste - riliyor. İlk önce şu sorulabilir: Bö, bulunabilmek için tecrübel, e bir iddinda rakkamlara dayanmak gerekli değil mi - dir?.. bugün sonuç Ve, bugün yapılan bir işten hemen beklenmeli midir>.. Bunun | yarın düşüncesi yok mu? Gerek Türkiyenin gerekse bütün ciha- | nn ekonomi durumunda ve süel hareket- lerde büyük yardımı dokunacak olan bu köprü her şeyden evvel bir ulus ve devlet isidir. Deniliyor ki elde edilen menlaat har - canan masrafa tekabül — edemiyeceğinden kocaman bir endöstri amıtı yapılmamalı - dıri, Hayır... Bugün ekip yarın biçeceğiz. Gösterişile de gözler kamaştıracak olan bu köprü, rımızın bu hayırlı işi başaran devletcileri- ilerde üzerinden geçecek torunla - mizi minnet ve şükranla yadetmesine ve en ziyade ismini taşıyacak olan Atatürkün ülu şanmı ebediyetlere götürm olacağını düşünmek her Türke b gurur veriyor. azından, şimdiye kadar önmeğe yüz tutmuş karşı Üsküdar ve ha- valisi, Anadolu kıyılarının nura ve dala - le umürahü öebep ölük rü iki kıt'ayı bi bedince nasıl verimli sonuçlar doğurmaz. olan bu köp- ğlamak gibi bir önem kes- Koca Bir kıt'a bir diğerine bağlanmak Yirminci asırdayız. Sandal müsvedd lari ile karşıd isteniyor. rindeyiz... sal parça - an karşıya geçen at torunlarından şimdi elbette — çel ı Fdi KA z vi DA A UN BiR"'TURAN:'MAMULATI çe!cbii (23) Leylâklar Altında Mebrure Sami Yakında Çıkacak Hu -| d ve hakiki | ihmal ile| Çelik dev-| alarımızın | — Sen misin Celâl, niye geldin? — Geldiğime memnun olmadın ga- liba, öyleyse gideyim. — Yok, mademki geldin, gitme, memnun oldum dersem de yalan söy- lemiş olurum. — Öyle olsun. Sende bu gece bir tu |baflık var. Bu oda hem niye karanlık? -|Bir lâmba yaksam. — Rica ederim yakma, gözlerime dokunuyor da.. — Ona da peki, bari şu radyoyu aç- sam — Çok rica ederim, dedim, dokun- mal — Allahaşkına nen var. Bir ölünün x ( YASINı mı tutuyorsun..? — Doğru söyledin bir ölünün yası- nı tutuyorum. Kızım sekiz sene evvel bu gece ölmüştü. — Alay etme, hangi kızın? Seni ta- nıdığım zaman âdeta çocuktun. O za- |mandan bu güne kadar aşağı yukarı y Yirmi sene inde Wc'-lcnınedıu, çocükken evlendin de |ben bilmiyorsam o başkal — Evlenmedim, fakat kızım - kolla- rımin arasında öldü. Otur karşıma an- latayım. Sekiz sene oldu. Ben a zaman yine gazeteciydim. Sen bizim mesleği bilir- |sin. İşimiz ekseriya gece başlar, gece rmi sene geçti | Varısı biter. Yine bir gece yarısı mat- baadan çıkmıştım. Evime yürüyerek dönüyordum Şu Perapalas oteli yok mu? Tam o- raya yaklaşmıştım ki yan sokaklardan |birinden bir kadın çıktı. Bana doğru |bızlı hızlı geli; iyordu. Tam karşıma gel- diği zaman durdu: . — Desene ki sana bir kıszmet çıktı- — Kismet mi? Acele etme, ben de senin sandığın gibi sanmıştım. Kadın gençti, güzeldi hem o kadar güzel ki —Sende de hoşafın yağı kesildi. — Olabilir, yalnız sen sözümü kes. .. Ne diyordum: Evet fevkalâde güzel bir İlk sözü şu oldu: — Çocuğum ölüyor. Babam diyor. Benimle gelin! Doğrusunu istersen bir şey anla- mamıştım. Fakat benimle gel, — diyen kadını takip ettim. Yan birine girdik, sarı boyalı, ufak bir kâr- gir evin kapısını anahtarla açtı, O ön- de, ben arkada merdivenleri çıktık. Bir odaya girdik. Odada ufak sarı bir kare | yola, karyolanın içinde ancak beş ya- şinda olabilecek bir kız çocuğu vardı. | Kız çocuğu halsiz halsiz kollarını kal- dırdı: — Anne, dedi, hani babam gelecek- ti> — Geldi kızım işte, yanımda.. Karyolaya doğru bir kadındı. i adım at- tırdım. Rengi çok sarı idi- Belli ki faz- la hasta. Amma ne güzel bir çocuktu bilsen! Hani kadın güzel dedimdi ya, çocuk onun daha güzel bir minyatörü | idi. Artık ışıldamayan gözlerini Ellerini uzattı. Soluğu azalmış bir ses ik: — Baba, dedi, ne vakit Avrupadan geldin, annemle çok, çok, çok bekle- dik.. Çocuğu kucağıma aldım. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. - Zayıf kollarını boynuma sardı: açtı. Türk Hav Şimdiye kadar bin'ere 4. cü Keşlde it Büyük ikramiye: Ayrıca: 15,000, 12.000, sokaklardan | tım. Yüzümü çocuğun yüzüne yaklaş-| 35.000 ÂYE L Hulüsü KIZIMIN ÖLDÜĞÜ GECE — Baba, artık Neclâya da, Haticf| ye de benim de babam var; geldi di)*| ceğim.. Arkamdan bir duydum. Çocuğun yüzün elleri soğuyordu. Gözler hıçkırdığıf sesin tamamiyle solmuştu. Ölüyordu. Yatif gına yatırdım. Gözlerini ellerimle k€ m. Kıvır kıvir saçlarını ilk ve s0f fa bir baba sevgisiyle öptüm pa Kadın çocuğun üzerine kapanmf hıçkırıyordu. Ben de ağlayordum: yapacağımı şaşırmıştım. Kadın — hıçl? irikli sesiyle: — Zavallı çocuğum, dedi, babaslif ölmedi. Bana döndü. Bir şey — söylemedi. söyliyeceğini bilmiyordu. Yaşlı gözle rinin bakışından neler demek istediğt ni anlamıştım: En büyük emelini y ne getirmiştim onun.. — Size bir hizmette bulumabilir mh yim? — Yaptığınız hizmet kâfi değil mi? Teşekkür ederim. Artık rahatsız mayın. Ben çocuğumu beklerim. İtiraz edemedim. Odadan, — evdef çıktım. İşte benim, ölen kızımın hikâyesk Bu gece, o gecenin yıldönümüdür. — Bir şey sorayım o kadını bir dal ha.... — Anlayorum, bir daha göremt dim. Belki hatırlarsın: Seni bir bahant ile gönderip tahkik ettirmiştim. — Hatırlıyorum. Bof bir evdi. Koti şular ev sahibinin, kızının cenazesilit den sonra evden çıktığını, ve bir dahi — Evet, ve bir daha da hiç bir yerdi | görmedim. Hem artık beni yalnız bi rak. Olur mu? — Peki mademki öyle inîyunıun— “MERDİVENDEN DÜŞEN Bir dul Bayan meşhur yakı sayesinde iyileşmiş ve ameliyattan kurtulmuştur Bayan E. L. bize yazıyor: «İki sene €7 İvel bir merdivenden arkaüstü düşmüştüt> (Arkam pek ziyade ağrıdığından çağırdı * #ım doktorlar bir ameliyata ihtiyaç oldu” ğunu beyan ettiler, Halbuki esasen ket* dim bir doktorun dul zevcesi oı....ı. do * layısile tababete az çok vukufum vardi” Doktorların dediklerine kulak asmiyartk ağrıyan yere bir ALLKOKS yakısını vaset” tim. Netice o kadar şayanı hayret olmuf” tur ki artık evimde ihtiyat olarak daimf bir kaç yakı bulunduruyor ve krizlerine tutulduğum zaman bunları mü * yaffakiyetle kullanıyorum.» ALLKOKS yakıları — adalâtin — ağri * İlarma karşı çok mücsür bir ilâçtır. Bt yakı âdeta otomatik bir masaj gibi * görürr, Saçtığı sıcaklık sayesinde ağri * İyan yeri hemen teskin ve ağrıyı bit ” bütün defeder. Yakı iki saniye - içerisit * de acısız ve korküsüz derhal çıkarıl' Siz işiniza Bakarken yakı'da kendi # görür. ALLKOKS — mesameli — yakıltf eczanelerde ve eeza depolarında 40 K” fabrikt | ruşa — satılır. Kırmızı bir daire â bir markasına dikkat edinir. kırmızı kartalı — gösteren a kurumu BÜYÜK PİYANGOS e kişyi ze git etmiştir. Şubat 936 dadır. Liradır. 10.000 liralık ikra ni/e erie (20.000) Hiralık bir mükâfat vardir.