AA LA II HK Matbuatında GÖRDÜKLERİMİZ ÜZ TARAR SYT T AAA Üzerinden Otomobil Geçirmeyen Şose R Moskava — gazeteleri * ı:"'î-_&“_ nin anlattıklarına gö- re Arkhangelesk ci - Varında yeni yapılan bir şosenin muayyen bir noktasından otomobillerin gelip 246 * Meleri Adeta imkânsızdır. Motörlü vast - talar bu noktaya gelir gelmez, manyeto - ları derhal hareketten sakıt kaldıkları için istop etmektedirler. Hüdise ortaya bir fi- ik meselesi çıkarmıştır. B mesele üze - Tinde inceleme yapılacaktır. Şimdiden *8- Tıldığına göre yolun bu kumının altında üyük bir miknatiş madeni vasar, — bü Madenin sızıntıları yolun üstüne kadar çık- Mak süretile motörlü vasmtaların man - Yatoları üzerinde tesir yapmaktadır. * z Fi leri Si - TEETEEE | v el u Süm daha Lysinin ölümü bak * kında tafsilât ile doludurlar. Anlattıkla - Tina göre sanatkâr o gece bir ziyalete da- Vetli idi, hiç bir geyi yoktu, şendi, gülü - Yordu, fakat birdenbire bir sıkıntı hissetti. düşerek bayıldı. Hemen doktor çağırdı * lar. Fen adamı geldi, fakat yaptığı şey Taboının durduğunu tesbit etmekten iba - Tet kaldı. Sanatkâr bir kalp durmasından Mi ölmüştür, yoksa fazla kokain kokla - Tanım kurbanı mi olmuştur? . Burası morg Taporu ile anlaşılacaktır. ğ J ” z gazeteleri Jo - Bir delinin ©İ | y a taşıyan — 19 Nnayeti yaşında bir delikanlı « Bin yaptığı einayeti, daha' tahkikatın ne- ticesini beklemeden bir delilik eseri &d - dediyorlar. Filhakika — sevdiği bir imsant kaybeden herkes, bu ölümü doktorun ha- tan addeder ve doktoru öldürürse bu ha- » Tekete başka bir isim verilemez. Anlat - İtalyanın Nüfusu 43.483.000 Roma, 22 (A. A-) — En son tutu- lan istatistiklere göre, halya'nın 31 ilk kânun 1935 tarihinde - genel nüfusu 43.483.000 € baliğ olmuştur. 1935 yıh içerisinde, nüfus, binde 974 nisbetinde artınıştır. 1934 yılında bu nisbet binde 10 idi. Tn meeeeererae eee gannerreLLaneDARANELALaAARN! Amerikanın Bitara[llğ-o Kanun Hükümleri Meri- yeti Altı Ay Uzatıllyor yi on.Zî(A-A-)—Rıı.ı- n:ı:ı’ı;ü':ı Senato dış işleri komis - yonu başkanı Pittman ile _yıpını; olduğu ıiiriigmedın sonra bitaraf —ı rojesinin tetkiki hususunun ve :I:G; ı:ııeıi ağustosunda Imnfıe tarafından kabul eclilıniı_ olan şıa-; raflık kararı hükümlerinin mer ıyle- inin iki oyyeril“ılh ıyıuull.- :ı:: çok muhtemel görünmektedir. Bu görüşme sonunda Pittman, şu | beyanatta bulunmuştur: «— Halen mer'i bitaraflık kanu- nunun - mer'iyetinin biteceği tarih olan 29 şubattan sonra - altmış ve yahut doksan gün uzatılması zaru- retinin hasıl olması mümkündür.» Diğer taraftan demokrat âyan - dan Thomas, bir karar sureti tevdi etmiştir. Bu karar suretinde mez - kür bitaraflık kanununun bir sene müddetle uzatılması teklif edilmek- tedir. Yine bu karar suretinde bi - A YOMU SON POSTA Beynelmilel ' Yugoslavya Meclisinde Balkanlılar Için Dostluk Sesleri Yükseldi... Stoyıdluo;lç—hş Dostluk Mukavelesini Ayrı Ayrı Müdafaa Etti Belgrat, 22 (A. A.) — Beynelmi- lel anlaşmalar hakkındaki kanun proje- sini tetkike memur komite, Yugos- lavyanın, Türkiye, Romanya ve Çe- kaslovakya ile aktettiği beş ayrı mukaveleyi müdafaa eden başba - kan Stoyadinoviç, bu mukavelele - rin Yugoslavyanın dostane müna - sebatta bulunduğu devletlerle olan dostluğunun:tarsinini istihdaf etti - ğini ehemmiyetle kaydetmiştir. Bütün komite azasının - şiddetli alkışları arasında söz alan saylav Dimitriyeviç, Yugoslavyanın ecne - bi devletlerle ve bilhassa küçük an- laşma ve Balkan antantı müttefik - lerile olan vaziyetini tasvip husu - sunda komitenin müttefik bulun - duğunu ve dış siyasa esaslarının Milletler Cemiyeti paktıma ve bü - tün müttefiklerine sadakat ve bey - nelmilel anlaşmalara riayet oldu - ğunu söylemiştir. Bolivya Ve Para- guay Harbi.. Nihayet Müsait Bir Sulhle Sona Erdi Buenos - Aires, 22 (A.A.)— Sulh konferansının bir celsesinde Boliv- tklarına göre genç katil - Jose doktorun lık ai lğ Sazr vabdan. HM TADR ; belire Muayenehanesine gilmiş vet — Kardeşim (Moris) in ölümünden Sen mes'ulsün! diyerek adamın — göğrüne iki cl ateş etmiştir. * Fransada gözleri gör- miyenler, — kulakları işitmiyenler bizde ol- duğu gibi husust bir İşaret taşırlar. Bu bususi işaretler gündüz üzak mesaleden göze çarpat. Fakat ge - e AA LA " ei İ'A'I'A!_ ı*!_ı_ 5 a e A —33— Çakır Hacı İbrahime bir şey çaktır :ı'_'*“'hnk için rast teline basıp yayı çek- — Sana iş düşmiyecek! - Çakır Esmayı oyun için tirmişti. Halbuki Melâhat te Oynardı. beraber ge- gayet iyi iresi: lvet âlemi ya » Harem dairesinde hal ei a Pan bir derebeyi gibi tok ve lerle boyuna emir veren Haci İbrahir dün gecedenberi ayılmadan içtiği için çalgıcıların arasında geçen fısıltıyı bis- setmedi. — Ha bakalım, diyordu. Gös dini koca herif. Çek kemâneyi. ta kız da oynar mi? n Çakır, bütüm bu taraf hql"“i" ka: din âlemlerinde hizmet etmenin tırdığı bir terbiye ile başını eğdi: şe — Emriniz olursa oynar. Afama Bisi da üstündür. yi Ka Hacı salına salına odede dolaşan; F” tık bir ev sahibi gibi kadehleri, tabak - ı yerleştiren Melâhati gözü ile işar Göster ken- Ya bu Biz çalgınıza bakın! Dedi. Ve bunu'söylerken g€ kır arasında eski aşınalığı İbrahim | selelerden olduğu ve İtalyan - Ha - bqîh_illfın_ın te.ıîl'î altında lcfı'ı:ı: Birleşik Amerika, Uruguay, Şili ve şebetiyle Sovyet Rusyanın bütün icra halledilmesine imkân olmadığı be- Arjantin mümessilleri iki memle * komitelerinin ve teşekkül mümessille-|zine mağaraları, başka Raca'ların ve mih- yan edilmektedir. ——— celeri tamamen faydasızdır. Bunu düşü - nen bir Fransız; gözü görmiyenler için e- lektrik pili ile aydınlanır bir baston icat etmiştir. Paris belediyesine teklifte bu - ÜRÜYOR ——— —— — Bürhan Cahit — 23 14 93€ !göz selâmı geçtiğini farketmedi. Melâhat artık açılmış, serbestlemişti. Akşamın ilk kadehini Hacıya kendi verdi. n Nuri çavuş her dakika teklifsizleşen patronunun yanında ilk çekingenlikten | kurtulmuş, arasıra doldurduğu kadeh- |Jerden kendi de çakarak hizmet ediyor-| kıvamı- | a Böyle meclislerin havasıni, XYG Çakır hafiften bir kaç şarkı geçtik- ten sonra, n sına göre yavaş yavaş hafif patçalara İgeçti. sesile okuduğu: Kadifeli gelin çaydan mu geçtin Yanakların al al olmuş, Konyak mu içtin, ah, Konyak mı içtin! Şarkısı Hacı İbrahimin pek boşuna gitmişti. Melâhat ta beraber bir daha tekrar ettikten sonra Çakır tizden pese inerek hemen daha oynak bir şarkıya nı sanatinin ince bir hüneri gibi ezberli-' | Kara Esmanın yanık, fakat pürüzsüz | mağa başlamıştı. tavassıt devletler yani Brezilya, ket arasındaki münasebetleri iade- ten tesis eden ve esirlerin mübade - lesi ve bunların memleketlerine iadesini ve bir takım emniyet ted- birlerini derpiş eden - itilâfnameyi imza etmişlerdir. Ve iki kadın sesi sazları bastırırcası - na devam ettiler: Kadifeden kevesi, Kahveden gelir sesi, Otürmuş kumar oytür, Ciğerimin köşesi! — Tram, ram. Çakır hemen çapkın bir kirizci ma- İnevrasile başka bir havaya geçti: Bir su gibi süzül ak, Çapkın çapkın canlar yak, İster öldür, ister bak, Kalplere vur bir zımba, Rumba da rumba, rumba! Bü oralara daha yeni gelmiş parip bir oyun havası idi. Öyle bir oyun ha - vası idi ki artık ayakta sallanan Nuri İÇavuş bile kendini tutamadı. İki avu -| cunu birleştirip parmaklarını kaşık ya- parak tempo tutmağa başladı. Artık meclisin kıvamı geldiğini anlı- kadehlerin boşalıp do?mıjyıu çakır bir çok perdelerden dolaşa - rak işi çiftetelliye getirdi- Melâhat yerinden kalkmış, oyna- Hacı İbrahimin gözleri şeşbeş olmuş- tu. Nuri çavuşun doldurduğu — kadeh- ler artık sahibini bulmadan rastgele bo- şalıyor, meze tabakları durmadan yer değişiyordu. Çakır ,Melâhatin yorulmadığım, git- tikçe artan bir iştihayla - oynadığını gördüğü için kesmiyor, en kıvrak nağ- melerden, en ince yollardan dolaşarak oyunu açıyor, kızıştırıyordu. Ceç vakit saz durdu. Herkes yerine çekildi. M Manifaturacı Hacı Sadık Alanya yo- Anlaşmalar m;z— Tükenmez Servet Bu? İngiliz mahmisi olarak tahta — çıktı « fanın yirmi beşinci yıldönümünü kutlayan Hindistandaki Haydarabat Nizamının bu rasime rüünasebetile serveti hesap edili & yor ve milyarlara çıkanlıyor. Zenginin malı zuğürdün ağzını yormak ezeli işler. den değil mi ya? Bizim gazeteler de bu hesap ile uğraşımıya koyuldular, sütun sü- tun yazı karaladılar. Beni düşündüzen Haydarâbat Nizamı - nin zenginliği değil, Hindistan servetinde ki sonsuzluktur. Tarihten önceki devirle de ve ilk çağlarda o ku'aya girip çıkan or- duların götürdükleri sayısız serveti bir yar na birakalım, yakıız Gazneli Mahmudun eline geçen hazineleri gözden — geçirirnek aklımıza durgünlük gelir. İşte © hazinelerin listesit Gazneli Mahmut 1009 da meşhur Nağ- far kalesini aldı, mühim hazineler ele ge- girdi ve onları Gaznaye götürüp altın ve gümüş masalar üzerinde halka seyrettirdi. 1018 deki selerde yüz deve yükü gümüş, yirmi milyon dirhem altın ve sandıklar do lusu elmas, zümrüt, inci alıp Gazneye ta « gattı. (1025) yılındaki savaşlar sonunda yalnız bir pagulttan (mabet) yirmi milyon altın dinar kıymetinde mücevherat — aldı. Mahmuitan sonra Hindistana giren Mah « 'mut Gör da dört bin deve yükü altın ve el mas götürdü. Timürlengin — Hindistandan Semerkande taşıttığı hazineler ise Gazneli Mahmudunkilerden hiç te aşağı değildir. Şimdi siz bu listeye Portekizlilerin, Fran- (sızların, İngilizlerin Beş asırdanberi ge « milere değil, filolaru yükleterek — boyuna' taşıdıkları hazinelerin tutarını da — katınız ve Hindistanın ne bitmez, tükenmez ser * vet kaynağı olduğunu bu hesaba göre öl. çünüz. Evet, Hindistan bambaşka bir maden! Bu madende allın, inci, zümrüt, — yakut, toptaktan ot çıkar gibi bol bol fışkırıyor. Yukarıdan, yandan, karadan ve denizden zaman zaman, devir devir boy — gösteren müstevliler, develerle, fillerle, — gemilerle taşıdıkları halde müdeni boşaltamıyorlar, çünkü kaynıyor. Bir giderse yerine ön ve. riyor. Nitekim Haydarâbat Nizamının ha- Yugoslav Başvekili Stoyadinaviç Lenin'in ölümünün Yıldönümü... Mos<sovada Büyük Bir Merasimle Tes'it Edildi Moskova, 22 (A.A.) — Leninin ölümünün 12 inci yıldönümü müne - rinin iştirakiyle büyük tiyatroda — bir|"*<tlerin cimas bavuzları ağızma kadar dö- u. jtoplantı yapılmıştır. Fakat görülüyor ki bu bereketli madas | Stalin ile hükümet azasının 'e'ıhı zehirini halk, zevkini hükümdarlar e« parti şeflerinin salona girişi şiddet- |">”O'ler: Çünkü hazine mağaralarının ya- ŞÜ GELRE " mbaşında açlıktan ölen Hinililer var. aarla rşı ııını, ur. M., T. Tan ç gün üç gecelik &lemden | — Serde hacılık, hattâ hafızlık ta vars sonra çürük bir portakal gibi dönmeyi |dı. kendine yediremedi. Bir iki gün daha| - Bir çokları: istirahat etti. — Hay yere batsın böyle hacı, di« Bu a sırada — Melâhat ta D&-.yaılaıd.ı. Mübarek zemzemle islanmış 'i!:mn_. çiftliğine — yaptığı seyahatten sakalını rakı tenekesine batırıp kirlet « dönmüş, bir akşam karanlığında koms'ti. Tuuuh, yazıklar olsun, diyorlardı. şudan gelir gibi evine girmişti. | Bu havadisleri işittikçe o şatafatlı Zahireci İbraihmle bu çiftlik hatıra-| sofuzade, hacızadelere bir kat daha sını tazelemek için fırsât kaçırmıyacak- kızan şövalye Hasan Bey, Ziya Paşa- larma söz kesmişlerdi. nin meşhur: Hacı İbrahim ona on tanelik birdizi | — Çok hacıların çıktı haçı ziribagalde *beşibirlik hediye etmişti. Melâhat: Misramı tekrar edip alay ediyordu. — Ne zahmet etmişstin Hacım, di-| Hacı Sadık kasabaya döndükten yordu. Güldük, eğlendik, buna ne kü- sonra bir iki gün de hastalık bahane e- züm vardı. ,derek mağazafa gitmedi. Artık onu yalnız ellerile okşiyabilen | — İki karısı sanki olanı biteni hiç duy- İzahireci gözlerinin içine bakarak iba - mamışlar gibi onun hastalığına bayaği det eder gibi gönülden bir sesle inledi: üzüldüler. — Sana dünya feda olsun. Bir gülü-| - Melâhat: şüne bin altın değer arslanım. Bu se -| — Vah Hacım vah, arslanıma ne ol- fer tedarikli alamadık. Bir dahaya bu- 'du? diye dizlerini oğuyor. Emektar rasını kendine Vâyık bulacaksın. — Sen karısı: hemen fırsat kaçırma, Atım, arabam,| — —Bağda ayaz yemişsindir hacı, Sur- malhım, menalım cmrindedir. tına kantoron yağı süreyim. Melâhat evine geldikten iki gün |— Diye etrafında pervane oluyordu. İsonra — Hacı Sadık ta — mev-| Hacının bağda ne halt yediğini ikisi İsim sonu hasadını yapımış bir bahçe sa- de pekâlâ bildikleri halde ona bu tatlı hibi gibi kasabaya döndü. ydilleri dökmekten de ayrı bir zevk du- Güllü Nermin oötelde bir kaç gün yuyorlardı. dinlendikten sonra Esat Beyin köşküne — Şimdi Güllü Nermin bir başka bağ gidecekti, Hacı Sadığa bim liradan faz- köşkünde daha ince zevkle hazırlan - laya patlıyan öç gün, üç gecelik eğlen- * maş bir eğlence âlemini şenlendirirken ,liıı'ıı dedikodusu kasabada — çalkanıp manifaturacı Hacı Sadık içi saman duruyordu- ydoldurulmuş bir tilki ölüsü gibi kene Hacı Sadık şimdi ayık kafa ve yor- dini bırakmış, dinleniyordu. gun sinirle bu dedikodulardan utan -l (Arkası var)