16 Birinci Kânun Tarihten Yapraklar Üçüncü Sultan Ahmet, büyük bir ayak » lanma sonunda ve kardeşi İkinci Mustafa- nın tabttan indirilmesi üzerine bükümdar ol- müuştu. Otuz beş yaşındaydı," fakat ömrü kafes içinde geçmişti. Dünyadan haberi yok tu. Halbuki İstanbuldan Edirneye gelmiş we taht üzerinde bir değişiklik yapmış © - lan zorbalar, gemi azıya almışlardı, mem - leketin altını üstüne getiriyorlardı. Sipaht Karakaş Mustafa, Yeniçeri Turicanlı Ah - met, Cebeci Küçük Ali birer hükümdar ke- silmişlerdi, diledikleri gibi saltanat sürü - yorlardı. Vaziyet gerçekten ağırdı. Zorbalar, tahttan indirdikleri İkinci Mustafanın ho- cası ve şehislâmi Feyzullah Efendiyi üç gün bapsettikten sonra bir divan kurmuş- kulaklarını, dudaklarını kesmeğe — karar vermişlerdi. Bu büküm yerine getirilmek- de beraber al kanlar içinde kalan mahküm hocanın yakası — birakalmadı, — bir bamal beygirine ters bindirildi, sokak sokak gez- dirilerek Edirnenin Bitpazarına götürüldü, orada etleri cımbızla koparıla koparıla öl- dürüldü, delik deşik, cesedin ayağıma İp takıldı, bu ip biristiyanların eline verildi, papaslara dunlar — okutularak — sürütüldü, Tuncaya atıldı. Bu şeyhülislâm, uzun yıl- lar diktatörümsü bir mevki almış ve İm- paratorluğu malikâne baline koymuştu. Üçüncü Sultan Ahmet bu azgınlıklar ve bu taşkınlıklar arasında ne yapacağını dü- şünüp dururken sarayda da bir ayaklanma oldu. Bostancı denilen muhafız asker, ay- hıklarının artlırılmasını istiyerek gürültü çe kardı. Hünkârın ödü kopmak — üzereydi. İşte bu durumda Sivaslı Mehmet adlı bir bostancı ona sadakat gösterdi, ayaklanan saray askerini yalıştırmak ve elebaşıları ez- mek yollarını buldu. Hünkâr da onun bu iyiliğini unutmadı, kendi: bostancıbaşı yaptı. Bu vazifa, Avrupa saraylarındaki mabeyn müşürlüğüne — muadil gibiydi ve Osmanlı sarayında da önemli bir işti. Zaorbaların taşkınlığı durulduktan, gü- rültü, patırlı geçtikten sonra Üçüncü Sul- tan Ahmetle bostancıbaşı Mehmet ağa can | ciğer olmuşlardı, pek samimileşmişlerdi, bu vaziyette bir gün Hünkâr, sadık uşa - fının bir mektup okuduğunu ve pek neşeli olduğunu gördü, merak ederek sordu: — Bu kâğıt nedir, sevincin nedendir? ©, bir oğlu dünyaya geldiği cevabını ve- rince hünkâr mahzuz oldu, çocuğa «Ah- met» adının verilmesini emretti. Bostancı- başı yer öpüp şu mülâhazayı ileri sürdü: — Senin oğluma adını ihsan — ettiğine inanmazlar. Bu lütfüne berkesi İnandır - mak gerek. — Ne yapmaklığımı istersin? — Çocuğa paşalık ver ki taşıyacağı adın gereli korunmuş, herkes te ona adını ver- diğine inanmış olsun. Bostancıbaşının bu düşüncesini bünkâr doğru buldu, yeni doğan Ahmedi ild tuğlu paşa yaptı, Amasyaya da mutasarrıf tayin etti. O sancak, süt emen mulasar - ıf paşa büyüyünciye kadar bir vekil ile âdare olunacaktı. Bu hâdise, bostancıbaşının — nüfuzunu yükseltti. Biraz sonra onun Abi Mehmet adlı kardeşine beylerbeyilik payesile Sivas valiliğinin verilmesi, İbrahim adlı bir kar- deşinin de muhasebe ruznameciliği — gibi mühim bir işe tayin olunması o nüfuzu son dereceye getirdi. Artık İstanbulda sadrâ- zamdan, şehislâmdan, Yeniçeri ağasından ziyade Mehmet ağamın borusu ötüyordu, en büyük işler onun emrile görülüyordu. Yıllar böyle geçti. İmparalorluğun ber- bat bir biçimde giden dış işleri Pasarofça muahedesile düzgünlüğe doğru yol aldı, sadrâzamlığa da Nevşehirli İbrahim Paşa geldi. Çok zeki bir adam olan yeni sadrâ- zam ötedenberi Üçüncü Ahmedin gözde - lerindendi. O mevkle geçer geçmez hün- kârın nabzına göre şerbet vermeğe başla- miş ve kua bir müddet içinde onun diz » ginlerini eline almıştı. Artık hünkâr, İbra- himsiz olamıyordu ve bu muhabbet, bü- tün idare kudretinin yavaş yavaş sadrâ - zama geçmesine yol açıyordu. Bostancıbaşı Mehmet ağa, kendi ikba - Kine rakip çıkan İbrahim Paşaya karşı kuv- vatli kalabilmek icin bir şevler yanmak ih- “TISON 'POSTA Bir Postta İki K Üçüncü Ahmet tiyacımı duyuyordu. Fakat ne yapmalıydı?. Bunu uzun zun düşündü, nihayet bir plân çizdi ve bir gün Üçüncü Sultan Ahmedin karşısına dikildi: — Beni, dedi, eskisi gibi seviyor musun, Yütfüne lâyık görüyor musun? ©, damdan düşercesine yapılan bu s0- rudan hoşlanmamakla beraber emektar u- şağının kalbini karmak — istemedi, — nazik | davrandı, müsbet cevap verdi: — Evet Mehmet, sen kullarımın &a iyi- sisin, yaptığın hizmetleri unutmuyorum, — © halde beni şereflendir, akranım -| dan üslün eyle, — Dileğin ne? — Sana damat olmak! Bir padişahtan kız istemek o güne ka- dar görülmemiş bir işti. Sultan Ahmet te sinirlenmişti. Fakat gene nazikliği burak - madı, amukadder ise olür» deyip yürü - dü. Bu, apaçık solmazo demek iken Meh- met ağa kandi dileğine uygun bir şekilde telâkki etti, hemen sadrâzamın yanma git- ti, padişahın kendisini damat yapacağını söylodi ve nişan töreninin gününü kararlaş- tırmak için saraya gelip bünkâr ile gö - rüşmesini istedi. Üstelik onun kızını da Vâ- Tâsının vesayeti altında Amasyada muta- sarrıflık yapmakta olan oğlu Ahmet Pa- ga için almak emelini ortaya attı. — «çifte düğün yapalım» diyordu! Fakat İstanbul, bir iki gün içinde dedi- n Dün saat on beşte, Halkevi salonla - rında, Gaziantebin kurtuluşunun 14 - Üncü yılı kutlulanmıştır. ziantebin Vezir Olamaz | koduya boğulmuştu. Bostancıbaşının pa- dişaha, oğlunun da sadrâzama damat ola- cağı dillerde dolaşıyordu. Mehmet ağanın evi de tebrike gelenlerle dolup boşalıyor- du. İşte bu durumda, müverrih Raşit baş- ta olarak, ince sezişli iki yüzlüler paçaları sıvadılar, sadrâzam İbrahim Paşanın et - rafıni aldılar, boslancıbaşının son dere - ceye varan nüfuzu yanında onun gölgede kalmakta olduğunu ileri sürdüler, «bir ko- ruda iki arslan, bir postta iki vezir ola - maz» dediler. Sadrâzam da, bostancıba - genın damat olması halinde kendi mevkü- nin gerçekten sarslacağım anladı, Üçüncü Ahmede yanaştı, 6 Ya o, ya beno dedi. Hünkâr, kendine sadık olduğunu unut- mamakla beraber bostancıbaşının yaptığı küstah hamleyi affedemiyordu. Bu sebep- le ve sadrâzamın kendine daha gerekli ol- duğunu da hesaplıyarak ültimatomu sükü- netle kabul etti, Mehmet ağayı azledip sa- raydan çıkardı, Üsküdardaki İstavroz bah- çesine sürdü. Fakat onun düştüğümü, de- gersizleştiğini bütün İmparatorluğa yay - mak lâzımdı. Bunun için de Amasyadaki oğlu azl, Sivasta vali bulunan kardeşi kat- lolundu. Bir korüda karşılaşan iki arslanın pençe — İgçlükle mağlüp eden Galatasarayın | LĞ ; SS Nevşehirli İbrahim Paşa pençeye gelmesinden en çok zarar gören, güphe yok ki, kafası kesilmiş olan Sivas valisi idi!.. M. T. Tan K £ Gaziantebin kurtuluş rasimesinde bulunalar İlk sözü doktor Sabri alarak, milli mücadele kahramanlıklarından, Antep kalesinin payına düşen bü; urtulu | Spor Beşiktaş Bugün Yuna- nistana Istanbul Lik k Bugün Yunanistana hareket Şehrimizin en kuvvetli takımı olan Beşiktaş klübü Yumanistanda üç müsa- baka yapmak üzere bugün — Atinaya hareket edecektir. Beşiktaş takımı; Mehmet Ali, Ad « nan, Nuri, Fevzi, Hüsnü, Faruk, Şe- ref, Bambin, Hakkı, Ha; ve üç ih- yat oyuncudan mürekkeptir. Kafileyi eski kaleci Sadri götür- mektedir. Beşiktaş takımı Patriya va:| puru ile seyahat edecek, yolculuk on gün sürecektir. Birinci müsabaka ayın (29) uncu pazar günü Apollon ile, ikin- «i müsabaka (31) kânunuevvelde Pa- natinaikos ile, üçüncü müsabaka da Pire takımı olan Olimpiyakos ile yapı- lacaktır. Beşiktaş klübümüze iyi seyahat ve güzel oyunlar temenni ederiz. Lik Şampiyonası İstanbul lik şampiyonasının doku- zuncu haftası maçlarına — Kadıköy, Taksim ve Şeref stadyomlarında cu - martesi ve pazar günleri devam edile- cektir. Fenerbahçe takımı Kadıköy — saha- sında Hilâl takımıyle karşılaşacaktır. Beşiktaş takımıyle iyi bir derece a- lan Hilâl'in Fenerbahçe kurşısında ni oyunu çıkarmak suretiyle dayanaca- ğ zannedilmoktedir. Taksim stadyumunda yapılacak o- lan Galatasaray - Vefa maçı dikkatle takip edilecek bir müsabakadır. Son haftalarda bütün rakiplerini Vefa karşısında çok hesaplı oynaması | Jâzım gelecektir. Bir müddet evvel klüplerinden ay- rılan oyuncuların tekrar — Vefa — takı mında yer almaları bu takımın birden- bire vaziyetini iyi şekle sokmuştur. Bu itibarla Galatasarayla Vefa ara- SU BF rinde konuşarak ezcümle: «İnsanlık, istiklâl cidalimize kadar, |sevinci ve heyecanı haykırmışlar yarar-|kadını salonlarda şampanya çekişti -| Ahmet isıninde bir genç de Antehin Gidiyor Şampiyonasının Dokuzuncu Haftasına Girerken eden Beşiktaş takımı sındaki maça — hususi vermek icap eder. Şeref stadında yapılması lâzim ge- len Beşiktaş - İstanbulspor arasındaki müsabaka Beşiktaşın Yunanistan seya- hati dolayısiyle geri bırakılmıştır. Süleymaniye ile Topkapi arasında yapılacak maç Şeref stadında oynana- caktır. İstanbulsporla iyi bir oyundan sonra berabere kalan Süleymaniye takımı Topkapı karşısında iyi bir derece al- mak için çalışarak, likteki düşük vazi- yetini kurtarmağa uğraşacaktır. Taksim stadyumunda oynanacak ©« Jan Beykoz - Güneş takımları arasın-, daki müsabakanın da hususi bir ehem-' miyeti vardır. Geçen hafta Galatasaray karşısım- da büyük bir mukavemet gösteren Beykozun Güneş takımı karşısında «- lacağı derece alâka ile beklenmek ge- rektir. Kayak Sporcuları Uludağ'da İstanbul Dağcılık klübünden 25 ki- şilik büyük bir sporcu kafilesi dün Ya- lova yolu ile Bursaya Ulu dağa kayak sporları için gitmiştir. Bir hafta kadar Ulu dağ'da kamp kuracak sporcular yılbaşını Uludağda geçirdikten sonra şehrimize dönecek- kerdir. Bina Vergisi bir ehemmiyet Harei Huıuıly;lure Devir Hazirana... Bina vergilerinin idarei hususiyelere dev- ri hakkında Kamutayda kabul edilen ka- nun hazirandan itibaren tatbik edilocektir. Bu kanunla İstanbul belediyesine mühim bir gelir temin edilmiş olacaktır. Belediye Şimdiden verginin tahsili için — hazırlıklar yapmak Üzere tetkiklere başlamıştır. Bu tetkikler bina vergisinin tahsil ve ta- hakkukuna, bu iş için kullarılan — memur sayısına, defter ve dosya teşkilâtına, ver- ginin miktarına mütcallik bulunmaktadır, tı yıl önce Antebi saran Fransızlara karşı, Türk kadının gösterdiği büyük mücadele kapasitesinden bahsederek sözünü bilirmiştir. Bundan sonra gençlerden Abdül- kadir söz alarak Antebin kurtuluş safhasının kısa bir tarihçesini yapmış ve o mücadele günlerinde, dışarıdan düşmanın, içeriden de açlığın, hasta- lığın ve ölümün diş gösterdiği gün - lerde, Anteplilerin gösterdiği yurtse - verliği anlatmıştır. Bu arada, şehirde yenecek artık hiç bir şey kalmadığı günlerde halkın na- sıl acı zerdali çekirdeklerinden yaptık- ları ekmekle zehirlendiklerini ve kır- larda hayvanlar gibi otladıklarını söy- lemiştir. Bundan sonra söz söyleyen diğer iki genç te, bu uğurlu günde duydukları ve Merasimde, şehrimizdeki Antepli -|lıkların ehemmiyetini ve bu kurtulu-'rirken görüyor. Kadını salonda değil|kurtuluş kavgasında, bir akalliyet gru- ler ve bilhassa Üniversite talebeleri|şun da, büyük Atatürke bağlanan |cephede gösteren ilk tarih parçası, bi-|punun gösterdiği hainliği ve — çıkar- bulunmuş ve merasim çok heyecanlı | kalplerin atışındaki milli heyecandan |zim kurtuluş savaşımız içinden çıkı -|dığı müşkülâtı lânetle anmıştır. doğduğunu anlatarak çok alkışlandı .|yor. Bunun için ben salondaki kadını Bundan sonra kürsüye gelen Bayan |değil, cephede kılıç sıkırdatan kadını |lilerden bir grup $ parça muzik çalmış- Nedret, cephe ve kadın mevzuu üze - |anlatacağım.» demiş ve bundan on ak |lar ve çok alkışlanmışlardır, geçmiştir. Tören hep bir ağızdan okunan İa - tiklâl marşı ile başlamıştır. Törenden sonra, davetlilere, Antep- AA e nn eli