Boş Vakit Eğlencesi Mürekkep Lekeleri İşte size mürekkep damlalarından mey- daha. Boş vaktinizde daha. Boş vaktinizre siz de bir kâğıt par - çasına bir kaç damla mürekkep — damlatıp bükünüz. — Açtığınızda hattâ belki de daha güzel çeşit çeşit eğlendirici - resimler elde eder hoşça bir vakit geçirirsiniz. Bir Hesap Meselesi: Bir bakkalda iki nevi çay vardır. Bun - lardan birisinin kilosu |40 ve diğerinin kilo- su da 200 kuruşa mal olmuştur. Bakkal bu çaylardan bir harman yapıp kilosunu 180 kuruşa satmak ve ayni zamanda yüzde on iki buçuk kuruş kâr etmek istiyor. Acaba bu harmana her iki çaydan ne nisbette ka- rıştırması icap eder? Wi buna — benzer, Bir Hendese Meselesi: Resmimizde beş tane şekil görüyorsu- nuz. Rosme iyice bakınız ve şu suallerin cevabını veriniz. ! — Resmi baş aşağı tutarsanız bü şe - killerden bazıları değişir mi? Hangileri de- Kişir? 2 — Bu şekillerden her hangisi sol ta - rafa doğru rubu dairesi resmedecek suret- te çevrilirse, resimdeki şekillerden bazıla- yına benzer mi? Bunlar hangileridir? 3 — Bu resim bir aynaya karşı tutulsa bu şekillerden hangileri değişmez? 4 — Yalnız iki köşesinde birer daire bulunmak şartile bu resimde gördüğünüz şekillere benzemiyen bir murabba — daha yapabilir misiniz? t Moksikada Bir İhtilâ! Hazırlığı Meksiko, 21 (A.A.) — Prensa gaze- tesi, general Kalles'in dostu - olan işçi lideri Luis Morones'in evinde olli tüfek, | 19 mitralyöz ve mühimmat bulunduğu- nu yazıyor. Gazete, bu silâhların bir is- yan için olduğuna mubakkak nazariyle bakmaktadır. PÜ . ÖL 5 Dünkü ve evvelki günkü — kısımların bulâsası: Kasaba halkının, sıcaktan — bunalıp portakal bahçelerine sığındığı — bir günde, kız İlisesinde Avrupaya gön- derilecek talebe için imtihan yapılı- yordu. İmtihana 18 genç kız girmiş, bunlardan Elmah'lı Tosun kızı Gül ten kazanmıştı. Hocaları Gülteni teb- rik edip bazı tavsiyelerde bulunduk- tan sonra genç kız bahçeye çıktı. Sar- hoş gibiydi. İçinde tatl, mayhoş bir| memnuniyet vardı. Gülten Balkan harbinde ölmüş — bir| babanın kızıydı. Çocukluğunu Elma- hda geçirmişti. İÜlk mektebi bitirince onu kızı gibi seven kaymakamın ilti- masiyle Antalyadaki kız lisesine ver- mişler, bu suretle Gülten — istikbalini temin etmişti. Bu dağlar, çam ormanları, bağlar bahçe ler arasındaki yolsuz, geçitsiz kasaba, - da yaşamak ©o kadar durgun, o kadar ucuzdu ki manifaturadan başka şey para ile alınmazdı. Bir bahçesi, iki tarlası olan gül gi- Bi geçinirdi. (Gülten) e kaymakam beyin hanımı baktığı için böyle masraf- ları da yoktu . | | Bunun için ninesi ona aldırmazdı Haltanın bir kaç gecesini kaymaka- Mmin evinde geçiren «Gültenm yavaş| İ p 27 Bin Mahküm || Serbest Varşova, 21 (A.LA.) — Diyet mec- lisi affı umumi kanununu kabul etmiş- || tir. Bu kanun mucibince önümüzdeki pazartesi günü 27 bin mahküm serbest bırakılacaktır. BULGARİSTANDA Hükümeti Devir- mek İsteyenlerin Muhakemeleri Başladı Sofya, 21 (A.A.) — Mahkeme, 3 ilk. teşrin suikastçilerinin bundan ıonr.[ hafi celsede sorguya çekilmelerine ka-| rar veriniştir. Damyan Velçef kendi hakkındaki it. hamlara karşı, tamamiyle suçsuz oldu- gunu iddia etmiş ve mahkemenin ken - duğunu söylemiştir. SON POSTA — Damyan Velçef ve arkadaşları hükümeti devirmek suçun -| va için iddia makamı tarafından göste- | rilen şahitlerin sayısı 73 tür. Suçluları 15 avukat müdafaa edecektir. Bir İsveç Vapuru ' Battı | Santoz, #Brezilyadar 21 (A.A.) — |Burada demirli bulunan İsveç bandıra- h Brittamrle vapurunda infilâk olmuş- tur. Vapur batmıştır. Üç kişi ölmüş - tür, Üç tayfa kaybolmuş, üç kişi de ya- |ralanmıştır. Rıhtımdaki bir kaç antre. po hasara uğramıştır. Rıhtım üzerinde |bir kaç amele yaralanmıştır. | 'M SON POSTA Deniz Konferansı Netice Vermedi Fransa DenizSilâhlarının Tahdidini KabulEtmiyor sonkânunun altısıma bırakan — deniz hiç bir anlaşma elde edememiştir. * Paris, 21 (A.A.) — Deniz bakanı Pi- dan mevkuf bulunmaktadırlar. Bu da-/ | £ Saleign akalrkdiide tisiğra aa | ÇEKOSMVAKYADA— eclis, Mazarik'e Bir Şato Verdi Prag, 21 (A.A.) — Mob'uslar mecli- si, ilk cumur — başkanına Lani şatosu- nun verilmesini ve kendisine ölünciye kadar cumur başkanlığı maaşının te - hakkındaki kanun lâyihasını ittifakla kabul etmiş - tir. diyesine devam edilmesi Sovfy'ot Ruıfada Ğınııyi Hareketleri Moskova, 21 (A.A.) — Sovyetler birli-| nuevvelde Özbekistan, Kazakistan ve ;'ı:,.kı..—; kısmı infilâk etmiştir. ği icra komitesi, Birleşik Cümhuriyet - Karakalpak'ın pamuk stoklama plânı- | lerin muhtelif mıntakalarındaki parti ı fazlasiyle tahakkuk ettiren en iyi |ve diğer Sovyet kurumlarının 38 'd"",x.,muıeı.ı.nn bükkiyla bir kenleteniz | İngiltereyi Koyu Bir Sis Kapladı omiz M i Silâhlarının mükemmeliyeti ile tanınmış olan Fransız Suffren kruvazörü Londra, 21 (ALA.) — l:dmılıruıı_nıünkonl.i hakkında izahat vermiş ”| tir. Encümen Fransanın ancak — kısa disini temyize çıkaracağına kani bulun- , ( lli Vei Üüzerinde bir müddet için bir muahede ile bağ - lanabileceğini fakat Vaşington mukave- lesinde olduğu gibi deniz — silâhlarının tahdidini kabul edemiyeceği mütalea- sında bulunmuştur. İNGİLTEREDE Bir Mühimmat Deposu Patladı Londra, 21 (A.A.) — Kardi şehrin de mühim bir yangın olmuştur. Büyük 'bir mağazanım oyuncak salonundan çı- |kan yangın — yakın evlere sirayet et - miş ve mağazanın zemin katmda bulu- nan mühimmat deposu da patlamıştır. Kurşunlar her istikamette —uçuşmaya başlamış ve fakat mucize kabilinden o- larak kimseye bir şey olmamıştır. Bun- dan sonra mağazanın havaf eğlence İtfa « iye ancak sabaha doğru yangını söndü- rebilmiştir. l-)-edelerı'miz Nasıl Yaşarlardı? Üniversite profesörlüğünden çekildik- ten sonra bir plâk şirketine şarkılar — sat- makla ve nra sıra gazetelere yazı vermek- le geçinmek yolunu tutan Üstad - Almet Retik, 15 inci asır Türkleri hakkında bir esver yazmış olan Bertrandon adlı bir Fransızdan kısa bir tercüme yaptı. Bertrandon, Türkleri oldukça anlamış. Fakat dedelerimizin nasıl giyindiklerini, ne yiyip içtiklerini, ne biçimde savaş yaptık- Tarını anlatırken sözlerinde hakikatları yal- nız yüzünden gören ve onların özüne göz geçiremeyen bir adam ağzı seziliyor. Bence Bavyeralı Sehildberger'in Reise in denorient adım taşıyıp kismen Türkçe- ye de çevrilen seyahatnamesi — Bertsando. minkinden daha derli topludur. — Dedele mizin yaşayışlarını vesikalara istinat — etti- rerek ve tahlil ederek yazmış olan Brongui- er ise Şildberger'den de iyi ve gördüklerini iyi anlatmıştır. görmüş İkisi seyyah, biri tarihçi olan bu Üç muharrir, dedelerimizin sade, fakat temiz bir hayat geçirdiklerinde ittifak ediyarlar. Yalnız Bronguler onların temizliğini canlı sürette tasvir edet ve söz gelimi çöyle de «Türkler çok diri, çevik adamlardı. — Ne İromatizmaları, ne belkemiği ağııları — var- |dır. Mide bozukluğu bilmezler. Üst buş te- Şmizliğinde dünyanın bütün — milletlerinden üstündürler. En fakir bir çifçinin iç çama- Çarı bile tertemizdir. Fistüllü bir Türk yok gibidir. » Onun eski Türk elbisesi ve yemekleri hakkındaki yazıları da öbürlerinkinden hayli farklıdır. ve daha doğrudur. — Onun yazdığına göre dedelerimiz uzun — yıllar şarktan gelme kıyafeti muhafaza etmişler- di. Beyaz kumaşı tercih ederler ve soğuk- tan korunmak için kolsuz bir kepenek ta- gırlardı. Yalmayak gezmek ayıptı, mütla- |ka, çizme giyerlerdi. Bir Türkün en büyük süsü atı ve silâhı idi. Elbise, bunlardan son- va gelirdi. Yalnız kadınlar düğüne gittikle- vi vakit altın sırmalı ipek ve kadile kos- İtümlere bürünürlerdi. başlarına gayet gü- zel takkeler, yüzlerine süslü örtüler geçirir. lerdi. Ahmet Refik'in yaptığı tercüme, bana da şu fıktayı yazdırdı. Lâkin ne o, ne ben, baş vurduğumuz kaynaklarda yüz cilde ya- CA VAN Y — Bürhan Cahit — |'yada eniştesine bırakırken dedi ki: cisini tarım alanındaki muvaffakıyet - terinden dolayı Lenin nişanile mükâfat | landırmıştır. aktedilmiştir. bayi Bek y ö an ai ADİ| Konferansa Stalin, Motolof da dabil '7 p, koyu biş siş k_,,_:,._, Ti gakl ö olduğu halde hükümetin ve Sovyetler gemiler açıkta demir atmağa mecbur Kolkozcuların Toplantısı birliği komünist partisinin azası da iş- olmuşlar ve limana — büyük Moskova, 21 (A.A.) — 19 Kânu -| tirak etmiştir. girebilmişlerdir. ki mektepte muallimler arasında bu- Mektep önlüğünü biraz kısa yapsa, lunmaktı. Akşam olunca eve dön- saçlarına biraz çeki düzen verse, ak- i ğ şamları biraz geç gelse saatlerce söyle- Teyzesi züalim bir kadındı. nir, dururdu. Yorgun argın eve döndüğü akşam-| — Gülten lisenin sınıflarını atladıkça lar ona yarım kalan çamaşırı - bitirti-/açılıyor, öğrendikleri ğ j a — yor, yahut küçük çocuğunu kucağına değiştiriyordu. ';uKu "H:ğ“u':ı“ h'_le unutarak komşu- 22.-19- 955 — İverip portakal bahçelerine yolluyordu.| . — İçinde zekâ kıvılcımları pırıldayan | Te iyor : yavaş kasabadaki arkadaşlarından ay-| — Gülten, tekne başında sıka kolla-|koyu kestane gözleri gittikçe manâla- d_—ğ'f";"' ';;î""*"'[*’" tenbel kız- rliyor, onların eğlencelerine katışmı- Tiyla kirli çamaşırları sıkarken -dökü-|şıyor, gürbüz boyu yükseldikçe enda- Çan- Diyordu. Hasta olsam bir tas su y İlen sulara çok defa gözlerinden akan mı ve biçimi meydana çıkıyordu. — yerbiyecek. Amma sokak oldu mu ta- Şimdi bu Antalya meselesi onu o! Yaşlar da karışırdı. Bu evdeki vaziye-| — Güney kıyılarnın zerdaliye benze | “larına çivi batsa yine koyar. kadar sardı ki büyük annesi, bir mü- tini düşündükçe bu işler ona daba a- yen bu marin kızı hep kaymakam be-| | B şikâyetlerin biri olsun haklı ve nasebetsizlik edip razı olmasa bile on- BT geliyordu. Öyle hissediyordu ki yin hanımından aklığı hızla yüwîdoam dcı;ıldı. _(ı.(.ıullı:nıı teyzesinin larla beraber kaçmağa kadar göze al- Yediği her lokma ekmeği bu ev için ya- du. g |hoşuna gitmek için yırtılırcasına çal- mıştı. ipacağı hizmetle ödeyecekti. Bu his o- Mektep arkadaşlariyle pek M_ıSyBîdl İhtiyar kadın başı havalı, hayırsız Pu o kadar yaralıyordu ki bazı akşam- mıyordu. Onlar da mektepte öğrendik-| — Fakat büyüdükçe ve kafası işledik- dediği kızdan kurtulduğuna âdeta Jar bir behane bulup sofraya gelmiyor, leriyle kalıyor, evlerinin dar ve eski $t anlıyordu ki evdeki yeri ona şefkat memnun gibiydi. |at ;î: kır:ın;ıa!ıç;lcrde doîııyor. bwı&ıbiyuini üzerlerinden aııııııynvhı-dı.'ızı'k*)ığı duyurmaktan uzaktır. Ök- GCikia ö ada . ranlıkta kendini düşünüyordu. |Oturup kalkışları, konuşmaları, — ye- süzlük acısını daha küçük yaşlarda D üak ei K:';,_'_"_,_Z;"îı (Ülma- /— ( Elmalı )dayken kaymakamın e-/mek yiyişleri hattâ düşünüş - tarzları hissetmediği halde şimdi artık hayatı Avıı)n:f ısıoey; ıııey;:;kadal::xzn;ış g:- ;tı:; demmw;;;e:kl;mi u-ıdah:ı yakından tanımağa başladığı an- rürdü. Orada çal en aklına hiç de lenecek bi ip ediyor- Eye aei HT h:tılhdır- Hoş tabtük, Şi İböğle Şeyğar: gekiiabii.) Kuymallsühin! lli ' GznE” e' değedi ramllinler bilelr e n Dt eet Je duyuna YA Ş |hanımı ona biçki, dikiş, ütü, kola öğe İonlara örnek olamıyordu. o Kd z ” Bunu kaymakam / söylememiş ol retmişti. Sofra - hazirlamasını, — hattâ| — Fakat (Gülten) bu havadan çok / yor leyze evin bulamdığı Ki saydı her gün bir kaç kaçakçıya tövbe iyi yermekler pişirmesini bile biliyordu. önce sıyrılmıştı. AŞT ÇAMT ettiren Bekir çavuş bu çelimsiz, dal gi- |O kadar nazik bir kadındı ki su iMöyLİ ” İyi pöyt ve güzel' Şeyi sevinek bc.']“d"' ııı_uallıııu vardı kı. ona hep Ek i ğ Kİ ğ T # Z n e O G nn a 1 y malıdaki kaymakam beyin hanmmnı bi 'alfralııı gçocuğuna muhakkak koçı-!sındc. €emir verişinde bile insana bat- ğenmek ve ona özenmek için öyle da- D ğ lerini güttürecek, yayık başında yağ mayan bir tatlılık, yumuşaklık vardı. İ yanılmaz bir düşkünlüğü vardı ki yok. | Mtttrlatıyorlardı. O kadar nazik, o kar çığartacaktı. Fakat kaymakam yalnız| — Burada yabancı yerde değildi. Tey-| suzluklara göğüs gererek gi.îxdülıkrini'd_“'_”"“_ yakındılar. Biri resim mual ona değil, çok seviştikleri - defterdar ze demek ana yanısı demekti. — Fakat |taklit etmek ona en tatlı bir zevk o- Ti Fahire hanımdı. Bu, — İstanbullü Bir genç kızdı. Liseyi bitirdikten son- ra Güzel San'atler akademisinde oku- kım eser yazmış, yıllarca profesörlük yap- mış bir Türk #limitin beş Tira tekaüil aylığı ile çırağ edildiğine dair bir örnek bulama- |dık. Keşke bu örneği bugün de bulmamış ıuhhiılu-k;.,ı..,d.kı Jsin onu hırpalayacak bir tarafını bu- lamıyardu. | Buhal «Gültenv e karşı başka yol- İlardan eziyet etmeğe dayanıyordu. Cahil kadın bazan onun bir kardeş ço- M. T. Tan ı düşünüşlerini ÜYOR. beye de söylemişti. Hattâ kitap masra- teyzesinin bakışlarında bile zalim bir luyordu. bna da o verecekti. Onun için Bekir üvey analık vardı. Teyzesi buna kızıyordu zaten! çavuş çekindiği adamların himaye et-| — Teyzesinin ve eniştesinin ağır, da-| Onun kendinden üstünlüğünü gör- muş, haltâ Avrupa müsabakasını ka> tikleri akraba çocuğunun mektebe git- yanılmaz bir bakaretine uğramamak |dükçe gözüne batıyor, fakat sesini çı- zanmıştı. Tahsisat olmadığı için gön- mesine ses çıkarmadı. için gözünü dört açıyordu. karamıyordu. Sesini (ılcııınmıyı_ırdu,?ıknhııemiş_ Antalya kız lisesine — ve- «Gültenn in Antalyada geçen altı| — Böyle iken yine teyzesinin olur öl- çünkü WGülten» ne yapsa iyi yapıyor, |sim muallimi tayin edilmişti. yılı pek keyifli olmadı. En büyük ıcv-lmıı azarlarından kurtulduğu — yoktu.|ne söylese doğru çıkıyordu. Bunun i-* (Arkası var) İ G dmüğylü Bumti a Ha Haa ZP e KÜ e —i » & tiellüdÜl