17 Birinci Kânun TÜ | RRLER ROMA KAPILARINDA 17 / 12/935 Yazan: Gerhart Ellert — 86 — Buna imkân yok gibi bir şeydi. Fakat Hünlerin her tarafta bir sürü casusları vardı. Kim bilir, belki bunlardan birisi Krizafyüsün hangi vazife ile Attilâya gönderildiğini öğrenmeğe muvaffak ol- muştu!.. Attilâ hadımağasına dönerek dik dik | baktı; — dİşittiğime göre benimle konuş - mak istiyormuşsun, öyle mi? Sizce hiç bir kıymeti olmıyan barbar kralına hu- zurunla şeref vermen hangi maksattan ileri geliyor?» Attilâ yunanca konuşuyordu. Lâtin- seyi oldukça zorluk çekerek - şöylediği halde yunanca dudaklarından pek ko- laylıkla çıkıyordu. Kral yunancayı na- diren kullanırdı; fakat akla gelen dü - şüncelerin gizlenmesi için yunanca ka- dar müsait bir lisan olmadığını zanne - derdi. Attilânın adamları - krallarının yunanca konuştuklarını işittikleri za - man titrerlerdi. Çünkü o mülâyim bir sada ile çıkan kelimelerin arkasında Attilânın hiddet ve gazabını gizlediği- ni bilirlerdi. Halbuki hadımağası bunu bilmiyordu, bu yüzden derhal vaziye - tinden emin olan bir adam tavrı takın- di. Kadının Gönderdiği Haber Çünkü Bizans sarayında bu suretle | konuşmayı öğrenmişti: — «Yüksek Attilânın âciz hizmet - kâr, bir haber vermek üzere huzuvıim geldi.» — «Kimden haber getirdin?» — «İmparator Valentinianın kız kardeşi Prenses Honorya - tarafından geliyorum.» Attilâ gözlerini lnrpurnk cevap ver- Bizanıs Prenses Honorya malümatın var mı?» Yine âyni süküt... zifelerde bir tarafın söylemesi ve diğer tarafın yalnız dinlemesi kadar müşkül | Diplomatik va- bir mevki tasavvur - edilemiyeceğini hadım ağası Krizafyüs biliyordu. O- nun için maksadına başka bir yoldan giderek erişmeği düşündü. dedi ki: — «Prenses Honorya çok güzel- r.) Honorya'nın Hakları Bunu söyledikten sonra erkeklerin yalnız kendi aralarındayken cesaret | ettikleri ve hakiki manâsiyle anla- |dıkları bir bakışla Attilâ'ya baktı. Fa- |kat Attilâ bu bakışa mukabele etmedi, farkına varmamış göründü. Krizafyüs züne devama mecbur oldu: —GHonorya'nın kardeşi İmparator Valentinian dürüst hareket etseydi, imparatorluk makamından kız karde-| İşine bir hisse-ayırması lâzım gelirdi. Attilâ biraz dikkatle dinler gibi yap- tı ve hafifce eğildi. Harem ağası de- vam etti: — ıırnkat bunu yıpmnk ıılrmıyoh di: — edİşittiğime göre Bılanhlaıdı bir kadın tarafından gelen haberciye bir| ”” prens tarafından gelen haberciden faz-| Yeni Neşriyat. la hürmet edilirmiş.» T Döğir ş Kral bi ee * Ki Arkitekt «Mimars — Bu aylık mimari Ka GYA YÜ oeçridağı örer . S SK e üesln SöUA iaha bircük Ha Konarma. doğTü gitmiş ve yanın A T L a a itişer etminii. i yeri Krizafyüse göstermişti: İçinde şehircilik yazısı ve mimariye ait ha- — «Tabil ben, memleketinizin bu â- | kerler vardır. detine karşı hürmetsizlik etmek iste - Golspor — Bu spot mecmuasının 12 inci mem.» sene G incı sayısı haftanın bir çok güzel Prenses Honorya Krizafyüs eğilerek teşekkür ettikten sonra gösterilen yere oturdu. Tombul ellerile saçlarını düzeltmeğe çalışırken söyliyeceği söze nereden başlaması |â- zam geldiğini düşünüyordu Sesini temizliyerek : — «Senin ne kadar büyük bir dev - lete malik olduğunu Bizans biliyor, kral Attilâ» dedi. Attilâ lâkayt bir tav — #Evet, bunu sizin bikliğiniz gibi Roma da biliyor» diye cevap verdi. — #«Hudutlarımızı tehdit ettiğini de | biliyoruz.» — «Bunun için lâzım olan muka - veleler hazırlanıyor.» — #Şüphesiz, fakat ben ne bu mu- kavelelerden, ne de siyasetten bahset mek istiyorum. Maksadım sana karşı Bizansın büyük bir hürmet beslemekte spor resim ve yazılarile çıkmıştır. Urfalının vaazları — Urfalı Mahmut Kâ İmilin ramazar münasebetile Beyazıt ca -| münde vermekte olduğu vaazlar aynen not| edilerek neşrolunmuştur. | Hafta — aHaftas ni sön sayısı her za- manki gibi günün canlı yazıları ile çık « mıştır. Haftanın meselesi* Hindistana giden yo- lu değiştirmke lâzım; müztemlekede kadın. ve siyast vak'alara ait yazı mecmuarın en canlı yazılarını teşkil edi - yor. ve resimler |vetli bir istinadgâha da ihtiyacı (da Süleyman ağlu Mardinli Hamdi ve Ga- | SON POSTA Âttila İle Krizafyüs; Hediye Gönderi- len Bir Yüzük lşını Konuşuyorlardı ı- Hattâ, İmparator daha ileriye giderek Honorya'yı Kostantaniye'ye (1) gön- derdi ve orada bir manastıra girmesini istedi. Kral Attilâ, manastıra girmenin ne demek olduğunu bilirsin, değil mi? | Attilâ cevap yerine şu suali sordu: —« O yabancı kadından bana uzun uzadıya bahsetmenin sebebi ne?» Bir Kocanın Aşkı termek istememişti. Vaktini beyhude zayi ettirdiğini anlatmak — istiyordu. Krizafyüs kendini topladı, kalın, kır- mızı dudaklarını diliyle ıslattıktan son- ra sözüne devam etti: — « Şimdi maksadı anlatacağım. Honorya manastıra girmek istemiyor. Bir kocanın aşkına müştaktır. Yalnız koca değil, kendisine yardım edecek ve Romaya karşı ortaya attığı hakla- yını müdafaaya muktedir olacak kuv- var- dır. Senin bu yardımı yapmağa razı olup olmiyacağını benim vasıtamla | soruyor.» — «Anlayamadım, çok çabuk söy- İledin. Tekrar et.» Attilâ söylenen sözleri pek âlâ an- lamıştı. Fakat düşünmek - için - vakit kazanmak üzere yalandan anlamadığı- | ni söylemişti. Krizafyüs te Kralın Yunancayı pek iyi bildiğini gördüğü için anlamadığına ihtimal — vermedi. Fakat Attilâ'nın emrine itaatle sözünü aynen tekrar etti. Attilâ — düşünerek mırıldandı: — «Yardım mı? Romaya karşı hak | iddiası mı? Olabilir.» (Arkası var) | (1) İstanbul. H< LA LA NIN ZZ İstanbul Asliye Birinci Ticaret Mahke - mesinden: | Sabiha Şefik tarafından İstanbulda A -| miasra istismar şirketile Kemal, ve Büyükas| dada (Şakir Paşa sokağında) 4| numara- lata rıhtımımda Bahçeli Bahriye kahvesin - | olduğunu anlatmaktı. Derin bir süküt oldu. Haremağası se-| sini daha çok kısmıştı: | — « Bilmem, Kral Attilâ, zavallı Prens Honorya'nın âkibeti hakkında Banka olmayan zamanlarda ataları- mız, “Ak akçe kara gün dostudur» de - mişlerdir. Şimdi biz: Bankadaki arttırma hesapları -lıuı gün dostudur» diyoruz. Kara günlerinde dostsuz kalma, Ulusal Ekonomi ve ORMOBKH KUTUSUNDAN Cİ ADEMİi iKTiDAR Tulucak davasında oturduğu yer belli alma- de Bartınlı sepetçi Mustafa aleyhine açılan | yan borçlulardan Hamdi ve sepetçi Muz - tafaya tebligatın ilânen yapılmasına karar verilerek mahkeme 30/1/936 perşembe saat 14 te bırakılmış ve davetiyeleri de mahkeme divanbanesine asılmış olduğun- dan Hamdi ve Mustafa belli günde mah - Attilâ bu öözü ile sabırsızlık - gös| *” Dil Yazıları GÜNE Teorisine Göre M Ş - DİL Türkçede Şahıs Gösteren Sözlerin Analizi “ Onlar, Olar ,, Sözlerinin Ve Cemiğ Ekl Denilen “Lar - Ler,;, Edatlarının Etimoloji, Mortoloji, Fonetik Ve Semantik Bakımından Analizi Türkçede şahıs gösteren sözlerden «Ben, Biz, Sen, Siz» kelimeleri ile «O» nun analizlerini bundan önceki yazılarda anlatmış idik. Bu serinin sonuncusu olan *Onlar » analizinide bugün koyuyoruz. ONLAR (O), söz söyliyenden tamamile uzak ve ayrı olan bir süje veya objeyi — gösterir. Bunlar birden ziyade olursa o halde kelime (Onlar) şeklini alır. Bu sözün eski metin- lerde ve bugünkü Şark lehçelerinde görülen şekli ((Olar) dır. Her iki sözün etimolojik şekillerini alt (©) (2) (3) (4) Onlar: Oğ - ön 5- ol 4 ar Olar * Of olj ar (1) Oğ: Güneş yerine geçmiş olan esas süjeyi gösterir köktür. (2) On: Bu ek yalnız (onlar) şeklinde göze çarpıyor. Bilindiği gibi (n) konsonu eder. Bir mefhumun geniş bir şümul almast onun bütün ferdlerini toplamakla; o şümul de tekarrürü de, bu topluluğun değişme: şekilde ifadesile mümkün olur. İşte bundan dolayıdır ki bu anlamları içinde — toplıyan, (ol - ar), (el — er) ekleri kaynaşarak (lar) ve (ler) olmuştur. «Güneş - Dil» teorisinin: «Ana köke veya radikal köklere yapış- amakla onda bir takım mana ve mefhum- ular yaratan Türk ekleri basittir. Sonradan *kolaylık olmak için kurulmuş olan mü « «rekkep ekleri anlıyabilmek, onları basit eşekillerine getirmekle mümkündür.» (2) Yolundaki hükmünün manasn da bu (lar - ler) mürekkep ekinin analizile izah mefhbumun yakmında, bitişiğinde bulunan | edilmiş demektir, obje veya süjeyi ve bunun esas süje veya |obje ile alâkasını gösterir. Bu halde, (ego) |dan uzakta umumiyet, müpbemiyet, şümul gösteren «L» mıntakasında buluyan şahsın |kendi yakınında ve ayni mıntakada bulu - nan başka şahıslarla birlik olduğunu bu ekle anlamak mümkündür. Bu bakımdan en son ve en mütekâmil şivede tesadüf edilen bu (. 4- n) ekine çok | — ince manalı bir ödev verilmiş oluyor, de - |mektir. Not: 1, — (0) mefhumunun (ego) ya en uzak olan (L) mıntakasandaki varlığını © mıntaka dahilinde bir merkez gibi alırsak bu merkezin yakınında bulunan (n) mn- takasındaki varlıkla birleşişi (onlar) olmak iktiza eder. (1) (3) Ol: (. — DD; ektir. (Ego) dan çok gzak, aytı müpbem, belirsiz bir sahbada bir süje veya objeyi işaret eder, (4) Arı (. 4- r)ş ektir. Her hangi bir sahada bir varlığın tesebbüt ve temerküz ve takarrürünü anlatmağa yarar. O, ONLAR Not: 2. — Şimdiye kadar geçen şahıs an- latır sözlerin hiç birinde izi görülmiyen bu (ı-)ıl—ııhıııdıhuıiıvı-hı.'l'ıidı— Yalmızca (0) dediğimiz zaman bunda hakikaten hiç bör bellilik ve belirlilik yok - tur, Sözü söyliyen ve onun karşısında bu - lunan şahıtlar hariç olmak şartile yer yüzün- de ne kadar şahıs varsa hepsine (0) diye- biliriz. Fakat (onlar) dediğimiz zaman bu umu- milik ve müpbemlik azalır. (Onlar) dedi- #imiz şahıslar (O) ile ifade edilen nihayet- siz kişiler içinden omuayyen” bir zümredir. İşte (r) ekinin gösterdiği stekarrür ve ta- ayyüne manatı dilimizin bu inceliğine işaret | etmektedir. «LAR - LER» Not: 3. — Görülüyor ki eldeki gramer- lerde Türkçenin cemiğ eki diye gösterilen vlar - ler» sözü, zannedildiği gibi basit ve tek manalı bir ek değildir. Bunda asıl umu- (miyet, şümul, vüs'at manalarile cemiğ an - (latan (. - 1) ekidir. Bunun yanına gelen (. L r) eki ise, me'humun © umumiyet, şümul ve vüs'at sahasında tekarrür ve temerküzünü ifade (1) (Siz) kelimesinin izahındaki haşi - yeye ve orada anılan şekle bukınız! ınhisarlar istanbul çatal, tabak gibi satış delillerini — teşkil tarafından alınmamıştır. Bu inhisar içkilerile diğer eşyanın fet ve masrafı mucip olmasına ve iç kemeye gelmedikleri veya vekil gönder - medikleri takdirde davaya — gıyaplarında bakılacağı ilân olunur. (17755) Zayi — Yeni Hseden aldığım şehadet nameyi kaybettim. Yenisini eskisinin hükmü yoktur. BEL GEVŞEKLiİĞİNE Arttırma Kurumu Pangaltı, 89 No, da Hâmi bulunmasına binaen sahiplerinin 1 OLAR Not: 4. — Sözü solarn şeklinde aldı- ğımız zaman doğrudan doğruya vol» mefe humunun kendi şümul mıntakasında tesbit ve temerküzü ifade edilmiş olur, L Necmi DİLMEN (2) Etimoloji, morfoloji ve fonetik ba « kımından Türk aliz yolla; d. Yerli Mallar Haftası İçin Eminönü Halkevinden: Altıncı yerli mal- lar arttırma haftası dolayısile 18/12/935 çarşamba günü saat (17) de Mediha Mu- zalfer Baysal tarafından Evimizin Cağaloğ- lu merkez salonunda bu konu içinde bir konlerans verilecektir. Bu konferans bütün yarttaşlara açıktır. Müddeiumumiliğe Davet C. Müddelumumiliğinden: Rizeden la « M tanbula gelen Karacası müddeiumumis — Hilminin acele memuriyetimize gelmesi. Son Posta Y:vml Siyasi, Havadis ve Halk gı.ıı Eski Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 28 İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı ve resimlerin — bötün — hakları mahlfuz ve gazetemize aittir. ABONE FİATLARİ (6 3 1 ây | Ay Dgr | &n 750/ 400 150 2340 1220/ 7 -0 | 270 ITOO İ%O) F'V 300 Abone bedelı peşindir. Adıu değiştirmek 25 kuruştur, || YUNANISTAN Gelen evrak geri verilmez. Hânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. | | Posta kutusu: 741 İstanbul Telgraf : Son Posta Telefon : 20203 Başmüdürlüğüden: 929 senesinden bu güne kadar teskeresiz içki satmaktan dolayı zap « tedilen muhtelif kaplardaki ispirtolu inhisar içkilerile kadeh, bardak — l eden diğer eşya henüz sahipleri uzun müddet hıfzı idaremizce kül- kilerin bozulmaları da x. htemel 5/12/935 tarihinden — itibaren bir ay eei SO alacağımdan içinde başmüdürlüğümüz kaçak ambar memurluğuna müracaat ederek ardiye ücretini verdikten sonra almaları ve bu müddet içinde baş vür « j mayanlara ait içkilerden kapalı şişelerde bulunmayanların kıymetleri takdir edilerek inhisarlar Paşabahçe fabrikasına gönderileceği ve diğer içki ve eşyanın da satılarak tutarlarının müruru zaman haddine kadar emanete alınacağı ve ileride bu yüzden hiç bir kimsenin şikâyete hakkı — olmıyacağını ilgililerce bilinmek üzere ilân olunur. «7892»