17 Aralık 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

17 Aralık 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İT Birinci Kügun F DOUNYA | Matbuatında GÖRDÜKLERİMİZ Sovyet Ülkesi Cennettir. Sovyet Ülkesi Haraptır. Her göz her geyi bir. türlü yöymdu mek — üzere Fransız meclisinin huzuruna gelecektir. Şimdiden bu mesele üzerinde ateşli müzakereler yapıla- akdettiği muahede pek SĞ ğit Fransanın — Rusya ile| Polisle Nümayişçiler Ara- SA Muhtariyet Aley- hinde Büyük Nü- mayişler Yapılıyor Londra, 16 (A.A.) — Daily Mail gazetesi, «Beyaz Kitap> n neşrindez sonra bilhassa Necaşiye ve Muzolini» sında Şiddetli Çarpışma- ye gönderilmiş olan notalar dolayısiyle lar Oldu İngiltere kabinesinde şiddetli müna « Pekin, 16 (A.A.) — Şimdi öğrenil-| kaşalar vukua gelmiş olduğunu yaz » İngilterede Kabine Buhranı Mı? Kabineyi Çemberlayn'ın Kuracağı Söyleniyor — cağı tahmin edilmektedir" Bu münasebetle'diğine göre, Japonyanın tecavüzüne Maktadır. bir Fransız gazetesi, Fransız okuyucularına | karşı silâhla mukabele ve mukavemet! — Bu gazete, bir kabine buhramı zu « Rusya hakkında malümat vermek — üzere / edilmesini iltizam ederek caddelerde|hür etmesi ihtimalinden bahseyle , Rusyaya iki muharrir göndermiştir. Bun- mümayişler yapan beş bin muhtariyet- | Mektedir. Hulleci Piyesi Reşat Nurinin Şehir tiyatrosunda temsil olunan Hülleci piyesini ikindi dela olarak gördüm. Değerli sanatkârın dillerde gezca bir hikâyeden ve yobazlık devrinde ulu mrta sürüp giden maskaralıklardan bir çır- yıda çıkanverdiği şu piyes gerçekten eğ - lenceli Ben, tiyatroya her iki gidişimde K rlülleye taallük eden o eski hikâyeyi hatır- İladım. Piyesi seyre gidecek “okuyucuları - 'mın zevkini arttırmak için o hikâyeyi bu- rada da işte yazıyorum; vaktile damatlar- dan biri güç bir işi yapmak için söz vermiş ve seğer yapamazsam karım üçten doku- za boş olsün» demiş. Damat olmakla her lardan birisi Ruayaya taraftadırdır, Rusya- yı cennet gibi görmüştü, öteki ise aleyhtar- dir çayni memleketin cehennem olduğunu söylemektedir. Hangisine inanmalı? Her ikisinin iddiasından da birer miktar tenzil etmek suretile hakikate — yaklaşmak belki mümkündür, fakat tenzilâtı her iki - sinden de ayni derecede yapmalı? İşte ta- yini zor olan bir mesele.. Fakat bunu dü - gtünmeyi Fransızlara bırakarak, iki muhar- tirin söylediklerinden de birer hülâsa ya - palım. Lehtar olan diyor ki: Rusya beşer senelik iki çalışma plânının tatbikından sonra son derece değişmiştir. Kömür istihsalâtı bakımından 1913 yılında dünyada 6 ıncı dereceyi —işgal ediyordu. 1935 yılında 4 üncü dereceye geçti. Dö - kümde 5 inci iken 2 inci oldu, çelik istihsa- Ende ise 5 incilikten 3 üncülüğe geçti. E - lektrik işinde de 15 inci iken 3 üncü, yani İngiltere ile müsavi oldu. Rusya 1913 yılında kamyon yapmıyor - du, ihtilâlden sonra yapmıya başladı ve 1930 da 9 uncu oldu. Bugün üçüncüdür. Rusya 1927 yılında 671 otomebil yapmış- tı. 1935 te yaptığı otomobillerin — sayısı (100,000) dir. Rusyada muharebeden ev- vel (859) gazete çıkatdı, yekünunun basışı (2,700,000) nüsha idi. 1934 yılında Rus- yada basılan gazetelerin sayısı (11,400), bastıkları nüshalar ise (35,600,000) dir. Kitap ta aynı yıllar için (90,000,000) dan (480,000,000) a çıkmıştır.v Şimdi size aleyhtar olan muharririn söy- Tediklerini de anlatalım: Rusyaya giderken — tren penceresinden gördüğümüz sefalet anlatılamaz. Hayalin fevkindedir. İstasyonlar paçavra içinde er- kekler, pişmemiş sebze yiyen yarı çıplak ço« cuklarla dolu. Tren açık arazide koşarken - etrafımıza Bakınıyoruz. Yol namına hiç bir şey yok. Köy evleri ise hep çamur ve kerpiç. Mede- Biyet ile temas ancak Leningrada yüz kilo- Meotre yaklaşınca başlıyor. aleyhtarı talebe — zabita kuüvvetleri| —Ayni gazete, Sir Austen Chamber . tarafından vaki hücum sırasında on İaynın başbakan Noville Chambor - nümayişçi ölmüş ve on beş nümayişçi laynın da dış işleri bakanı olmaları ih. yaralanmıştır. :limılı' mevcut bulunduğu iddiasındadır. Zabıta kuvvetleri nümayişçilere ih- :.:.;î.l üzere evvelkce havaya ateş Çollllocoklor MI? Sükün avdet etmiştir. Fakat mevcut | — Londra, 16 (A-A.) — Daily - Mail bütün polis ajanları, bir ihtiyat tedbi-| Bâzetesine göre, Eden'in istifası muh - vi olmak üzere, karakol gezmektedir, temeldir. Kabine erkânından — diğer Tokyoda Millici Bir c.m"..,bir çoğunun da ayni suretle hareketi Meydana Çıkarıldı bekleümektedir. “ Kabine “iki güruba Tokyo, 16 (A.A.) — Kuvvetli polis | 'Timue — Bulunmaktadır. müfrezeleri Kiota civarında «Karar » Geonç Bakanlar Biri zecri da milliyotci bir teşekkül olan «Tenri- |**1£ olan grup ki Baldwin, Chamberla-|reden mürekkepi cemiyeti başkanlarının evlerinde araş- ftırmalar yapmıştır. Bu cemiyetin bü - tün memlekette geniş teşkilâtı vardır. Avrupa Sulhu İçin Lord Sesil İttifaklar Aleyhinde Bulunuyor ŞESAera Parls; 16 (AA.) — Lord Sösii| Yarmaktadır. n n FeLSE . İneie Çelam Ginin ae SÜ 1813 1p 4 ada bi » aa aa a a D aa aa a a iaannya ve İngiltere gibi, büyük tik-| : M""'“b.__""’___ ae Göylü W_: Vei _Ilııdı kömür çıkaran memleketlerde v a n 1 ” (bu tecrübe, tam bir muvaffakıyetle ne- ir kis «Fransa ile İngiltere arasında BU tecrü çalışma birliğinin muhafazası ve Mil - '“'“ı “’“". HüNiDa DÜ letler Cemiyeti kaidelerine mutlak su-| — Bir Bent Yıkıldı, Sular rette riayet edilmesi Avrupada sulhun uıı”' ’“5:'“7" îğ':'“") tessüsüne medar olacaktır. Röze, «Fransada» 16, (A.A.) — Tni ait 1eta' Gültükdür evvel | İki hektar sathındaki Şarmo gölcüğü. FRANSADA Iik Sun'i Petrol Fabrikası Açıldı Paris, 16 (A.A.) — Padokale eya -« letinin Betün şehrinde, Fransanın ilk sun'i petrol fabrikası — açılmıştır. Bu: fabrika maden kömürünü — idrojenize| etmek suretiyle 10,000 ton petrol çı - | hâkim olan temayüllere mukavemet ("ün bendi yıkılmış ve sular iki köp - zinde bir petrol gemisinin — kaptamı,| etmek lâzım geldiğini ehemmiyetle YÜyü Şötürerek yolları kesmiştir. kaydetmiştir. Bu temayüller, şunlar - Üç Zorlu Zelzele lıydodudl' dır: «Avrupayı parçalara — ayıran luL] Londra, 16 (A.A.) — Vest - Brom- faklar, silâhlanma yarışı, bilâkis Mil-| viç rasathanesi, dün, çok zorlu üç letler Cemiyeti içinde kollektif icraat- deprem kaydedilmiştir. Bu depremlerin | Başbakan olacağı söylenen Austen Çemberlayn ile dış bakanlığına geçecek olan Noville Çeberlaya in, Rüuniman, Hoare, Hailsham ve bahriye bakanı Lord Monsell'i ihtiva etmektedir. Diğer grup Paris sulh plâ- nina muarız olan gruptur. Bu grup da tedbirlerde daha ileri gidilmesine mu-|Eden, Elliot, Stanley, Coopper ve Go- SÖVYET RUSYADA Bir Casus Idama Mahküm Oldu Moskova, 16 (A.A.) — Leningrad askeri mahkemesi, Sovyet vatandaş- larından Vonsovaki'yi casusluktan do - layı idama mahküm etmiştir. Kendisi — Leningrattaki bir ecnebi konsolosuna Sovyet Rusyanın — milli müdafaasına ait bir takım — malâmat vermiş olmakla itham edilmiştir. Bir Kaptan Kurtardığı in- sanları Yeniden Denize Bırakmış !.. Moskova, 16 (A.A.) — Razer deni- tam deniz açıklarında diğer bir ka - zazede geminin mürettebatmı topla - mıştır. — Malüm olmayan bir takım sebeplerden dolayı kaptan, bunları bir güçlüğü yenmek ikap etmez ya. Herif te İverdiği sözü yerine getirememiş, karımı boş düşmüş. İyi amma kadın, hünkâr kızı. Onlar bo - gıyabilirlerse de boşanamazlardı. Bu sebep- le yeniden nikâh kıyılmak ve bunun için de evvelâ bir hülle muamelesi yapılmak icap ediyor. O devirde hulle, kârlı bir iş. Yobaz- ların çoğu büllecilikle geçiniyor. Saraydan da bir medreseye baş vurulup profesyonel bir sanatkâr seçiliyor, damat paşaya bir ge- ce için vekâlet etmek üzere hünkür kıtının yanına sokuluyor. Üsüle göre hülleci ertesi sabah ücretini alıp bir gecelik kansını bo - şıyacak. Fakat sultan, iğreti kocasından hoş- lanıyor, nikâhı bozdurmuyor, eski kocasını açıkta bırakıp, yenisile yaşıyor. Hünkâr da vaziyeti korumak için hullecilikten damatlı- ğa geçiveren yobaza vezaret rütbesi veri - yor ve herif «Hoca Paşa» oluyor. ) — İşte Hülleci piyesinin temeli bu hikâye- dir. Fakat Reşat Nuri araya - gene bir çok hikâyelerden ilham alarak - canlı safhalar ve sahneler sokmuştur. Piyese görülecek ve gülünecek bir sima vermiştir. Şehir tiyat- rosu artistlerinin o simaya aşıladıkları ruh İta başka Hülle deyince Bektaşi fıkrasını da hatır- Tamamak mümkün olamaz. Malüm olduğu lüırı: Bektaşilerden biri, kocasının sarhoş- kukla şart etmesi üzerine hülleye mahköüm olan bir kadıncağızın bir gece için başka bir kocaya varmıya zorlandığını görünce : — Yahu, b avretin süçu ne, kusuru ne, Hulle onu sebepsiz boşıyan herife gerekmez mi? Demiş. Reşat Nuri, eserinde bu âdil hükme de temas etseydi eski devrin pisliklerine karşı seyircilerin duyduğu iğrentiyi tekemmül et- ta bulunulmasını temin etmek gerek- merkezi yeni Zelandanın 1000 —ilı'd"." bindirerek — keudi h'n*"'""lu,m,i. olurdu? tir.» ikadar şimalindedir. leyememek; okşar, sever gibi kurula - yamamak, ovalayamamak, onun için bir mahrumiyetti. Öz yurdunda, mem- 17-18-35 e » W Norü ea İi Gözü önünde duran bütün bunları, ay- Ti ayrı tutamamak, silememek, temiz- w / BEKLİYENLER. Başını, dertli dertli iki yana sallı - yordu: — Malını gözden çıkarmak ta para leket ayrılığı hastalığına tutulmuş gi- mz kadın giderken, hamurhomur ho - biydi. İBbırakmıştır. Şalupa devrilmiş 4 kişi öl. ! yandığını, üzüldüğünü - seziyordum. 'bana bakıyor... Hangisinden başlaya -| — Neler düşünürdüm, bilir mi- cağımı şaşırdım... Cigarasının ucunu küllerde gezdiri- yordu. Mangaldaki krvılcımlar da sön- — Kibritini yakıver, kuzum! Çaktığım kibrite cigarasını tuttu : — Çakmağımın - fitili de kalmadı, M. T. Tan sin? «Yavrucak» larımın üçnün de har yırlısile kısmetleri çıksaydı da, evlerini, İbarklarını Bilseydiler.. Çoluk çocuğa karışsayıkılar... Ben, torunlarımın ara- sında, haşir neşir olurdum... Torun - larım da, elbette anacaklarına benziye- cek, hepsi de güzel, şipşirlv çeyler ola- murdanıyordu. Benden gizli bir şeykıi Onun derdi, bu yüzden de şifasız -|taşı da... Eskiden Bulabiliyordum, ar- 'caktı. «Çocucak, larımı ana görmek, mi dönüyor?.. diye aklıma geldi, doğ- dı.. Eğer, bir parçacık hali, mecali, ta-|tık, hiç bulamıyorum... Kibrit de ba- zevki, acaba, dünyamın hangi zevkile &tmiyormuş... Hani, sana havale et -İrusu... İçim fesat değil amma, işte şey- kati olsa, şimdi o, maltızı yakıp sü ısıt -İna pahalı geliyor.. Miştim ya, bak, ne oldu? diye soruyor muyum? Bir müşteri çıkmış olsaydı, | getiriyor. elbette söylerdin. Bir işin üzerine dü - Şersen, olmazmış! Çok doğru söz! Ne|olmaktan korkmuş gibiydi, hemen cay- kadar düşersen, o kadar zora saplanı-|dı, elini göğsüne bastırdı: Yar! Gözlerini, hırkasının yenlerile sili-|hep... Şüphelendiğimden filân değil, yordu: — Huriyeciğimden hâlâ bir haber tanın işi yok, aklıma türlü türlü şeyler maz mıydı? — Kirlileri suya — bastıra - iriyor... maz mıydı? Ocağa kömür dökmez «Çocucak» ları aleyhinde — söylemiş 'miydi? Tel dolabı karıştıramaz mıydı? lkahv: pişirmek için can attığdu anla - — Hastalık, halsizlik bali bunlar yordum. Ona: ; — Ben, pişireyim!. sinirlerim bozuk... Demek de olmazdı. Bu da, unuruna Verdiğim hazır cigarayı yarısına ka- |dokunurdu; sürüne sürüne kualkar, a - Yok... Pakizeciğime, gönderdiğim mek |dar içmiş, mangalın kenarına bastır -|te$ yakar, cezveyi sürerdi. tupta onu da sordurttum. A! Merak e- | mıştı; onun «efkâr dağıtmak için» bile diyorum... Durdu, sol eliyle dizine vurdu: — Dert gelince, hep birden gelir... #*Gönül» vardı ya! sızdı. Çünkü o, kendi kendini teselli et- |beri bunalmış olan ihtiyar kadın, bun- Gözlerinin içine bakıyordu: meğe alışmıştı. Eğer tesellisiz kalmışsa, |dan da dertlenirdi. Fakat — oturmak ta, — Hani, Zekiyenin hastahaneden 'ona teselli aşılamak imkânsızdı! Sinir-|bana, azap veriyordu. : aldığı evlâtlık, yavrucak... Bir kadın 'lerini, ancak kendi ilâçları yatıştırabi -| -Onun balmumu sarısi yüzü, sönük Beldi, geçen gün... Konuşuşu dâ bir tu-|lirdi. Bunun için, onu dinlemekten bakışları, *« «Gönül» & a bakıyormuş,.. Söy- bııkn çare yoktu. İediklerinden bir şey anlamadım. Bere- ket, o geldiği zaman, Mürvet, burada | maltıza, kirli çamaşır yığınına, küllen - |(gun susmuştu; kerevetin üstüne attığı |gözlerinden gene yaşlar boşanacak san idi. Mürvet, banat Sen, üzülme. Ben, |miş mangala, kapkacak raflarına, tel|tütün paketini aldı; ince bir cigara sa- İşl anlarım, dedi.. Kadınla konuştu.. |dolaba dalgın dalgın bakışlarından, on- |rıyordu: konuştular, onu anlamadım. Yal-|larla ayrı ayı olamayışına 5 Artık yalvarmak da para etmez, cigara içmeyişi, hakikaten hasta, halsiz İkahveyi pişirmeden edemezdi. Hemen olduğunu gösteriyordu. kalkıp gitmeğe de çekiniyordum. Çün- İhsan ablayı, teselli etmek de fayda-|kü yalnızlıktan, kimbilir kaç günden - titrek sesi, hep ayrr ayrr birer iğne gibi içime dokunuyordu. İhsan ablanın, vakit vakit ocağa,| — İhsan abla, bir müddet yorgun yor- n — Bak, bütün işler, gözlerini dikmiş Cigarasını geniş geniş çekiyordua : — Kibriti, kokluya kokluya harcıyo- | rum. kesik kesik öksürmeğe başladı: — Göğsüm de fena... Vakit, vakit öyle sıkışıyor, daralıyor ki nefesim ke- siliyor, ölüp ölüp diriliyorum. Cigarayı elinde tutuyor, atmağa sön- dürmeğe de kıyamıyovdu. Öksürdü ök- sürdü, nihayet durdu, göğsü inip kalkı- |yordu: — Ben, bu ihtiyar, hasta - halimde, öyle kuru başıma mı — oturacaktım?. 'anımda açocucak» İarım da olacak - lar, güle konuşa ömür sürecek uçocu - larımın açocucak» Tarını öpecek, sevecek, bağrıma basıp sevinecektim Bu düşünce, onu tekrar coşturacak, dım. Fakat o, yıllardanberi içine sin - miş bayalinin enginlerine dalmış, ken - dini kaptırıvermiştir ğ ölçülür? * — İhsan abla, hayalinin keyfinden, ci- garanın keyfini de unutmuştu; par- maklarının arasındaki ince izmariti İkide bir, tel dolaba bakışından, lhnnıhlıııı.quıwlmw'mznııbn küllerine bastırdı: h' — Bazı bazı dahyorum da, gözleri- min önüne geliyor. Meselâ bayramlar- İda damatlarım, el öpmeğe gelecekler. Ben, daha sabahtan, cumbaya kurulup onları bekliyeceğim... «Çocucak» lam- man çocucakları, tpış hpiş gelecekler, Boyrmumu sarılacaklar, dizlerimin üstü- ne sıçrayacaklar, bana: Haminne! di- yecekler! Gözleri yaşarmıştı: fakat Bu yaşlar, içinin zehrini döken, yıkayan yaşlar (toplayıp biriktirdiği tatlı ve iç serinle- 'tici yaşlardı. İhsan ablanım, hayali, sol- İgun, irin sansı yüzünü — pembeleştire bmişti: | — Ben, onlara, hep ayrı ayrı el öp- melikler hazırlayacağım... Acaba, ara- Jarında kıskanırlar mı? Yok, çocucak - ların yüreciklerini üzmek — istemem. İ d (Arkas var) K

Bu sayıdan diğer sayfalar: