Muharriti: Freeman. Wille — Crofte Tier'in İfadesi Karşısında Polis Mü- fettişi Ne Yapacağını Şaşırmıştı Frenç, dinliyeceği masalın, tam böyle bir hal karşısında bulunulduğu zaman söylen « mek Üüzere, çok evvelden hazırlanmış ol - duğundan fena halde şüpbeleniyordu. Maa- mafih derhal kendisine hâkim oldu ve Ti- erin anlattıklarını zahiren gayet lâkayt bir tavırla dinlemeğe koyuldu. Tier sözüne devam ederek: — Arkadaşlarla motörde buluşmazdan bir kaç gün evvel, tıplı şimdiki gibi otomo- bilimle dolaşıyordum. Cosla ve Viktorla görüştüyseniz, tabil motör yokuluğuna dört arkadaş iştirak ettiğimizi söylemişler - dir. Ben o sıra gene bu taraflarda bulunu- yordum. Hattâ daha doğrusunu isterseniz Salı âkşamını gene bu ötelde geçirmiştim. Perşembe sabahı da Portpatrikte motörde bulunacaktım. Binaenâleyh çarşamba günü otomobilimle Stranraer yolile gitmeği tes « bit etmiştim. Buradan beş saatte Stranraere | gidebileceğimi hesapladım ve onun için de çarşamba günü öğleden sanra saat dörtte buradan hareket edip, akşam — yemeğini Karlayl!da yedikten sonra saat on bire doğ- ru Stranraere vâsıl olabileceğimi düşündüm, ve böylece de karar verdim. Filkakika bu programla yola çıktım. Fa - kat Karlaylda yemek biraz fazla sürmüş o- lacak ki, oradan yedide yola çıkacak yerde, ancak sekizde hareket edebildim. İşte on - dan sonra da aksilikler başladı. Dumfriesi geçtikten bir müddet sonra tekerleğin lâsti- ği patladı. Ehemmiyetli bir şey değildi. Ye- dek tekerleğim vardı. Fakat elektrik cep Tâmbamı çıkardığım vakit, bir de ne baka- yım ? Pili tükenmemiş mi? Her işi karan - Tikta el yordamile yapmak mecburiyetinde kaldım. Yedek tekerlek kâfi derecede yişkin olmadığı için yeniden pompa ile şişirdim. Hoş, bunlar otomobil sahiplerinin her gün başlarına gelen alelâde işler. Bunları, yolda vakit kaybettiğimi anlatmak maksadile söy Küyorum. Her ne ise, karanlıkta, aşağı yu- karı bir saat kadar uğraştığımı tahınin edi. yorum, dedi. Saat Ön Buçukta Frenç sorduz — Şu halkde, tekrar yola koyulduğunuz vakit saat on vardı öyle mi? — Daha fazla idi. Tekrar etomobili iş- Tettiğim zaman her halde saat öon buçuğu geçmişti. Arabayı süratle sürdüm. - Fakat Niuton Stüartla Glenko arasındaki yokuşta makinem durdu. Bilmem oralarını iyi bilir misiniz? Etraf boş, âdeta bir çöl gibidir. Ci- varda ev bark olmadığı gibi -karanlıktan sonra bir tek insana bile rastzelmek kabil değildir. Buralarda bu saatte bir otomobi - lin bozulması kadar büyük bir felâket o- Tamaz. Aksilik olacak ya, benim makine de tam burada bozuldu, dedi. Frenç, halden afıladığını ve kendi başı » na da böyle aksilikler geldiğini söyledi, Ticr tekrar anlatmağa başladı: — Bir müddet makineyi çalıştırmağa uğ- raştım, fakat bütün gayretlerim boşa gitti. Motör arada sırada bir iki devir yapıyor, sonra gene duruyordu. Karbaratörün tıkan- mış olduğunu farzederek çıkarmağa çalış - tım. Fakat karanlıkta buna da muvaffak o- lamadım. Hattâ bu esnada - karboratörün bazı aksamını yola düşürdüm — ve ” bunları güçbelâ bulabildim... Anlıyorsunuz ya? Kib rit çakmaktan çekiniyordum. Bir iki saat da- ha uğraştıktan sonra nihayet motörü işlet - mekten ümidimi kestim. Öne ve- arkaya doğru birer kilometre kadar yürüdüm, fa - yhlnolıiı-:vı.udeliıüd'j._q.ı—.. “dim. Çaresiz, battaniyeme bürünerek olo - mobilin içinde uyudum. Bereket versin oto- mobilim kapalı bir makine idi. Fakat buna rağmen bütün gece soğuktan titredim, Or. talık ağarır ağarmaz karboratörü çıkardımı; arızayı buldum; ve az bir zamanda bunu tamir ederek motörü işlettim ve tekrar yo: la koyularak, bildiğiniz gibi saat Stranraere varabildim, dedi. Aslı Var mı, Yok mu?.. Frenç bu hikâyeye iki cihetten alâkadı oluyordu. Evvelâ bu hikâye öyle bir seyi anlatıyordu ki, bunun hem azlı ola! lir, hem de olmıyabilirdi. Aksiliklerin böy- l birbirini tevali etmesi pekâlâ kabil'ola- mallernazarı dikkate alınırsa bu hikâyenin doğruluğuna inanılabilirdi.. Fukat diğer taraftan, Tier bu müddet — 45 — 2/42/935 Frenç'in düşünceleri içinde Sir Co- nun kâtibi Brimle kızı Miss Magıl da vardı. zarfında gizli bir şey yapmışsa, bunu sak « Tamak için de böyle bir hikâye uydurabi - lirdi. Frenç, hikâyenin daha bidayotinde, bu hikâyenin tam böyle bir hal vukuunda söy- lenmek üzere uydurulduğundan şüphelen - miş olduğunu hatırladı. Fakat Frenci alâkadar edon cihet hikâ - yenin taferrüatından ziyade, Ticrin bunu u- zün uzadıya anlatmağa lürum görmüş ol- ması idi. Frenç düşünceliydi: — Demek tam saat 7 do Stranraere de idiniz öyle mi? dadi. (Arkası var) yedide . Nezle, birçok büyük hastalıkların anasıdır Nezle olunca bu tehlikelerin önüne geçmek Üzere yapacağınız llk iş Bir kaşe GRİPİN almak olmalıdır. . GRIPİN soğük — algırlığına, gt'pe, romatizmaya karşı çok | müessirdir. GRİPİN bütün ağrı, sızı ve sancıları derhal keser. GRIPIN baş, diş, adele ve bel ağrılarında gü ve kat'i tes n seri tanınmıştır. Bütün eczanelerde bulunur. Fiâti 7,5 kürüştür. SON POSTA T '| RADYO | Bu Akşamki Program ı İSTANBUL 18: Betransmission veya plâk (dans mu- sükisi), 19: Çocuk saati: Hikâyeler, 19.30 Çocuk saatinin devamı musiki, 20: Haber 20.30: 21,30: ler ve yeni kitaplardan — parçalar, Stüdyo örkestrası, (halıf musiki), verilecektir. PARİS 16: Konser Vagnerden, Brohmstan, - İ $mitten purçalar, 17: Edebt müsahabe, 17,15: Müsahahe, 17.30: Plâk — neşriyatı, tik müsahabe, (8,30: Plâk neşriyatı, 19: Plâk neşriyatı, 19,15: Diynal 19,30: Müsahabe, 19,45: Alman kitapları hakkında müsahabe, 20: Müsa - habe, 20,30: Matbuat, 20,45; yatro, müsahaba, 22,45: Hafif müzik. BERLİN 15: Stutgrattan gakil, 17: Spor mü - 18: Yarım saat ari sahabesi, 17.15: Piyano ile piyen, 18: Ma- zarttan, Haastan parçalar, 18,40 akşam ha- berleri, 19,10: Eğlenetli süvate, 21: Ha « berler. VİYANA 17,50: Haberler, 18: Eğlenceli müzi 20;30: Müsahabe. BRÜKSEL 16 kestra 18, 30 19,30 20,30 Müsahabe, 17,15: Vals havaları, vre 17: Orkestra, 18: Buchtan sonatlar, Vals bavaları, 19: Oda — musikiri, 1 Konusan gazete, 20: Oda müsikimi, t Oda muüsikisi, 20,55: Şür okumala- t 21,5; Şan, 21,30: Edebi konuşma, 21,40; Mubtelif müzik havaları, 22: Konu- İsan gazete, 22;10: orkestra. BUDAPEŞTE 16: Küçük hikâye. 16,30: Caz örkesira- 4 17,30: Viyolon, 18,30: Konser, 20: eli suvare, 22.5: Çingene orkestrası, 15,40: Mandolin havaları, 17,10: Zi- raf bahisler, haberler, 18,15: Varyete müzik, 18,30: İn. gilizceden haberler, 18,50: Yabancılar için italyanca dersler, 19,13: Yunanistan — için |hususi program, 19,20: Radyoö jurnal, 20: Verdinin operası VARŞOVA 20: Öperet, 22: Çağkovski — Vügner Verdiden parçalar, 22.5: Dans musikisi, ... BÜKREŞ 18,15: Plâk neşriyatı, 19: Dana musiki- si, 20,45: Kanser, 21,30: Plâk neşriyatı 18: Konuşmalar, — okumalar, 22: Dans musikisi, p * Moskova Radyosun- da Türkçe İzahat Moskova 6 (A .A:) — Yarın 7 kânu « evvel akşamı Moskova operasında verile « cek olan Karmen operası 1500 metre u. zun dalgalk 25 ve 50 metre kısa — dalgali Moskova radyo istasyonları -tarafından yayılacaktır. Bu yayım bilhassa Türkiye için olacaktır. Perde aralarında Karmen Türkçe izahat verilecektir. İRTİHAL İki aydan-beti müptelâ — olduğu hasta - lıktan muztarip bulunan Ankara ağırceza mahkemesi aza muavini Baha Ergin vefat ederek Hacı Bayram camünde cenaze na- mazı kılındıktan sonra merasimle Cebeci kabristanına dafnedilmiştir. Mevlâ rahmet eylesin. Beyoğlunda Küçükparmakkapıda Ga- latalı apartımanının 5 inci dairesinde mukim iken hâlen nerede olduğu bilinemeyen Bay Aleko Vatmanidise İstanbul İkinci İcra Memurluğundan: Bay Hayk Bağciyanın bir kaıt'a 28/12/ 932 tarihli senetle sizden alacağı bulunan iki yüz elli hranın takip tarihinden itiba . ren maafaiz ve masarifi icraiye tahsilini ta- lep eylemesi üzerine namiınıza tanzim kı- hnan 935/2746 No, hi ödeme emri ika « metgâhınızin meçhüliyeti hasebile tebliğ e- gilemediğinden bir ay hakkı itiraz tayini suretile teblizatın ilânen icrasına karar veril- miştir. Tarihi ilânden itibaren nihayet bu bir ay zarfında borcun tamamına veya bir kısmına veyahut alacaklının takibat icrası hakkında bir itirazınız varsa bu müddet içinde istida ile veya şilahen icra dairesine bildirmeniz ve bildirmediğiniz takdirde bu müddet çinde 74 ünclü madde mucibince mal beyanında bulunmanız lâzımdır. Be - yanda bulunmaz iseniz bapisle cezalandı -| rılacağınız borcu ödeme vaya - itiraz et - mezseniz hakkınızda cebri icraya devam olunacağı malımunuz olmak ve hatiz ya- Kile tebliği iktiza eden ödeme emrinin teh- liği makamına kmim bulunmak üzere ilânen Çtebliğ olunuz. — (17387) — aa İ ajansının gazetelere mahsus havadis servisi | Lirik & - f HOKKABAZIN MA P gökü Mander'i bir türlü uyku tutmuyor- du, Belki de ilk defa olarak köşkünde | yalnız başına kalmış olduğu için uyu- yamıyordu. Sağına döndü, soluna dön- dü; eskiden sahnede yapmış olduğu |hokkabazlıkları, küçücük bir — şapka- |dan diri diri tavganlar, kilometrelerce yuzunlukta kâğıt şeritler, hattâ hiç yok- ,tan ortaya insanlar bile çıkardığı za- manları düşündü. Fakat uyku ile hok- kabazlık olmuyordu. | Herhalde bir kitap bulup okumak- tan başka çare yoktu. Belki bu suretle bir müddet dalabilirdi. Kalktı, aşağıya indi. Merdivenin alt basamağına gel- İdizi vakit kütüpanesinin açık kalmış İ|kapısından, içeride hafif bir ışık dolaş- tığiını gördü. Yavaş yavaş kapıya ka-| |dar giderek elektrik lâmbasını ” yaktı. |Karşısında, kıyafetinden hırsız olduğu besbelli bir adam duruyor, birdenbire | yanan lâmbaların ziyası altında gözle- rini“kırıştırıyordu. Mander, — olduğu | yerde durdü ve bir müddet bu hırsızı üzerindeki yıpranmış, eski — elbise: kasketini, boynundaki kirli atkıyı, al- tı lâstik ayakkaplarını baştan aşağı ka- dar süzdü. Hırsız da bir taraftan Man- der'e bakıyor, bir taraftan da hiç al- gdırmadan bulduğu öte beriyi, hokka- bazın madalyonlarını, ceplerine doldu- ruyordu. Mander de soğuk kanlılığını muha- |faza ederek: | — Maşallah, hiç ses çıkarmadan i- şini görüyoraun? dedi. Hırsız, saldıracakmış . gibi, çirkin nü Mander'in yüzüne yaklaştır- ) yü: dı: ârn_ girtlağını — Gürültü patırdı öedeyim deme, yoksa karışmam hal.... dedi. — Evde yalniz olduğumu biliyor- tdım galiba... | — Mander, yavaş yavaş telefonun bu- |güldü: — Baoşuna zahmet etme... — Teller kesiktir... Ben bir iş yaptım mı tamam |yaparım. Nasıl; tıpkı sinemalarda gösterdikleri hırsız filmlerine benzi- yor, değil mi? z Mander bir müddet, işe yarama- yan telefona ve sonra da öteye beriye atılmış, dağıtılmış olan evrakına bak- tı. Ortada boş, bir iki tane de mücev- her kutusu duruyordu. Mander bir a- ralık fena halde kızdı, kaşlarını çattı. Fakat bir müddet sonra plânını değiş- tirerek : — Baksana baba; bu yaptıkların | doğru mu? Saroni Kralından 1906 da şu altın madalyeyi almak için.... Hırsız sözünü kesti: — İsterse 1606 da olsun... Bana ne? Yani benim merhametime mi &- ğınmak istiyorsun? — Ya öteki kıymetli hatıralarım.... — Evet, öteki kıymetli bhatıraların da, bugünkü altın piyasasına bakar- san, bana küçük bir servet temin ede- cek. — İyi amma, bunlar alelâde altın İdeğil ki... Madalye, madalyon ve bu- na benzer hatıralar... Bunları bir da- ha yerine koyamam ki.... — Sana kim köyarsın diyor? Zaten bunlar senin işine yaramıyor ki.... lünciye kadar ya duvarda asılı, yahut ! ta kadifeli mahfazalarında — durâcak değiller mi? Halbuki: bunlar -benim. pek âlâ işime yarayacak. Satıp para ; alacağımı, para, anladın' mı?... Ondan | |sonra da bu para ile ben de oturup bir müddet senin gibi yiyip içeceğim. — Benim kim - olduğumu - bil musun ? — Biliyorum. ' Meşbur - hokkabaz, sihirbaz Mander değil misin? Babam 'bana senin ne kadar çabuk kıyafetten |kiyafete girdiğini, birdenbire — sahne- nin ottasında kaybolduğunu ve daha bir sürü hokkabazlık yaptığını — anlat- dür..... Mander, ani bir hareketle m çekmesini açtı ve içinden kü tabanca çıkararak hırsıza çevi Hırsız bunu görünce istihfi b " lunduğu masaya yaklaştı. Fakat onun zünü buruşturdu. Omuzlarını 21.45 “Könuşati gazete,”21,551 Haberler, | bay manevrasını sezen hirsiz. kıs ” kıs'di, dudaklarını büktü: — Beni bununla mı tehdit Onu ben daha evvel görmüş Vt den geçirmiştim. Bu oyuncal ; mahalle çocuklarını bile korkut sın be! Boşuna üzülüp durma, mi falan yukarıya kaldıracak d dedi ve tabancanın küçücük i suna karşı dilini çıkardı. Tabaf” bir çıtırdı çıktı. Hırsız bir an zünde hafif bir hava ceryanınız tığını hissetti. Gözlerini kırpti Anlaşılan meşhur hokkabaz artık bunamağa başlamıştı. za döndü: —— Haydi Bakalimi' efendi; | bedecek vaktim yok. Otur da © bir bağlayayım. İnşaallah hiz yarın sabah erken gelirler kılmazsın, dedi ve bileğine duğu bir ipi çıkararak Mandet'? dalyaya sımsıkı bağladı, sonrâ ——— sına geçerek: — Eğer sen, hokkabazlığın hirbazlığın ile bu eşyayı geri ğini zannediyorsan, boşuna pıliyorsun. şsantim ) 2 — Sayfasılin kelime vardır. 4 — İnce lagilizceden HARETİ Hiırsız ev sanıdıni kıskıvrak mıştı.... Amma şirmdi bunların mı ya? Vakit geçiyor. Ben işimi dim. Şimdi seni de şu iskemley* layıp buradan sıvışayım. — Beni bağlayacak mısın? — Tabil bağlayacağım ya.. ağzına tıkaç tıkamıyacağım. komşun bir kilemetre uzakta. patlatıncaya — kadar sayılır. öre bir #40 timin iân fiatı gu $ — Bir sanimde vamil (0? ve kahn yazılâf tutucakları — yere B santimie ölçülür. H_) A yt ni J) ğ 60 |Sit Kit İA ore