d ğ © Süvariler ve am Dokuz Çürük Ge mek Cidden Tehlikeli Görünüyordu Filoyu âdeta ini karanlık içindeydi. dan, direklerden çıkardı göze görünmeyen denizin çığlığı biribi- rine karışıyor ve bu korkunç ahenk, bu- “lutların kucağında enginlere doğru w-| çuyordu. Nereye gidildiğini, nereye sürüklen- diğini bilen, sezen yoktu. Işıksız bir ge- ce bütün idrakleri felce uğratmıştı, sağı ve solu değil, gözün gözü görmesi müm- | kün olmuyordu. Bu durumda iki ihti mal beliriyordu: Ya karaya ve bir ka yaya çarpıp dağılmak, yahut denizden ve ardı arası kesilmeyen yağmurdan gemilere dolan su yüzünden batmak!.. Amiral, bu uğursuz ihtimallere karşı ellerinden gelen biricik tedbiri aldılar, gerekli ve gereksiz ne kadar eşya ve ağırlık varsa hepsini gemilerden denize attırdılar. Fakat fil tuf, sürüp gidi- yordu, gemileri de sürüklüyordu. * Sint Sehillerinde “ Denizciler pala ile kesilmiyen, yum- : rukla yırtılmıyan karanlığın içinde ölü- mün saklandığını ve bu karanlıktan © kendileri için ebedi birer gecenin doğa- cağını anlıyorlardı, uzakta kalan yur- du ve o yurtta yaşıyan sevgilileri düşü- merek son saatlerini beklemeğe koyul. muşlardı. Nihayet beklenen tehlike yüz gösterdi, gemiler Gücerat ile sind sahil- leri arasındaki Kaç - Cutch körfezinde bulunan Cagat - Juggut burnuna yak- Taştı, Hint denizinin suları bu fil tufanı gi- — bi fırtınalarda bu körfeze akar ve kor- — kunç bir akıntı vücüde getirir. O akın- Ciya tutulan gemilerin önüne geçilmesi - mümkün olmıyan bir hızla sürüklene-| rek körfezin bir yanındaki döküntü ve | kumluktan ibaret yabani kıyılara düş- meleri, parçalanıp batmaları mukadder pi gibidir. Filoda bulunan bivazlar. su rengi- nin gittikçe beyazlaşmasından ve dal. saların nisbetsiz bir derecede yüksel. irssinden Kaç körfezine yaklaşıldığını sezmişlerdi, ağlamaya o koyulmuşlardı. 1, onların kopardık- Hn çığlıktan işi anladılar, olanca gay- ©; lerini sarfederek Flok ve Lâtin yel- © kenleri i rüzgâra doğru çevirdiler. yayıp tiremola ile gemileri * Tallin Yardımı Şimdi orsa seyri ile Güserat kıyıları- an doğru yol alınıyordu. Gemiler yel — ken yaptıkları sırada beş kulaç kadar| suya inmişlerdi, eğer iskandille derin- liğin ölçülmesine devam edilmeyip te biraz ileri gidilseydi kaçınılmak “Ten tehlikenin kucağına düşülecel Bununla beraber Türk filosuna biraz “da talihin yardımı oldu. Çünkü rüzgâr gimale doğru dirise ettiği gibi cezir za- manı da gelip çatarak sular çekilmeğe basladığından bu durum, şemilerin o — korkunç körfezden uzaklaşmasını ko- o Jaylaştırdı. * Diu Adasında © Seydi Ali reis, tam bir gün bir gece filoyu orsa halile yürüttü, sonra hava- > mın biraz yumuşamasından istifade eğe- > rek trenket yelkenleri de yaptırdı, Gü- t kıyılarınca gene cenuba doğru yel almaya başladı. Bu yürüyüş filoyu Diu > adasına yaklaştırıyordu. Orası, Hadım ymanın haftalarca zorlayıp ta ala- iladığı sücl bir noktaydı. Sefer reis ora- İda öldürülmüştü, Amiral de Sileyranın arısı ve Saferin âşıkı Jan, gene orada 2. Türkler ; Ee Hadım Süleyman IR kara bulutlar yerle göğü birleştirmiş gibiydi, o koca umman denizi koyu bir Rüzgârın armalar- keskin inilti, Piğüzde Bir Cinayet Bir Bekçi, Nişanlısının Babasını Vurdu Yazan: M. Turhan “Piri Reis Murat Reis mi İle Harbe Giriş- mali gok kuvetli idi. Bu sebeple orayı gece geçmek icap ediyordu. Seydi Ali reis, Türk filolarının Hint denizinde en son uğrağı olan bu adayı böyle doğru yürüyişile geçmek zorun- ida kaldığı için kendinden utanıyordu,! bahtina lânet okuyordu. Fakat saka gemileri göz göre göre tehlikeye ata- mazdı. Bunun için yelkenleri mayna ve sara ettirerek gemileri suyun ve rüzgi İrm idaresine bırakmıştı, geceyi bekli- yordu. İşte bu durumda ve gün batımına doğru fırtına yeni baştan sertleşti, de- azgınlaştı, köpürdü, kontra yeke- siz dümenler artık tutulmaz, idare o- lunnmaz bir hale geldi. J Bekçi Kadir * İzmir (Özel) — Şehrimizde Kara - Kalafatlar; açıldı taş mevkiinde bekçilik yapan Kadir a Felâket tazeleniyordu. Deniz, o ilk | ında bir genç, nişanlısının kendisin - /tayfunları ve üç beş gün içinde görülen | den yüz çevirmesinden ötürü, kızın ba-| Jazgındı. Şuradan buradan alınan aylık- Kadir, nişan vesilesile kandırılarak ken- çı asker, bu azgınlığı dayanamıyarak Jölüye dönmüşlerdi, anbarlara istif ol. ll pepe m git - siuşlardı. Baştan çullanan © deniz, pr. |(kten sonra da nişanlısımın yüz çevir kânsızlaştırıyordu. Gemilerin kala! hiddet arasında elinden bir kaza çıktı « ları açılmıştı. Sintinelerde toplanan su-| ğını söylemektedir. Kadri tevkif edil - fil tufanlarını hiçe saydıracak £ kadar basini bıçak ve tabanca ile yaralamıştır. va direklerinden ileri gidilmesini im-| | Siğimi, bu yüzden hiddetlenerek, bu! Brayton —ıi— Bereket versin ki, Şikagonun zen- me fabrikatorlarından biri olan baba- 1, kızının suçlu macerasından tamami- le bihaber bulunuyordu! Dört yıl son ra da, baba kız Londraya gitmişler ve orada kızcağız Bay Mortonla evlen - mişti. O tarihtenberi, altı, yedi yıldır, ta- mamen mes'ut bir hayat yaşamakta iken, bir gün makine ile yazılmış ve altında Arman dölâ Tremuy imzasını taşıyan bir mektup almıştı. Bu mektup- ta, bitip tükenmiyen âşıkane sözlerle beraber müessir bir de hikâye nakledil- mekte idi. Kont, Argentina vapuru battıktan sonra, yüze yüze iriştiği ıssız bir kıyıda yıllarca çekmişti. Uzun meşakkat»! lere katlanarak yürüye yürüye vardı.! ğı daha müsait yerlerde, bir vapur pa-| ira kazanıncıya kadar, geceli gündüz- İtü çalışmağa mecbur olmuştu. Nihayet, İngiltereye dönünce, sevgi- li karısının izini bulmuş, şimdi de ken- MÜSABAKALI HİKÂYELER Yedinci Vak' ası nüne geçmeğe çoktan teşne idi. Bunun üzerine Bay Morton, Ki bir mektup yazarak, karısının on bi” ayı ödiyeceğini, ancak bir daha gö züne görünmemesini ve kendisini W* mamile artık rahat bırakmasını #9 kloştuğunu bildirdi. Şayet bu şart riayet etmez de iz'acatına devam N cek olursa, işin mahkemeye aksettirile' ceği de önceden haber veriliyordü Hatta Bay Morton, daha da ileriye Sİ dlerek, herif mahkemede beraet etiği | takdirde, kendisinin aile namus ve hU* zurunu korumak için silâha sarılmak" İtan çekinmiyeceğini de ilâve etmişti. j Gelen cevapta bu şartların kabul 01 lunduğu bildirildiğinden, tayin oluna vakit ve saatte Bay Morton verilei randevuya gitti.. | rakla takip etmişlerdi. Genğlik saiks* sile işlemiş olduğu bir suçtan sonra b8* yatına yeni bir istikamet vermek ces# retini gösteren ve bütün Braytonlulara iffet ve sadakati ile bir imtisal nümü“ idisine kavuşarak, maziyi unutturmağa ve yanında mes'ut bir hayat geçirme- ğe bazır bulunduğunu bildiriyordu. Maceranın üst tarafı, aynen beklen- diği gibi idi. Bir tarafta mütecasir bir lar korkulacak bir yükseklikteydi. Ar- tık herkes hayatından ümidini kesmişti, tam bir fütur içinde ölümü bekliyordu. Bu acıklı vaziyette Diu ve Damann arasındaki Kambey körfezi ağzına va- rıldı, Kılavuzlar gene telâş gösteriyorlar- dı. Körfezde döküntü bulunduğunu söylüyorlardı. Bundan dolayı ileri gidi- İlemedi, bulunulan yerde gemiler demir. İlendi. Fakat orası açıktı. Fırtına da ke- İ silmiyordu, bilgi ve cesaret o durumda liflâs etmişti, bir kurtuluş çaresi buluna- İmıyordu. Nihayet gemilerin bir kısmı İdemir sürümeğe, bir kısmının gomnele. kesilerek denize arkori bir vaziyet al- İmaya başladı. Bütün kadirgaların ka- ilafatları da açılmıştı, deniz içeri dolu- | yordu. Asker tamamile soyunmuştu, | hazırldıkları varil ve tulumların yanın- da son dakikayı bekliyorlardı. * Perişan Bir Filo Seydi Ali reis, bütün zekâsını işleti. | İyordu, o bagundan kurtulmaya ve filo- yu kurtarmaya çalışıyordu. Altüst olur jsasına bir salıntı ile ve kendi kendine yürüyen gemilerci işte bu gayretle dö- küntülerden, kayalardan kurtardı, ha- vanın biraz açılmasından istifade ede- rek daman benderi önüne götürdü, kı- yıdan iki mil açıkta demir attırdı. Lâkin tabiat hâlâ hıncını alamamıştı iki saat sonra gene yaman bir fırtına İkoparan filoyu bu yeni sığınağında da | hırpalamaya başlamıştı. İler tutar yer. leri kalmıyan gemiler bu yeni tufan önünde tam beş gün beş gece çalkandı, içlerinden üçü demir tarıyarak karaya düştü, parçalandı, içindekiler yarı d ıyıya çıktı. * Melik Eset | Şimdi filo, yaralı bereli altı gemiden ibaret kalmıştı. Demir üstünde sarsıhp duruyordu. Beş uğursuz günün sonun- da hava düzeldi, yorgun asker parça- lanmış gemilerin toplarını, işe yarar aletlerini söküp karaya taşımak ödevi. le uğraşmaya koyuldu, orada, Daman benderinde Melik Esed adlı bir vali bu- lunuyordu Gücerat şahı Sultan Ahmet namına hükümet sürüyordu. Seydi Ali reis karaya çıkarak onunla görüştü,| parçalanan gemilerden çıkarılan topl rın emanet olarak kalede kalmasına izin ve bir de imzalı senet aldı. Fakat filonun arta kalan gemilerini orada ba- rındıramadı, çünkü Melik Esed, kuv- vetli bir Portekiz donanmasının © su- lara gelmekte olduğunu haber vermişti. Seydi Ali reis bu haber ve Daman vali. sinin tavsiyesi üzerine Surat İlmanına | gitmek istedi, gemilere de bu emri ver-| di. CArkası var) İdiyip alkıslamalı! Veriliv. r Eminönü Halkevinden 17/10/1935 pereribe günü “ akan İsa (20:30) da Gülhöne parki içinde A- mel'un, ötede budala bir kadın olun- ca netice tabiatile mel'unun lehinedir. Bir müddet, Bay Morton hiç bir şe- İyin farkında olmadı. Bayan Morton İ herifle mektuplaşıyor ve kendisini ra- hat bırakması için yalvarıyordu. Herif, Brayton postahanesi vasıtasile gönde- rilen birkaç önemli paraya karşılık yo- la gelir gibi oldu. Nihayet, günün birinde, onun eski mektuplardan biri, her nasılsa, Bay Mortonun eline geçti.. Bayan Morton kocasının ayaklarına kapandı ve ona her şeyi itiraf etti. Akay vapurlarından birini Kamgüzrlğe By Morton bazesiei iz İh Gi Paşa gibi hünerli bit kaptan olsa erek. Bu, | soğukkanlılıkla telâkki etti ve pratik aşmamalı, yasa, tarafını aradı. Zengin ve güzel karısı. nı çok seviyor ve onu muhafaza etmek iyordu. Kont döla Tremuy, kendisi- ne bir tazminat verilecek olursa, Ba- miştir. Yiğitler Elinde Gemi Karada Da Yürür?! ( Baştarafı 5 inel yüzde ) her kelime üzerinde dura dura şu karstlığı verdi: — O sırada Seydi Ahmet Paşa kaptan» dı. Donanmayı Hanyaya da götürüyordu, Konyaya da. Yiğitler elinde gemi karada da yürür, ii na Fesüphanallah diyip M .T. TAN çıkan Hamiş — 15/10/35 tarihinde Dün - Bugün fıkrasında ikinci sonra yazılması lâzim gelen e düzeltiyo- İrünüyordu. Kadın da, bu parayı kendi , İservetinden e öperek. bir rezaletin ö- İ | sonra yazılmıştır. Bu yanlışı i ruz (( Topinatılar, Davetler lantılar, Dayator” geler mler de Fir Mi layköskü binasında Evimiz göst amatörleri tarafından it kolu (Babaların günahı) piyesi oynanacaktır. Çağrılarını salmak isti yenler want (17) den sonra ( Alayköşkü Direktörlüğünden alabilirler, Çocuk kubul edilmez. Bir Sovyet Profesörünün Konferansı Misafirimiz bulunan Sovyet yeotaaiili rinden Burdanko bugün, saat altı buçukta İstanbul Etibba Odası merkezinde âsabin anestezisi mevzuu etrafında bir konferans verecektir. Cerrahi cemiyeti, bütün etibba- yi bu konferansa davet etmektedir. Bir Türk San'atkârına Takdirname 1935 arsulusal Selânik sergisinde Türk paviyounun dekoratörü ressam Hakkı Ar- mana sergi idaresi tatafından madalya ve rilmiştir. Muraileyh birçok arsıulusal ser- gilerde muvaffakiyet kazanmış san'atkâr- larımızdandır. Son defa İzmir panayırı icin nı afiş Büdapeşte aliş sergisinde çok beğenilmiş ve kend rilmiştir. Bu san'at! takdirname gönde» Türkofisin kıymetli bir elemanıdır. İyi Çalışanlara !Şölen Üniversitede bu yıl, en iyi derece ile sınıflarını geçen talebeye, Üniversi. te rektörü Cemil Bilsen tarafından, cumartesi günü bir çay şöleni veri- lecektir A ve ENE TÜRK-TICARET-BANKASI KUPONLU -VADELi:MEVDUAT nesi olan bu güzel kadına herkes 1€* veccüh besliyordu. Hâkim, onun ifadesini sonra: j — Bayan! dedi, Maznunun yüzünü iyice bakınız ve onun ilk zevciniz oluğ olmadığını söyleyiniz, lütfen! k Kadın döndü, baktı ve fevkalâde bif sükünetle şu cevabı verdi: i — Hayır! Hiç bir münasebeti yok; Bu adam, Kont döla Tremuy değildir? O zaman, bir mahkeme dolusu bak kın yüzünde, bakışlarında hayreti ben başka hiç bir münasebetle; hiç bir yerde görmemişimdir. yz Hâkimin daha da başka (suallerin? karşılık, Bayan Morton, maznunu a8" la tanımadığını üstüste teyit etti, İh timal ki bu adam arada vasıtalık etmis ti. Mevzuubahs mektupların hepsi d& makine ile yazılmış, fakat Arman döl4 Tremuy imzasını taşıyorlardı; ve bi imza, senelerce evvel, Bayan Morto nun almış olduğu ve hâlâ yedinde sak ladığı mektuplardakinin tıpkısı idi. Hâkim: dinledikten (Arkas var) |