12 Birlaci Teşrin CA Hoş Sözler Niye Çocuğa sordulart — Evlerin Ustünü niye ör- terler. — Asansörler gökyüzüne çık- masım diye! Mutabık — Birlikte konsültasyon yap- tığınız — arkadaşınızla — mutabık kaldınız mı? — Tamamlle; o da iİki yüz lira istiyor, ben del Düşmek Dostumun dostu, — dostumun evinde merdivende düşüp bacağı- ni kırmıştı. Dostuma sordum: — Nasıl oldu da düştü? Dostum da — Şu merdivenleri teker ker görüyor musun? — Görüyorum! — İşte obunları teker - teker görememişti. Değilim — Hasta mısın? — Öy'e Bsanıyordum amma değilmişim.. Bana sordu: — Niısıl anladın. — Başı da bir ağırlık hisse- diyordum; tartıldım, dün ne ka- dar geldimse yine okadar geldim! | Beraber Tren kontrolörüne İki bilet Hrzattım, karım yanımda oturu- yordu; kontrolör sordu: — Beraber misiniz? — Evet, dedim. Otuz senedir. Her Akşam Her akşam mayonezli balık yiyorlardı. Hergün insan baklava yese bıkar; mayonezden acaba neye bıkmıyorlardı. Bir. gün #ordum: — Bayan, dedim. Mayonezden bikmiyor. musunuz? — Hiç bıkılmaz mı? — Bıktınızsa nöye yapıyor- Bunuz., — Kocam akşamları eve hid- detli dönüyor da, hiddeti geçsin diye mayonezi dövdürüyorum. Dövdükten sonra da çarnaçar yiyoruz. Avdan — çok söz açtım, Allah beni — avcların köpeklerinin hiş- mından — esirge- vin | * Avcı bağırır: — Av, avl Silâh patlar: — Cav, cavl! Köpek havlar: — Hav, havl Vurulan hay- #anın da bazan Besi duyulur: — Miyav, mi- yav | — Celimden! Otomobil Al Erkek, karısına güldü, kadın ko- casına gülümse- di, erkek söy- ledi: — Sana ev- lendiğim günün yıldönümünde bir inci gerdan- hk alacağım. Kadın düşün- dü : —hcd ger danlık alacağına, bir otomobil al! —e P eE — Onun sah« tesi olmaz da.. İmkân Var — Istanbulda yaşayıp ta oto- mobil görmemiş adam — tasavvur edebi'lr misin ? -?7??7? — Ben bir tane biliyorum. — Imkân yok! — Imkân var, iki gözü dekör- Adını söylediler, Ne de hoş adı vardı, Boyaz değil bir esmer, Büu yüzden tadı vardı. Evet Okulda, öğrüt- men çocuğa sör- du : — Burun neye yarar ? — Görmeye | — Görmeye mi? — Evet.. Göz- lüğünüzü burnu- nuz tutmuyor mu ? Bize ne Kahvede atmışaitı oynuyorlar- dı. Kahveci haber verdi: — Kapının önünde bir kaza oldu. — Bize ne, atmışaltı oynamak d'lhıığ'len:ılıl — Dönlüşte otomobil bulamıyacağız.. — Nereden anladın ? Yanakları aldı al; Gülüşü tatlı Tabiati de uyanl Bazen inadı vardı.. Hayalini gördü, — Balmanın yaşı benimkin n iki mislidir.. — Doğru mu söylüyorsun ? dür. — Doğru ya, ben bir yaşımda iken o ikı yaşında Idi. VARDI Gibi An'ıyorum halinden, Bir parça sever gibi.. Sesini düuydüm hemen Seviyorum der gibi ! * Fozlaca açık gözü; Meydanda onun gözü; Kızarsa fakat sözü Çok acı bibeber gibi. x» Çık derim çıkar dağa, Git derim gider bağa, Hemen fırlar sokağa Sanki seferber gibi.. * Çok büyük değil yaşı Bir gözü biraz şaşı Söyler çoktur tıraşı Bir usta berber gibi ! Mizahçı Birdenbire çok coştu, Bu ha'lade ne hoştu; Uçacak gibi koştu: Sazki kanadı vardı. Ya kendisini görseydi! Hemen Âç, aça an İattı 1 — Bir. Rüya gördüm, lokan- | tada İmişim ; en iyi yemeklerden sonra — bir. de komposto yiyor- dum; tam bu gırada uyamver- dim. — Hemen gö- : kapayıp |. zünü kahveyi ısmarla- saydın | Hasis — Çok hasistir. O kadar çok hasistir. ki.. —?77?? — Köpek bes- lemiyeyim — diye havlamak — öğ- rendi. Nereden — FPenimle ko- nuşurken — İâfını tart da — öyle söyle! — Teraziyi ne- reden bulayım ? Onu tutmaktı ahtım, Yürüdüm adım adım Fakat sokulamadım; Yanında cadı vardı.. Mizahçı Lezzeti Fena Saç ilâcı satan dükkâna saçsız biri girdi : — Sizin ilâcınız nafile, dedi, sa- çım |İçıkmadı. — Elr şişa da- ha kullanınız. — İstemem, lez- zeti çok fena, içemiyorum. Daha Evvel — Onunla evlenmek istediğini söylerken gerçi sze lâyık d;ğll- sem de diye biraz ağız yaptın mı? — Yapacaktım amma o ben- den evvel, size lâyık değilsem de diye söze başladı. Sakın Ha Anne, çocuğuna nasihat verdi: — Kömürcünün oğlile oynar- ken sakın fena sözler söyliyeyim deme, biliyorsun ya aldığımız kö- mürlerin parasını daha ödemedik! Sakal Bırak Otomobil sahibi anlatıyordu. — Bir yere girmiş, otomobi'i kapıda birakmıştım, - ben — traş Zeluncaya kadar otomobili çalmış- -lar. Bir daha sefere, - yine başıma gelirse.... aynı şey — Olabilir.. — Nasıl önüne geçmeli? — Sakal bırak! Rakı Hasan bey rakıya - alışmıştı. Ahbapları onu bu huydan vaz geçirmek İçin doktor Fahrettin Kerlme götürdüler, O da bu İşi üzerine aldı. Tlk günü, Hasan beyi karşısına oturttu, ve: — Bana bak, Hasan bey! dedi; bana, içkiye niçin bu kader düştüğünün sebebini «söyle, ben seni bir ayda bu huydan vaz geçireyim, — Sebebini mi? — Evet, Seni içkiye sevkeden nedir? Karınla geçimsizlik mi? Işlerin mi bozuk gidiyor? Kederli misin? Hasan bey: — Yool dedi; hiçbiri değil. — Ya? — Hoşuma gidiyor.. Onun için içiyorum! Naziksiniz Şarkı söyledi, şarkı bitti, şar- kıyı dinlemiş gibi görünenlerden biri ayağa kalktı; — Sizin şarkinizi duyabilmek için on bin lira feda ederdim. — Çok nariksiniz. — Hayır nazik değilim, va- ğirim! Kesilir mi Lokantada, listeyi okudum “Piliç — 150 kuruş,, — Garson, bu ne çıldırdınız. mı? — Pahalı m bayım.. — Pahalı olduğu için birşey demiyorum; yalnız bu kadar fazla kiymeti olan bir hayvan hiç bu, siz Z AA z î L YAre ç V — Kaynanama isat on parmağıma on yüzük e) (taktım; bakalım yiae benim için, hep eli boş olu- rür diyecek mi? kesilir mi? Pilâvdan dö- nenin kaşığı kıs rılsın, avdan dös nenin silâhı! * Avcılar biri- blrine: — Rastgele! Derler, aca- ba bu “rastgele,; nİn manası: — Iska geç! Midir? * Kabahat ay- cıda değil, vuruk mıyan av hay- yanındad'r. e Ğ li g. MAD a l ni aa LAİ Bi ği viT ee Si ĞÜÖ d n c el L