Hint Denizlerinde Türkler Hadım Sül, Yazan M. Turhan eyman -Pir! Rels- Murat Reia Recep Reis De Şehit Olmuştu.. Fakat Türk Filos_u rTamamile Yerinde İdi.. — Yiğit yoldaş, dedi. bizi korumak için kendini feda ediyor. Tanrı yardımcısı olsun. Va Receble Amiral dâö Silve; şirken o, başka bir düşman gemisinin üze- rine atıldı, yakaladığı bu yeni düşmana rampa edebilmek için manevra yaparken ayakta ve üstüne man reisin yanıbaşında duruyordu. kancalar atılırken yaralı reisin — inlediğini duydu, iğildi, dinledi. Selman, kesik kesik söyleniyordu. — Piri Bey iyi düşünüyordu, Piri Bey | iyi düşünüyordu. Fakat, fakat iyi davran- madı, keşki gitmeseydi... Murad reisin kaşları çatıldı, yüzü solgun- laştı. Şimdi o da Piri reise hak veriyordu. Demek ki o, büyük bir filoyu hırpalatma- mak, sonu belirsiz bir maceraya atmamak için Basrada kalmak yolunu tutmuştu. E-| Ber © da kendileri gibi davransaydı, ken- Gileri gibi akibeti karanlık bir çığıra düş- müş olacaktı. Şimdi yapılmakta olan sa - vaştan galib de çıkılsa ne kazanılacaktı.. Şu delik deşik gemilerle nereye gidilebilir- gdi?.. Halbuki onlar, bütün yoldaşlar Piri Beyi Hind iline gitmediği için korkaklıkla ittiham etmişlerdi?. Cesur ve yılmaz olan | kendileri, bu savaştan yüz aklığile çıkar- Tarsa Hindistana gidebilirler miydi? Murad reis, şimşek gibi zihninden ge- gen bu mülâhazalar sonunda Piri Beye rahmet okudu ve ayni zamanda yüksek scs- le söylendi: — Boş olsun, zararı yok. Fakat Türkün yılmazlığını gösterdik ya, bu şeref bize ye- ter, Selman reis, kendi inleyişine, sayıklayışı- na bir cevab olan bu sözleri duymadı, gözü- nü dünyaya kapadı. Fakat Murad reis de, başka bir yoldaşın, Receb reisin gene © sı- yada yaralanıp düştüğünü, kanlar içinde can verirken: cArkandan çabuk geldik Piri Bey. Şimdi bol bol görüşürüz. Sen mi! haklısın, biz mi haklıyız» dediğini duyma- H . Evet, beri tarafta savaşta Receb rcis de gehid olmuştu ve onun yerine geminin ida- gesini ele alan denizci, kanlı bir uğraşma- lan sonTa rampadan kurtularak açığa çe- k lmişti. Ayni manevrayı, yenilmesi çok güç tehlikeleri atlatarak Murad reis dahi yapmış ve Türk filosu hep bir araya top-| İanmıya başlamıştı. Gemiler, deniz üzerin- | Hde tutunamıyacak kertede haraptı, düşma- nn top ati karşılık vermek te artık | kabil değildi, cephane tükenmişti. Borda bordaya gelmekse yenilmek demekti. Çünkü levendlerin yarıdan fazlası şehid düşmüştü, geri kalanlar da yaralı ve yor- gundu. Selman ve Receb reislerin ölümü bu durumun kötülüğünü bir kat daha ağır- Taştımyordu. Yalnız bir nokta vardı ve bu, &n iki Banttenberi kendilerinin üç misli düşmanla gçarpışan — Türklerin göğsünü — kabartıyor- du. Tek bir gemi yaktırılmamış, elden çıkarılmamıştı. Filo, harab ve mecruh ol- makla beraber, bütün kadrosile ayakta du- ruyordu. Halbuki düşmanın birkaç kadir- gası batmıştı. birkaç kalitesi işlemez bir duruma sokulduğundan yedekte — bulunu- yordu. Fakat daha fazlasını yapmak ârtık müm- kün değildi. Çünkü düşman, gene sayı ba- kımından üstündü, toplarını — işletebilmek kudretini taşıyordu. Murad reis, işte bu va- Ziyetin bütün rlığını ve inceliğini ölçe- zek gözden geçirdi. gün batıp ta ortalık ka- Yarııya başlayınca geri dönme emrini ver- di, sersemleşip bir tarafta kümelenen, din- Tenir gibi görünen düşman filosundan ya- vaş yavaş ayrıldı. gene Hürmüz boğazına girdi, Basra yolunu tuttu. Portekizliler, ya bu manevrayı sezme- mşilerdi, yahud Türk filosunun ardına düş- " |rin kurtarılmasını İporun sonu şöyle idi: |di, babasının otağı larına uygun düşünceler — sıralıyordu, Hintili seferleri için çok geniş ve esas- h tedbirler alınmasını ileri sürüyordu. O, Basrada kalacak bir filonun ergeç harap olacağını, belki de düşman eli- ne düşeceğini ica ediyordu. Ra- «Rahmetli Piri Bey, donanmayı açık denize çıkarmaktan çekindi. Bunu güç gördü. Ben, onun güç gördüğü işi - şev- ketlüâ hünkârın fermanı üzerine - ba- şarmak istedim, işte beceremedim, geri döndüm, Bunu bizden üstün bir baba-| yiğit yapsın.» ... Piri Beyin öldürdüğü ve Murat rei- sin Basra filosuna amiral yapıldığı İstanbuldan hareket eden büyük bir or- du, Şarka doğru yol alıyordu. Ordu- nun başında Kanunt Sultan Süleyman bulunuyordu. Yenişehirde küçük şeh- zade Beyazıt, küçük bir fırka ile geldi, lan seferin sonuna kadar Rumeli taraf- larında gözcü olmak üzere Edirneye gitmek emrini aldı. Kütahyada Lehis- tan elçisi Yazloviyeki geldi, huzura çıktı, iltifat 'dü ve «kralın kullukta sebat ettiği müddetçe tahtını muhafa- | za edebileceğiv müjdesini alarak geri döndü. Sonbaharda gece ile gündüzün bir- leştiği günde ordu Bolvadine vardı, Sa- ruhan valisi Şehzade Selim orada baba- sını karşıladı. Yanındaki askerle ordu- ya katılmak, harbe iştirak etmek em- | rini aldı. Ordu, Ereğliye gelince büyük Şehzade ve veliaht Mustafa, karşıgel- yanmma otak kur- durdu. Halbuki Kanuni Süleyman, Şark se- ferine çıkarken pek başka düşünceler taşıyordu. Çünkü daha önce Anadolu- ya çıkarılmış olan Sadrazam Rüstem Paşa Aksaray kışlağından sipahiler ağası Şemsiyi ansızın İstanbula yolla- maş ve hünkâra ağızdan pek önemli şeyler söyletmişti. Şemsi ağanın Rüstem Paşa namına söylediklerine göre yeni- çerilerin Şehzade Mustafa hakkındaki sevgileri gittikçe artmakta ve tehlikeli |bir biçim almaktadır. Ferman dinleme- yen bu asker, padişahın pek kocadığı- nı, savaşa çıkmak kudretini kaybetmek üzere olduğunu söylemekte ve Musta- fayı tahta çıkarmayı düşünmektedir. Yeniçerilerin şimdilik — çekindikl. a. dam, Rüstemdir. Fakat onun ilk fırsat- ta kafasını kesecekler, düşüncelerini yerine getirecekler ve hünkârı Dimoto- ka sarayında hapsedeceklerdir. Sipahiler ağası, Şehzade Mustafa- nin da bu fitne sözlere uymakta, onlar- la gönül birliği yapmakta olduğunu söylüyordu. Kanunt Süleyman, il kadar titremekle beraber Şemsinin sözlerine değer vermiyor gibi davran- mıştız (Arkası var) Denizyolları I$ŞLETMESİ Acenteleri © Karaköy Köprübaşı Tel. 42862 - Sirksel Mühürdarzsade Han Tel, 22740 Trabzon Yolu meği tehlikeli bulmuşlardı. Ne olursa ol- sun, yetlerinden ayrılmıyorlardı, toplu bir biçimde yalpa vuruyorlardı. Yıldızme bir gece de iki donandanın birbirinden uzak kalmasında ayrıca oluyordu. Bu ko- yu karanlık, uzun bir harb gününün vere- mediği bir zararı Türk filosuna - getir gemilerden biri boğazı aşarken — yoldan çıktı, (Lâr) kıyılarına düştü. Murad rels ancak gün doğduktan sonra bu kazayı öğ- rendi, lâkin geri dönmek imkânmı bulamı dı ve bu gemi - batan kadirgaların, harab olan kalitaların, denizde boğulan Madam dö Silveyranın ve zedelenmiş — şereflerin kargılığı olarak - düşman eline geçti. VATAN vapuru 8 Birin- el teşrin SALI giünü —saat 20 de RIZE'ye kadar. “6187,, Ayvalık Yolu BANDIRMA vapuru 9 Birin- ci teşrin ÇARŞAMBA günü saat 19 da AYVALIĞA ka- "dar. “6238,, ADEMİ iKTiDAR Murat reis yaralı gemilarini Basrayı ulaştırır ulaştırmaz orunu — yazdı, Istanbula yolladı. O güne kadar yüz- lerce savaş geçiren bu ünlü denizci, düz ve samimi bir dille yapılan harbi Anlatıktan sonra Piri Beyin mülâhaza- Bel gevâekllğine HORMOBiN Tatsilât : Galata Posta kutusu 1265 ai BHıçI' 'Teşrin 8 İSTANBUL.— 18 19.30: Bge caz. Pi esli sazlar profe- 5 erli 21.50: Bayan Rozi Ceneçiyanlar (piyano sool). 2110 Plâk neş- riyatı. BUKREŞ.— 13.06: Orkestra. 13.40: Bpor- könserin süreği. 1415: Duyumlar-Konserin süreği. 18: Plâk. 19: Sözler. 1920 Plâk. 20: Duyumlar. 20,16: Oda m 0 ler. 21: Satnt Saent'in eserlerinden konser. Duyumlar, 22.45: Röle konseri, 2345; Yal v dillerle duyum! e Viyana müziği, 19.30: Bözler. 1945: Plâk. 20: Reklâmlar - Sözlel 21: Hafif müzik ve dans, 22: Sözler. 22.15 Senfonik könser. 23.30: l '345: Dans plâkları. BUDAPEŞTE — 19.15: Salon muziği. 19.55 | Konferans. 20.25: Birkaç söz. .90: Verdinin Rigoletto operası, 2145: Duyumlar. 2240 MOSKOVA .— 1830: Popüler şurkılar, 10.20: | Sesli film (Bir Ukranya operası). 20.30: Ope- |ret parçaları, 21: Solis4 konseri, 22: Almanca yayım. 23: Fransızca LAYPZİG.— 18: Hafif müzik. 19.10: Sözler. 20; Ulusal saat, 2055: Duyumlar. 21.10: Ko- Üro ve orkestra. 22: Program, 23: Duyumlar. 23.30: Dans müziği. 9 Birinciteşrin Çarşamba İSTANBUL.— 18: Dans musikisi ve hafif musiki (Plâk). 19.90: Bayan Halide konuşu- yor. 20: Bayan Patarelli, Mandolin Orkestra- sı konseri. 20.30: Radyo caz ve tango örkes. traları ve Gavin kardeşler. 21.36: Son habe: ler-Borsalar, 2150: Bayan Diradoryan. (Sop- rano) piyano refakatile. 22.05; Plâk neşriyatı. BUKREŞ.— 13-15: Plâk ve duyum servisi. 168: Orkestra, 19: Bözler. 19.20: Konserin sü- reği. 20: Duyumlar. 20.15: Plâk. 21: Bözler. 2115: Solist (Piyano-Şarkı) konseri. 22.10 Radyo orkestrası. 22.30: Duyumlar. 245 Fransıza ve Almanca duyumlar. VARŞOVA. — 18.15: Şimal müziği. 18.50. Mizah. 19: Solist konseri. 19.90: Sözler. 19.40: Sözler. 20: Reklâmlar. 20.15: Sözler. 21: Hafif müzik, Sözler. 3146: Sözler. 22: Chopin kor seri. 22.35: Edebiyat. 22.50: Sözler. 23: Poldi ni,nin «Penses ve Vagabon: adlı 2405: Dans plükları. BUDAPEŞTE— 18: Konferans. 18.90: Be- | Piyano ile şarkı. 21.15: Konfera: pera orkestrası, 23: Duyumlar. 23.20: Plâk. 2430: Çingene müziği | MOSKOVA.— 1830: Piyano konseri, 19.20: Hafif müzik. 20,30: Edebiyatt 21: Çarın ni- şanlışı adlı Korsakov operasının radyo adap- tasyonu. 22: Çekçe yayım. 23: İngilizce, v— 1930: Müzikli karışık yayım. umlar, 21,.15: Olimpiya servisi, (Ber- lin'den). 23.30: Dana. 10 Bürinciteşrin Perşembe İSTANBUL.— 18: Bayanlar için Jimnastik dersi. Bayan Azade Tarcan tarafından. 18.20 Dans müsikisi (Plâk). 1920: Piyânöo solo. Profesör Ferdi Ştatser. 20: Konferans. 20.30: Stüdyo orkestrası. 931: Radyo caz ve tango orkeslraları. 21.90: Son haberler, Borsalar. ). 2205 13-15: Plâk ve düyumlar sor- iyo salon orkestrası. 19: Sözler. 19.20: Konserin süreği. 20: Duyumlar, 20.15 İPlâk. 2066: Sözler. 21.15: Senfonik konser. 23: Plâk. 23.45: Yabancı dillerle duyum VARŞOVA 18.15: Plük-Sözler, 19: Piya- no-Viyolonsel konseri. 30: Södler 21: Or- kestra. 2145: Duyumlar, 22: Skeç. 22.35: Leh şarkıları. 23: Piyano-Keman konseti. 23.30: Dans plâkları, BUDAPEŞTE.— 1880 Piyano birliğile şar- kılar-Konferana. 19.30: Macar salon kulnteti, 2040: Konferans. 2110: M r (Çingene şarkıları). 22.30: Dış siy: | Postacılar örkestrası, 23.10: Sözler. 24: bandosu. MOSKOYA.— 19.20:Rus mülziği, 20.80: Liszt ve Şuman'ın eserlerinden konser. 21: Musiki radyo piyesi. 22: Almanca yayım. 23: Pran- sızca, 24: İspanyolca. LAYPZİG.— 19.30 Ha! 20.55: Aktünlite, Z1: Du eğlenceli konser, 23: Düy müziği. nüzik. 2090; Skeç ar. 2110: Büyük mlar, 23.30: Öece 11 Birinciteşrin Cuma BUKRE$.— 1315: Plâk ve duyumlar ser- visi. 18: Badyo orkestrası. 19: Sörler. 19.20: Konserin süreği, 20: Duyumlar. 2015: Plâk. 2058: Sözler. 21.15: Michard Vagner'in”Die Götterdaemmerang” adlı. öoperası. - (Plâk). |2345: Yabancı dillerle duyumlar. VARŞOVA.— 1820: Solist konseri. 18.50: Spör. 19: Kulntet konseri. 19.30: Müuhtelif. 1945: Plâk. 21.10: Örkestra. 22: Duyumlar. |2210: Sözler. 22.15: Se konser. 24.30: Dans plâkları. BUDAPEŞTE.— 1830: Çingene müziği. 10: Stenografi dersi, 19.25: Spor. 19.40: Plüt kon- | seri. 20: Konferans, 20,30: Caz Çift plyano ile 21: Piyos, 21.60: Duyumlar, 28.15: Plâk, 23.40: Almanca konferans. 24: Çingene müzlgi. | MoskoVA— 1830: Sovyet müziği. 19.30 | Sentonik konser. 22: Çekçe yayım. 23.065: İn- gilizce. 24: Almanca yayım LAYPZİG. — 20: Eğlenceli müzik, 2035 Senfonik konser. 21.56: Şen skeç. 23: Duyum- lar, 23.20: Örg konseri. 2303: Hafif müzik. 12 Birinciteşrin Cumartesi BUKREŞ.— 13.05: Radyo orkestrası. 13.40: Borsa-Spor. 13.55: Konserin süreği. 1415: Duyumlar. 1430: Konserin süreği. 18: Söcl müzik, 19: Sözler. 19.20: Süel konserin süre- Bi 20: Duyumlar. 20.15: Plük, 2045 :Sözler, 21: Radyo cazı, 22.30: Duyumlar. 2245; Şar- kılar, 23: Röle konseri, 2348: Yabancı diller ile duyumlar, VARŞOVA.— 18.15: Plâk-Sözler-Muhtelif. 21.45: Duyumlar. 21.6$: Konferans. 22: Uzak- taki vatandaşlara yayım. 22430; Mizah. 23: Radyo örkestrası. 26: Bözler. 4.05: Dans mü- ziği. ğıumrısıx.— 18: Bir şaraphaneden röle, 18.40: Amele koru konseri. 1945: Konferans. 20.18: Balon orkestrası. 2060: Aktüalite, 21.30: Eğlenceli yayım, 2330: Duyumlar. 23.50: Çingene müziği. MOSKOVA— 19.20: 'Trio koönseri. (Solist- ler tarafından). 20.30: Orkestra. 22: Alman- oa, 2306: Fransızca. LAYPZİG— 20: Eğlenceli müzik. 21: Du- Duyumlar, 29.35: Çingene müziği. M.15: Caz. | MÜSABAKALI HİKÂYELER sz | Altıncı York Vak'ası -—-İ- O gün, bizim ihtiyar pek neş'eli |idi. İki bardak süt wiçli. Sonra, bu yetmiyormuş, gibi kocaman bir de pasta yedi. Ve, — cebinden, yepyeni bir sicim çıkardı, masanın |üstüne koydu. ÂAr- kasından, bir kaç tane de fotoğraf çıkarıp, içlerinden |bir tanesini bana Duzattı. — Tanıdın mı? diye sordu. Resmi elime a. |hp, dikkatle bak- tım, Tanıdığım değildi. Pek gü- zel olmamakla be- raber, şirin ve |biraz da muztarip |görünen bu kadın siması bana ta- mamile — yabancı |geliyordu. İhtiyar: — Zavallı Madam Skelmerto- nun resmidir! dedi. O zaman bu bedbaht ve sevimli |kadının elim serencamı hafızamda |birden canlanıverdi. Madam Skel- merton! Bu ad, cinayet tarihinde çok önemli bir yer tutuyordu. İhtiyar gülümsedi: — Hatırladınız. değil mi? Diye sordu. Bu kadıncağızın kurban git- tiği vak'a da, zabıtanın beceriksizli - ği yüzünden hâlâ karanlık kalmış- tır. Halbuki, ne de kolay aydınlana- bilirdi! Tafsilâtı, bilmem aklınızda mıdır? Ve cvabımı beklemedi, devam ; ettir — O zaman Yorkta, at yarışları mevsimi başlamıştı. Londranın yük- |sek sosyetesinde ve yarış meydan- larında çok tanınmış bir şahsiyet Wolın AÂrtür Skelmerton da, Yorkun en güzel evlerinden ini bu mü- ;J nasebetle, bir ay için kiralamıştı. | Peperkorn adındaki | arık kanlı atı, York büyük mükâfatı koşusuna iştirak edecekti. Bu at Niyumarkek |yarışlarında birinci gelmiş ve bu itibarla, mükâfata namzet bulunu- yordu. Şayet Yorka gitmişseniz, balkon- ları yola nazır olan ve bahçeleri ya- rış meydanına kadar inen o güzel köşkleri bilirsiniz. Bu köşklerden, koşu yeri tabak gibi görünür. İşte o yaz, Lord Skelmerton bunlardan birine yerleşmişti. Madam Skelmerton hizmetçileri, uşakları ve aşçısile birlikte, bura; Yüksek Ziraat Jüğünden: Yüksek Ziraat Eastitüsünün ya 7 kalem sabun, gösterilen muhammen bedelleri günü saat 15 açık — eksiltme kür — ihale — saatine — kadar 186 lirayı Enstitü — veznesine $ nelerini — göstermek leri, (6221) - (2898) Miktari Kilosu — Cinsi 4000-5000 1 Sabun 1000-2000 ” Soda, 150 Kutu 250 Gr. Brasso 1250 Pırıl 1000 500 İstiyenler Adet ; Lord Skelmertona pahalıya mal olan Iki Şey vardı: At koşularile kâğıt oyunları... yarışlar başlamazdan bir hafta ön* ce gelmişti. Çocukları yoktu. Kendisi, met” hur çikolata fabrikatörü ihtiyaf | Con Etti'nin kızı olduğundan, Yo ta bir sürü hısımı ve akrabası dı. Hem müteassıp hem de cimri bif adam olan Con Etti, rivayete görer asıl damadının müsrifliğini ve içldi iptilâsını hiç te hoş görmüyordu. İşin doğrusu: Bayan Maud Etti: © vakit genç ve hoppa bir teğmef olan kocasına babasıniın rızası hilâ* fına varmıştı. Söylendiğine görür Bay Con, kızının bu isteğine, son d& xki.kıyı kadar muarız kalmıştı, Esa* sen, prens mertebesindeki bir asıl İzadenin, bir çikolatacı kızile evlen” |mek istemesindeki sır ve hikmeti af |lamıyacak kadar budala da değildi: Onun için, kızına, çarçabuk eriyece"* ği âşikâr olan bir tırahoma verecek yerde, senede 20.000 - İngiliz liras! gelir tahsis etti. Bu suretle genç kâ* dın yeni mevkiine uygun bir tarzd$ yaşamak imkânını bulmuş oluyor* du. Yalnız bir aile efradını alâkadaf etmesi lâzım gelen bu özel tafsilât: bildiğiniz cinayeti mütcakıp, halkıf bütün nazarları Lord Skelmertonuf üzerine dönünce, ağızdan ağıza do" — laştı.. Evlendiğinden biraz sonra, Lord Skelmerton, eski hoppa hayatınâ avdet etmişti.. Zavallı karısı, bunt |dan dolayı, kocasını tapınırcasınt — sevmekten vaz geçmedi. j (Arkası var) Enstitüsü Rektör- | bi: elik ihtiyacı olan aşağıda soda ve saire alınacağından Bzerinden 24/10/935 Perşembe e —ihale edileceğinden mez> muvakkat — teminatj — tutaa yatırıp alacekları makbuzla Idare ve ihale komisyonuna muracaatları. Parasız şartnamesini ve nümur enslitâ — müdürlüğünden — isteme- Fiatı Istanbul Kristal Istanbul süpürgesi 120-130 santim uzunluğunda süpürge sapı Sifon süpürgesi sapı ile beraber 12,5 ,