we> Heor hakkı mahfurdur. Yazan: - Ziya Şakir OSMANLISALTANATI GÖÇERKEN (Mütareke devrinin tarihi ) SON POSTA N-c137 6 /3/36 Istanbul Efkârıumumiyesi Paris Sulh Konferansile Meşgul Bulunuyordu Şu halde yapılacak ilk hare- ket; büyük bir kuvvetle tekrar bu cepheye yüklenmek ve oradaki millt ve askeri kuvvotler esaslı bir. gurette yerleşmeden, onları oradan söktürmekten ibaretti. Yunanlılar bu karanm verir- vermez, topçu ve mitralyozlarla takviye ettikleri iki (alay piya- deyi, tekrar Borgama istikame- tine tahrik etmişlerdi. Bu alaylardan biri, (Dikl'i) Us- tünden, diğeri de cenuptan; (Ber- gama) Üzerine yürümüşlerdi. Bu sırada - O havalide bulanan- Türk küvvetleri, müteferrik* bir halde ldi. Miralay Kânm- Bey 188 inci alaya mensup zayif bir. kuvvetle Borgamada bulunmakta idi. Fa- kat bu kuvvet, Bergama lzerine yüklenen düşman kuvetinin onda birine bile takabül edecek mik- tarda bile değildi. Böyle ob makla beraber, Miralay Kâzım Bey düşmanı uzaktan kargıladı. Müsademeye başladı. Ve kısa bir zamanda, şiddeti arttı. Düş- manın bilhassa top ve mitralyoz ateşinin fevkalâde falkiyetime rağ- men bu müsedeme, o gün ak- şama kadar, gittikçe artan blr t#iddetle devam etti. Mizalay Kâ- zım Bey, kendişinden kat kat yük- sek olan adet ve silâh faikiyetine karşı daha llk müsademede çe- kilmek icap ederdi. Halbuki o, Bergama halkını bir katliâmdan kurtarmak için düşmanı orada bu şiddetli müsademe ile tevkif etmiş; bu müddet — zarfında da kasabada bir tek fert kalmayın- taya kadar halkı ve halkın mal ve hayvanlarını Soma İstikametine sevkeylemişti. Nihayet — akşam olurken, artık kuvvellerini top- hlyarak geriye çekilmiş; düşmanın eline, bomboş bir kasaba geç- mişti. Filhakika Bergamanın tekrar düşman eline geçmesi, vatanper- verlerin kulbinde bir tecsslir br- rakmıştı. Fakat bu müecssif vak'a #yaı zamanda; artık mili! mtda- faa ve mukavemet fikrinin, mi- letla ruhunda pek esaslı bir. yer tuttuğunu anlatmıştı. x Millet; kendi varlığını koru- mak için düşman ateşi altında ve kendi kanları içinde bu suretle didinip dururken; saray ve Be- bitli, derin bir hissizlik ve kayıte tızlık gösteriyordu. Istanbul —efkârı — umumiyesi, Mmünhasıran Paristeki sulh konfe- Tansında cereyan edea müzakerat İle meşgul oluyor; fakat Paristen gelen telgraflara nazaran, . artık bu konferanstan bekleneca ümit- ler, hergün biraz daha kırılıyordu. Sadrazam damat Ferlt paşa e maüye nanrı Tevfik, Şürayı Devlet roisi, Rıza Tevfik, Bern tefiri Reşat Halis, sadaret yaveri Yüzbaşı Âsaf, hususi kâtip Rıfat, ve Reşat Nuri Beyler- den mürekkep olan murahhas- lar heyeti ile maiyetleri; hazi- Tanın 13 Üüncü günü Pariso tuvasalat etmişler, Fransa hükü- Meti tarafından ikametlerine tah- H4 edilon, - Paris civarında- ktk $ük bir çatoya yerleşmişlerdi. Konferansa iştirak eden - ga- lip vemağlüp - devletlerin murab- has heyetleri, Parisin en mubte- şem otellerinde salınup gezerler- ken, Osmanlı hükümeti murak- haslarının bu 1esiz. şatoya kapa» tılması, adeta bir tecrit mahiye- Hinde idi. Fakat her hususta pek pişkin olan Damat Ferit Paşa bu baridane muameleyi de, Fransa ve İugilteredeki büyük şahsiyet- lerden mürekkep dostlarının bir iltifatı telâkki etmiş; bu garip şato mlsafirliğine (asilâne bir süs) vermek İstemişti. Aradan bir kaç gün geçer geçmez, konferanstan haber ge- miş, Osmanlı murahhas heyetl- nin ne İstedikleri sual edilmişti. Istenbulda tanzim edilen proğram mucibince, bir hafta sonra Parise gelecek olan Tevfik Paşa bekle- nilecek; — konferansa — beraberce müracant — edilecekti. — Halbuki, kendisinde pek mümtax bir el- Hyet ve siyast kudret — gören Damat Ferit Paşa; Tevfik Paşayı beklemiye Wizum görmeden bir muhtıra yazmış, Tevfik Paşamın Parise muvasaletinden bir gün evvel, (17 Haziran 1919da| Mösyö (Klemansu ) ya gönder- mişti. Bu muhtıra, bir hayli edebit elümleleri İhtiva etmekle beraber, Hâlâ Aylık Bağlanmamış doğru dürüst Osmanlı hükümeti- nin hudutlarını bile gösteremiyor; bu çerçeve içine sığdırılan siyasi fikirler de pek gülünç bir mahiyet ihtiva ediyordu. Damat Foerit “Paşa, verdiği muhtıranın — büyük bir xzaforle neticeleneceğinden emin görünü- yordu. Halbuki derhal matbuata intikal eden bu nmota etrafında cereyan eden münakaşa, bütün ümitleri söndürecek bir vaziyet gösteriyordu. Bütün bu hâdisatı en İnca teferrtatına kadar gözden kaçır- mıyan ( Mustafa Kemal Paşa ), artık filen harekete geçmek za- manının geldiğine hükmetmişti. Bütün orduların aksamile temas ve irtibat temin edilmiş; mlillet, mümkün olduğu kadar İntibaha getirilmiş; millt teşkilât ve müda- faa kabiliyeti de kendini göster- mişti. Mustafa Komal Paşa, Haziran ayının birinci haftasında ilk fi'li harekete geçmişti, Havza ve Mor- zifon kazalarında köylere kadar şamil olmak Üzere silâhlı bir teş- kilât vücuda getirilmişti. Havxa nakeri deposundaki silâh ve cep- haneler, halka tevzi edilmişti. (Arkası var) ——mnz ( Baştarafı 1 incl yüzde) yapılacağı kaydı var. Ben do mahalle —mümessilleri vasıtasile bir istida çıkardım ve Eyüp uahi- ye müdürlüğüne müracaat ettim. Bana bundan 7 ay evvel 6 İira verdiler. Onadan sonra aylık ke- sildi. Bin defa baş vurdum, bin defa uğraştım, Gitmediğim yer, yalvarmadığım — kimso kalmadı. Fakat bir türlü halime bakılmadı.,, Bayan Hafize bu yüzden çok müşkül bir vaziyette kalnuş, di- kiş makinesini satmış, öteye be- riye borç yapmış. — Bakkala borcum 25 lirayı buldu, diyor. Ne yapacağımı şa- şırdım. Artık kimsecikler de birşey vermez oldu. Geçenlerde Eyllp nahiye müdürlüğüne başvurdum, biç olmazsa şu küçük oğlumun bir mektebe verilmesini diledim. olmadı. Bayan Hafizenin elinde “Fatih kaymakamı Halâk ,, imzalı Eyüp nahiye müdürlüğüne bitaben bir de mektup vardır. Mektupta ez- eömle deniliyor ki: “ (.4 Askerlik mükellefiyat kanununun 71 inci maddesi mu- cibince yardım yapılması kanunen meocbur bulunduğu için bu işin Hiçbir şikâyete meydan bıra- Oymyan * — Güzel l Bu akşam saat 9 da İ P E K Sinemasında Fransızca sözlü şen, ve kahkahalarla dolu bir filim.! KIZ, KADIN OLUNCA « MARYON DAVIES Ayrıca : Paramount dünya havadisleri gazetesl Dikkat: Bugün matinelerde son dela olarak: BULUNMAYAN ADAM kılmadan lsterim.,, Bayan Hafize nahiye müdür- lüğünden, İşlerinin altı aydanberi sürüncemede bırakılmasından do- layı şikâyetçidir. — Allahım — günü — demedim gittim, kira — veremediğim için beni odamdan da edeceklerdi. Ikinci eğlum iİşsiz, benim bir tek gelirim yok. Bazı geceler, bir lokma birşey yemeden yatıyoruz. Şu işim olsa, eh, milletin helâl parasıdır. diye Allah bereketli eder. Aylarca beni'böyle kıvran- dirip açlığa — düşürmek doğru müudur 7..,, Diğer taraftan dün başvurdu- ğumuz Eyüp nabiye müdür mua- vini Tevfik bize şunları söyledi: “ — Bayan Hafize uzun müd- dettenberi buraya gelip gidiyor. Fakat biz bu İşte mes'ul değiliz. Çünkü mahallesini değiştirdi. Bu yüzden de yenli — mahallesindeki mümessillerin kararına ihtiyacımız yar. Evvelki gün Bayan Hafize geldi ve yine bir müddet hakkını müdafan etti. Bu arada çocuğunu nahiye müdürüne bırakıp gitmek istedi.., Hulâsa: Bir Türk kadını, bir asker anası bugün aç kalmıştır. Bunun işi daha çabuk yapılamaz mı idi? yapılmasını — övenle ve sarışın yıldız Avcılık: Bılchın Avı Başlıdı Iyi Avlanmak İçin Sinir- lenmemek Şarttır Bıldırcın avı artık — başla- yor. Bu kıymetli, ve pek lezzetli sonbahar misafiri, şehrimiz civa- rında en ziyade Küçükçekmece, Anbarlı taraflarında, ve Anadolu kıyısında Maltepe, Kartal civa- rında avlanır. Ayına Eylülde baş- lanark Birinci Teşrin sonuna ka- dar devam edilir. Mehtapsır, ve poyraz geceleri takip eden gün- ler, ön çok vurulduğu xzaman- lardır. Böyle günlerde bazen milyonlarca düşer, ve adım ba- şına birkaç tane kalkarken avcı- lar buna (curnata) derler. Bildir- cın köpekle avlanır, tüysüz Pu- vantr nevinden köpekler bu ava en elverişli olanlardır. Sıcak mevsim- de avlandığı için tüylü köpekler dayanamayıp çabuk yorulurlar.. Bildircin köpeğe (ferma) verir, ve ekseriyetle çift kalkar. Maha- retli avcılar hiç telâş etmiyerek kalkan ik! kuşu da kolayca vu- rurlar. Buna (dubl) yapmak deni- lir. Bıldırcını gövende, mısır ve domates tarlalarında aramalıdır. Yağmurlu, ve çok rüzgürlı gün- lerde kendini kara çalılara atar. Öyle zamanlarda kuş hendekler- deki sık diken ve böğürtlenlerde, kara çalılarda bulunur. Avlarken dalma rüzgüra karşı getirmelidir. Gece lodos rüzgüâr eserse kuş durmaz, geçer. Bu sebeple lodos günlerde bu kuş hiç bulunmaz. Öyle yollarda avına çıkılmaz. En ziyade karayel ve poyaraz rüzgürlı ve bafif yağ- murlu gecelerin sabahında — avla- nır. Güneş doğmadan kalkan kuşa tüfek atmak doğru değil- dir. Esasen güneş görünmeden avlamaya başlanmaz, çünkü kak- kan küş vurulmazsa başkalarını da peşine takıp götürür. Bi dırciın — kolay — avlanır, — telâş etmemek ve bazı kaidelere riayet etmek lâzımdır. Köpek ( ferme ) edince hemen öpeğin karşısına geçip kuşun bulunduğu çalıya doğru bir adım atmakla kuşu kaldırmalıdır. Köpeği — (fer- mede ) - bekletmek ve — kuşu ona kaldırtmak yanlıştır.. Kuş kalkınca hiç acele etmiyerek otuz metre kadar ' gözle takip etmeli ve sonra birdenbire arpa- cığa alarak eteş etmelidir. Namlü ile kuş takip etmek kazaya e- bebiyet vereceği için tehlikeli ve isabet ihtimali daha müşküldür, Kırk, kırk beş adımlık mesafe- den yakın — ateş — etmemelidir. Rüzgâra karşı kalkan bildirem bazan — birdenbire — sağ — veya sol tarafa döner, o zaman mesafe yakın olsa da hemen ateş etmek lâzımdır. Kuşa arkada tüfenk atılırken tam sırtına, eğer — Önü- nüzden geçiyorsa — başına ateş etmemelidir. Size doğru ge- liyorsa ayaklarından biraz aşa- fıya bakmalıdır. Yerden kaldırıp kaçırılan kuşun konduğu yere gidillp tekrar kaldırılması doğru değildir. İyi bir avcı bunu yap- maz. Çünkü avcılık bir sinir meselesidir. Kaçak kuş sinirleri mutlak bozar. Yani kaş kuşkulu olduğundan ( ferme ) vermiyecek, uzaktan — kalkacaktır. O gergin sinirlerle ters, ve uzak kalkan kuş yine kaçırılacak, ve bütün bütün bozulan slairlerle © günkü parti hep aksilik içinde muvaffa- kiyetsiz geçecektir. Bu hale mey- dan vermemek için vurulmıyan bir kuşun peşine düşmemeli, onu kovalayacak yerde bir gölgede birkaç dakika oturup bir sigara tellendirmeli, biraz su — içmeli Insan Üüstündeki asabi sarsıntıyı gidermelidir. Sonra başka yoerlere de yeni kuş aramalıdır. Bazı avcılarımız vurulan ve cunlş düşen kuşları öldürmeden çartas larına atarlar. Bu, pek xalimase z bir harekettiz. — Zavallı hayvas kapali çantada saatlarca can çew kişir ve yarasından kan akacaği için hem çantayı, bem diğer kuçs ları bozar, kirletir. Canlı kuğü hemca keskin — bir av çakısile boğazından kosip kani aktıktan sonra çantaya atmalıdır. Bıldırcılâ için hazır yapılmış fişek kullane mıya İözum yoktur. Zaten mems leketimizde barut, saçma ve at levazımı pek pahalıdır. Böyle hazır alınırsa bütün bük tün pahalı oluyor. Hazır fişeklej rin adedi beş kuruştur. Halbı ayni fişekler evde doldurulursş Üç buçuk kuruşa müal - oluyor; Kapatilleri de değiştirilirse daha ucuza kolay bir şeydir. Yalmız dillentli bulunmak İster. Fişek nası! dob durulduğunu burada tarif ede; 12 kalibro kuvanlar için 4, gram siyah barut, ve 3S — grvam saçma, 16 kalibro kovauiar içlmş 4 gram siyah barut ve 30 saçma kullanılacaktır. Sacma !! yahut —İl mumara — olmalıdır; Birinci nevl * siyah barutumuş pek elverişlidir. Dumansız bas rüt kullanmıya biç İüzum yok« tur. Evvelâ kovanlara barut kok yup tapalarını - indirmeli, #onra ortası delikli bir tahtada fişekler rin kapsolları deliğe gelmek üzerç biraz baruta sıkıştırmak için Üste lerine vurmalı, sonra — saçmalari koyup yine Üstlerine saçma tapas gelir. Fişek - doldurm< ğğ : larını yerleştirerek makinede bülei meli, bütün ameliyat bundan ibaş rettir. Yapılan fişekler rutubetelâ yerde saklanılmalıdır. Kullanılan kuvanları atmıya! kapsollarını değiştirip bir defa ha kullanmalıdır. Inhisar idare siyah renkte adi fişekleri bir ye geliyor. bazıları çatlıyor. Tabit bu çat kovanlır kullanılamaz. Diğerleri tekrar doldurularak - bıldırcında kullanılır. Ben geçen sene tarzda hareket ettim, siyah kı vanları ikinci defa olarak güzel kullandım, ıİılllı Motmut