; Bir Yazan ; Hatice Hatip Kadıköyde Muhakkak Define Var * SL- 7 935 Kâmranîâğlamaya Başladı. Ağlarken De Balodan Eve Nasıl Geldiğini, Her Şeyi, Her Şeyi Tafsilâtile Anlattı Zaten o gece baloda müthiş bir. baş ağrısından şikâyet etmemiş miydi.. Ve bu baş ağrısı yüzünden onları birakıp. erken den eve dönmaemiş miydi! Annesi onu kolları arasında tutuyor. Dağılmış saçlarile kapan: mış aluımı öpüyor, öpüyordu. Kâ- muran heyecan içerisinde: — Babal Diye anlatıyordu. Dün gece yemin ederim. Dün gece Handanı getirdiler. Handanı bir çuval içerinde buraya getirdi- ler... Bir papas, bir uzun boylu adam... Bir koca sakalli adam... Bir de... — Kâmran... Yavrum... Neler söyleyorsun. Onların hopsl rüya... Rüya idi çocuğum. — Anpne... Anne rüya değil yemin ederim rüya değil.. Ve hıçkırarak ağlamıya baş- ladı... Ağlarken de balodan eve mnasil geldiğini, nasıl uyuyamadığını balkona neden çıktığı, kamyonun gelişini, her şeyi, her şeyi bütün tafsllâtile her şeyl anlattı. Fakat ona inanan yoktu ki ve bütün rhu gördüklerinin bir kâbus ok İduğunu söylüyorlardı. Onlar ba- lodan avdet ettikleri zaman saat İtakriben üçe geliyordu. Modada ne bir kamyon ne bir araba ve 'ne de bir insan vardı. Yalmız lerde, taşların Üstünde bir cisim örmüşlerdi. Beyaz bir külçe ve 'ena yaklaştıkları zaman büyük ibir dehşet içerisinde Kâmıran ol- uğunu anlamışlardı. Ve burada Amran İnce geceliği içerisinde arı çıplak bir halde yerde zanmış yatıyordu. Ve kendi iki li kendi gırtlağına okadar geç- işti ki ince ve sivri tırnakla» ının battığı yerden kan sızmıştı le.. Elleri kendi gırtlağında ta- allü) etmiş bir halde idi. Çağrılan doktora hâdise an- Hatılmış ve doktor da kendisinin igüneş çarpasından hastalandığını iBöylemişli. | İki gündenberi kendini bil- Amez bir halde yatakta çırpınıp Buruyor ve iki gündenberi kâbus Jçerisinde kıvranıyordu. Bütün bu İki gün ve ikl gece humması r;indı hep Handam görmüştü. * — Handan yetişiyorum canım! Geliyorum. V Diye bağırmıştı.. Eğer kamyon kâyesini ve boğulma hâdisesini andanı ilâve etmeden söylese pelki buna İnanılabilirdi. Fakat landan.. Handanın sesi.. Bu, ikabil değildi. Annesi komodinin üÜzerinden aldığı bir zarfı Kâm- yana uzatıyordu: * — Bak Handandan daha bu- gün mektup geldi. Senin o hâdi- seyi yaşadığını tahmin ettiğin günün bir evvelki tarihi taşıyan bir mektup! Gözlerinin yaşını silen Küâm- ran mektubu aldı. Evet mektup Handanın mektubu idi. Üzerinde Perlin damgası vardı. Berlinden geliy crdu.. Ve tarihl deniz yarış- ları gönünden bir gün evvelki günür tarihi idl Kâmraa, — perişan — gözlerle annesine, babasına baktı. Onlar orun başını okşayarak onu ya- tırmıya uğraşıyor ardı: — Uyu bebeğim.. Uyu yavrum, 4O kâbus.. Kâbastu.. Uyu | Daha, çok kuvvetsizdi. Ken- dini müdafaa edecek kuvvet bu- lamadı. Yattı. Gözlerini kapadı... İçinde, tâ içinde bir ses mektuba ve onların teminatına rağmen “iİnanma,, diyordu. Hayır bu, kâbus değil.. Bu, bir hakikatti... Hepsi hakikatti... Hepsi hakikat boynunu sıkan adama kadar... Onlar istedikleri kadar kendi- sinin sahilde bulunmuş olmasını istedikleri şekilde tevil edebilir- Terdi. Ateşin şiddetile blr buhran halinde sahile fırladığımı söyliye- bilirlerdi.. Bu, şayanı kabul, mantık! bir şey değildi! Hayır... O, Handanın sesin! duymuştu... Handanın sesini... Ve sonra elini boynuna götürdu. Boynunda halâ sıkan parmakların bıraktığı çürük izleri sızlıyor, du- daklarının içi halâ yara İçersin- de idi. O korkunç yüzlü adamın onu susturmak İçin ağzını poençe gibi demir bir el ile kavrama- mışmıydı ? Kâmuran bir şey söylemiyor- du. Fakat emindi. Bu, bir kâbus değli... Bu, bir hakikatti. Denizden kopüp gelen kuvvetli fakat sıcak bir rüzgür onların kesik saçlarını bol — eteklerini boyunlarındaki fularları dalgalan- dırıyordu. Hepsl deniz genarında- ki gazinoya oturmuşlardı. Oldukça iyl bir. caxzbant neşeli havalar çalıyordu. Ve onlar şakalaşarak, gülüşerek denizi seyrediyorlardı. Denizin üstü pek — kalabalıktı. Şiddetli rüzgârın önünde kotralar iri beyaxz Martiler gibi uçuşuyor- lardı.. AH Vamık beyaz köpüklü sarı birasından bir yudum daha içtik- - Acıklı ten sonra Kâmurana döndü: — Bizim deniz gezintileri ne zaman başlıyacak Kâmuran hanım diye sordu. Kâmuran urzun bir iskemlede üzanmış gibl oturuyordu. Yüzü vökisi gibi pembe değildi. Siyah pırlanta gibi —aşıklı — gözlerinde artık eskisi gibi yaramaz bakışlar yoktu. Bu gözler sanki daha durgunlaşmış gibiydi, Hastalığındanberi sessizlik gelmişli. Bu, halsizlik mi idi? Annesl : — Sinirleri hâlâ bozuk ! diye endişe ediyordu. Evet hakikaten sinirleri hâlâ bozuktu. Hem de öyle bozuk ki.. Mamafih o da kendis'ne telkin edilmek İstenilen şeye inanmak arzusunda idi.. O gündenberi yine eskisi gibi Handandan baf- tada İki mektup almıştı. Hep mektuplar muntazam gidip geli- yordu ve Handan kendi yazdık- larına da muntazam surette cevap veriyordu. ona — bir bir nevi * AH Vümik suüaline hemen cevap alamamıştı. Tekrar sordu : — Deniz gezlatilerine ne za- man — başlayacağız, — Kâmuran Hanım ? Rüzgürla şişmiş yelkeninde kocaman harflerle (Kurt) yazılmış olan bir kotranın dalgaların üs- tünde yana yatmış çılgın koşu- şunu gözlerile takip eden genç kız: — Hemen bu akşam! Dedi. — Anneniz kızmasın amma! — Ânnem mi?.. ( Arkası var ) Biga Yangını Çok Oldu Şehrin Dörtte Biri Kül Oldu Ve Bir Kişi De Öldü | Baştarafı 1 inci yüzed) ve halkı paniğe uğratan bu yangın her Üç şehrin yetişen itfaiyesi tarafından gece yarısından sonra bastırılabilmiş ve şehrin baştan başa kül olup yanmasının önüne geçilmiştir. n Bu müddet içinde 150 ev, 59 dükkân, bir mektep, Adapazarı Bankası, Askerlik Şubesi, Orman dalresi tamamen yanmıştır. Nü- fusça hiçbir zaylat yoktur. Yalnız Turhan isminde bir genç yangının dehşetinden heyecana kapılmış ve kalp sektesinden ölmüştür. Sokak- lara dökülen, açıkta kalan halkın vaziyeti çok acıklıdır. Birçok kimselerin evi, tek bir Iğne kur- tarılmadan yanmıştır. Biya itfaiyesi başta olmak üzere diğer üç şehir — itfalyesinin arazözleri hâlâ içla için yanmakta olan yerleri söndürmekle meşguldür. Yanan bina ve eşyanın kıymeti tahminen yarım milyondan fazladır. Zabıta tarafından yapılan tahkikat devam ediyor Vaziyet acısını ve teşirinl muhafaza etmektedir. Son dakika öğrendiğime göre yangın tam saat 19,30da bir barut ve patlayıcı maddeler dük- kânından çıkmıştır. Ateş ancak sabahın Üçünde söndürülmüştür. Yangın hakkında — tahkikat yapılmaktadır. Şimdiya kast olduğuna dair hiç bir deiil bulıınmunı'lır. * * Biga (Özel) — Yangında açıkta kalanlar otellerle büyük binalara yer'eştirilmişlerdir. Felâ- kete uğrayanların yiyecekleri için lâzımgelen tedbirler alınmaktadır. Yangın haberi üzerine Çanak- kale İlbayı vekili ile şarbayı buraya gelmişlerdir. Şevket Aydüz (Son Posta — Bu yangından, dünkü nüshamızda da kısaca bah« Çsetmiştik. ) Tepebaşı Belediye bahçesinde 1 Perşembes 2 Cuma $ Cumatesl, —4 Pazar günü akşamları saat 21 de DELiİi DOLU Yazan: Ekrem Reşit Besteleyen: Cemal Reşit Bebek, İstanbul, Şişliye tramvay vardır Kronbur Bzlediymei ğeri De 13 Sene Hapse Oldular Mahküm Manisa, 28 ( Son Posta ) — Manisa Ağır Ceza Hakyerl, şeni bir cinayet — hakkında hükmünü verdi ve suçlu — Mustafa — oğlu Hakkı'yı idama — mahküm etti. Mahkeme safhasına göre hâdise şöyle olmuştur: — Manisanın Ilyaslar köyün-« de Şehriye adında 15 yaşlarında şirin ve güzel bir kızcağız var. Bu kız, anasindan başka hiçbir İnsana yüz vermediği için adı erkekler arasında kötüye çıkarıl- mış.. 934 yılının Birinci teşrin ayında Mustafa oğlu Hakkı adın- da bir delikanlı — bu kızcağıza göz koymuştu. Şehriye evinden — pok ender çıktığı ve hemen hiç yalmız do- laşmadığı için Hakkı Şehriye ile görüşecek — fırsat bulamıyordu. Nihayet birgün Şehriye, yanın- da annesi Ayşe — olduğu hak de (Şakrak çaşı) na — git- ti ve orada çamaşır yıkamağa başladı. Ana kız çamaşır yıkar- larken Hakkı geldi ve kızı kaçır- mağa teşebbüs etli. Yüreği ana- hk heyecanile çarpan ana, kızına sarılarak istimdat etmeğe başladı. Bu mümanaatin önüne geçmek isteyen Hakkı Ayşeyi tabanca ile derhal öldürdü. Ondan sonra Şehriyeyi zorla, 300 Metre mesa- fedekl ormana getirerek fercine çomak sokmak suretile lekeledi. * Ağır Ceza hakyeri, suçluyu, cürmüne uyan Türk ceza kanu- nunun 450 inci maddesinin 7 incl bendi mucibince idama mahküm etmiştir. Suçlu bu kararı temyiz etmiştir. — * * Mağnisa, 28 ( Son Posta ) — Karısı Bayan Sabriyeyi zehirle- mek suüretile öldürmekten suçlu Manisa zirant kâtiplerinden Va- hit oğlu Zülfikarın muhakemesl neticelenmiş ve kararı verilmiştir. Uzun müddet gizdi kalan ve Manisada — dedikodu uyandıran Manisa agır oceza relisi Rasim Uz bu hâdisenin içerilek tarafı şöy- ledir: — Ziraat kâtibi Zülfikarla karışı Sabriye arasında geçimsiz- lik yardı. Zülfikar behemehal çocuğunun olmasını. istiyor, fakat bu imkân elde edilemiyordu. Iddiaya göre Zülfikar İzmirde Bayan Besime adında bir kadınla muhabere ederek bir (çocuk Ilâcı) temin etmiş ve bunu Manisaya getirtmişti. Sabriye bundan ha- berdar olduğu zaman, sırf koca- sının arzuşunu yerine getirmek için kullanmıya karar verdi. Nihayet Bayan Sabriye bir gün Manisada hamama gitti ve kocasının (çocuk ilâcı) diye verdiği İlâcı kullandı ve kısa bir zaman içinde de öldü. Moğer bu Hlâç (çocuk ilâcı) değil de striknin denilen bir zehirmiş. Yapılan muayenede bu nokta açığa vurulunca Ziraat kâtibi tevkif edildi. Mahkeme, suçluyu Af Kanunundan iİstifade ettirerek 13 yıl ağır hapse mahküm etti Suçlunun, bu ilâcın mahiyetim bilerek — karısına — kullandırdığı tahakkuk etmiştir. Ad. Bil. ea — Demiryolu Erganiye Ulaştı Ergani ( Özel) — Büyük bir faaliyetle devam etmekte olan Fevzipaşa - Diyarıbekir demiryolu hattı 25 inci kısım nihayetine kadar bitirilmiştir. Bu hattın en uzun ve ehemmiyetli kısmı bura- sıdır. Bu hat üzerinde 19 büyük tünel ve 3 büyük köprü vardır. Inşaat, hükümete verilen muayyen tarihten önce bitirilmiş, mühendis Sadettin ve mütaahhit Hulüsl geceli gündüzlü ve plânlı - bir =MAAyı'lm Yolunda Bir Kamyon Kazası Aydin — Şoför Kayserili Ke- rimin idaresindeki kamyn Koçar- lıya giderken bir dönemeçte dev- rülmiş, 10 yolcu yarlaumıştır. Birlsinin yarası ağırdır, Adliye Memurlarının Soyadları Ankara 30 (Özel) — Tüze Bakanlığı bütün memurların soy- adlarını — bildirmelerini — ilgili olanlardan İstemiştir. Bir Öküz Yüzünden Ankara, 29 — Obacık kö- yünde Hüseyin adlı bir. adam miras olarak kâlan bir öküzün paylaşılmamaşı yüzünden Hasan adlı birisini öldürmüş, diğer birini de yaralamıştır. A İ l d aei St d çalışma ile bu büyük kısmı başar- maya muvaffak olmuşlardır. Anadolumuzu baştanbaşa kate- den Diyarıbekir - Fevzipaşa hattı, bugün Ergani madenine kavuş- “muştur. Yukardaki - resimlerimiz ikmal edilen 25 inci kısımda bu lunan meşbür Karataş — tüneli ile Dicle üzerindeki büyük köprüyü ve Ergani maden istasyonunu gös- termektedir. Mo;kovıdı Türk Doktorları Moskova. 30 (A.A.) — Profe- sör Kemal Cenabın kaşkanlığın- daki arsıulusal fizyoloji kongre- sinde bulunacak Türk delegasyonu dün buraya gelmiştir. Avam Kamarası Londra, 30 (A.A.) — B. Bald- vin Avam Kamarasında parlâ: mentonun 2 Ağustosta toplantı- larına nihayet vereceğini ve 28 Ük teşrinde tekrar toplanacağını söylemiştir. lik Gazeteci Mektebini Kuran Öldü Kolombiya, 30 (A. A.) — Dünyada İlk gazetecilik mektebini kuran ve 1935 te dünya basın kongresinin ilk başkanı olan Valter Vilyam 71 yaşında ğ bugün ölmüştür.