11 Sayfa Tefrika No1r 59 y “YALNI a GENÇ Emeal Rıza — 31 -7 - 955 KIZLAR iÇIN! Halbuki hali, gayet tabit idi. Velev o zaman sarhoş olsa bile, akşamki sarhoşluğun şimdiye kadar hafiflemesi lâzımgelirdi. İçimde, garip bir şüphe uyanmış- tı. Tabitdir ki gecenin bü santinde bu şüpheyi halletmek İçin onu İsticvap etmek muvafık olamazdı. Büyük bir sükünetle kocamın Soyunmasına yardım etlim. Pije- masını giydirdim, Yatağa yatır- dım. Ben de yanına uzandım. Di- #ünmiye başladım. Nerminin, bi- zirmle temasa başladığı - gönden Şu son güne kadar kocamla bir İki defa karşılaşmasındaki halleri gözümün önünden birer birer ge- çirdikten sonra kendimi haksız çıkardım. O zaman, kocamın söy" lediği söze - yani, lâstik patlama ıııklyuinı * İnanmıya mecbur kaldım, ğ Sabah oldu. Kocam, hergün giydiği iş elbisesini giydi, gitli. Tabildir ki, akşam giydiği siyah ebk biseler süprülüp gardirobuna yer- leştirilecekti. Bunları tam Pervine vereceğim zaman; elbisenin göğ- tünde parıl parıl parlıyan, açık kumral bir saç teli gözüme ilişti. Bu saç teli, benim değildi. Şu lde kocamın göğsüne mereden tsmiş ve yerleşmişti. Bu saç telini elime aldım. Pencerenin önüne götürerek mua- yeneye başladım. O zaman acı bir hayretle karşılaştın. — Fakat bü — hay- retim, kocamın kaşla göz arasında Nerminle geçirdiği bu mahirana Mmaceraya mı; yoksa benim gös- terdiğim budalaca saflığa mı raci olmak lâzımgelirdi? Bunu daha hâlâ tayinden âcizim. Hiç şüphesiz ki, bende bu iki gllhklı kadar kabahatli iİdim, ç sene hayatımı vakfettiğim mektepte, şu ( erkek ) denilen Mmahlükun ne mahiyetle olduğunu * derslerde nazarf olarak, mace- ralarını dinlediğim hocalarla ars kadaşlarımın — hikâyelerinden de ameli olarak - öğrenmiştim. E, tu halde? Evet, bütün bunlara reğmen nasıl olmuştu da Ömer Beyin Bgösterdiği safiyet ve dürlstlüğe birdenbire bel bağlayıp ta onun Yularını bomboş bırakıvermiştim? Fakat şimdi, bu mesele etra- finda ne felsefe yapacak; ve nede hayretlerden dona kalacakzaman / değildi. Yangın bisbütün saçağa — ilk günlerinde “her biri ikişer bin (Bu ikramiyeli kur'alara iştirak için de I(qıgıbın sahiplerinin asgart Yirmi beş lira biriktirmiş olmaları lâzımdır.) sarmadan, bu işin önüne geçmek elzemdi. (Bu işin, önlüne geçmek) di- yorum amma, acaba önüne ge- çilecek olan bu iş, ne merkerde Idi? Dün akşam kocamın göğ- süne yapışan ©o saç teli, hangi cins ve neviden bir günaha şa- hitti?. Eğer ortada bir günah varsa, bu, bir başlangıç mı, yoksa bir. haylı kubaran adetlerin so- nuncusu mu idi?.. Bunları anla- madıkça biçbir şey yapmak müm- kün değildi. Fakat bunlar nasıl anlaşılabilecekti ? Allahtan olacak, aklıma bir- denbire bizim çamaşırcı Tatar Ayşe geldi. Bu kadın, âdeta gör- tepe ve cıvarının bir dedikodu kaynağı idi. Bu kadın bana Ner- min hakkında kâfi derecede ma- lümat verebilirdi. Iş, halama his- settirmeden onu çağırtmak ve görüşmekte idi, Allah razı olsun, Bunu bana Gülter temin eti (Bu arada, şonu da söyliyeyim ki; bu kızdan gördüğüm iyiliği unut- mıyacağım. — Bütün — manasile bana sadık olan bu temiz kalpli kız, kocamın islahına alt me- selelerde bana çok yardım ettiği gibi, birçok meselelerde de beni üzun uzün teselli ederek âdeta kalbimin zehirlerini - dudaklarile emdi.| Gülter, Tatar Ayşe ile görüş- tükten sonra, bana şu malümatı getirdi: — Efendim, bu Nermin deni- len kadın; frengi, veremi, kanser ve salre gibi gizli illetlerden daha korkunç bir mahlük imiş. Sureti zühirede terzilik edermiş. Fakat asıl san'ati - bilhassa kendi tabiri ile - (enayi avcılığı) imiş. Sessiz, sedasız böyle terzilik bahanesile ehemmiyetli aileler arasına soku- lurmuş. Ve ne yapar yapar; o ailenin erkeğini azdırmaya muvaf- fak olurmuş. Bu kadın; kadınlı- ğın leziz şarabını. © derece kıy- metli satar ve öyle yudum yudum sunarınış ki; bu sehhar şaraptan bir yudum içenler, bir daha onu unu- tamazlarmış. Öyle geceler olur- müş ki, Aşıkları geceleri başlarını kapısının eşiğine koyup zeri zari ağlarlarmış. Nice akıllı uslu adam- lar onun eteğine dolaşmışlar ve kendilerini nihayet felâket çukus yunda bulmuşlar. (Arkası var) SON POSTA - Temmuz 3) Herkes kullandığı diş macununun nasıl yapıldığını görmek istiyor Yerli Mallar S>rgisindeki RADYOLİiN Paviyonunun 8 günde 200,000 kişi tarafından gezilmesinin sebebi budur RADYOLİN in en faydalı diş macunu olduğu halkın & 99 unun bu macunu kullanmasile zaten anlaşılmıştı. Sergide otomatik makinelerle el değmeden yapıldığı görülünce aynı zamanda en temiz diş macunu o'duğu da meydana çıktı. RADYOLİN paviyonunda biltün istıraplara karşı en müeasir müsekkin olarak tanınan GRİPİN de teşhir edilmektedir. RADYOLİN paviyonunu ziyaret etmek ve Sergi hediyesi olarak RADYOLİN ile GRiPiN almak için acele ediniz. y Şehir Tiyatrosu Direktör- lüğündenm: Önümüsdeki tiyatro — mevsiminde MAZON oyııııl“k grerler ÂAğustos sonunda |» bsim 'd.ik::l.km" #eçilerek program yapılacaktır. Yazıcı ve çevirenlerin — eserlerini - çevirme olanlar asıllariyle beraber - pazartesi ve çarşamba günleri ikiden dörde kadar Teptbaşında Şehir Tiyatrosu Dramaturgluğuna — göndermeleri — lü- sımdır. —————————————— İş Arıyorum — İyi bir sile ya- nında hizmetçilik #deceğim. Iyi yemek temiz çamaşır ve Üütü ile orta hizmeti bilirim. Sirkecide Mersin otelinder — Şemsi Mazon Meyva Tuzu Sabahları aç karnına bir kahve kaşığı alındıkta Kabızlığı Def'eder Yemeklerden bir aaat sonra alındıkta 44 HAZIMSIZLIĞI, MİDE EKŞİLİK ve yanmalarını fdırlr. Ağızdaki tatsızlık ve kokuyu izale eder, Fazla bir yemek ve İçme- den sonra hissedilen — yor- günlük ve şişkinliği baf letir. MA ZON tuzunula tesirinden — memnun — kal- mıyanlar şişesi açık da olem Bahçekapıda İş Bankası ar- kamında 12 No. lu MAZON BOTTON ecza deposuna izde ederek bedelini geri alabilirler CT N AD iş Bankası Kumbara ikramiylerini 10,000 liradan O,0 O O liraya çıkararak bir misli arttırdı! 1 Nisan ve 1 Birinciteşrinde verilen beşer bin liralık ikramiyelerden maada: Şubat, Haziran, Temmuz, Eylül ve Birincikânun aylarının kumbara sahipleri arasında çekilecek kur'alarla liralık ,, fevkalâde ikramiyeler verilecektir. n D n edütüi